Etiket arşivi: Kitle Partisine Oy Vermek

İradesini Başkasının Cebine Koyanlar!

Gelelim gündem meselemize, milli sorumluluk ve vazifemize. Bizce seçimler yalnız partilerin imtihan ve müsabakası değildir. Toplumların da bir imtihanıdır. Bu bir.
 
İkincisi: her bir ferd kullandığı oy ile kendi imtihanını veriyor. Tercih ve İRADESİNİ ortaya koyması gerekiyor. AKILLARINI BAŞKASININ CEBİNE KOYANLAR BAHSİMİZDEN HARİÇTİR. (Bediüzzamanın aşiretlere verdiği kinai bir derstir*).
 
İnsan yaptığı iş sözlediği söz verdiği oy ile muamele görür.. kişiliği tekevvün eder, oluşur. Onun için büyükler hep korkarak hassasiyetle amel ve muamele etmişlerdir.
 
Ne diyor Hz. Üstad : “ Hazer et!. Dikkatle bas , batmaktan kork, bir lokma, bir dane, bir lem’a, bir işarette , bir  öpmekte batma. Dünyayı yutan letaiflerini onda batırma” .
 
Hele bir cemaatin saylerine medar durumunda olanlar.
 
Kendini o recülü facir bilmelisin diyor  nefsine.
 
Ben batmışım kime ne !..
 
Kim ne ederse kendine eder.
 
Bazen de bir memlekete eder. Bazen bir kıyamet kopmasına neden olur.
 
Onun için dağ gök yer tahammülünden korkmuşlar.
 
HZ. BEDİÜZZAMAN SİYASETE NASIL BAKIYOR
 
Emirdağ ll deki lahikalarda bunun dersi var.
 
Merhum Zübeyir Ağabeyden;
Üstadımız Eski Said’de bir parça siyasete girmiş” veya Osmanlıyı meşrutiyetle bir hamle yaptırıp yeniden ihyasına çalışmış.
 
Sonra küfrü mutlak demek olan materyalist felsefe taarruz edip memleketimize de istibdad-ı mutlak tarzında girince Hz. Resulüllahın (A.S.V.) emr-i manevisi ile – mealen – “ben o zamanda gelse idim, en mutena bir yere çekilir; Kur’an dan iman bürhanlarını çıkarıp   (bu asrın küfrü mutlak mümessili olan ) o süfyana onunla mukabele ederdim.” Fermanı mucibince ve kader-i İlahinin sevkiyle Barlada iman bürhanlarının istihracına bi avnillah say ediyor. Bütün kuvvetiyle ve letaifiyle Kur’ana teveccüh etmek için “ euzübillahimineşşeytani ve siyaseh” diyor.
 
Sonra yüz senede olacak inkılap Kur’an nurlarının mucizekar kılıncı ile on senede netice veriyor. Tarihte emsali olmayan bir müdebbiriyetle (şimdi komitecilik diyorlar) o istibdad-ı mutlak devrinde idam taleb ve tehditleri ve sıkı takibat altında .. yirmi kere zehirlemeler  de olduğu halde çoğu el yazması altıyüzbin nüsha eser  hem telif, hem neşrediliyor.
 
Binnetice bir derece hürriyetin tahakkuku ile istibdat yıkılıyor.
 
Hz. Üstad nur erkanları Ağabeylere : “ ben otuzbeş senedir siyasete bakmıyorum.  Şimdi Risale-i Nur  meclise girmiş bir derece bakıyorum , size izin yok.” Buyuruyor.
 
Çünkü : mesleğini ve cemaatini HİZBÜL- KUR’AN olarak – emri Kur’ani ile- tesis etmiş. Siyasete ve dünyaya bulaştırmıyor.
 
Hatta elliden sonra gençlik arkadaşı Eşref Edip Bey ziyaretine geldiğinde – adeta lisanı hal ile “Üstadım hani o gençliğinizde verdiğiniz müjdeler ne zaman tahakkuk edecek”- istifsarına :
 
KARDEŞİM BEN MUVAFFAK OLDUM. BEN KIYAMETE KADAR BU HİZMETİ KUR’ANİYEYİ VE İMANİYEYİ OMUZUNDA TAŞIYACAK BİR CEMAATİN ZUHURUNA ÇALIŞTIM; O CEMAAT VÜDUDA GELDİ BEN MUVAFFAK OLDUM.”  buyuruyorlar.
 
Hz. Üstad (R.A.) daima “AHRAR” ismini verdikleri küfrü mutlak ve istibdadı mutlak karşısındaki en büyük kitle pertisine oy vermiş ve verdirmiştir. Bunun israrla tahşidatını yapmıştır.
 
Hatta bir seçimde halk partililer Isparta da köyleri dolaşarak “ Bediüzzaman bizden. CHP ye oyunu veriyor” diye propaganda yapınca, Hz. Üstad : “ benim oyum mühim, getirsinler sandığı ben oy kullanacağım” diyor. Ağabeyler : Üstadım mevzuat müsait değilmiş diyorlar.
 
Hz. Üstad bilmez mi mevzuat müsait olmadığını.. dikkat çekip nereye oy verdiğini göstermek istiyor.
 
CHP bunu da yaptı : Açık oy gizli tasnif . Seçimde de istibdadı mutlak. DP itiraz edince gizli oy açık tasnif yapılıyor.
 
Hz. Üstad sadığa gidiyor. Oy sandığı hücresine giriyor.  DP nin kartını ve zarfı alıp dışarı çıkıyor. Halka ve heyete karşı : “Böyle mi konacak!” diye oy pusulasını zarfa halkı şahit tutarak koyuyor. Yani CHP nin oyununu bozuyor.  (min şerri ma halak) halkın şerrinden kendinizi koruyunuz. Bu , bu zamanda halk partisine bakar diyor Üstad. Ve bir dersinde:  Bu milletin fakru hali : ya Avrupa kafir zalimleri veya asya münafıkları desiseleriyle ya çalar veya gasb eder.” diye izah ediyor.
 
Şimdi CHP ye paralel gidenler acaba kimi takip ediyor ! Hutuvatişşeytan…
 
Ancak o partide bütün mes’uleti yüzde beşe veriyor yüzde doksanbeşi mes’ulet ve itirazlardan kurtarmaya çalışıyor.
 
27 mayıs ihtilalinde ahrar kitlesi ikiye bölünmüştü. YTP ve AP diye.
 
1965 seçimleri arefesinde S. Demirel  merhum Av. Bekir Berk Ağabeyi çağırıp: “ Bekir Bey biz kitleyi AP de toplamak istiyoruz. Sizin arkadaşlar için de onbeş kişilik bir kadro(!) ayarladık. Siyasete girmek isteyen arkadaşları bize bildirin. Onları merkezden gösterelim.” Diyor.
 
Merhum Bekir Ağabey: “ Ben kafadan iş yapamam. Arkadaşlarla istişare etmem lazım” deyip gelip merhum Zübeyir Gündüzalp Ağabeye teklifi naklediyor.
 
Müdebbiri azam Üstadımızın müdebbiriyet ve sıddıkıyetle mümtaz talebesi merhum Zübeyir Ağabey cevap olarak: “KARDAŞIM !. BİZİM CEMAAT OLARAK MAKAMATI ELE GECİRİP DÜNYA CİHETİNDE TAHAKKUK ETTİRMEK İSTEDİĞİMİZ BİR GAYE YOK ** Üstadımız Menderes’ten ne istemişse onu isteriz:
 
Bir: komünistlere karşı sağlan dursunlar
 
İki: Kur’ana hizmet eden Nur Talebelerine ilişmesinler.
 
Üç : Ayasofyayı ibadete açsınlar” diye cevap veriyor.
 
İşte o asrın Kur’an hadiminin elektriki tesir icra eden programı ile S. Demirel o merhum Ağabeyimiz hayatta iken sağ cephenin şedit bir müdafii durumunda hizmet etmiştir.
 
Bir harici planla AP yi bölmek için bir kumpas yapıldığında da Zübeyir Ağabey ve sair nur erkanları Üstadımızın siyasete dair prensibine sadık kalarak  nur talebelerinin birlik ve beraberlikleri muhafaza edilmiş ve plan atlatılmıştır. Bunun üzerine İnönü 1967 de planı tutturamayınca : “Nurculuk tarihin en organize irtica cereyanıdır. Beni nurcular yıktı.” diye meydanlarda basbas  bağırdı.
 
 İngilizler İstanbulu istila ettiği vakit İngiliz kurnazlığıyla hocalara diyorlar: “hocalar siz kadere inanırsınız. Kader böyle imiş. Biz geldik artık hakim olduk. Siz bizim  aleyhimizde bulunmayın biz de size ilişmeyelim diye propaganda yaptıkları zaman Hz. Üstad makalelerle mukabele ediyor:
 
Hain İngiliz!.  bu bizim kaderimiz değil imtihanımızdır sana ihtiyarirla teslim olan zelil ve haindir. Tükürün zalimlerin hayasız yüzüne!..”diye kuvvet-i maneviye-yi milliyeyi şahlandırıyor.
 
Demek muvaffakiyet: Düşmanı kuvvetli gördüğü zaman Allah’tan nusret isteyip hayatını istihkar ederek dinini, milletini, memleketini müdafaa etmektir.
 
Yoksa düşmana teslim olup eğilerek güya müsalaha yollarına girip müşterek hayat şartları aramak zilletine düşmek değildir. Hele hele düşmanın yalancı tavırlarına aldanıp oyuna gelerek aziz Müslüman milletine, hükümetine, devletine düşmanla müşterek planlar kurmak dünya tarihinin görmediği bir alçaklık ve zillettir. Değil Müslümanlar bütün insanlık dünya durdukça buna yuh çekecektir.
 
BİR OLAY BİR ESAS
 
Dediğimiz gibi İngilizler, demek her zaman bir hile, bir kurnazlık üzerine gidiyorlar.
 
İstanbul’u istila ettiklerinde Sultan Vahdettin diliyle Anadolu’daki kuvva-yı milliye için nameşşudur dediğini işaa ediyorlar.
 
Hz. Üstad :” Şimdi Sultanımız esirdir; sözü hükümsüzdür; kuvva-yı milliye meşrudur diye mukabil fetva veriyor. Teemmel !
 
 Dualarınıza muhtaç kardeşleriniz: İzmir Nur Talebeleri
 
*Evet.. reisleriniz malınızı ceplerine indirip hapsettikleri gibi, akıllarınızı da sizden almışlar veya dimağınızda hapsetmişler. Bediüzzaman
 
**Çünkü : Biz Hizbül Kur’anız, mesleğimiz kudsidir. Dünyaya, siyasete ,maddiyata hatta cemaati menfaata alet edemeyiz.
Not: Bu meselede çekimser kalacağım demek, muhalif taraf hesabına geçer.
Not2: Merhum Mustafa Sungur Ağabey(R.H) Ak parti için, “bunlara ehvenüşşer denmez. Azam-ül hayırdır” demişti.
Eyüp Ekmekçi
Konuyla İlgili Diğer Yazılar;