Etiket arşivi: kosova

Balkanlar’da Risale-i Nur – Abdülkadir Haktanır

Balkanlarda Ki Hizmetlerden Haber Vereyim!

Esselamu aleyküm

Muhterem kardeşlerim! Şahsi manevinin duaların sayesinde ilk defa Merhum M. Sungur Ağabeyin tavsiyesine uyarak 1995 te 2 genç kardeşi yanıma vererek dükkanımı kapatıp Makedonya’nın Gostivar şehrine bizi iki aylığına hizmete gönderdi. Ondan sonra bu fakir senede ikişer defa birer aylığına Arnavutların yaşadıkları bölgeler olan: Arnavutluk, Kosova, Makedonya ve Sırbistan’a hizmete gidiyorum. Allah’ıma ne kadar şükretsem azdır ki, oralarda Üniversite talebelerinden erkeklere ayrı, kızlara ayrı ders yapıp, onlara parasız kitap vermek sureti ile bu güne kadar çok kimsenin hidayetine vesile olduk.

Yaşlılık ve biraz rahatsızlık sebebi ile bu sene biraz azaltarak 21 günlüğüne gittik 15 Nisandan 6 Mayısa kadar oralarda idik. Allah’ıma şükür çok iyi geçti Daha önce kargo ile gönderdiğimiz kitapları isabetli yerlere verebildik.

Makedonya’nın Gostivar şehrinde doğumlu Bursa da doktorluk yapan Doktor Mirsad kardeşin düğününe de katıldık. Çünkü hem Mirsad hem de hanımı da Doktor olan kardeşlerin nurculuğuna yardımımız geçtiğinden düğünlerine katılmamla içimden sevinç his ediyordum. Sebebine gelince Üsküpte Üniversiteli hanım kızlara ders yaptığım zaman Mirsadın hanımı Dr. Kardeş her zaman ön safta idi. Çok sefer bu fakiri evlerine yemeğe da’vet ediyordu. Düğün merasimi adeta oranın insanlarına örnek olma dorumunda bir şekilde geçti tabii erkekler ayrı hanımlar ayrı idiler. Çok kalabalık davetliler vardı Türkiyeden, Kosovadan, Arnavutluktan Üsküpten küme küme gelenler oldu. Kur’anı Kerimler okundu Bursa dershanesinde vakıflık yapan Davut kardeş çok güzel bir ders yaptı ve dualar yapıldıktan sonra yemek yenildi. Hatta orada dahi kitaplarımızdan Erkeklere ve Hanımlara bol bol kitap dağıtıldı. Kitaplarımızdan 13 paket Arnavutlukta dağıtıldı 10 paket civarında Kosova da 14 paket Makedonya da 6 paket dahi Sırbistana sokabildik. Çünkü Sırbistandanda yalınız 3 ufak kasaba müslüman Kosovaya giremeyerek Sırplarla yaşamaya devam ediyor.

Evet üsteki iki fotograf Kosovanın Prizreninde ki cemaatin. Hatta Prizrende Adnan Hoca efendi cami imami Ayda bir dershanede Kardeşlerle birlikte sabaha kadar, der, müzakere, soru cevaplı bölüm, yemek, meyve ve saire gece namazları ve en son Sabah namazını kılıp dağılıyorlar. Evet altaki 2 fotograf Makedonya nın Üskübünden çekilmiş.

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Rumeli Bostanı Hizmet Seyahati (Abdulkadir Haktanır)

          29 Ekim-27 Kasım tarihleri arasında Arnavutluk, Kosova, Makedonya ve Sırbistan’da sırf Risale-i Nurlara hizmet için bulunduğum  müddet içerisinde yaşadığım bazı hatıraları kardeşlerle paylaşmakta fayda mülahaza  ettiğimden bunu yazıyorum…

          Bu sefer fotoğraf çekemedim, yalnız bazı hatıraları naklederek iktifa edeceğim. Allah’ıma ne kadar şükretsem azdır.  Risale-i Nur cemaatinden teşekkül eden bir şahsi manevi bereketi sayesinde, layık olmadığım halde, işte 18 senedir günlerimin fazlasını bilgisayar karşısında geçirerek,  bir aylığına senede iki defa Balkanlara kitap götürerek, 10.000 adedini Sözler Yayınevi para ile satmıştı diğer kısmını parasız dağıtarak şimdiye kadar 80.000 adet kitap oralarda Üniversite talebeleri kız ve erkekleri hedef alarak dağıtıyoruz. Allahın lütfü ile bu yaşta Nur Davası yolunda istihdam olunuyoruz. Evet onların faydalanmaları için Elektronik yolla da hizmet vermeye gayret ediyoruz MSN gurubumda 2.000 küsur kişi mevcut. Facebook gurubumda 1.300 küsur  kişi mevcut www.albnur.com sitemde otuza yakın kitabımız var. Bu hizmetin bana verdiği sevinci tarif edemem.

          Evet Arnavut  Müslümanların  yaşadıkları devletlerde mevcut dershanelerimiz:  Arnavutluğun başşehri Tirana’da ve İşkodra’da. Kosovanın başşehri Priştina’da ve Prizren’de. Makedonyanın başkenti Üsküp’te ve Gostivar’da saydığım bu şehirlerde birer dershanemiz var. İşkodra hariç bütün bu dershanelerimizde vakıf kardeşlerimiz mevcut.

          Evet Madem Üstad  Rumeliye çöl, mera, demeyip, bostan demiş o öyledir.  İşte oranın mahsullerinden yalınız birkaç tanesini sayayım

          1- Başta Ora asıllı İstiklal marşı Şaiirimiz Mehmet Akif.

          2- Üstadi çok seven, Van Valisi İşkodralı Tahir Paşa.

          3- Kamusu Türki nin sahibi Şemsüddin Sami efendi.

          4- Aslen Makedonyanın  Üsküp şehrinden Şair Yahya kemal Beyatlı.

          5- Şehrin yeri Makedonya da olan, Müfessir İsmail Efendi Manastirli.

          6- Merhum Profesör Sabahuddin Zaim efendi Makedonya asıllı biridir.

          7- Risale-i Nurlar hakkında bilirkişi raporu kitabında onunda raporu mevcut, hem Hafız,hem Hukukçu, hem meşhur İlahiyatçı olan Bekir Sadak hocanın hocasının hocası olan  Fatih Medresesinde müderrislik yapan,  Meşhur Ataullah Kurtiş Hoca Efendi gibi daha bir çok alimler mevcut…

          Muhterem ve aziz Kardeşlerim!   Ne mutlu o kimseye ki, son asrın en büyük bahtiyarlığı olan Risale-i Nurları tanıyıp onun talebesi olabilmektir. Bu bahtiyarlık hak etmekle değl, Büyük Allah o kimseye lutfetmekle ona mazhar olmaktır. Evet Müslüman için bu zamanda  bundan daha büyük zenginlik düşünülemez. Çünkü imanlıların çevresini ateist ve tabiat perestlerin çoğunluğu oluşturduğu bu  fennin hakim olduğu devirde, Risale-i Nurun ispatlayarak yaptığı ikna metodundan başka metot geçerli olmadığını, bazı fanatiklerden başka kimse inkâr edemeyeceğini şüphe götürmez bir gerçektir.

          Kosovalı bir Hoca efendi anlatıyor: Ben her ne kadar Medine-i Münevverede Vehhabiler ile beraber tahsil gördüm sonra Nur talebesi oldum. Orada ikamet ettiğim ev caminin karşısında olduğu için namazlarımı camide eda etmeye gayret ediyordum. Suudi Arabistan da Hambeli Mezhebi hakimdir onların mezhebinde, namazı terk eden dinden çıktığı halde ve oranın çocuklarının hepsi Kur’an okumasını bildikleri halde, Camide pek çocuk göremezdim. Halbuki Nur talebesi olan bir genç kolay kolay namazını terk ettiğini göremezsin.

 Daha bir misal Makedonyada derse gelen yaşlı birini soruyorum, nasıl torunların, namaz kılıp Kur’an okuyorlarmı? Cevaben dedi: Namaz yok, Kur’an da okumasını bildikleri halde belki iki senedir Kur’anı açıp okuduklarını görmedim.

          Daha bir sevindirici haber. Kosova devletinden şimdi Prizrende yaşayan, Mitrovisa doğumlu Şevki Voca isminde biri, daha önce diyanet işleri dergisine Üstad ve Risale-i Nur hakkında 28 sahifeden ibaret  TÜRKİYEDE MA’NEVİYATTA ÜST MAKAMDA BİR ŞAHSİYET SAİD NURSİ Başlığı ile bir yazı yazmış. Malzeme olarak, Bosna dan ve başka yerlerden, Ansiklopedi, kitap ve dergilerden ma’lumat toplayıp, kaynaklarını bildirerek çok müspet bir şekilde bir yazı neşretmiş. Ben bu dergiyi görünce çok sevindiğimi. Kendisine bir miktar kitapla tebrik etmek için evine gittiğim. Oda çok sevindi 1- 1,5 saat Üstad ve Risale-i Nur hakkında konuştuktan sonra ayrıldık.

          Pek muhterem Nur cemaatine dahil Kardeşlerim! biri diğerimize dua etmeyi ihmal etmeyeceğiz. Peygamberimiz (a.s.m) Sahabelere: “Günahsız ağızla dua edin buyurmuş.” Sahabeler Kendisine Ya Resulallah! Günahtan kurtulamıyoruz ki demişler. Onlara Demiş ki: “Herkesin günahı kendine aittir, başkası için hiç kimse günah yapmaz. Böylece biri diğerinize dua yapmakla günahsız ağızla DUA yapmış olursunuz.” Nur talebeleri günahsız ağızla dua yapmaları için, Tespihati terk etmemeleri lazım. Aman Kardeşlerim! Bütün Nur talebelerin dualarından faydalanmak için,  yapıp ne yapıp tespihatı okuyup o havuza bizde atmamız şartı var. Ezber bilmezsek tespihati yanımızda taşıyacağız. Arapçasını okuyamıyorsak, yeni yazı ile olanı alıp onu okuyacağız. Zamanında okumaya işimiz engel ise, Sonradan okuyacağız. Zamanın fitnelerinden kurtulabilmek için, ve dünya ve ahiret için bize lazım olan faydaları kendimize celb etmek için, katiyyen okumayı ihmal etmeyeceğiz 4-5 sene evvel ( Prof Nevzat Tarhan Hoca efendi bir sempozyumda: Araştırdık Türkiyemizde 10.000.000. kişi Risale-i Nurları okuyormuş dedi Bütün dünyada en az 20.000.000. Nur talebesinin Duasını kendimize celb etmek için muhakkak Tesbihatımızı okuyarak, o havuza atıp o mübarek havuzdan bizde istifade etmeye gayret etmeye çalışacağız.

Abdülkadir HAKTANIR

www.NurNet.org

Üstad’ın Padişah Sultan Reşat’la Yolculuğu

Gayesi; yeni nesli, vatanı ebediyen kurtarmak

Tüm ideali idi; Doğu’da bir üniversite kurmak

 

Tehlike çok büyük, kapıyı çaldı çalacak

Önlem alınmazsa bütün vatan yanacak

 

Vakit çok az, bir an önce tedbir alınması gerek

Herkes günü kurtarıyor, yok ileriyi düşünmek

 

Sultan Reşat’la görüşmek için acele çıktı yola

Şam, Beyrut, İzmir üzerinden geldi İstanbul’a

 

Padişahın Rumeli seyahatine edildi davet

Geziye, şarki Anadolu’yu temsilen etti icabet

 

Zırhlı Barbaros gemisi Rumeli’ye etti hareket

Padişahla beraber üç hafta sürdü bu ziyaret

 

Kosova’nın merkezi Üsküp’e gidildi trenle

Uzun, tatlı bir sohbet başlar iki öğretmenle

 

Üstada Sual etti muallimlerden biri

Kustu akıldaki en zararlı olan zehiri

 

“Size göre hamiyeti diniye mi?”

“Yoksa hamiyeti milliye mi önemli?

 

Gelen soru, son asrın hastalık belirtisiydi

Üstad Bediüzzaman ise şöyle cevap verdi

 

Yüce İslam dininde “Din ve milliyet birdir”

Gerçek olan “Milliyetin, hayatı ruhu din’dir”

 

İnsanlığa budur, en büyük tehlike

Irkçılık yoktur Yüce Kuran’ı Kerimde

 

Beşere atılmıştı bir virüs ta! O zaman

Teşhis etmişti hastalığı Bediüzzaman

 

Üsküp Üniversitesi’nin törenle atıldı temeli

Van’da böyle bir temel, Üstadın büyük emeli

 

Çıktı Balkan harbi, istila edildi düştü Kosova

Üsküp Darülfünu’nun ödeneği aktarıldı Van’a

 

Şark Üniversitesinin temelini attı Edremit’te

İlim irfan nuru parlayacaktı artık, Van Gölü’nde

 

“Talebeleri ikaz eder hazır olun geliyor musibet”

Derdi, “bize yaklaşıyor çok büyük bir felaket”

 

Dünyada, Osmanlı’nın kıyameti artık koptu

Üstadın fiilen hazırlandığı, haber işte buydu

 

Eyvah! Balkan harbi çıktı ne çare

Elden ne gelir, itiraz edilir mi hiç kadere

 

Bekir Özcan

www.NurNet.org

Risale-i Nur’un Şahs-ı Manevisinden Müstefid Balkanlardan Hizmet Haberleri

Risale-i Nurlardan alınan kuvvetle ve şahsi, mânevinin bereketi ile, sevaplı işlerin manileri çok olmasına rağmen, Nur hizmetinin peşine koşma gayretinde olan yaşlı Abdülkadir’den balkanlardaki bir aylık hizmet haberleri şöyle:

1 Mayıstan 29 Mayısa kadar oralarda geçirdiğim zaman diliminde, dualarınızın bereketi ile Balkanların dört devletinde yaşayan Arnavut milletine Nurları tanıtıp onların imanlarını kurtarma sebep olma ümidi ile 18 senedir Allahın yardımı ile oralara senede 2 sefer bir aylığına hizmete gidiyoruz. Bu senede yukarıda yazdığım tarihlerde oralarda geçirdim.

İlk önce Arnavutluğun Tirana şehrine gittim orada daha önce dershane yoktu işte iki sene civarında ağabeyler merkezde 150 metre karelik bir dershane tuttular. Tahsilini Arnavutça yapan Adanalı Hafız Necip ile İzmit’ten Bekir Kardeş ile Yahya Kardeşler oradaki hizmetin başındalar. Ondan Sonra ben daha önce hizmet için gittiğim yer olan İşkodra’ya gidip 2 akşam orada kaldım. Orada da ders yapmak için müstakil yerimiz var. Ondan sonra Kosova’daki Priştine’deki dershaneye gittim, orada vakıf olarak İlahiyat mezunu Konyalı Ahmet kardeş var. Orada 12 Mayısta Balkanlardaki hizmet meşveretimiz vardı, Meşverete: Üsküp, Gostivar. Prizrenden ve Bursa’dan ağabeylerden 40-50 kişi vardı. Ondan sonra Prizrende İzmirli Ferit abinin kaldığı dershaneye gittim. Kosovan’ın Gilan kasabasına da gittim. Sonra Üsküb’e gittim. Üsküpte Prizrenli vakıf Erdoğan kardeş gençlerle kaynaşarak çok iyi hizmet yapiyor. Meşverette Üskübe daha bir dershane açılmasına karar verildi. Sonra Gostivara gittim orada Hataylı Mahmut kardeş Hizmetin başında fakıflık yapiyor, orada 2 akşam kaldım. Ondan sonra Kumanovaya ve sonra benim doğum yerim olan Sırbistana gidip orada dahi 6 gün kaldım. Sırbistan’ın Preşova, Buyanovsa ve Medvege den ibaret 3 kasaba ve köyleri ile 130.000 nüfus Arnavut Müslümanlar Kosova’ya giremediler. Ondan sonra yukarıda bildirdiğim gibi 29 Mayıs’ta İstanbul’a döndüm.

Allah’ıma nekadar şükretsem azdır İman Küfür ve 400 sahifelik derlenmiş bir Tarihçe dahil küçüklerden 17 adet Arnavutçaya tercüme etmiştim. Bu kitaplardan bu sefer daha gitmeden önce kargo ile 5000 adet kitap göndermiştim, Ora halkı ekonomi bakımından çok düşük olduğu için ve halkta kitap okuma alışkanlığı olduğu için kitapları parasız veriyoruz. Bu sefer Allahın yardımı ile hiç tahmin etmediğim şekilde kitapları çok iyi yerlere dağıtabildik. Hedefimiz olan kitapları genç kız ve erkeklerin ellerine geçmek olduğu için, kitapların çoğunu Üniversite talebelerine verme gayreti ile oralara gidiyoruz. Bazen de hizmet aşkı taşıyan kimselere kitap verip o kitapların yerini buluyor. Şehir, okul ve Üniversite kütüphanelerine kitap koyuyoruz. Daha önce ateist olan bir profesörün eline kitaplarımız geçtikten sonra, nasıl takva sahibi birisi olduğunu görünce sevincimde gözlerim yaşla doldu.

Evet Hak ettiğimizden değil Allahın lütfü bizlere tanıttırdığı Risale-i Nur gibi eşsiz bir hakikati peşinde gece ve gönümüzü harcasak azdır. Ben fakir yaptığım bu hizmetler neticesinde tek bir kimsenin imanını kurtarmaya sebep olabilsem ne mutlu bana diyeceğim. Onunla beraber Üstadın dediği gibi: “Bizim vazifemiz önce kendimizin imanını kurtarmak, sonra âilemizin sonra sözümüz geçen kimselerin imanını kurtarma gayretinde olacağız.” Yani Biz Nur talebelerini hizmetten engelleme çabasından olan cinni ve insi şeytanların hile ve desiselerinden Allaha sığınıp, onların şerlerinden kurtulduktan sonra bize düşen vazifeyi imkânımız nispetinde gece ve gündüzümüzü bu yolda harcama gayretinde olacağız İnşaAllah.

 Abdulkadir Haktanır / www.NurNet.Org

www.AlbNur.com