Etiket arşivi: muhafaza

Anne Sıfatı ile Mücehhez Kız Kardeşim!

basortusuEy şehid dedenin torunu bacım! Dikkatli ol. İç ve dış düşmanlar senin şerefini ayak altına alıp çiğnemesinler. Bu kısacık hayatın zehirli bal hükmünde ki geçici lezzetlerine aldanıp, Allah tarafından sana va’d edilen cennette ki ebedi mutluluğunuzu kaybetmeyin. Bunuda ilave edeyim:

Yeni evlenen çiftlerin dini nikâhını yapan hoca dese ki: (Şahitlerin huzurunda ben bu çiftleri ömürlerinin sonuna kadar beraber yaşamaları için nikâh ediyorum.) O nikâh kabul olmaz. Çünkü evlenenler, şu kısacık dünya hayatı için değil de, ebedi hayat olan ahret  hayatında, cennette mutlu yaşamak için evlenirler. Evet, hanımlar insanlığın yalnız yarısı değil, onlar insanlığın annesidir. Fakat ne yazık ki, kötü sistemler onları evin içişleri bakanlığından düşürüp, bir ticaret metaı ve reklam aracı yaptılar.

Feminizim erkek ve hanım arasında eşitlit kanunu getirdi. Anlatın bana: O iki cins eşit olabilirmi mademki eşitmişler, niye hanımları da askere almıyorlar. Niye hanım hassas, nazik bir varlık olduğunu bilmezlikten geliyorlar. Ne yazık ki zavallı hanım kardeşlere hak vermek şöyle dursun, onların mevcut haklarını de ellerinden aldılar.

Üstadın dediği gibi:  “Hanımların asıl vazifesi nesli çoğaltmaktır.” Öyle olduğu halde, anlatın bana fazla demiyorum, me’mure olmuş çalışan kaç tane hanımın 5 evladı var? O zavallıları çalıştıkları işlerinin zahmetinden ötürü bir veya iki evlattan fazla evlada sahip olamıyorlar. Kolaymı kardeşim hem bütün gün elin işinde çalışsın hem de evlat büyütsün.  Zavallı hanım işten yorgun geliyor, bir taraftan beyi yemek istiyor, öte yandan evladı annesini özlemiş ağlıyor. Pedagoglar diyorlar: Çocuk, terbiyesini %80 annesinden alır. Çocuk yuvasında büyüyen yavrulardan nasıl bir terbiye bekliyoruz. Gizli kamerayla çekilen bir çocuk yuvasındaki hadıse: Çocun annesi içn ağlıyor, bakıcı bir tokat atıp çocuk yine susmuyor. Sonra biraz uyuşturucu çocuğun ağzına sürüyor uyuyor. Böyle olmasada çocuk yuvasında yavrular nasıl terbiye aldıklarını öğrenmemiz için mahkemelerde 100 binlerce boşanma dosyasından cevabını alabiliriz.

Biz bu yazılarımızda Allahın (c.c) ve Allah tarafında gönderilen Peygamberimizin (a.s.m.) ortaya serdiği ölçüleri nazara alarak yazıyoruz. Bu dalda felsefe geçmez “Sadırdan (gögüsten) degil satırdan” anlatacağız. “Bana göre bu böyledir” demek, o cahillerin sözüdür.

Zaruri ihtiyaç olunca hanım vücudunun öteki taraflarını örtüp,  bu düşünce ile baş açık gezebilir: Aşkla şevkle, kendine: Ah! Allahım ne zaman bana  nasip edecek Allahıma isyan etmekten kurtulup başımı örteyim  diyerek  çalışabilir. Fakat, başı açık gezen kız, başörtüsü bir şey değildir dedi mi dinden çıkıp bir gavur kızı olduğunu bilmelidir. Siz anlatın bana, çalışan hanımların 100 de kaçı zaruretten çalışıyor? Zaruretten çalışanlar % 10 nunu geçmez. Peki ötekiler ne için çalışıyor? Ya para kazanıp beyine kafa tutmak için. Veya beyin zoru ile çalışır.

Unutmayalım ki, Allah bu dünyada insan neslini çoğaltmak için, erkek ve hanıma birleşme şevki vermiş bu durumda olan kadın ve erkek nasıl günaha girmeden beraber çalışabilirler? Veya bölük çağına giren kız ve erkekler günaha girmeden nasıl beraber okuyabilirler? Kızlar ayrı yerde hanım öğretmenlerden ders almak, erkekler kendi cinsi olan öğretmenlerden ayrı yerde ders alma durumuna daha kavuşamadığımıza göre. “İlim kadın ve erkeğe farzdır” ibaresinden maksat dini bilgilerdir.

Bakın Üstadımız nasıl fenni ispatı takip ediyor: “Sokakta ki tesettürsüzlük neticesinde, Müslümanlarda  unutkanlık  oluyor. Çünkü Müslüman erkek haramlara bakmak neticesinde, evine geldikten sonra kendi helalı ile zaruretten fazla birleşiyor bu sebebten beyinde zafiyet oluyor” Ve bu sebepten Pergamberimiz a.s.m “Ahır zamanda hafızların göğsünden Kur’an çıkacak” buyurmuş.

Evet, bu devirde hanım ve kızın tesettürüne dikkatli olabilen babalara barekâllah. Çevreye uymadan bu dini hassasiyeti gösteren anne  va baba olan kardeşlerim çok tebrikler hak ederler. Bazı gafil anne ve babalar:“Var vakit daha gençtir yaşlandımı örtünsün” Bu gafil ahmaklara cevabımız yaşlanınca çıplak gezsin, ona kim şehvet nazari ile bakacak ki. Zaten yaşlanmış hanımlardan ancak vicdanı bozuk olanlar tesettüre bürünmez. Ötekiler ölümden çok korktuğu için sağlam örtünürler.

Bu sebepten Hadisi şerifte “Aleyküm bi dinil acaiz” ( Aceze hanımların dindarlığı gibi dindar olun) buyurması manidardır. Bu sebepten Ağabeylerimiz bu şartlada, hanım kızlarımızı üniversitede okutmayı müsaade etmiyorlar. Unutmayalım ki: Âlemi İslam da dertlerin en büyüğü açık saçıklıktır. Bu itibarla Müslüman anne babanın en zor ve en mühim işi çocuklarını bilhassa kızlarını eğitirken, onları Müslümana yakışır olarak yetiştirip, cehenneme birer odun parçası yapmamaktır.

Hz Ömerin r.a.hın bir hadise si ile yazıma son veriyorum: Bir Gün Hz Ömer Peygamberimize a.s.m. gelip Ya Resulullah aklıma bir şey gelince kıs kıs gülüyorum başka bir şey gelince kendimi tutamıyorum ağlıyorum. Güldüğümün sebebi: Annem veya hanım hamurdan put yaparlardı, biz onlara tapardık, herhangi yolculuğumuzda onları yanımıza alarak onlardan ümit beklerdik, karnımız acıktığı zaman onları yerdik.

Ağladığımın sebebini de şöyle anlatayım: İmansiz olduğum o cahiliyet devrinde, kız babası olmak ayıp olduğu için, 10 yaşında bir kızım vardı. Bir gün onu annesine yıkattırıp saçını taradıktan sonra çölde gümmek için ben kızı aldım çölde ona çukur kazarken sakalım tozlanıyordu. Kızım, babamın sakalı tozlanmış sakalımı silmeye çalışiyordu. Ben hiç acımadan kızı alıp çukura gümdüm. Bu aklıma geldimi, kendimi tutamıyorum ağlıyorum.

Peygamberimizin a.s.m. cevabı şöyle olmuş: Müslüman daha iman etmeden önce yaptığı günahlar af olur. Yani o günahlar senden silinmiştir. Kızda, masum günahsız olduğu için oda cennete gidecektir inşallah. Fakat gelecek bir zaman! (Bizim yaşadığımız zamanı kast ederek.) Anne baba (ahiretlerini düşünmeden) gece gün evlatlarının maddi rahatlıklarını temin etmek içi  koşacaklar. Aman evi olsun, parası olsun, bahçesi olsun şusu olsun busu olsun diye koşacaklar. Asıl evlat katili onlar olacaklar buyurmuş!…

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Risale-i Nur’un Bir Hizmeti de Lisanı Muhafaza Etmektir

Nur Risaleleri zengin bir kelime kadrosuna sahiptir. Ben lügatini hazırladım ve bu günkü nesillerle bilinmeyen  on üç bin kelime buldum. Bilinenleri de sayarsak kelime sayısı en az ikiye katlanır. Oysa, sade dille yazınca okumalarını ve anlamalarını umduğumuz insanlar azami bin kelime kullanıyorlar.

Erbabına malumdur ki, dil ile düşünce arasında paralellik vardır. İnsan, sahibi olduğu kelimeler kadar düşünebilir. Risale diline sahip olmak demek aynı zaman da tefekkür alanını genişlettirmek demektir. Bu kıymetli eserlerin önemli faydalarından biride budur.

Risalelerde Bediüzzaman Hazretlerinin kendine has bir üslübu vardır. Belagat, fesahat, cezalet ve selasetten süzülen fevkalade tesirli bir üslüp. Hem akla, hem de kalbe tesir ediyor.

Lisanımız bir asırdır sedmelerle sarsılıyor. Kırpıla kırpıla fakir bırakıldı, tefekkür dili olmaktan uzaklaştırıldı. Nur Risalelerin bir hizmeti de lisanı muhafaza etmek ve ortak bir dil kurmaktır.

Her ilmin kendine has ıstılahları, terimleri, kavramları vardır. O ilmi elde etmek isteyen adam, bu kelimeleri öğrenmek zorundadır. O ilmi bilmek, terimleri sindirmekle mümkündür. Risalelerde de iman ilmi anlatılıyor. Onun da terimleri var. Bu terimlerin günlük dilde karşılıkları yoktur ki yerine konabilsin. Risalelerin dili imanın dilidir.

Sadeleştirme örneklerini inceledim, hakiki metinden hiçte daha anlaşılır olmadıklarını gördüm. Risalelerin anlaşılıp anlaşılamaması sadece kelimelerle ilgili değil ki. Ortada derin ve ince bir ilim var, dikkat ve itina istiyor. Zengin kelime kadrosu onun sadece bir yönü.

Risalelerin şiirli bir dili vardır. Ahengi ruhlara tesir eder, kalbin en derin ve ince hislerini lerzeye getirir. İnsan da sadece akıldan ibaret değildir.

Risalelerin bir gazete yazısı gibi basit olmayışından dolayı bir cazibesi var. O bezme ancak layık olanlar girebilir. İhtiyacını hisseden ve iştiyak duyanlar talebe olabilir. Onu arayanlar bulabilir, bulmalıdır. O, popüler bir meta değildir. Biraz istek, biraz talep, birazda gayret lazım. Ucuz bir mal olmamalı Nurlar. Hemencecik tüketilmemeli. Tüketim kültürü yaygınlaştı. Bu kültürün etkisinde kalanlar kolay elde ettiklerinin kıymetini bilmezler. Pahalı olan ve zor elde edilen daha değerlidir.

Nurlardaki derin meseleleri anlamak ve tam feyiz almak için toplu okumalar ve müzakereler yapılır. Talebeler, birbirinin anlayışından ve uygulamasından istifade ederler. Mesleğimizin mühim bir esası da budur. Zaman cemaat zamanıdır. Bu hususa ne kadar ehemmiyet verilse azdır.

Not:  Ömer Sevinçgül’ün yazısından alıntıdır.