Etiket arşivi: mide

Şehd-i Şehadet Bu Asırda Risale-i Nurdur

..gözlerimiz. Gözlerimizi açtık, dünya içine saldık.

Görmez misin gözümüz arı-misal olmuştur, her tarafa uçuyor. Kâinat bostanıdır, her tarafta çiçekler, her çiçek de veriyor ona bir âb-ı leziz.

Hem ünsiyet, teselli, tahabbübü veriyor. O da alır getirir, şehd-i şehadet yapar. Balda bir bal akıtır, o esrarengiz şehbaz. (Kastamonu Lahikası)

Evet , gözlerimizi açtık yani biraz şuurlandık aklımız ermeye başladı. Muhitin telkin ve tesiriyle bir hal kesbetmeye başladık. Dünyaya bakış açımız duruşumuz ahvalimiz ise dünyanın rengini belirler. Ya Rahmanın yolunda kullanıp diyeceğiz Ey göz, güzel bak! Âdi bir kavvad nerede? Kütübhane-i İlahînin mütefennin bir nâzırı nerede? Sözler ( 28 ) yada nefsin at’ı yaparak dalalet vadilerinde çifte eneye binerek dalalet vadilerinde koşturarak Musa as ümmeti gibi sina çölünde dolaşacaksın. Peki nereye bu gidiş nereye kadar koşturup dolaşacaksın?

Sina çölü münkabız bir yerdir. Girme çıkamazsın. Enaniyete istinad ederek ben yaparım ederim deme. O uçurum pek derindir aradaki hattı dolduramazsın. Muvasalayı temin edemezsin. Ya uçurumdan düşersin ya onlara iltihak edersin.

Gözlerimizi açtık eğer Dünyada cemiyete salarsan seni Cehenneme ehil edecek bir derekeye getirir. Dünya Cehennemi olan Vicdanında seni daha Hutameye gitmeden Hatab eder yakar, yer ve bitirir. “Gözlerimizi açtık, dünya içine saldık.” Deyip rast gelene bakarsan ve onun peşine düşer hayatı batın ve ferce münhasır zannedersen akibetin ve halin kanalizasyon borusundan farkı yoktur. Çünkü; hayat mutfak ve yatak ve tuvalet arasında geçer. Bir kanalizasyon ve foseptik çukurundan başka bir şey olmazsın. Zaten en şerli kab mide değil midir?

Görmez misin gözümüz arı-misal olmuştur, her tarafa uçuyor. Kâinat bostanıdır, her tarafta çiçekler, her çiçek de veriyor ona bir âb-ı leziz.

Hem ünsiyet, teselli, tahabbübü veriyor. O da alır getirir, şehd-i şehadet yapar. Balda bir bal akıtır, o esrarengiz şehbaz.

Gözümüz arı-misal olmuştur, her tarafa uçuyor. Kâinat bostanıdır, her tarafta çiçekler der ve haram helal demez humud ve fücura inkılab ederse o arı Mübarek Bal Arsı değil, yabani eşek arısı hükmünü alır. O halde Ey göz, güzel bak!

Eğer mübarekiyeti seçersen kimse sana kıymaz öldürmeye; ama eşek arısını seçersen herkes seni öldürmek ister ve senden de kaçar dünyada da dost ve arkadaşsız kalırsın. Yalnızlığın hüznünü yudumlarsın. O halde yabani eşek arısı olmak dareynde gam ve gussadır.

Rahmanın nazarıyla nazar edersen “..veriyor ona bir âb-ı leziz.” Kaidesine dahil olup her ne yaparsan mübarek bal arısı gibi gittiğin yerde yaptığın işte lezaize envara esrara bilfiil veya bilkuvve mazhar olursun. Bu az şey midir ki mübarekiyeti intihab etmek istenmez! “Hem ünsiyet, teselli, tahabbübü veriyor. O da alır getirir, şehd-i şehadet yapar. Balda bir bal akıtır, o esrarengiz şehbaz.” Bal ise bir bal daha verir. O da manevi (sürurlü, ünsiyetli) bir bal verir insan olan insana. Bu hadise esrar-en-gin oluyor. Baldan daha tatlı olan bir manevi bal hükmüne geçerek Rahmanın munis ve enis olduğunu derketmekle.

Rast gelene nazar etmek “gözümüz arı-misal olmuştur, her tarafa uçuyor.” Diyerek gözün gem’inin bırakırsan her tarafa uçmasıyla ya bir sığırcık kuşu ya bir kırlangıç veya başka bir kuş onu kapacaktır. O halde gem’i sağlam tutmak elzemdir. Bir çiçeğe konar çiçek etçilse o arıyı yutar ve arı ölür. Ama gem muhkem istikamet belli haram helal belli.  Hal bu minval üzere olursa endişe edecek bir şey yoktur.

şehd-i şehadet yapmak istersen gözünü Rahmani dereceye ayarla Şeytani ayara değil! şehd-i şehadet ise; Tevhid balıdır. Kur’an’ın balıdır. Ballar balıdır. Bu asrın tezgahında şehd-i şehadet Risale-i Nurdur. Onu ,Risale-i Nuru, yemezsende olur ama o halde sadece bal yersin ama şehd-i şehadet olan Risale-i Nur’u yersen envara esrara mazhariyete ilerlersin.         

Müflistir o kimse ki;  şehd-i şehadet Risale-i Nur’u işittiği halde intisab etmesin ve tekemmülatını şehd-i şehadet olan Risale-i Nur’a göre yapmasın.

Bahtiyar O Ki; Nefsini ve Neslini şehd-i şehadet olan Risale-i Nur’u yiyerek ıslah edip tam bir Abdullah olana!

Selam ve Dua ile

Muhammed Numan Yozgâti

www.NurNet.org

Nefse Karşı En Etkili Silah!

İnsan midesi kadardır. Mide kalp kapısıdır. Her lokmaya açandır ya da kapatan. Bu sırrı bilen ehl-i velayet her lokmada Bismillah ve sonunda elhamdülillah der. Kırk gün bu sır üzere yemek yiyenin de manevi hallerinin inkişaf edeceği söylenir. Tahiri Mutlu Ağabeyin hep bu şeklide yediği belirtilir.

Nefis az yemek ve az uyumak ile emmareden vazgeçer. Riyazet denen az yemenin piri İsa aleyhisselamdır. Tüm peygamberler bu yolu salık vermişlerdir. Yahya peygamber zahitler reisidir. Çocukluğundan beri Allah korkusundan ağlayan, kıl cübbeden başka bir şey giymeyen, yemeyip içmeyen Yahya alehisselam birgün arpa ekmeği ile karnını iyice doyurur. O gece uyanamaz ve gece zikrini de yapamaz. Rüyasında Rabbi ona seslenir,

Ey Yahya! Kendin için benim evimden daha hayırlı bir ev mi buldun? Yahut bana yakın olmaktan daha hayırlı bir muhit mi buldun? İzzetim ve celalim hakkı için eğer Firdevs cennetine muttali olsaydın ve cehennemi hakikatiyle kavrasaydın gözlerinden yaş yerine irin akıtarak ağlar ve kumaş yerine demir elbise giyerdin.

Rabbe giden yolda nefis engeli az yeme ile kırıl ve kalp kapısı midenin yol verdiği kadar açılır. Dünya zevki taama konulmuştur. İnsanda hayvanî kısımları açan taamdır. Taamdaki her çeşit zevk, insanda bir zevk noktasını açar. Her zevk de insanı dünyaya bağlar. Efendimiz bunun için şöyle buyurmuştur:

Kalplerinizi oburca yiyip içerek öldürmeyin. Çünkü aşırı derecede sulanan ekinin öldüğü gibi kalp de ölür.

Yine Efendimiz kalplerin nasıl nurlanacağı ve nefsin nasıl alt edileceği konusunda şu tavsiyelerde bulunmuştur:

Kalplerinizi açlıkla nurlandırınız. Açlık ve susuzluk silahıyla nefsinizle cihat ediniz. Açlıkla cennetin kapısını çalmaya ısrarla devam ediniz. Zira nefsini terbiye etmekle mücadele edenin mükafaatı Allah yolunda cihat edenlerin mükafatına denktir. Allah katında nefsi açlık ve susuzlukla terbiye etmekten daha sevimli bir amel yoktur. Midesini sürekli dolu tutan melekut alemine asla giremez. Oburluğa devam edenler ibadetlerden lezzet alamaz.

Nefis, şeytanla insana karşı müttefiktir. Şeytana karşı kalp kapılarını açan nefistir. Nefse karşı en etkili silah az yemek ve yemekte çeşidi azaltmaktır.

Az yemenin temeli kalbi inkişaf ettirip ruhu güçlendirmektir. Cesedin ağlamasına karşılık ruhun gülmesini sağlamaktır. Nefis dünya ile zevklenir, kalp cennet ile, ruh da Allah ile zevk eder. Nefis bağı olan ceset az yemek ile zayıflatılınca kalp nefse galabe eder. Nefis toprak edilmeli ve nefis toprağı az yemekle sürülmeye başlanmalı ta ki ten incinsin ve incelsin; nefis emmeare ve levvame boyutlarını aşsın.

Aynı zamanda açlık sabır duysunu ve iradeyi güçlendirir. Hz. Fatıma kadar açlığa maruz kalan olmamıştır. Açlıktan çoğu zaman rengi sararır ve bayılır. Çünkü Hz. Fatıma kalp sırrındadır. Velayet silsilesinin büyük anası, kalbi inkişaftaki sırırın en güzel örneğidir.

Hz. Ebu Bekir’in şu sözleri midenin kalp ile araya giren en büyük engel olduğunun güzel bir tespitidir.

İbadetin zevkini almak için müslüman olduktan sonra doyasıya yemedim. Rabbime kavuşma iştiyakından dolayı kana kana su içmedim.

Kalp sırrına erilmezse ibadetten zevk alınmaz. Kalbi tahliyede önce mideden başlamak gerekir.

Dolu mide kalp duvarı, nefis dostudur..

 Nuriye Çeleğen