Etiket arşivi: mustafa şevki kavurmacı

“Mevlit Kandili” : Peygamberimizin (sav) Dünyaya Teşrifi.. (02 Ocak 2015)

Kandil gecelerinin İslam dininde ve biz Müslümanların yanında ayrı bir yeri ve önemi vardır. Her Müslüman o gecelerin fazilet ve sevabından azami derecede istifade etmeye çalışır. Bu gecelerde Rabbimizin rahmeti ve bereketi herkesi kuşatır ve tecelli eder. Bizler de özel gayret ve ibadetimizle o rahmetten ve tecelliden hissemize düşeni almaya gayret ederiz. Bu kandillerin ilki Mevlit kandilidir. Mevlit kandili Peygamberimizin as dünyaya teşrif edişinin yıldönümü olarak Alem-i İslamda  kutlanacaktır. Bu kutlamayı yaparken şu hususlar bizim anlayışımızda öne çıkmalı ve Peygamberimizin as dünyaya teşrifi bize şunları hatırlatıp düşündürmelidir.

gül tomurcuğu1 – Peygamberimizin as dünyaya gelmesi ve İslam’ı tebliğ etmesi ile o asırda neler değişti?

2 – Yaşadığımız şu asırda ve hayatımızda, değişimin izleri ve hayatımıza yansıması nedir?

3 – İslam’da helal ve haram kavramları vardır. Bu kavramlar Müslümanların hayatında önemli yer tutarlar. Benim hayatımda da yerini koruyor mu?

4- Günümüz itibarıyla bazı şeyler dinen normal sayılmaz. Fakat ülfet, ünsiyet, özenti ve taklit ile normal bir hale gelmiş olabiliyor. Bu gibi şeylerin bizim  hayatımızda nasıl bir yeri var. En azından dinimizin helal dediğine helal, haram dediğine de haram diyebiliyor muyuz?

5 – Peygamberimiz as insanları Allah’a kul olmaya çağırırken Kabe’deki 360 putu kırmış ve gönüllere imanın nurunu koymuştu. Bizim de gönlümüzü kin, nefret, riya, haset, şöhret, makam, hırs, günah gibi putlardan arındırmamız lazımdır.

Mevlit kandili ve diğer kandil gecelerinin özellikleri kısaca şöyledir:

1-Mevlit kandili. R.Evvel ayının 12.gecesi Mevlit kandilidir. Bu 02 Ocak 2014 Cuma gününe tevafuk etmektedir. Peygamberimiz’in as doğum gecesi olarak bilinir ve kutlanır. Bu kutlama Peygamberimizi anma ve Onun dünyaya teşrifini salavatlar ve dualarla yad etme şeklindedir. Bu gecenin birçok özelliği ve güzelliği vardır. Bu özellikleri bizim de bilmemizde fayda ve maslahat bulunmaktadır. Peygamberimizin doğum gecesinde meydana gelen mucizeler o gece dünyaya gelen Peygamberimizin as yapacağı iş ve icraatlarının birer habercisi ve müjdecisi olarak tecelli etmiş ve tüm dünyaya şu mesajlar verilmiştir:

Birincisi. O gece Peygamberimizin as annesi ve orada bulunanların gördükleri bir nurdur ki, demişler. “ Biz öyle bir nur gördük ki, bize doğu ve batıyı aydınlattı “  İşte bu mucize ile tüm insanlara şöyle bir mesaj veriliyor ve deniyor ki: Tüm dünyayı saran ve insanları Allah’tan uzaklaştıran şirk ve küfrün karanlığı her şeyin hakikatini gizlemiş, insanların dalalet ve sefahate düşmelerine sebep olmuştur. Her şeyin Allah’a bakan yönünü örtüp gizleyen küfrün karanlığını izale edip kaldıracak, insanlara hak ve hakikati gösterecek birisi gelecek ve getireceği nur ve imanın ışığı ile dünya  ve insanlığı kaplayan küfrün karanlığını kaldırıp insanların hidayet ve imanlarına vesile olacak. Peygamberimiz’in as doğumunda Allah bu nur ile o asrı ve ondan sonra gelecek tüm asırları müjdelemiş ve annesine o nuru göstermiştir.

İkincisi. İnsan mükerrem yaratılmış ve her zaman hakkı arama ve bulma fıtratında olmuştur. Fakat çevre ve nefis gibi unsurlar onun batıla ve şirke düşmesine sebep oluyor ve Hak yerine puta tapınan insanlar ortaya çıkıyor. Bu hal insanlık tarihinin her döneminde olduğu gibi bu asırda da bulunmaktadır. Kabe’nin içini de puthane yapmışlar,360 putu oraya yerleştirmişlerdi. İşte Peygamberimizin doğum gecesi bu putların çoğu baş aşağı düşerek yerle  bir olmuştu. Bu mucize ile o zamana ve  ondan sonraki zamanlara şu mesaj veriliyor ve deniyor: Yeni dünyaya gelen bu çocuk tüm putlarınızı ve putperestliği yıkıp yerine Hak ve tevhidi ikame edecektir. Ve böylelikle insanlar bir olan ve her şeyin sahibi ve Rabbi olan Allah’a kul olacak ve kulluk yapacaklardır.

Üçüncüsü. O gece insanlarca takdis edilen –sava-  gölünün kuruması ve Mecusilerin bin senedir yanan ve sönmeyen ateşlerinin o gece sönmesi mucizesidir. İnsan yapısı ve yaradılışı itibariyle çok aciz ve zayıftır. Bunun için korkuları ve endişeleri çok olan bir varlıktır. Her zaman korunmaya ve güçlü birine dayanmaya mecburdur. İman ve İslam bizleri Kadir-i Mutlak olan Allah’a dayandırıp, Allah’tan yardım istetir. Her türlü zorluk ve darlık karşısında hemen Allah’a sığınırız ve sadece O’ndan yardım isteriz.

Allah’ı bilmeyen ve bulmayan insanlar batıla sapar ve batıl inanışlara sığınır ve onlardan korunma bekler. Ve böylece toplum içinde yüzlerce, binlerce batıl inanış ve hurafe anlayış ortaya çıkar. Nazar boncuğundan, at nalına, kurşun dökmekten, bez bağlamaya, mum dikmekten, bazı şeyleri uğurlu-uğursuz saymaya, yatırlara türbelere adak adamaya kadar giden bir çok batıl inanış ve anlayış içimize girmiş ve Müslüman olmamıza rağmen bu batıl hurafe yüzlerce şeyi içimizde barındırıp yaşatır olmuşuz.

Peygamberimiz as gelmeden önce de bu gibi batıl inanışlar vardı. İşte Peygamberimizin doğum gecesi meydana gelen o mucize yeni dünyaya gelen bu çocuğun tüm batıl ve hurafe inanışları kaldıracağını bildiriyor. Ve öyle de olmuştur.

Bu geceyi Peygamberimize as çok salavat getirip, namaz gibi ibadetlerle geçirebiliriz. Özellikle yukarıda söylediğimiz hususları düşünerek, Peygamberimizin as insanlara neleri getirdiğini ve nasıl bir hayat yaşadığını düşünmemiz gerekir. Kendi hayatımıza O’nun hayatına bakarak yön vermek başka bir ifade ile Rabbimiz, Peygamberimiz as ile neleri emrederek bizlere  – farz-  kıldı. Neleri yasaklayarak onları da bize –haram- kıldı. Bu şekilde gecemizi ihya edebiliriz.

2-Regaip Kandili. Recep ayının ilk perşembe gecesidir.  Bu geceye meleklerin rağbeti ve bizler için yaptıkları istiğfar için bu isim verilmiştir.

3-Miraç Kandili. Recep ayının 27.Gecesi Miraç kandilidir. Miraç kandili Peygamberimizin as Alem-i fena olan dünyadan, Alem-i beka olan ahiret alemlerine yaptığı   ve birçok İlahi tecellilere mazhar olduğu gecedir.

4-Beraat Kandili. Şaban ayının 15.Gecesi Beraat kandilidir.  Beraat kandili bir yıl içinde meydana gelecek olayların Allah cc tarafından ilgili meleklere gerekli bilginin verildiği bir gece. Özellikle insanın kazancı ve o yıl başına gelecek olayların bilgisinin verildiği bir geceyi ibadetle ihya ederiz.

5-Kadir Gecesi. Ramazanın 27.Gecesi Kadir gecesidir. Bir gecede seksen yıllık ibadet sevabı kazandıran bir gecedir. Kadir gecesi okunan her Kuran harfine 30.000 bin sevap yazılır. Bizler bu geceyi Rabbimizin bize Lütuf ve Rahmeti olarak bilir, elden geldiği kadarıyla Namaz, Kuran ve istiğfar ile ihya ederek o rahmetten hissemizi alırız.

Bir yıl içinde en sevaplı ve manevi kar ve kazancı en çok olan ve üç ayların habercisi olan kandil geceleri 02 Ocak’ta Mevlit kandili ile başlamış oluyor. Rabbim bizi, ailemizi, milletimizi ve tüm alem-i İslam’ı bu mübarek gün ve gecelere kavuşturup ecir ve sevabına nail eylesin, Amin.

Mustafa Şevki Kavurmacı

www.NurNet.Org

Ailenin Yıkımı Olan Boşanma ve Sebepleri!

Rabbimiz bize evlenmeyi helal, fuhuş dediğimiz zinayı da haram kılmıştır. Boşanma ise meşru olmakla beraber Peygamberimiz (as) bir Hadislerinde mealen ‘Helaller içinde Allah’a en sevimsiz gelen muhakkak boşanmadır diyerek geçerli bir özrü ve sebebi olmayanları uyarmış ve bir manada men etmiştir. Günümüz itibariyle belli bir yaşa gelen gençler evlenerek yuva kuruyorlar ve Peygamberimizin (as) bu sünnetini yerine getirmiş oluyorlar. Elbette evlenen herkes mutlu ve huzurlu bir aile yuvası ister. Hiç kimse evinde kavga, dövüş, huzursuzluk ve geçimsizlik istemez ve istemiyoruz. Fakat maalesef, özellikle asrımız itibariyle istemediğimiz halde çok geçimsizlik, huzursuzluk ve boşanmalar söz konusu oluyor ve giderek de artıyor.

Binalar çoğalıyor, aileler azalıyor. Binalar konforlu olduğu kadar, aile hayatı konforlu ve çekici olmuyor. Binaların sağlam ve dayanıklı olmasına gösterilen özen, aile yapısının sağlam olması ve yıkılmaması için gösterilemiyor. Hal böyle olunca kurulan bir aile kısa zamanda boşanma ile neticeleniyor.

Aile bir bina gibidir. Bir binanın zemini ve temeli ne kadar sağlam olursa o bina sarsıntılara karşı mukavim ve dayanıklı olur. Zemini ve temeli sağlam olmayan bir bina küçük sarsıntılarda sallanır, zedelenir ve yıkılır. Kurulan aile de böyledir. Sağlam zemin ve sağlam bir temel üzerine kurulmayan, geçici his ve heves üzerine bina edilen aileler de çabuk bozuluyor ve kolay yıkılıyor. Dünyada ve ülkemizde boşanma oranları hızlı bir şekilde artış göstermektedir. Bunun çok çeşitli ve farklı sebepleri bulunmaktadır. Evlilikler genel olarak hayatı birlikte geçirmek ve paylaşmak niyetiyle kurulurlar. Fakat aile her ne kadar bu niyet ile kurulsa da boşanma ile ayrılmalar meydana geliyor ve kurulan aile yıkılıyor. Bu oran her gün artarak yükseliyor. ABD’ de her iki evlilikten biri boşanma ile biterken Ülkemizde de bu oran hızla artmaktadır. Bizler Müslüman olarak meseleye İslami açıdan bakarak boşanma ve sebepleri ile ilgili öne çıkan bazı maddeleri başlıklar halinde şöyle sıralayabiliriz:

1-Denk olmama. Dinimizin evlenecek olanlardan en öncelikli olarak istediği şart küfüv yani denk olma şartıdır. Bu denk olma şartının kapsamı oldukça geniştir. Eş adaylarının özellikle inanç ve hayata bakış açılarının aynı veya birbirine yakın olması gerekir. Madem evlilikte birlik olacak, paylaşım olacak. Öyle ise düşünce ve inancı bir veya birbirine yakın olmalı ki paylaşım olsun. Eğer böyle olmaz ise anlaşamayan, birbirini anlamayan, ortak değer ve paylaşımı olmayan bir aile olur. Böyle bir aile de sevgi saygı yerine, tenkit, tartışma ve sonu boşanma olan bir aile olur.

2-Zina ve aldatma. Ailede eşlerin birbirine sadakati çok önemlidir. Belki olmazsa olmazlarındandır. Sadakatin olmadığı yerde güven ve itimat olmaz. Birbirine güvenmeyen eşlerden meydana gelen bir evde saadet ve huzur olmaz. Veya birbirini aldatan eşler arasında saygı ve sevgi olmaz. Asrımızın şartları ve teknik imkanları, nikahı kaldırmaya ve serbest olmaya yönelik telkinleri ve yayınları zina ve aldatmayı da beraberinde getiriyor ve neticede aile yıkılıyor. Yıkılan aile enkazı altında da çocuklar ezilip perişan oluyor. Maneviyatın olmadığı yerde bunlar çok daha yaygın olmaktadır.

3-Ekonomik sebepler. Asrımızda gelenek ve görenek belası ile ihtiyaç olmayan onlarca şey olmazsa olmaz konumuna gelmiş ve bir aile bir kişinin çalışması ile geçinemez olmuştur. Onlarda var bizde neden olmasın anlayışı, taklit, özenti insanları maddi olarak sıkıntıya sokuyor ve bu durum ister istemez aileye yansıyor. Ödenemeyen borç ve faturalardan eşler birbirini suçlayınca ailede kavga ve geçimsizlik boşanma ile bitiyor.

4-Alkol, kumar, şans oyunları. Peygamberimiz (as) ‘Allah’ın size haram kıldığı şeyde fayda ve yarar yoktur’ diyor. Biz bu emri tutmayarak haram olan kumar ve içkiye yönelince başlıyor sıkıntılar. Evin ve çocukların rızkı kumarda kaybedilince bir ay borç ve sıkıntı içinde geçiyor. Öbür ay kazanırım belki düşüncesiyle tekrar kumara paralar gidiyor. Kaybetmenin sıkıntı ve üzüntüsü o kimseyi içkiye sevk ediyor. Sarhoş bir eş ve baba evde terör estiriyor ve geçimsizliğin sebebi ve sembolü olunca, böyle bir babanın eşi soluğu mahkemede alıyor. Alkol ve kumar bir aileyi daha yıkmış oluyor.

5-Karakter ve kişilik farkı. Huy olarak, ahlak olarak insanlar farklı olunca, farklı kişilikte olan insanların anlaşması da zor oluyor. Mesela çok sinirli iki kişinin evlendiğini düşünün. Biri ateş, diğeri barut gibi. Ufak bir mesele büyük bir mesele oluyor ve o evde pire için yorgan yakılıyor. Birbirine zıt olan huy ve karakterli kişiler uyuşamaz, anlaşamaz ve paylaşımcı olamaz. Bu da aileyi yıkan ve boşanmaya götüren sebeplerden olmaktadır.

6-Din ve Mezhep farkları. Bazen din ve mezhep farkı da ailede huzursuzluğa sebep olabiliyor. Eğer ortak nokta bulup belli şeylerde anlaşıp ailelerin de rızası alınsa mesele olmayabilir. Fakat ileriyi düşünmeden aileler arası ilişkileri ve münasebetleri hesaba katmadan yapılan evlilik bir müddet sonra geçimsizliğe sebep olmakta ve eşlerin birbirinden kopmasına yol açmaktadır. Bu da boşanmalara sebebiyet verebiliyor.

7-Suç işleme. Arabalara kaza yapmasın diye fren sistemi koyarlar. İnsanlar da suç işlemesin diye tedbir ve önlem alırlar. Bu önlemler sadece polisiye tedbirleri olunca yeterli olmuyor. Her mahalleye bir karakol yapacak, herkesin peşine bir polis koyacak halimiz ve imkanımız da yok. Fakat her kalbe bir yasakçı koyabilir ve insanları Allah ve ahiret inancı ile yetiştirebiliriz. Böylece beni polis görmüyor ise de Allah görüyor ve biliyor. Yaptıklarımın hesabı var der. Kalpteki bu yasakçı onu suçtan alıkoyar. Kalpte böyle bir yasakçı olmazsa o zaman işlenen her suç toplumda ve ailede yaralar açar.

8-Ailelerin yöre ve kültür farkı. Her yörenin kendine göre örfü, adeti, geleneği, göreneği ve bunlara bağlı olarak aile şekli ve yapısı vardır. Aynı yöre insanı birbirini anlar ve birbiriyle daha uyumlu olurlar. Farklı yöreden iki kişi evlense ve bir aile kursa bir müddet sonra aralarında yöre farkından dolayı anlaşmazlık çıkabiliyor. Bu anlaşmazlıklar çözülemez ve büyütülürse kavga ve boşanmalara kadar giden bir sebep olabiliyor.

9-Yalan ve iftira. Eşlerin birbirine yalan söylemesi veya birbirini yapmadıkları şeylerle suçlamaları, karşılıklı hak ve hukuklarına saygılı olmamaları da o ailenin yıkılmasına ve bozulmasına sebep olmaktadır. Eşler arasında sevgi, saygı, muhabbet ve itimat olmaz ise o aile de yıkılmaya ve bozulup dağılmaya mahkum olur.

10-Manevi değerlerin zayıflaması. Boşanma sorununun alt yapısında maddi ve manevi sebepler vardır. Özellikle manevi sebepler ve maneviyatın zayıflaması sorunları daha da çözümü zor bir hale getirmektedir. Maneviyatla desteklenmeyen bir aile hayatının devam ve saadeti gittikçe zora girmekte ve maneviyatın olmadığı yerlerde ulvi değerler de olmamaktadır. Ulvi değerlerin azaldığı yerlerde aile hayatı da çok ciddi darbe alıyor ve gün geçtikçe yıkılan, bozulan, boşanan aileler de artıyor. Rabbim bizleri, aile ve milletimizi bu gibi sıkıntılardan korusun ve manevi ve ailevi olan değerlerimizi muhafaza eylesin. Amin.

Mustafa Şevki Kavurmacı