Etiket arşivi: kurban mevsimi

Arefenin telaşı da bol bereketi de

Üzücü olayların gölgesinde de olsa yine bir arefe bizi bekliyor. Yemekler pişecek, tatlılar şerbetlenecek, börekler, sarmalar mutfağa dizilecek.

Annelerin günlerdir devam eden temizlik telaşları için de yarın son gün! Evler nihayet serilip düzene kavuşacak, bayrama hazır bir hâl alacak. Anneanneler, babaanneler masallar anlatacak banyo yapmamak için direnen torunlarına. Ve yine aynı efsaneye inanacak minikler: “Arefe günü banyo yaparsanız boyunuz bir arpa boyu uzar.

Büyükler ‘Bizden geçti‘ diyerek yanaşmasalar da, çocukların bayramlık hazırlıkları yarın son bulacak. Kimileri kırmızı pabuçlarını gardıroplarında saklayadursun, bazıları dayanamayıp giysilerini daha arefeden görücüye çıkaracak. Bayram ne de olsa, çocuklara güzel! Yine en çok onlar hayaller kuracak, heyecanlanacak, henüz toplamadıkları harçlıklarının hesabını yapıp yorgun argın bayrama uyuyacaklar. Kısacası, büyükten küçüğe, telaşıyla, koşturmacasıyla nasıl olduğunu anlamadan bayram gibi arefe de su gibi gelip geçecek.

Bütün bunların yanında bu günü ibadetlerle fırsata dönüştürmemiz mümkün. Arefenin Müslümanlar için bir fırsat olduğunu, Allah’ın pek çok kulunu affedeceğini Peygamberimiz Hz. Muhammed (sas) hadislerinde şu şekilde müjdeliyor: “Allah, hiçbir günde, arefe günündeki kadar bir kulu ateşten çok azat etmez. Allah mahlûkata rahmetiyle yaklaşır ve onlarla meleklere karşı iftihar eder ve ‘Bunlar ne istiyorlar?’ der.” Yine başka bir hadislerinde Efendimiz (sas) arefe gününün faziletiyle ilgili şöyle buyurmaktadır: “Günlerin en faziletlisi arefe günüdür. Faziletçe cumaya benzer. O, cuma günü dışında yapılan yetmiş hacdan faziletlidir. Duaların en faziletlisi de arefe günü yapılan duadır. Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediği en faziletli söz de: La ilahe illallah vahdehu la şerike lehu. (Allah birdir, ondan baska ilah yoktur, O’nun ortağı da yoktur) sözüdür.

Hacılar yarın Arafat’a çıkıyor

Arefe günü yapılması gereken tüm ibadetleri, oruç tutmanın faziletini ve arefe sabahı başlayan teşrik tekbirlerine dair detayları Prof. Dr. Orhan Çeker, Yrd. Doç. Dr. Hasan Yenibaş ve Prof. Dr. Hamdi Döndüren ile konuştuk.

Ama önce arefenin ne anlama geldiğinden bahsedelim. Türk kültüründe her iki dini bayramdan önceki güne arefe dense de aslında arefe, Kurban Bayramı’ndan bir önceki gün, yani hicrî takvime göre Zilhicce ayının dokuzuncu günüdür. Bu gün, hacıların Arafat’ta vakfeye çıktıkları gündür. Zilhicce’nin sekizinci gününde ihrama giren hacılar dokuzuncu günü öğle vakti Arafat’ta olurlar. Hac vazifesini yerine getiren müminler, burada Allah’a yönelir, O’nu tesbih eder ve rahmet ve mağfiretini talep ederler. Kurban Bayramı’ndan bir önceki güne arefe denmesi de bundan kaynaklanmaktadır.

***

Yapılacak ibadetler

Dinimizin arefeyi mükafata dönüştürecek vaatleri var. Prof. Dr. Orhan Çeker, sadece arefe gününü değil, zilhicce ayının ilk on gününün özel günler olarak değerlendirmesi gerektiğini hatırlatıyor. Arefe gününde oruç tutmak akla gelen ilk ibadetlerden. Bu günde oruç tutan kişinin geçmiş ve gelecek bir yılki küçük günahlarının affedileceği ifade ediliyor. Ancak bu oruç zorluğundan dolayı hacılara mekruh görülmüş.

Prof. Dr. Çeker, diğer yapılacakları şu şekilde sıralıyor: “Efendimiz (s.a.s) her seherde 100 istiğfar getirirdi. Biz de hiç değilse bu günlerde buna devam edebiliriz. Teheccüd namazları özellikle kılınmalı, sadakalar artırılmalı, 5 vakit namaz camide cemaatle kılınmaya özen gösterilmelidir.” Hasan Yenibaş ise İslam âlimlerinin bu günde bin ihlas okumanın faziletine dikkat çektiklerini söylüyor. Tabii öncelikle bu güne hürmet edip, Allah katındaki kıymetini anlamaya çalışmak ve tüm ibadetlerimizi bu şuurla yerine getirmektir.

***

Kurbanı nasıl dağıtmalı?

Kurban kesenlerin zihinlerini kurcalayan en önemli sorulardan biri, kurban etlerini nasıl değerlendirecekleridir. Dinimizde kurban etinin tasarrufu sahibine bırakılmıştır. Ancak sünnette tavsiye edilen, kurbanın üç parçaya ayrılıp, bir parçasının ihtiyaç sahiplerine dağıtılması, bir parçasının misafire ikram edilmesi, kalan üçte birlik kısmının da aile fertleri tarafından tüketilmesidir.

Ancak, Yrd. Doç. Dr. Hasan Yenibaş bunun kurbanın bir şartı olmadığını hatırlatıyor. İhtiyaç halinde tamamı bağışlanacağı gibi, yine tamamının aile fertleri tarafından yenilebilir. Çevrede ihtiyaç sahibi kurban kesemeyen kimse varsa onların gözetilmesi Müslümanlığın bir gereği. Peki, pay verilecek kimsede aranması gereken kriterler neler olmalı? Yenibaş, pay verilecek kimsenin ihtiyaç sahibi olmasının yeterli olduğunu söylüyor Müslüman olsun olmasın herkese kurban etinden ikram edilebilir.
***

Teşrik tekbirlerini unutmamak gerekiyor

Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber, Allahu ekber ve lillahi’l-hamd” şeklinde söylenen teşrîk tekbiri, arefe günü sabah namazından bayramın son günü ikindi namazına kadar devam eder. Her farzın arkasından olmak üzere, toplam 23 vakit bu tekbirleri getirmek vacip, bazı kaynaklara göre sünnet. Cemaatle de yalnız başına da söylenebilir.

Tekbirlerin unutulması kurban görevi açısından bir sorun oluşturmaz. Akla geldiği an kazası yapılabilir. Ancak bir yılın teşrîk günlerinde kazaya kalan bir namaz, yine o yılın teşrik günlerinden birinde kaza edilse, teşrik tekbiri alınır. Fakat başka günlerde veya başka yılın teşrîk günlerinde kaza edilse, teşrîk tekbiri alınmaz. Erkekler tekbiri açıktan getirirken, kadınlar gizlice getirir. Vitir ile bayram namazları sonunda tekbir getirilmez.

Prof. Dr. Hamdi Döndüren teşrîk tekbirinin başlangıcının Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etme olayına kadar uzandığını anlatıyor: “Hz. İbrahim gördüğü sahih rüya üzerine oğlunu Allah yolunda kurban etmeye karar verir. Hazırlıklar sırasında Cebrail gökten buna bedel olarak bir koç getirir. Dünya semasına ulaştığında yetişememe endişesiyle Cebrail “Allahu ekber Allahu ekber” diye tekbir getirir.

İbrahim bu sesi işitince başını gökyüzüne çevirir ve onun koçla geldiğini görünce; “Lâ ilâhe illâllahu vallahu ekber” der. Bu tekbir ve tevhîd kelimelerini işiten ve kurban edilmeyi bekleyen İsmail; “Allahu ekber velillâhi’l-hamd” der. Böylece kıyamet gününe kadar sürecek büyük bir sünnet başlatılmış olur.

Aslıhan Köşşekoğlu

Kurban, çocuklar için ne ifade eder?

Sizinle geçireceğim ikinci bayram da geldi, hoş geldi. Ama bu bayram öteki gibi şeker şerbet değil. İnekler, koçlar, koyunlar dört bir yanda. Bizim de koçumuz var. Hem de kınalı.

Benim okul yolunda koşturan yaramaz arkadaşlarım, geçen hafta bizim kızlar futbol takımı ‘Kelebekler‘ yenildi! Yani havalara uçamadık. Merakta kalmayın diye söyleyip hemen geçiyorum. Çünkü anlatacağım çok daha güzel olaylar var.

Pazar günü Kurban Bayramı ya, babamla koç almaya gittik. Kurban pazarı öyle değişik bir yer ki sormayın. Amcalar kalkmış Sivas’tan, Kastamonu’dan gelmiş. Sadece kendileri gelse iyi. Kocaman hayvanları kamyona yüklemişler, onlarla birlikte İstanbul’un yoluna düşmüşler. Üstelik onlarla aynı çadırda yaşıyorlar. Çünkü hayvanlar çalınıyormuş. Sivas’tan gelen Selami Amca’nın geçen yıl koyunları çalınmış mesela. Nasıl çalındığını öyle merak ettim ve sordum. Hırsızlar çadırın arka tarafını kesmiş, bir tane koyunu çekmiş. E bir koyun gidince diğerleri de sürü halinde ona eşlik etmiş. Selami Amca epey zarara uğramış tabii. Bu yıl oğlunu da getirmiş yanında. Birlikte çadırda yaşıyorlar, gece dönüşümlü nöbet tutuyorlar. Neyse, babam Selami Amca’dan koç aldı bir tane. Öyle sevimli ki. Boynuzlarına kurdele bağladı annem. Yumuk yumuk tüyleri kınalı. Annem ‘Kınalı Yapıncak‘ ismini verdi ona. Pazar günü ondan ayrılacağımız için üzgünüm ama olsun. Cennette karşılar bizi Kınalı Yapıncak.

Kurban hadisesini bilmeyen varsa hemen anlatayım. Hz. İbrahim bir rüya görmüş. Rüyasında ona 12 yaşındaki oğlu İsmail’i kurban etmesi söylenmiş. Hz. İbrahim emri yerine getirmek istemiş. Hz. İsmail, Allah’a teslim olup kurban edilmeyi kabul etmiş. Ama Allah, Hz. İbrahim’e kesmesi için bir koç göndermiş. Rabb’imiz ikisinin de sabrını ve teslimiyetini imtihan etmiş. Baba-oğul bu sınavı geçmiş. Zaten kurban, ‘Allah’a yaklaşmak‘ anlamına geliyormuş.

Yeni Bahar

Bayramda bizim komşuluk hassasiyetimiz de böyle midir?

Resulü Ekrem Efendimiz’in (sas), Müslüman’ın çevresinin derdiyle dertlenme hassasiyetine ait bir hatırlatması şöyledir:

– Müslüman’ın derdiyle dertlenmeyen bizden değildir!

Bu sebeple bizler Müslüman’ın derdiyle dertleniriz. Onlar ister kapı komşumuz olsun, isterse ülkenin öteki ucunda ihtiyaç içinde inleyen kardeşlerimiz olsun, dertlerini dertlerimiz bilir, birlikte ağlar, birlikte güleriz. Bundan dolayı da kurbanlarımızın az kısmını evimizdeki çoluk çocuklarımız için ayırırken, kalan çoğunluğunu da ihtiyaç içinde bekleyen kardeşlerimize ulaştırma görevimizi unutmayız. Biliriz ki, onların derdi de bizim derdimizdir.

Sözü uzatmadan, burada Müslüman’ın derdiyle dertlenme örneklerimize bir daha bakalım isterseniz. Kurban kesmeyen komşularımıza gönderdiğimiz kurban etinin kendimize bıraktığımızdan çok daha önemli olduğunu nasıl bir örnekle tespit etmişiz bir daha hatırlayalım.

Çoğu zaman kurbanını, vekil tayin ettiği Hazreti Ali efendimize kestiren Peygamberimiz (sas) Hazretleri bir Kurban Bayramı’nda Hane-i Saadet’ine gelince validemize sorar:

– Aişe! Kurban etini dağıttınız mı?.. Sevinçle cevap verir validemiz:

– Dağıttık ya Resulallah!. -Ne kadarını dağıttınız?

– Hepsini de dağıttık, bir buttan başka bize hiçbir şey kalmadı!..

Bu dağıtım şeklinden çok memnun olan Efendimiz’in açıklaması şöyle olur:

– Desene Aişe, bir buttan başka hepsi de bize kaldı!..

Evet, Aişe validemiz kurban etinin tümünü de komşularına dağıttıklarını söylüyor, bir buttan başka hiçbir şey kalmadı bize, diyor. Efendimiz de buna çok seviniyor ve dağıtılanın tümü de amel defterine yazıldığından mahşerde hep yanlarında olacağına işaret ederek:

-Desene Aişe, bir buttan başka hepsi de bize kaldı! diye takdirlerini ifade ediyor.

Demek ki, kurban etinin komşularına dağıtılan miktarı, sevap defterine yazıldığından mahşerde dağıtanın hep yanında bulunuyor. Dağıtılmayanı ise burada tüketildiğinden amel defterinde görünmüyor, mahşerde de yanında bulunmuyor.. Bundan da anlaşılıyor ki, kurban etinin ne kadarı dağıtılır, ihtiyaçlılara ulaştırılırsa o kadar hayırlı ve makbul olur. Çünkü ahirette, verdikleri bulunacaktır yanında, vermedikleri kalacaktır burada.. Bu sebeple atalarımız, ‘Ne verirsen elinle, o gider seninle‘ demişlerdir.

Bundan anlaşılan odur ki, bir kurbanı ihtiyaç sahibi çevrelere tümüyle bağışlayanlar, kurbanın tümünü de kendi yanlarına almış sayılıyorlar. Çünkü etiyle derisiyle, sakatatıyla tümünü de veriyor, yani tümünü de ahirette yanlarına almış bulunuyorlar. İşte bu olay, kurbanı tümüyle bağışlamayı çok cazip hale getiriyor, ya da ne kadarını dağıtırsak o kadarının bize kaldığını düşündürmesi bakımından muhteşem bir misal olarak hafızamıza yerleşmiş bulunuyor!

Bir başka unutulmayan misal daha. Bir bayram sabahı erkenden kurban etini pişirip sürerler Efendimiz’in önüne. Hemen bismillah, deyip başlamaz da sorar:

-Şu anda komşularımız da kurban eti yemeye başladılar mı?

-Hayır, derler. Henüz onların hisselerini göndermedik, en önce size hazırlayıp sunduk, herkesten önce siz tadasınız diye!.

Bunun üzerine verdiği cevap, insanlık tarihinin şeref levhalarına geçecek muhteşemlikte bir komşuluk anlayışı olur. Buyurur ki:

-Götürün bu eti! Ne zaman komşularımızın da bacalarından et pişirdiklerine işaret eden dumanlar yükselirse o zaman getirin. Komşusunun yemediğini yiyen, giymediğini giyen, onların derdiyle dertlenemeyip ayrı bayram yapan kimselerden olmak istemem!. Et kaldırılır, daha sonra komşuların bacasından et pişirmeye başladıklarının işareti olan dumanlar yükselir, bundan sonra buyurur ki:

-İşte şimdi kurban eti yiyebiliriz, çünkü komşularımız da et yemeye başlamışlardır.

Biz de şimdi yazımızın başlığını bir daha okuyabiliriz? “Bayramda bizim komşuluk hassasiyetimiz de böyle midir?

Ahmed Şahin

Kurban Bayramına Özel iPhone için ‘KURBAN’ uygulaması (Ücretsiz)

Akıllı telefonların hızlı bir şekilde yayılması, mobil uygulama geliştiricilerini de yenilikçi fikirler ortaya çıkmasını hızlandırıyor. Milyonlarca uygulama arasından hayatinizi kolaylaştıracak bir uygulama da Ahmet ve Enes arkadaşımızdan.

Kurban Bayramının yaklaştığı bu günlerde, Kurban Bayramı ile alakalı olarak aklınıza takılan her türlü soruyu cevaplayan bir iPhone uygulaması.

 Uygulama Kurban Nedir, Kurban İlmihali, Kurban Kesimi, Kurban ile ilgili Sorular ve Kurban Yemekleri olmak üzere beş ana başlıkta toplanmaktadır. Bu ana başlıkların altında birçok alt başlık bulunmaktadır. Sade ve açıklayıcı anlatım ile yapılmış olan bu uygulama birçok Müslümanın isin kolaylaştıracak ve bilgi almasını sağlayacaktır. Uygulama, beğendiğiniz konuları sosyal paylaşım sitelerinde paylaşmanız da olanak sağlamaktadır.

Uygulama yı indirmek için :  http://itunes.apple.com/us/app/kurban/id471641035?ls=1&mt=8

Uygulama hakkında bilgi almak için : http://www.ahmetyilmazcan.info/

 Uygulama Apple Storda Ücretsiz olarak sunulmaktadır.

www.NurNet.Org

Kurbanı ‘Ehline’ Emanet Edin

Kurban Bayramı’na bir hafta kaldı.

Hayvan pazarlarının iyiden iyiye hareketlendiği şu günlerde Türkiye Kasaplar Federasyonu Genel Başkanı Fazlı Yalçındağ da kesim işinin mutlaka profesyonel kasaplara verilmesi gerektiğine dikkat çekti. En kötü kasabın bile ‘ben uzmanım‘ diyen vatandaştan işini daha iyi yaptığını belirten Yalçındağ, sağlıklı bir gıda için et parçalama gibi işlemlerin de kasap dükkânında yapılması gerektiğini söyledi. Yalçındağ, “Bakıyoruz, neredeyse bir bileyici, manav, hiç alakası olmayanlar, hırdavatçı bile kesim yapıyor. Yanına bir kıyma makinesi koyuyor. Bunlar halk sağlığını tehdit eden hususlar. Yetkililerin, bunlara izin vermemesi lazım.” dedi.

Türkiye Kasaplar Federasyonu Genel Başkanı Fazlı Yalçındağ’ın verdiği bilgilere göre Kurban bayramlarında her yıl Türkiye’deki havyan varlığının 3’te biri tüketiliyor. Bu kesimlerin çoğu da amatörce yapılıyor. Bu yüzden kesim sırasında ete sindirim sıvısı bulaşması gibi kirlilikler oluşuyor. “Kesim kirliliklerinin bu işi bilen bir uzman tarafından etin bütününden ayrılması gerek. Çünkü bunları yıkamayla temizleyemezsiniz.” diyen Yalçındağ, yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: “O bölgenin ince bir tabaka halinde kesilip çıkarılması gerekir. Bunun dışında hayvanda enfekte olmuş bölümler vardır, bunların ayıklanması lazım. Lenf dokuları, bezeleri vardır, bunların ete karıştırılmaması gerekir. Kötü parçalama, kötü saklama koşullarıyla bozulan kısımların ayıklanması lazım. Bakıyoruz, neredeyse bir bileyici, manav, hiç alakası olmayanlar, hırdavatçı bile kesim yapıyor, yanına bir kıyma makinesi koyuyor. Bunlar halk sağlığını tehdit eden hususlar, bunlara izin verilmemeli.

Bu yıl kurbanlık sayısı yeterli

Kasaplar Federasyonu, ülke genelinde 15 bin civarında üyeye sahip. Başkan Fazlı Yalçındağ, oda hüviyeti kazanmamış illerde bulunan üyelerle 30 bin kasabın bayramda halkın hizmetinde olacağını söylüyor. Geçen sene hayvan sayısının yetersizliği üzerine yaşanan ‘kurban keselim mi, kesmeyelim mi’ tartışmalarını hatırlatan Yalçındağ, şöyle konuşuyor: “Besisini almış hayvanı hiç kimse bir daha beslemeyi düşünmez. Bu doğru da olmaz zaten. Bu nedenle bayramda kesilmeyen hayvanlar, bayramdan sonra mutlaka kesime gönderilir. Zaten bu yıl kurbanlık hayvan sayısı da yeterli düzeyde.

Pazarlık bitti, sevinçten türkü söyledi

Bayrama sayılı günler kala hafta sonunu fırsat bilen vatandaşlar, soluğu kurban pazarlarında aldı. Ankara’nın ilçelerindeki satış yerleri dün doldu taştı. Erzurum, Kars, Ağrı, Kırşehir, Konya, Çorum gibi şehirlerden getirilen kurbanlıklar arasından seçme yapan vatandaşlar, aldıkları hayvanı bayrama kadar beslemeleri için kurban satıcılarına emanet bırakıyor. Pazarlarda büyükbaş kurban fiyatı 4 bin 500-6 bin, küçükbaşınki ise 500-700 lira arasında değişiyor.

Erzurum’dan gelen kurbanlık satıcısı Hayati Kepçe, 22 büyükbaşın 13 tanesini şimdiden satmış bile. “Araba, yer parası, çadır 9 bin lira. Biz de bu masrafları malın sırtına vurup ufak tefek kâr ediyoruz. Allah’a şükür bu yıl kurbanlık satışları iyi.” diyen ve ardından müşterisiyle pazarlık yapan Kepçe, malını satınca sevinçten türkü söylemeyi de ihmal etmiyor.

AA