Etiket arşivi: macarca

BARLAI LEVELEK – BARLA LAHİKASI – MACARCA

RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI’NDAN – BARLAI LEVELEK – BARLA LAHİKASI – MACARCA

CİLT      : VİNLEKS
EBAT    : ÇANTA BOY (14 x 20 cm)
KAĞIT  : ŞAMUA

BASKI  : TEK RENK

SAYFA  : 448 SAYFA

www.NurNet.org

 

Kitap Temin etmek için tıklayınız

 

Sözler Yayınevi Hakkında

Sözler Yayınevi 1975 yılında kurulmuştur. Yayınevimiz Bediüzzaman Said Nursi Hz.’nin telif etmiş oladuğu Risale-i Nur külliyatının Türkçe ve 55 Dünya dilindeki tercümelerinin basım ve dağıtımını yapmaktadır.

Yayınevimiz 900’ün üzerindeki ürün çeşitliliği ve yabancı dil çeviri eserlerinin 135 ülkede bulunması noktasında basın yayın sektöründe alanında öncü yayınevidir.

Yayınevimiz İstanbul Başakşehirdeki merkezimiz, Cağaloğlu ve Üsküdar’daki şubelerimiz ve Mısır Kahiredeki yayınevimiz ile yurt içi ve yurtdışındaki Risale-i Nur kitap ihtiyacını karşılamaktadır.

Yayınevimiz heryıl yurtiçinde 20’nin üzerinde Yurtdışında yine 30’a yakın ulusal ve uluslar arası kitap fuarlarında Risale-i Nurlar’ı okurları ile buluşturmaktadır.

Yayınevi Adreslerimiz:
Merkez: Süleyman Demirel bulvarı Aykosan sanayi sitesi 4’lü A blok k:3 no:244 ikitelli Başakşehir/ İstanbul
Tel: +90212 671 2547 +90541 207 1124
Şube: Hobyar Mah. Ankara Cad. Fahrettin Kerim Gökay İşhanı No:11/10 Cağaloğlu Fatih/ İstanbul
Tel: +90212 527 1010 +90541 207 1121
Şube2: VALİDE-İ ATİK MAH. NUHKUYUSU CAD. NO:79A/1 (BP KARŞISI) ZEYNEPKAMİL / ÜSKÜDAR / İSTANBUL
Tel: +90216 334 6000

İstanbul’daki Kiliselerde Dağıtılan Risale-i Nur’lar!

Macaristan İstanbul Başkonsolosu Sayın Gabor Kiss’ten aldığımız davet üzre; Budapeşte Kilise Korosunun İstanbul’un muhtelif kiliselerinde vermiş olduğu konserlere Ruba Vakfını temsilen katıldık. 

 ( Macaristan İstanbul Başkonsolosu Gabor Kiss- Saint Antoine Kilisesi)

Ruba Vakfının bastırmış olduğu Macarca Risale-i Nurları bu etkinliklerde nasıl dağıtabileceğimizin planlarını da yaparak konserlere iştirak ettik. Budapeşte Kilise Korosu yaklaşık 35 kişiden oluşuyor. Saint Antoine kilisesinde vermiş oldukları konsere, gerek Macar konsolosluk çalışanlarından gerekse de İstanbul’da yaşayan Macar ahaliden birçok kişi katıldı. Konser öncesi ve sonrasında birçok Macar ile tanışarak kendilerine Macarca Risale-i Nurları verme imkanımız oldu. Hatta bu kişilerden bir tanesi olan Konsolosluk çalışanına tercümeyi nasıl bulduğunu sorduk. Okuduğu birkaç satırı değerlendirdiğinde, eserin ifadelerinin orijinal ve benzersiz olduğu görüşlerini bizlere bildirdi.

Konser sonrası bir resepsiyon verildi. Resepsiyonda koro mensupları ve koro içersinde yer alan Macar Rahiplerle sohbet etme fırsatımız oldu. Kendileri bizlere; Tek Allah’ın kulları olarak müslüman ve hıristiyan aleminin bir dayanışma içersinde olarak, ateizme ve diğer inançsız fikir akımlarına karşı ortak hareket etmemiz gerektiğini, müslüman Türk halkını, İstanbul’u çok sevdiklerini, aramızdaki ihtilaf noktalarını değil inançtaki ortak noktaları nazara vermemiz gerektiğini bildirdiler.

( Macar Rahibe Macarca Risale-i Nurları Hediye ederken- Saint Antoine Kilisesi)

 

( Macar Bayanlara Macarca Risale-i Nurları Hediye ederken- Saint Antoine Kilisesi)

Resepsiyonda, Macaristanda firması olan bir işadamıyla tanıştık. Sohbetimiz esnasında, Ruba Vakfı olarak Risale-i Nurları Macarca’ya çevirme çalışmalarımızın devam ettiğini, elimizde çevirisi biten eserlerin olduğunu belirttik. Son derece memnun oldu ve kendisine bu eserlerden verip veremeyeceğimizi sordu. Biz de elimizde kalanları kendisine verdik. Hiç merak etmememizi, bu eserleri ihtiyaç duyan Macarlara Allah’ın yardımıyla ulaştıracağını belirtti.

Ruba Vakfı, Ekim 2012, İstanbul

Macaristan ve Risale-i Nur (Sözler ve Mektubat’ı artık Macarca okuyabilirsiniz!)

Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1526 Mohaç Meydan savaşını müteakip islamiyetle tanışan Macaristan Risale-i Nur hakikatleri ile buluşuyor.

Uzun ve ve titiz bir çalışma neticesinde Sözler ve Mektubat risalelerinin tamamı tercüme edildi.

Sarayevo ve Varşovada faliyet gösteren Reyhan Yayınevi tarafından Macar lisanına kazandırılan bu iman ve Kur’an hakikatlari başta Macaristan’da olmak uzere dünyada tüm macarca lisanını konuşanların istifadelerine sunuluyor.

Bu degerli eserin tercüme çalışmalarında başından beri maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen Sungur Abi, Fırıncı Abi ve İstanbul İlim ve Kültür Vakfı mensuplarına ayrıca teşekkürlerimizi bildiririz.

Reyhan Yayınevi

Macaristan’dan bir hizmet haberi

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu

Macaristanın başkenti Budapeşte’de Kuran-ı Kerim Mealinin Macarcaya çevirilmesi hizmetine muvaffak olan ve yaklaşık 1,5 yıldır irtibatta olduğumuz Ahmet Barışçıl ve Halima Zsuzsanna’nın davetlisi olarak 07 ocak- 14 ocak tarihleri arasında Budapeşte’ye hizmet maksatlı bir seyehat yapmak nasip oldu. Bu meal projesinde 3 yıldır birçok zorluğa ve kısıtlı imkanlara rağmen sebatla gayretlerini eksiltmeyen bu kardeşlerimiz, Macaristan’da bulunan tüm müslümanların bu meal üzerinde ittifak etmesi ve Türkiye Diyanetinin Avrupa temsilcilikleri eliyle mütalaa edilip umumi kabul görmesi üzerine 08 Ocak Cumartesi günü saat 15:00’te Danubius Astoria Otel’in konferans salonunda bir tanıtım toplantısı organize ettiler. Bizim de Cemaat olarak davet edildiğimiz programa Türkiye’den, Macaristan’dan ve Avrupanın dört bir yanından müslim-gayrimüslim 300’e yakın davetli katıldı.

Türkiye’den bizimle birlikte Fatih Camii imamı Hafız Osman Şahin Hoca, TRT Haber ekibi, TRT Tasavvuf Musikisi Korosu ve İHH temsilcisinin de davetli olduğu programa Macaristan’dan Fas, Tunus, Mısır, Irak, Katar, Malezya Büyükelçileri, Macar Jobbik partisi milletvekili Gyöngyösi Marton, kutsal metinler hususunda Macaristan’da çok önemli bir yere sahip olan ve Arap diline mükemmel derecede hakim olan Protestan kilisesi rahibi Nemet Pal, Viyana’dan Büyükelçilik Din Hizmetleri müşaviri Seyfi Bozkuş’ta katıldılar.

Program Osman Hocamızın muhteşem Kur’an tilaveti ile başladı. Seyfi Bozkuş, Irak’ın Macaristan büyükelçisi Dr. Kasim Asker Hasan, Gyöngyösi Marton, Nemet Pal memnuniyetlerini, takdirlerini ve bu çalışmada emeği geçen herkese teşekkürlerini ifade eden birer konuşma yaptılar. Meal çalışmasında çok yoğun emeği bulunan ve yaklaşık 8 yıl önce hidayetle şereflenen Macar asıllı Halima Zsuzanna’ da mealin çeviri sürecinden bahsederek misafirlere teşekkür etti.

Milletvekili Gyöngyösi Marton program vesilesiyle gecede bulunmaktan mutluluk duyduğunu söyleyerek Macar toplumunun yüzünü artık batıdan doğuya çevirmesi gerektiği, müslümanlarla ilişkilerin Macaristan için ne kadar önemli olduğun konularından bahsetti. Akşam namazı için kısa bir ara verilirken Fatih Camii imamı Hafız Osman Şahin hocamızın okuduğu ezan-ı Muhammedî salonun da ötesinden adeta Budapeşte sokaklarında yankılandı ve Akşam namazı gruplar halinde sahnede kılındı. TRT Tasavvuf Musikisi Korosunun sunduğu kısa ilahi dinletisi özellikle Macar misafirlerin adeta gönüllerini mestetti.

Programı medyadan TRT, Anadolu Ajansı ve Macar Hirlap gazetesinden yetkililer takip etti. Türkiye’de de aşağıda linklerini verdiğimiz medyada geniş yer buldu ve 08 ocak akşamı TRT Ana haberde yayınlandı.

Programın bizim açımızdan çok hizmete medar olduğunu ifade etmeliyiz. Davetlilerin birçoğuyla tanışma, Risale-i Nurları tanıtma ve Türkçe, Macarca, İngilizce ve Arapça Risale-i Nur’lardan hediye edebilme fırsatımız oldu. Macar Jobbik partisi milletvekili Gyöngyösi Marton ile tanıştık ve Türkçe olarak telif edilen, yaklaşık 50 dile çevirilen, tüm dünyada kalabalık bir okuyucu kitlesine sahip olan, tamamının Macarcaya çevirilmesi için çalışmaların devam ettiği ve Kuran-ı Kerimin manevi yüksek bir tefsiri manalarını nazara vererek Risale-i Nurlardan bahsettik.

Kendisi de Macarların Türk asıllı olduklarını ve Avrupalıların İslamiyete gerçek manada muhtaç olduğunu her ortamda ifade ettiğini söyledi. Bahsettiğimiz eser ile Macaristan’da özellikle Macar müslümanlara İslami  noktada hizmet etmeyi arzu ettiğimizi ve bu maksatla Samsun Araştırma ve Kültür Eğitim Vakfımızın Budapeşte’de bir temsilciliğini açmayı istediğimizi ve kendisinden bu hususta yardım talep ettiğimizi izah ettik. Mr. Marton bunu memnuniyetle karşıladı, elinden gelen yardımı yapacağını söyledi ve bize “Selamun Aleyküm” diyerek ayrıldı.

Programdan sonra davetlilerden oluşan yaklaşık 60 kişilik bir grup ile bir Türk lokantasında akşam yemeği yedik ve burada da semeredar tanışmalar ve sohbetler devam etti.

Ahmet Barışçıl ve Macar asıllı müslüman arkadaşları tarafından bir buluşma mekanı, ders verme, namaz kılma ve Cuma günleri de camii olarak kullandıkları kiralık dairede, bu vesilelerle tanıştığımız otuzdan fazla Macar müslüman kardeşlerimiz ile sonraki bir hafta boyunca birlikte olma imkanı bulduk. Bazılarının çileli, bazılarının ibretli, bazılarının kerametvari, bazılarının ise hüzünlü ama hepsinin çok farklı hidayet hikayelerini dinledik. Bu hamiyetli insanlar İslamiyet nurunu bulduktan sonra etraflarına bu nuru neşretmek için çok zor şartlarda hizmet etmeye çalıştıklarını sevinçle müşahede ettik. Bizim de inşallah yakın zamanda Risale-i Nur yolu ile Budapeşte’de kendi hizmetlerini tekmil etmeyi niyet ettiğimizi duyduklarında çok sevindiklerini ve bize kucak açtıklarını gördük. Bizim ziyaretine giderek birebir dinlediğimiz bu hidayet öykülerinden bir tanesini misal olarak anlatmak istiyoruz.

Bahsedeceğimiz Katolik Macar asıllı Müslüman amcamızın ismi Taha ve şimdi 58 yaşında. Taha amca Mastırını vergi-maliye alanında yapmış bir Avukat, aynı zaman da şair ve yazar. İslamiyetle şereflenmediği dönemde büyük kısmının yahudilerden oluştuğu finans patronlarına, banka sahiplerine, birçok işadamına danışmanlık yapıyormuş. Bundan yaklaşık 15 yıl önce oğlu Riki (şimdiki ismi Yasin) ile birlikte Hristiyanlığın hak din olmadığını gerçek manada görmüşler ve dinleri araştırmaya karar vermişler. Taha amca Yahudiliği araştırmak için bir yıldan uzun bir süre İsrailde kalmış ve İbraniceyi de öğrenmiş. Ancak bir dinin tek bir ırka saadet vermek için gelmiş olamayacağı, insanlığa zulmetmeye cevaz veremeyeceği, tahrif edilmiş Tevratta gördüğü ırkçılık ve buna benzer birçok butlan sebebiyle Yahudiliğin de hak din olmadını oğluyla birlikte kabul etmişler.

Daha sonra Taha amca oğlu Yasin’i doğu dinlerini araştırması için Nepal’e göndermiş. Bir müddet Nepal’de tapınaklarda kalan Yasin, Budizm, Hinduizm vb. dinlerin toplum hayatına bir nur, bir hidayet ve bir reçete sunmadığını, bu dini yaşamak isterlese herkesten uzak bir tapınakta rahip olmaları gerekeceğini babasına anlatmış. En sonunda ingilizce Kuran-ı Kerim meali ve bazı tefsirler alıp islamiyeti araştırmaya başlamışlar.

Yasin’in ifadesi ile “diğer dinlerde hakikatin bazı parçalarının bulunduğunu ancak hakikatin kendisi olmadığını, hakikatin bir bütün olarak İslamiyette bulunduğunu” müşahede edip birlikte hidayete ermişler. Taha amcanın İslamiyeti seçmesinin ardından bütün işverenleri ile tek tek bağları kopmuş, bazı iş başvurularını da bu eski patronlar engellemişler. Taha amca elinde kalan parası ile Budapeşte’nin yaklaşık 150 km. kuzeyinde Slovakya sınırında ve tabiri caizse dağ başında bir ev satın almış. Arabayla üç saatte ancak varabildiğimiz bu köy benzeri yerde yeniden evlenmiş ve hayatını İslamiyete göre yeniden dizayn etmiş. Şimdi yeni eşinden Habil, Meryem ve İlyas isimlerinde üç çocuğu var. Eşi de iki yıl önce müslüman olmuş ve bu dağ başında maddi noktada kıt kanaat ama manevi açıdan mutlu ve huzurlu bir hayat geçiriyorlar.

Taha amca birkaç yıldır bir kitap üzerinde çalışıyor. Yazdığı bu kitap üç bölümden oluşuyor ve ilk bölümde Avrupalının mantığı ile neden İslamiyetin hak din olduğunu, bu mantıkla neden kendisinin İslamiyeti seçtiğini ve neden Avrupalıların da İslamiyeti seçmek zorunda olduklarını anlatıyor. İkinci bölümde Avrupalının tarihten beri yaptığı en büyük hatalardan biri olan din ile bilimi ayrı görme hatasını delillerle yıkıp, bilimin insanı dine ulaştırdığını anlatmaya çalışıyor. Üçüncü bölümü ise yazdığı şiirlere ayırmış.

Risale-i Nurlardan ve Üstad Bediüzzaman’dan da uzun uzun sohbet ettiğimiz Taha amca Risale-i Nurları okuduğunu, istifade ettiğini söylüyor. Biz de Taha amcanın Risale-i Nurlardan daha çok istifade ederek bu yolla çevresinde İslamiyeti anlatmaya çalıştığı insanlara bu noktada daha faydalı olabilmesi duasıyla kendisini Samsun’a davet ettik. İnşallah ortanca oğlu Habil ile birlikte bu yaz bir müddet misafirimiz olacaklar.

Bir haftalık yoğun ve akıcı bu ziyaretlerin ardından bir kez daha müşahede ettik ki: “Avrupa, bir İslâm devletine hâmiledir, günün birinde onu doğuracak.” Cenab-ı Hak bu manaya hizmette gayretimizi, şevkimizi ve hamiyetimizi ziyadeleştirsin. Bu hizmetlerde bizi ve bütün Nur talebelerini muvaffak eylesin. Bütün ağabeylerimizden de bu meyanda dular taleb ediyoruz.

Samsun Yurtdışı Hizmet Heyeti