Etiket arşivi: lübnan

500 Bilim Adamı İstanbul’da Nübüvveti Konuşacak

risale-i nur nubuvvet sempozyumu 2013

22-24 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek olan “Nübüvvet” konulu 10. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumuna dünyanın birçok ülkesinden bilim adamları geliyor.

İtalya, Somali, Brunei, Güney Afrika, Suriye, Mısır, Irak, Cezayir, Fas, Tunus, Kırgızistan, Rusya, Burkino Faso, Uganda,  Nijer, Nijerya, Yemen, Suudi Arabistan, Ürdün, İran, Pakistan, Afganistan, Hindistan, Filistin, Malezya, ABD, Almanya, İngiltere, Avustralya, Romanya, Endonezya, Sudan, Azerbaycan, Malezya, Singapur, Filipinler, Lübnan, Moritanya, Kırım, Türkiye ve daha birçok ülkeden, 13 ü bayan 83 ü erkek toplam 96 tebliğci, 300 ün üzerinde gözlemci katılıyor. Ayrıca gözlemci olarak da 50 kadar bayan akademisyen geliyor.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen “Hakikat Arayışında Nübüvvetin Rolü: Risale-i Nur Perspektifi” konulu sempozyum için gelen bilim adamları Peygamberlerin insanlığın yolunu aydınlatmada üstlendikleri ilahi vazifenin önemine dikkat çektiler.

ÜRDÜN , Ehl-i Beyt Üniversitesinden Prof. Dr. Ziyad Halil Al Daghamin :

RİSALE-İ NUR NÜBÜVVETİN GEREKLİLİĞİNİ EN GÜZEL DELİLLERLE AÇIKLIYOR

Sempozyuma Ürdünden katılan  Prof.Dr. Daghamin tebliğinde Risale-i Nur’un kâinat kitabının tarifini ele aldığını bununla birlikte kâinatın varılması gereken maksatlarından Allah’a imanı, Tevhidi, Ahiret’e imanı, nübüvvetin gerekliliğini, peygamberlere imanı ve insanın şükür’e erişmesini en güzel delillerle açıkladığını ifade etti.

Bedizzaman Said Nursi’nin nübüvvet konusuna bakışı hakkında dünyanın farklı ülkelerinde bulunan akademisyenlerin görüşleri şöyle;

PEYGAMBER SÜNNETİ BÜTÜN DERTLERE ÇARE

Nübüvvet sempozyumuna Cezayirden katılan Prof. Dr. Rabah Dafrur, tebliğinde şu görüşlere yer verdi:

“Bediüzzaman Hazretleri, Peygamberimizin Sünnetinin insanın bütün hayatının bütün yönlerini şümullü bir şekilde ele aldığını ve bütün problemlerine çözüm getirerek bütün dert ve hastalıklarına çare olduğu tasavvurundadır. O; Sünnetin desturlarının ruhi, aklı, kalbi ve sosyal bütün hastalılara en güzel ilaç olduğunu ispat eder.”

GÖRDÜĞÜMÜZ GÜZELLİKLER YARATICININ GÜZELLİĞİNİN GÖLGELERİNİN GÖLGELERİDİR

 Yıldız Teknik Üniversitesinden  Rasim Soylu etrafımızdaki güzelliklerin kemal sahibi bir yaratıcıdan geldiğini belirterek tebliğinde şunları kaydetti.

“Bediüzzaman sevdiğimiz şeylerde gördüğümüz güzellik ve mükemmelliğin, sonsuz güzellik ve kemal sahibi bir yaratıcının güzelliğinin çok perdelerden geçmiş zayıf bir gölgesi, hatta gölgenin gölgesi olduğunu söyler.”

ABD Trinity Enstitüsünden Robert Owens Scott tebliğinde Bediüzzaman’ın bakış açısından peygamberliği kalema aldı.

‘‘Said Nursi egemenlik, istismar ve şiddet sistemlerine yol açan saptırmalara peygamberliği bir siper olarak görmektedir. Said Nursi’ye göre peygamberler lider ve eğitimcilerdir. Onların rolleri insanları İlahi irade doğrultusunda bir düzene getirmektir.’’

İNSANLIĞIN NÜBÜVVETE OLAN İHTİYACI YERYÜZÜNÜN GÜNEŞE OLAN İHTİYACI GİBİDİR

Sempozyuma Hindistan Jamia Millia Islamia Üniversitesinden katılan öğretim görevlisi Prof. Dr. Iqtidar Mohammad Khan tebliğ metninde Bediüzzaman’ın diğer İslam filozofları gibi karmaşık bir dil yerine kolay ve anlaşılır bir dil kullandığını kaydetti.

Khan ayrıca tebliğ metninde Kur’an’ın temel gayelerini ele alarak şunları kaydetti.

‘‘Bediüzzaman’ın nübüvvet hakkındaki görüşleri, diğer İslam filozoflarının görüşlerine kıyasla oldukça nettir. Kur’an’ın mesajını ve nübüvveti anlatırken diğer İslam filozoflarının kullanıldığı karmaşık dilin aksine kolay anlaşılır bir dil kullanmıştır. Üstad Bediüzzaman “Kur’an’ın temel gayeleri dörttür; tevhid, nübüvvet, haşir, adalet ve ibadet” der. Buradan da anlaşılacağı üzere nübüvvet Nursi’nin fikir ve eserlerinde önemli bir yere sahiptir. Nursi, insanlığın nübüvvete olan ihtiyacını yeryüzünün güneşe olan ihtiyacına benzetir. Çünkü peygamberler insanlığın önderleridirler.’’

BÜTÜN PEYGAMBERLER AYNI MESAJI VERMİŞTİR: YARATICI BİRDİR VE TEKDİR

ABD Virjinya İlahiyat Okulundan Nübüvvet sempozyumuna katılan Prof. Dr. David Scott tebliğ metninde şu önemli konuları ele aldı:

‘‘Allah’ın tüm peygamberlerinin insanlığa bildirdiği esas mesaj, Yaratıcının birliğidir. Bütün peygamberler aynı mesajı vermiştir: Yaratıcı birdir ve tektir. Bu mesaj hayatın özüdür. Bu, post modern insanlarla iletişime geçerken yararlanılacak en önemli husustur çünkü bu gibi insanlar hayatın manasını ararlar. Ve mana ve birlik temelde birbirleriyle bağlantılıdır.’’

 

NÜBÜVVET TARİHİN ŞAH DAMARINA HAYAT VE CANLILIK VERDİ

Mısır Zegazig Üniversitesinden tebliğ metnini sunan Usama Abul Abbas Şahvan kurumak üzere olan tarihin şah damarına hayat ve canlılık veren şeyin tanımını şöyle yapmaktadır.

‘‘Nübüvvet Bediüzzaman’ın fikrinde çökmek üzere olan zamanı ayakta tutan, yükselten ve ona direnç kazandıran bir güç, kurumak üzere olan tarihin şah damarına hayat ve canlılık veren, aydınlatan ışıltılı, parlak,  nurani canlı bir kandır.’’

ÜSTAD NURSİ AKLÎ DELİLLERLE NÜBÜVVETİ İSPAT ETTİ

10. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumuna Suudi Arabistan Kral Halid Üniversitesi’nden katılan Prof. Dr. Ali Bin Hüseyin Musa tebliğ metninde Nübüvvetin ispatını kalema aldı.

Üstad Nursi aklî delillerle nübüvveti ispat etti. Bu konuya daha önce âlimler böyle yaklaşmamıştı. Beşeri hayatta birçok ilim vardır; tıp, astronomi gibi ve sair mevcut ilimler. İnsanın bu ilimleri öğrenmeden bilmesi çok zordur. Yani bir rehberden öğrenme olmadan mümkün değildir. Vahiy yoluyla Allah öğretti. O zaman bilim, vahiy ile olur.

Prof. Dr. Musa nübüvvetin Hz. Muhammed (s.a.v)’in yüksek ahlakı, güzel nitelikleri ve onun kişisel özellikleriyle ispat edileceğini üzerinde vurgu yaptı.

Nübüvvet sadece mucizelerden ibaret değildir. Kişisel örnekler ile nübüvvet ispat edilebilir. Yani Hz. Peygamberin yüksek ahlakı, eşsiz kişisel durumu, güzel nitelikleri, iyi davranışları, nübüvvetin doğru olduğunun delillerinden birkaç tanesidir. Üstat şöyle diyor:

“Zâtında gayet kemâldeki ahlâk-ı hamîdesi ve vazifesinde nihayet hüsnündeki secâyâ-yı gàliyesi ve kemâl-i emniyeti ve kuvvet-i imanını ve gayet itminanını ve nihayet vüsukunu gösteren fevkalâde takvâsı, fevkalâde ubûdiyeti, fevkalâde ciddiyeti, fevkalâde metaneti, dâvâsında nihayet derecede sadık olduğunu güneş gibi âşikâre gösteriyor.”

SEMPOZYUMA BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN HAYATTAKİ TALEBELERİ DE KATILACAK

Sempozyumun açılış oturumu 22 Eylül Pazar günü saat 10:00’da Ataköy Sinan Erdem Spor Kompleksi’nde yapılacak.

Sempozyumun oturumları ise 23 ve 24 Eylül günlerinde Yeşilköy Wow Hotel Convention Center salonlarında devam edecek.

Üç gün sürecek olan Uluslararası Sempozyum boyunca, dünyanın dört bir yanından gönderilen 400 tebliğ arasından seçilen 96 tebliğ sunulacak ve müzakere edilecek. Nübüvvet sempozyumuna Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebeleri de katılacak.

Sempozyuma 40’ın üzerinde ülkeden gelen akademisyenler tebliğleriyle katılıyor.

www.nubuvvetsempozyumu.com

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI
Kalenderhane Mah. Cüce Çeşmesi Sok. No:6 Vefa Fatih / 34134/  İstanbul
Tel :90212 527 8181 Fax:90212 527 8080
Web site: www.iikv.org     E-mail: iikv@iikv.org

Lübnan Notları

İstanbul-Beyrut arası normal hava şartlarında bir saat yirmi dakika sürüyor.

Yabancı dil bilmemenin kıymetini uçaktan iner inmez anlıyoruz. Ufak bir sıkıntı halinde bile kendimizi ifade edemiyoruz. Beyrut hava limanında böyle bir sıkıntı yaşadık ama Cenab-ı Hakkın inayeti yetişti. Türkçe bilen birisinin yardımıyla işlerimizi hallettik.

Dershane Lübnan’ın merkezinde sayılabilecek bir yerde bulunuyor. Dershanenin tefrişatı ise orta düzeyde şükürler olsun ciddi bir eksiğimiz yok. Dershanenin bulunduğu apartmanın görevlisi Mardin Midyatlı ve aslen Arap olan bir vatandaşımız. Arapçası ve Türkçesi çok güzel olduğu için dershanedeki kardeşlere bu noktada çok yardımı dokunuyor. Hizmeti de Cenab-ı Hakkın inayetiyle sahiplenmiş ve omzuna yüklemiş durumda ki böyle ağabeylerimizin sayısının Lübnan’da artmasını Cenab-ı Haktan niyaz ederiz.

Dershanenin etrafındaki Arapların gözü hep bizim üstümüzde oluyor. Dışarıya çıktığımızda bakışlarıyla da bunu bize belli ediyorlar. Fotoğraf makinesiyle bir görüntü almak istediğimiz zaman ki biraz fazla vakit geçirirsek müdahale edenler çıkıyor. Burada yaşayanlar fotoğraf makinesi görünce çok tedirgin oluyorlar.

Türkiye’den geldiğimizi duyan insanlar bizlere sıcak davranıyorlar. Tanıştığımız insanlar sürekli “Ehlen ve Sehlen” cümlesini tekrar ediyorlar. Konuşma esnasında en az üç defa bu cümleyi tekrarlıyorlar.

Bazı işyerlerinde Türk bayrağı asılı duruyor. Sorduğumuz zaman, Türkiye ile herhangi bir bağlantılarının olmadığı sadece duyulan muhabbetten ötürü astıklarını öğreniyoruz. Özellikle Türkiye-İsrail ilişkilerinin son dönemdeki sıkıntılı halinden dolayı Lübnan insanlarının Türkiye’ye muhabbeti artmış. İsrail’e karşı 2006 senesindeki sıkıntıdan sonra düşmanlık had safhaya ulaşmış.

Beyrut’ta gezerken Arap kentinden çok Avrupa kentinde geziyor gibi oluyoruz. Beyrut bize Antalya’yı anımsattı. Maalesef sefahat yaygın, özellikle gençlerdeki hal Risale-i Nur hizmetine ne kadar ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Duyduğumuz kadarıyla Beyrut Arap cenneti olarak biliniyormuş. Kıyılar tamamen turistik tesislerle dolu özellikle Beyrut-Saida arasında turizme yönelik tesisler çok var.

Beyrut’ta gündüz günlük 3 saat elektrik kesintisi yapılıyor.

Beyrut merkezde arsa bulmak kolay olmadığı için çok katlı camiler yaygın. (4-6 katlı)

Beyrut’taki iç savaştan (1975/1991) sonra Hristiyanlar genellikle şehrin kuzey tarafına Müslümanlar merkeze yakın Dürziler ise güney tarafına daha fazla yerleşmişler. Fakat şu anda yine iç içe yaşamaya başlamış gibiler. Sefahat fazla olduğundan kimin Müslüman kimin Hristiyan olduğu belli olmuyor.

Beyrut yaşam standardı olarak pahalı bir yer Türkiye ile karşılaştırdığımız zaman birkaç şey dışında (benzin ve mazot gibi şeyler) çoğu şeyin pahalı olduğunu müşahede etmekteyiz.

Lübnan’da Şiilere İran’ın, Hristiyanlara Avrupa’nın, Sünnilere Suudi Arabistan’ın sahip çıktığına inanılıyor.

Lübnan o kadar kozmopolitik bir yer ki her dinden ve o dininde her mezhebinden insan var. Buranın bu halinden dolayı Lübnan’a hususan Beyrut’a “Küçük Dünya” diyorlar.

Lübnan’da Molla Zahid Efendi adında mübarek bir zat yıllar öncesinden Külliyatı Arapçaya tercüme etmiş fakat dilinin ağır olduğunu söylediler. Molla Zahir Efendi’nin 5 tane varisi varmış. Onlardan sadece birisiyle ciddi bir irtibat var. Kendisi Saida şehrinde yaşıyor ve Mescid-i Şüheda’nın imamı. Külliyatı 3 defa bitirdiğini öğrendik, çok şevkli ve manevi ağırlığı hissedilen birisi. Mescid-i Şüheda’da haftada iki defa Risale-i Nur dersleri yapılıyor. İmam akşam ve yatsı arasında cemaatten 15-20 kişiye ders yapıyor.

Yazın Lübnan’da Sempozyum yapılması düşünülüyor. Bir Profesörün sempozyum için ciddi manada teşvikleri var. Bir ay içinde sempozyum yapılıp yapılmaması meselesi netlik kazanacak.

Lübnan Nur Talebeleri 

www.NurNet.Org