Etiket arşivi: namaz

Sırların birincisi

“Bismillahirrahmânirrahîm” yukarıdan nüzul ile semere-i kâinat ve âlemin nüsha-i musağğarası olan insana ucu dayanıyor. Ferşi arşa bağlar. İnsanî arşa çıkmağa bir yol olur.” Sözler

O da Besmele’de yer alan, Allah, Rahmân ve Rahîm isimlerinin hem mânâları, hem de diziliş sıralarıyla ortaya koydukları ince ve derin sır. Allah ismi, bütün İlâhî isimleri ve sıfatları içine almaktadır.

Rahmân, “bütün canlılara merhamet ederek onların rızıklarını veren ve her türlü ihtiyaçlarını gören,” mânâsına gelir.

Rahîm ise, “Allah’ın, mü’minleri lütfuyla cennete, kâfirleri, adliyle cehenneme koymasını” ifade eder.

“Yukarıdan nüzul ile” ifadesini, insana göre yukarı olan sema tabakaları ve topyekün varlık âlemi şeklinde anlamamız gerekir. Yani, Allah, “arşı ve kürsisiyle, âlem-i misali ve levh-i mahfuzuyla, semasıyla, arzıyla, cennet ve cehennemiyle” bütün âlemleri yaratmış, tanzim etmiştir ve bütün sıfat ve isimleriyle onlardaki tasarrufunu ve tecellisini devam ettirmektedir.

Allah ismi, bizi bütün âlemlerdeki isim ve sıfat tecellilerinde gezdirirken, Rahmân ismi, nazarımızı arza, yeryüzüne indirir. Rahîm ismi ise, yeryüzündeki canlılar içerisinde imtihana tâbi tutulan ve böylece cennet yahut cehenneme aday olan insan türüne dikkatimizi çeker. İşte, ‘nüzul’ kelimesi bu mânâları ders verir.

Besmelede ders verilen İlâhî tasarruf ve icraat sırası, bu tecellilerin düşünülmesinde değişiklik gösterir. Tefekkür en son isimden başlar ve ilk isme doğru ilerler. Yani, insan bu İlâhî icraatları ve onlardaki rahmet tecellilerini düşünürken, tefekkürüne önce kendi nefsinden başlayacak, Rahîm isminin kendi varlığındaki rahmet cilvelerine nazar edecektir. İnsan mahiyeti o şekilde takdir edilmiştir ki, ondaki istidat ve kabiliyetler ebedî bir âlemi meyve vermektedir.

Cennet ve cehennemin çekirdeği insan mahiyetidir. Teklifi kabul eden, emir ve yasaklara muhatap olan insan mahiyetidir. Organların birbiriyle ilgilerinden, ruhtaki hislerin ve duyguların yardımlaşmalarına kadar her şeyin Allah’ın rahmetiyle gerçekleştiğinin şuurunda olan, işte bu insan mahiyetidir. Kendini böylece değerlendiren insan, daha sonra tefekkürünü geniş dairelere yönlendirir. Çevresini kuşatan hayvanlar ve bitkiler âlemindeki İlâhî rahmet ve inayetlere nazar eder. Yer küresindeki bu fikrî seyahatini bitirmiş olarak semalara geçer; tâ âlem-i misâle, levh-i mahfuza, arşa kadar bütün varlık âlemindeki İlâhî terbiyeleri, icraatları düşünür. Böylece insanlık mahiyetini yerinde kullanmakla insanî arşa çıkmış, yani insanlığın en ileri derecelerine yükselmiş olur.

Böyle bir insandaki insanlık mahiyeti, bir cennet meyvesi verecek, aksi halde bu ulvî mahiyet, cehenneme tohum olacaktır. ‘İnsanî arş’ denilince, Allah Resulünün (asm.), “Namaz mü’minin miracıdır” hadis-i şerifini hatırlamak gerekiyor. İnsan, namaza başlarken önce, Allah’ın sonsuz kemâlinin beşer idrakinin çok ötelerinde olduğunu, tekbir ile dile getirir. Sonra “sübhaneke” diyerek, Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih eder. Bu tesbihi hamd takip eder. Bu tekbir, tesbih ve hamd faslından sonra, besmele çeker ve Fatiha Suresini okumaya başlar. Bu surenin mânâsı onu şöyle bir fikrî seyahate çıkarır:

Önce Allah’ın bütün âlemlerin Rabbi olduğunu hayretle düşünür. Bu terbiyelerin tümünün insana bir ihsan olduğunu, bu terbiyeler sonunda ortaya çıkan bitkilerin ve hayvanların insan için büyük bir rahmet olduklarını hatırlar. Rahman isminin yeryüzündeki bu tecellilerine karşı kalbi şükür ve ibadet iştiyakıyla dolar. Sonra bu kâinatın insan meyvesi verdiğini ve insanın da ebedî âleme yolcu olduğunu düşünmekle, kalp ve ruhu Rahîm isminin tecellisine yönelir. Besmeledeki Allah, Rahmân ve Rahîm isimlerini bu surenin başında da hatırlamış, zikretmiş olur. Rahîm isminden sonra hemen “Malikiyevmiddin” denmesi çok harikadır; insanın ahiret yolcusu olduğunu net bir şekilde ders verir. O yolculuğun cennetle neticelenmesi için insanın “ancak Allah’a ibadet etmesi,” O’nun bütün emir ve yasaklarına harfiyen uyması ve bu yolda karşısına çıkacak engeller için de yine “ancak O’ndan yardım dilemesi” gerektiğini hatırlar. Böylece sırat-ı müstakim ehlinin, yani hak yolun, istikamet yolunun yolcuları olan “peygamberlerin, sıddıkların, şüheda ve salihlerin” yoluna girmek üzere Allah’tan yardım dilemiş olur. Ve O’nun hidayeti, O’nun ihsan ve keremi ile “mağdup ve dallin” zümrelerine dahil olmaktan kurtulur.

“Besmelenin Fatiha Suresinin özeti, Fatiha’nın da Kur’an’ın özeti olduğu” gerçeğinin birinci kısmına kısaca işaret etmiş olduk. Konumuzla ilgisi bakımından ikincisinden de bir parça söz edelim:

Kur’an’ın nazil olmasının sebepleri ve onda yer alan konular özet halinde ve çekirdek olarak Fatiha Suresinde yer almış bulunuyor. Şöyle ki: Kur’an bize öncelikle Allah’ı tanıttırır. Surenin başında geçen İlâhî isimler bunun içindir. Sonra ahiret âleminden haber verir. Malikiyevmiddin ayeti haşirle ilgili ayetlerin bir habercisidir. Allah’ın kulu ve ahiretin yolcusu olan insanoğlunun muhatap olduğu birtakım emir ve yasaklar vardır. Bütün emirler “iyyake na’budü” ifadesinde, sakınılacak bütün yasaklar da “iyyake nestain” de öz olarak yer alırlar. Kur’an, her türlü aşırılıktan uzak bir sırat-ı müstakim çizmiştir. Bu çizgiyi ders veren bütün ayetler “ihdinassıratel-müstakim” de bulunurlar. Bu hak yolun önderleri ve rehberleri olan peygamberlerin kıssaları da Kur’an’da yer alır. “En’amte aleyhim” de bu kıssalara işaret edilir. Bu yola uymayan “azgın” ve “sapık” insanlardan da Kur’an söz etmektedir. Bunlar, “mağdup ve dâllin” fırkalarıdır. Kur’an’daki temel maksatlar, Fatiha Suresinde böylece özetlenmiştir.

Alaaddin Başar / Zafer Dergisi

Namazın Fiziki Faydaları

Mısır’ın başkenti Kahire’de bulunan Ulusal Işın Teknolojisi Merkezi’nde yapılan bir bilimsel araştırma, secde etmenin insanı kanserden koruduğunu ortaya çıkardı.

Araştırmayla ayrıca secdenin hamile kadınlar için de oldukça yararlı olduğunu ve ceninin şekil bozukluğuna uğramasını engellediğini, bunun yanında yine birçok bedensel ve psikolojik hastalıklara iyi geldiği tespit edildi.

Işın Teknolojisi Merkezi Bölümü Başkanı Biyoloji profesörü Muhammed Ziyaeddin Hamid, bu çağda insanların her yönden elektromanyetik dalgalara maruz kaldığını ve bu nedenle daha fazla ışın aldığını belirterek, vücutta biriken bu yükün mutlaka dışarı atılması gerektiğini bildirdi.

Araştırma sonucu vücutta biriken elektromanyetik yükün Allah’a secde ile dışarı boşaltıldığının belirlendiğini dile getiren Mısırlı bilim adamı, bilimsel araştırmaların insan boyunun küçüldükçe elektromanyetik dalgalara uğrama oranının daha da azaldığını gösterdiğini söyledi.

Yedi azanın yerle teması enerjiyi boşaltıyor

İnsanın secde halindeyken elektromanyetik dalgalara daha az maruz kaldığını ve alnın yere değmesiyle vücuttaki elektromanyetik yükün dışarıya boşaltıldığını tespit ettiğini kaydeden Profesör Ziyaeddin, secde halinde olan bir insanın yedi organının yerle temas etmesinin boşaltımı hızlandırdığını ve bunun yorgunluk ve bazı hastalıklara iyi geldiğini ifade etti.

Araştırmaların elektrik yükünün vücuttan sağlıklı bir şekilde atılması için secde anında kıbleye dönmek gerektiğini gösterdiğini bildiren Profesör Ziyaeddin, Kâbe’nin yeryüzünün merkezi olduğunu ve yeryüzünün merkezine yönelmenin vücuttaki elektrik yükünü dışarı atmak için en uygun pozisyon olduğunu söyledi.

Beş vakit farz namazın vücuttaki elektrik yükünün dışarı atılması için yeterli olduğunu belirten Mısırlı bilim adamı, uyku esnasında vücutta oluşan unsurların sabah namazıyla dışarı atıldığını ve insanın güne sağlıklı ve canlı bir şekilde başladığını kaydetti.

Öğle, ikindi ve akşam namazlarının günün yorgunluğunu ve stresini azalttığını ve insana psikolojik bir rahatlama sağladığını söyleyen Profesör Ziyaeddin, yatsı namazıyla gün boyu vücutta oluşan yükün geri kalanının dışarı atıldığını ve insanın rahat bir şekilde uykuya dalmasının sağlandığını belirtti.

Eczanelerde satılmayan en etkili ilaç “Namaz”

Kur’an-ı Kerim’den Seçmeler:

BAKARA SURESİ

3- Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar.

43- Hem namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.

45- Bir de sabırla, namazla yardım isteyin. Şüphesiz bu, (Allah’a) saygılı olanlardan başkasına ağır gelir.

83- Hani bir vakitler İsrailoğulları’ndan şöylece mîsak (kesin bir söz) almıştık: Allah’dan başkasına tapmayacaksınız, ana-babaya iyilik, yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzellikle söz söyleyecek, namazı kılacak, zekatı vereceksiniz. Sonra çok azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz.

110- Siz namazı hakkıyle kılmaya bakın ve zekatı verin! Kendi nefsiniz için her ne hayır yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz. Muhakkak ki, Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir.

152- O halde beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük etmeyin.

177- Yüzlerinizi bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o kimselerdir ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve bütün peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve mal verirler. Namazı kılarlar, zekatı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da bunlardır, korunanlar da bunlardır.

238-Namazlara ve orta namaza devam edin ve Allah için boyun eğerek kalkıp namaza durun.

239-Eğer bir korku hâlindeyseniz, yaya veya binekli olarak giderken kılın, (korkudan) emin olduğunuz zaman da böyle bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah’ı zikredin (namazlarınızı yine her zamanki gibi huşû ile kılın).

277- İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin Rabbleri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar.

NISA SURESİ

12 – Allah, İsrailoğularından söz almıştı. İçlerinden on iki müfettiş göndermiştik… Allah şöyle demişti: ” Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazı dosdoğru kıldığınız, zekatı verdiğiniz, peygamberlerime iman ettiğiniz ve onlara yardımda bulunduğunuz, (mallarınızı) Allah yolunda güzelce sarfettiğiniz takdirde, günahlarınızı mutlaka örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere korum. Fakat sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, dosdoğru yoldan sapmış olur.

55- Sizin asıl dostunuz Allah’tır, O’nun Resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rükû eden müminlerdir.

58- Namaza çağırdığınız zaman, onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu onların, akıllarını kullanmayan bir toplum olmalarından dolayıdır.

91 – Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?

106- Ey iman edenler! İçinizden birine ölüm (emareleri) geldiği zaman, vasiyet sırasında aranızdaki şahitliğin hükmü, kendi içinizden iki adaletli şahit, yahut yeryüzünde yolculuğa çıkmış iseniz, ölüm (emareleri de) size gelip çatmışsa, sizden olmayan diğer iki şahit tutmaktır. Eğer (bunlardan) şüpheye düşerseniz, namazdan sonra onları alıkorsunuz. Onlar da Allah’a şöyle yemin ederler: “Akraba bile olsa, yemini bir çıkar karşılığı satmayacağız, Allah’ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi halde günahkârlardan oluruz”.

ENAM SURESİ

72- Bize: “Namazı dosdoğru kılın, Allah’a karşı gelmekten sakının” (diye emredildi), toplanacağınız yer O’nun huzurudur.

92- Bu Kitap (Kur’ân), kendinden önceki kitapları tasdik eden, şehirler anası (Mekke) halkını ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahiret gününe iman edenler bu Kitab’a da iman ederler ve onlar namazlarına da devamlıdırlar.

162- De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.

ARAF SURESİ

170- Kitaba sarılanlara ve namazı kılmaya devam edenlere gelince, biz o iyilerin ecrini hiçbir zaman yitirmeyiz.

ENFAL SURESİ

3- Onlar ki, namazı gereği gibi kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yoluna harcarlar.

TEVBE SURESİ

71- Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin dostları ve velileridirler. İyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunları Allah rahmetiyle yarlığayacaktır. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir.

YUNUS SURESİ

87- Biz Musa ile kardeşine şöyle vahyettik: “Kavminiz için Mısır’da birtakım evler hazırlayın ve evlerinizi kıbleye karşı yapın ve namazı kılın ve müminlere müjde verin.”

RAD SURESİ

22. Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte bunlar, bu hayatın akibeti kendilerinin olacak olanlardır.

IBRAHIM SURESİ

31- (Ey Muhammed!) İman eden kullarıma söyle: “Namazı dosdoğru kılsınlar, alış-veriş ve dostluğun olmadığı bir günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli (Allah için) harcasınlar.”

37- “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru kılmaları için, senin Beyt-i Haram’ının yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükretsinler.

40- “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! duamı kabul et!

MERYEM SURESİ

31- “Beni, nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti.”

55- Ailesine ve çevresine namaz kılmayı ve zekat vermeyi emrederdi ve Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti.

TA-HA SURESİ

14- Şüphesiz ben Allah’ım, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl.

132- (Ey Muhammed!) Ehline namaz kılmalarını emret, kendin de ona sabırla devam et. Biz senden bir rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. Güzel akibet takva sahiplerinindir.

ENBIYA SURESİ

73- Onları buyruğumuz altında (insanlara) doğru yolu gösterecek önderler kıldık. Kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdir.

MÜ’MİNUN SURESİ

2- Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler.

9- Ve onlar ki, namazlarını muhafaza ederler.

HAC SURESİ

35- Ki Allah anıldığı vakit onların kalpleri titrer. Onlar başlarına gelene sabreden, namaz kılan kimselerdir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.

78- Artık namaz kılın, zekat verin, Allah’a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!

NEML SURESİ

3- Ki o (müminler) namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler.

NUR SURESİ

37- Birtakım insanlar (Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alış veriş onları Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.

56- Hem namazı kılın, zekatı verin ve peygambere itaat edin ki rahmete eresiniz.

RUM SURESİ

31- Başkasından geçerek hep O’na gönül verin ve O’ndan sakının. Namaza devam edin ve müşriklerden olmayın.

LOKMAN SURESİ

4- Onlar, namazı kılarlar, zekatı verirler, âhirete de kesin olarak inanırlar.

17- “Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir.”

AHZAB SURESİ

33- Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü’ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor.

FATIR SURESİ

18- Hem günah çeken bir kimse, başkasının günahını çekmeyecek; yükü ağır basan, onun yüklenilmesine çağırsa da ondan bir şey yüklenilmeyecek, isterse bir yakını olsun. Fakat sen ancak o kimseleri sakındırısın ki, gaybda Rablerinin korkusunu duyarlar, namazı dürüst kılarlar. Temizlenen de sırf kendisi için temizlenir. Nihayet dönüş Allah’adır.

29- Allah’ın kitabını okuyan, namazı kılan ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak verenler, kesinlikle batma ihtimali olmayan bir ticaret umarlar.

MÜCADELE SURESİ

13. Gizli (özel) bir şey konuşmanızdan önce sadaka vermekten korktunuz da mı yerine getirmediniz? Fakat Allah da sizi affetti. Şu halde namazı kılın, zekatı verin, Allah’a ve Resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

MEARİC SURESİ

22- Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.

23- Onlar ki namazlarını sürekli kılarlar.

34- Namazlarına devam ederler.

MÜZZEMMİL SURESİ

20-Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur’ân’dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah’ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur’ân’dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah’tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.

BEYYİNE SURESİ

5- Halbuki onlar, dini sadece Allah’a tahsis ederek, Allah’ı birleyerek, ancak Allah’a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekatı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur.

CUM’A SURESİ (cuma namazi)

9- Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrıldığı(nız) zaman, Allah’ı anmaya koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. 10- Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan (nasibinizi) arayın. Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.

NISA SURESİ (Munafiklarin Namazi)

142- Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Halbuki Allah, onların oyunlarını başlarına geçirecektir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı pek az anarlar.

.

NAMAZIN FAYDASI

Ankebut-45- Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.

NAMAZIN VAKİTLERİ

ISRA 78- Güneşin batıya kaymasından, gecenin karanlığına kadar (belirli vakitlerde) gereği üzere namazı kıl, bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazında, gece ve gündüz melekleri hazır bulunur.

ISRA 79- Gecenin bir kısmında da sadece sana mahsus bir nafile olmak üzere uykudan kalk, Kur’ân ile teheccüd namazı kıl, Rabbinin seni bir makam-ı mahmuda (şefaat makamına) göndermesi kesindir.

RUM 17- O halde akşama girdiğiniz zaman da, sabaha girdiğiniz zaman da tesbih Allah’ındır. (daima O, tesbih edilir).

RUM 18- Göklerde ve yerde, ikindileyin de, öğleye erdiğiniz zaman da hamd O’na mahsustur.

Hadis-i Şeriflerden Seçmeler:

“Şüphesiz ki benim ümmetim, kıyamet gününde, abdest izlerinden dolayı yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlak olarak çağırılacaktır. Yüzünün nûrunu artırmaya gücü yeten kimse bunu yapsın”

“İnsanlar ezan okumanın ve namazda birinci safta bulunmanın ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, sonra bunları yapabilmek için kur’a çekmek zorunda kalsalardı kur’a çekerlerdi. Şayet camide cemaate erken yetişmenin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, birbirleriyle yarışa girerlerdi. Eğer yatsı namazı ile sabah namazındaki fazileti bilselerdi, emekleyerek ve sürünerek de olsa bu iki namaza gelirlerdi.”

– “Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir nehir olsa da, o kimse her gün bu nehirde beş defa yıkansa, kirinden bir şey kalır mı?”
– “Beş vakit namaz işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla günahları silip yok eder”

“Bir müslüman, farz namazın vakti geldiğinde güzelce abdest alır, huşû içinde ve rükûunu da tam yaparak namazını kılarsa, büyük günah işlemedikçe, bu namaz önceki günahlarına keffâret olur. Bu her zaman böyledir.”

“Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir.”

Risale-i Nur’dan Seçmeler:

Namazda ruhun ve kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır. hem cisme de o kadar ağır bir iş değildir. hem namaz kılanın diğer dünyevi mübah amelleri, güzel bir nyet ile ibadet hükmünü alır.(sözler | dördüncü söz | 27 )

Her mü’minin namazı, onun bir nev’i mi’racı hükmündedir. (şualar | altıncı şua | 486)

İslamiyet’te imandan sonra en yüksek hakikat namazdır. (tarihçe-i hayat | birinci kısım: ilk hayatı | 84 )

Yirmi dört saatten yalnız bir saati, beş namaz için halık teala bizden istedi; (tarihçe-i hayat | birinci kısım : ilk hayatı | 120 )

Tembellikle namazı terk eden veyahut kıymetini bilmeyen, ne kadar cahil, ne derece hasir, ne kadar zararlı olduğunu bilahare anlar, ama iş işten geçer. (işaratül-icaz | huruf-u mukattat | 47 )

Birtek saat, beş vakit namaza abdestle kafi gelir. (sözler | dördüncü söz | 27 )

Namaz kılanın diğer mübah dünyevi amelleri, güzel bir niyet ile ibadet hükmünü alır. (sözler | dördüncü söz | 27 )

Eğer namaz kılmazsan, senin o günkü alemin zulümatlı ve perişan bir halde gider. (sözler | yirmi birinci söz, birinci makam | 246 )

Namaz Dersinin Bereketi

Bu yıl Şirinevler hanımlar dershanesinde  genç kızlara  haftada bir olmak üzere “genç kızlar dersi” başlatıldı. Bu yeni dersin amacı gençlerin diliyle Risale-i Nur  ve ilmihal dersleri yapmak ve aynı mana için toplanmış bir arkadaşlık grubu oluşturmaktı. Çok şükür uzun bir zaman geçmeden bu mühim hizmet semerelerini vermeye başladı.

Yaklaşık üç  haftadır namaz dersleri işlenmekteydi. Dördüncü ve Beşinci sözün akabinde bu yeni genç dinamik  grup elhamdülillah  namaza başladılar.  Bizde; bu gençlerimize bu mühim adımlarında sebat ve ihlas için dua ediyoruz.