Etiket arşivi: nejat eren

Amerika Ziyareti ve Milwaukee İman Hizmetleri – 2012

MILWAUKEE USA – Geçen haftaki yazımızı: “Gelecek yazımızda inşaallah Okyanus ötesinden önemli hizmetlerle dolu dolu bir yazı yazmak arzu ve ümidindeyim” temennisi ile bitirmiştim.

Cenâb-ı Hakka sonsuz şükürler olsun ki; işte bugün bize bu yazıyı yazmak ve buradaki güzel hizmetleri görüp sizlerle paylaşmayı nasip ediyor.

Bu defaki gezimizin amacı biraz daha farklıydı. Amerika Birleşik Devletlerindeki hizmetlerimizin gelişmesi için yayın konusunda neler yapabileceğimizi de bizzat en sorumlu kişinin görmesi gerektiğini bir yıldan fazla bir zamandır düşünüp planlıyorduk. Bunun için bu defa Gazetemiz Genel Müdürü Recep Taşcı Beyle birlikte Amerika’ya geldik. Chicago havaalanında, buradaki vakıf başkanımız Prof. Dr. Süleyman Kurter Ağabeyle, iki seneye yakın bir zamandır burada elinden geldiği kadar canla başla hizmetlere koşturmaya çalışan vakıf kardeşimiz Yusuf Çayabatmaz tarafından karşılandık. Süleyman Ağabeyin yeni ameliyat olmasına rağmen büyük fedakârlık göstererek bizi karşılamaya gelmesinden çok mütehassis olduğumuzu özellikle belirtmek isterim. Allah razı olsun. Cenâb-ı Hak hayırlı ve hizmet dolu ömürler ihsan etsin inşaallah. (Âmin).

Vakıf ve hizmet merkezimizin bulunduğu Wisconsin eyaleti, Milwaukee şehri Chicago’ya doksan mil, yani yüz elli km. mesafede. Chicago Havaalanından doğrudan vakıf ve hizmet merkezimizin bulunduğu Milwaukee şehrine geçtik.

Ertesi gün Cuma günü idi. Üç senedir mutat olarak gelmekte olduğum ve değişik camilere gittiğim için bu defa hiç gitmediğimiz Arnavutluk’tan gelip buraya yerleşen Müslüman kardeşlerimizin yaptırdığı camiye gittik. Buradaki cemaate gelenlerin bazıları Türkçe de biliyorlar maşaallah. Oranın değerli imamı İlyas Hocayla tanışıp Risâle hediye ettik. Sohbetimiz esnasında İlyas Hocanın Risale-i Nur’a ve Üstada çok büyük hürmeti olduğuna şahit olduk. Hutbeyi Pakistan’dan gelen bir hoca efendi okudu. Tabiî burada hutbeler İngilizce okunuyor. Hutbenin konusu İslâm âleminin en büyük derdi olan “fitne ve tahribatı” üzerineydi. Çözümü olarak da Kur’ân’a sarılmak ve onunla amel etmek olduğu üzerinde durdu imam efendi. Cuma namazını kıldıktan sonra duâ ederek ve tekrar görüşme temennilerimizle oradan ayrıldık.

Cuma günü, burada yaşayan kardeşlerimizin umumî ders günü. Derse gelenlerin büyük çoğunluğu yerliler ve çeşitli milletlerden burada ikamet eden ve eğitim görmeye gelen veya çalışanlardan oluştuğu için umumî dersler İngilizce yapılıyor. Bayanlar da yan odada hoparlörle bu dersleri takip ediyorlar. Ayrıca haftanın iki günü bay ve bayanlar ayrı olmak üzere Türkçe dersler de devam ediyor.

Bir gün önceden dersin konusu ve dersi yapacak kişi derse geleceklerin e-mail adreslerine gönderiliyor. Bizim geleceğimizi bildikleri için bu defa dersten sonra bizim de konuşmamızı planladıklarından, bizler de ayrı bir konuşma yaptık.

Ben konuşmamda Türkiye’deki son umumî meşveret ve ülkemiz ve dünya çapındaki hizmetler konusunda genel bir bilgi verdim. Konuşmamda sizlerin selâmlarını buradaki kardeşlerimize ilettim. “Amerika’ya niçin geldiğimiz ve ABD’nin önemi” konusundaki sorulara Risale-i Nur Külliyatı’ndan çıkardığım yirmi sekiz sahifelik paragraftan alıntılar yaparak cevap verip açıklamaya çalıştım. Amerika’nın hakikati arayan komiteleri, dine verilen değer ve başta Mr. Carlayl olmak üzere Amerika’nın meşhur ilim adamlarının Kur’ân ve İslâmiyet hakkındaki görüşlerini Risale-i Nur’daki ve Bediüzzaman’ın ifadelerindeki yerlerine işaret ederek açıklamaya ve vurgulamaya çalıştım. Bu konu başlıklarına karşı şimdiki hâlde bizlere düşen vazife, sorumluluk ve bu konuda yapacaklarımıza vurgu yapmaya çalıştım.

Program, Türkiye ve etrafındaki komşu Müslüman ülkelerde meydana gelen son olaylar hakkında sorulu-cevaplı bir şekilde devam etti. Soruların ana merkezi İslâm dünyası üzerindeki oyunlar ve bunun çıkış yolları, bu konuda Risale-i Nur’daki tesbitler ve Hz. Bediüzzaman’ın bu konulardaki teşhis ve çözüm tekliflerini mümkün olduğu kadar kısa ve özlü bir şekilde birlikte vermeye çalıştık.

Cumartesi günü kısa şehir turundan sonra buradaki mütevelli heyetimizle toplanıp hem Amerika, hem Türkiye içerisindeki hizmetlerimizin genel bir değerlendirmesini yaptık. İki ülke arasındaki “Yeni Asya; hizmet, meslek ve meşrebini nasıl geliştirip genişletebiliriz?” konuları üzerinde faydalı müzakereler yapıp kararlar aldık.

Buradaki gezi ve müşahedelerimizden sonra, buradaki Müslümanlara yönelik daha ne gibi hizmetler yapabileceğimiz konularını da not alıp planlarımız içerisine koymuş olduk. Birçok konuda karşılıklı fikir teatisi ve çözüm yolları üzerinde durduk.

Pazar günü de, iki sene önce Türkiye’de on beş gün misafir ettiğimiz ve Risale-i Nur’u İngilizceye çevirme sözü aldığımız Prof. Dr. Kevin Barrett’ın Madison şehri yakınlarındaki evine gittik. Onunla da bütün Külliyat’ın âcilen mükemmel bir İngilizce’ye tercüme edilmesi konusunda mutabakata vardık elhamdülillah. Sağlık durumunun el vermemesine rağmen ormanın içerisinde kendi gayretleriyle yaptırdığı küçük baraka şeklindeki mescidinde ki—kendisi buraya “dershane, medrese” diyor—öğle ve ikindi namazlarını onun iki oğlunun da iştirak ettiği cemaatle edâ ederek müsaade alıp oradan mutlu ve umutlu bir şekilde ayrıldık. İnşaallah geçen yıl başlayıp tercümesini bitirdiği “Tabiat Risâlesini” en kısa zamanda kendi tesislerimizde basmak üzere karar aldık. Bu konuda neticeye gidebilmemiz için devamlı duâ ve yardımlarınıza ihtiyacımız var.

Merkezimize döndükten sonra, o akşam buraya Türkiye’den yeni gelen, daha önce hiç görüşmediğimiz genç kardeşlerimizin bir dershane gibi kullandıkları evlerindeki Türkçe derse iştirak ettik. Yep yeni simalar… Maşallah çok dikkatli ve gayretliler. Biz de dersimizde; Risale-i Nur derslerinin önemi, gerekliliği ve Risale-i Nur’un bu asrın dehşetine karşı devamlı okunarak manevî hastalıklara en kısa ve tesirli çözümler bulunacağı ve ehemmiyeti hakkında ve ecnebî diyarlarıyla İslâm ülkelerinin hizmet farklılıklarının ana noktalarını ele alan konuları kaynağından okuyarak değerlendirmeye çalıştık.

Dolu dolu geçen dört günden sonra bu defa hedefimizde Amerika’da en fazla Müslüman nüfusun olduğu ve ülkenin dördüncü büyük şehri olan Chicago’ya gidip hem oradaki kardeşlerimizi görmek, hem hizmet verebileceğimiz potansiyel mekân ve kişileri yerinde görmek amacıyla yola çıktık. Burada ilk önce, İslâm Talebe Cemiyeti’nin yıllar önce inşa ettiği büyük bir merkez olan camide öğle namazını cemaatle eda ettikten sonra, daha önce dünyanın en büyük, şimdi ise dördüncü büyüklükteki kulesine tırmanmak üzere yola koyulduk. 103 katlı olan bu binaya çıkmak uzun zaman aldığı ve ücretli olduğu için hemen yanındaki 96 katlı binanın tavanına çıkarak Chicago şehrini ve Michigan Gölünü adeta semadan seyrettik.

İkindi namazını da Hindistan kökenli “Tebliğ Cemaatinin” camiinde cemaatle edâ ettikten sonra orada bulunan kardeşlerimizin dershane gibi kullandıkları evlerine gidip orada uzun bir süre sohbet, ders ve bu ülkedeki hizmetlerimizi nasıl geliştirebiliriz konusu üzerinde müzakerelerde bulunup gece geç vakitte tekrar Milwaukee’deki merkezimize döndük.

Salı günü, Genel Müdürümüz Recep Beyin son günü olması dolayısıyla Milwaukee şehrinde önemli birkaç tıp merkezi olan Süleyman Ağabeyin oğlu Selâhattin kardeşimizin kliniklerini gezerek ve onu da onure ederek Recep Beyi uğurlamak üzere tekrar Chicago Havaalanına gidip onu yolcu ettik.

Bu hafta sonundan başlayarak, önümüzdeki hafta hedefimiz New York ve New Jersey’deki kardeşlerimizin ders ve sohbetlerine katılmak üzere oralara Süleyman Ağabeyle birlikte gitmek inşaallah. Oradaki haberleri de gelecek hafta vermek üzere Allah’a emanet olunuz diyor, duâlarınızı bekliyorum. Başta Süleyman Kurter Ağabey olmak üzere vakıf kardeşimiz Yusuf Çayabatmaz ve diğer buradaki mütevelli heyetimiz ve cemaatten Amerikalı ve Türk kardeşlerimizin selâm ve duâlarını sizlere iletiyorum. Yepyeni, orijinal, güzel ve ihlâslı hizmet haberlerinde buluşmak ümit ve temennisiyle…

 Nejat Eren / Yeni Asya – Euronur (saidnur.de)

The Light / Nur Yeniden Çıkıyor

“The Light / Nur” dergisi 40 senelik bir aradan sonra yeni versiyonu ve hizmet haberleriyle bu ayın sonlarına doğru tekrar yayın hayatına başlayacak.

Dergi ile ilgili son gelişmeleri Yeni Asya Vakfı Enstitüsü Yurtdışı Hizmetler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Eren, Dost TV / İyi Haberler’e anlattı…

İşte o haber:

Yeni Asya Vakfı Yurtdışı Hizmetleri

Dost TV’de yayınlanan Muhammed Alpkent’in sunmuş olduğu Sefine Programında Yeni Asya Vakfı Enstitüsü’nün Yurtdışı Hizmetleri anlatıldı.

Yeni Asya Vakfı Enstitüsü Yurtdışı Hizmetler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Eren…

Risale-i Nurlarla ilgili hatıraların yer aldığı bu videoyu kaçırmamanız temennisiyle.

Yeni Asya Vakfı Enstitüsü’nün Yurtdışı Hizmetlerine bu videoda şahit olacaksınız…

Güneydoğu’da Nurlu Hizmetler

Üç günlük muhteşem bir Şam gezisinden sonra güzel Anadolu’nun Güneydoğu bölgesinde Nur sevdalılarının arasında sıcak ve samimî yüzlerin, içten ve hasbî insanların arasındayım.

Sebeb-i ziyaretimiz ise peygamberler diyarı Şanlıurfa’daki dostların dâvetidir.

Ekim ve Kasım 2010 aylarında, değerli ilim ve dâvâ adamı muhterem Prof. Dr. Süleyman Kurter Ağabeyle yaptığımız ve yirmi ili kapsayan “Yurt dışı ve özellikle de Amerika’daki Risâle-i Nur Hizmetleri” seri konferanslarında, o zaman Şanlıurfalı dostlarımızın dâvetlerine icabet edememiştik. Daha sonraki bir zaman diliminde müsait olmamız hâlinde bunu telâfi edebileceğimize söz vermiştik. Sağ olsunlar onlar dâvetlerini yaptılar. Biz de bu dâveti, buradaki vefalı Nur hadimlerinin bu nezâketine cevap vermek üzere bir ay önceden sözleşerek kabul etmiştik. Tarihini de birlikte 25 Mart olarak tesbit etmiştik.

Şam seyahati dönüşü, dört gün için Antalya’ya tekrar gidip gelmektense birkaç yıldır gelemediğimiz bu bölgeyi fırsattan istifade bir gezip görelim dedik. Şam kafilesinde ve bu kudsî, manevî cihadda beraber olduğumuz vefakâr, cefakâr dostlarımızla birlikte kısa zamanda bir program yaptık.

İlk durak yerimiz Gaziantep’ti. Pazartesi günü bu güzel ilimizde ders olmadığını öğrenince hemen Adıyaman’daki dostlarla irtibat kurarak rotamızı o ilimize çevirdik. Şam gezisinde aynı kafilede olduğumuz muhterem insan, İzmir 19. Dönem Milletvekili Mehmet Özkan ve eşi ve yine Yeni Asya yazarlarından Osman Zengin Beyle birlikte dört kişi olarak Adıyaman’a yola çıktık. İki buçuk saatlik yolda, minibüs içerisinde yolcularla yaptığımız sohbet ve diyaloğu değerli dostum muhterem Osman Zengin’e bırakıyorum. İnşâallah o güzel anıları sizinle paylaşır. Hakikaten unutulmaz bir yolculuk oldu.

Adıyaman’daki ağabey ve özellikle genç kardeşlerimizin samimiyetlerini, gayretlerini, azim, aşk ve şevklerini tebrik ediyoruz. Hususan altı sene önce inşaat halindeyken gördüğüm ve şu anda Kur’ân dâvâsına ve bu toprakların insanına hizmet eden harika hizmet merkezilerini tebrik ediyorum. Allah emeği geçen, katkıda bulunan herkesten razı olsun. Birkaç yıl öncesine kadar hasretini çektiğimiz bu tür hizmet mekânlarını “şahs-ı manevînin” meşveretleri, duâları, himmet ve gayretleriyle birçok ilimizde Allah bize nasip etti. Gün geçtikçe de bu tür merkezlerin sayısı ve kalitesi artarak devam ediyor. Biz samimiyet ve istikametten sapmadığımız müddetçe de Cenâb-ı Hakk’ın ihsan etmeye devam edeceğine inanıyoruz.

Türkiye’nin manevî çehre ve yapısının yanında büyük ölçüde fizikî çehresinin de değiştiğinin güzel bir örneği Adıyaman ili olduğunu söylesem haksızlık etmemiş olurum sanırım. Yıllarını bu hizmete vermiş değerli eğitimci Hüseyin Özbey Ağabeyimizin oradaki cemaat adına bizi karşılamasından sonra, yine aşk, heyecan ve gayreti ile yıllardan beri tanıdığımız, dâvâsı uğruna fahrî temsilcilik yapan Nureddin Gürsoy Ağabeyin rehberliğinde yaptığımız mini şehir turunda, camiler başta olmak üzere çarşı ve bedestenleriyle asırlar öncesinin mânevî yapısını bu zamanın modernliğiyle bağdaştıran bir il olarak karşımıza çıktı Adıyaman.

O çok güzel ve mânâsı, havası hoş olan hizmet merkezimizin önemli bir bölümünü de bacılarımızın kullandığını belirtelim. Ders günü olmamasına rağmen o akşam dershanemize gelip bizimle beraber olan dostlarla yılların hasretini giderdik. Başlarında Yeni Asya Vakıf temsilcisi fedakâr kardeşimiz Bilâl olmak üzere cıvıl cıvıl gençlerin parıldayan gözleri, aktif halleri Risâle-i Nur’un Anadolu’da kökleştiğinin ve mânevî hâkimiyetinin en güzel delilleriydi!

Buradan güzel hatıralarla Şanlıurfa üzerinden Viranşehir’e geçtik. Çoktan beri gitmeyi arzu ettiğim mübarek mekânların bulunduğu bu güzel ilçemizdeki fevkalâde hizmetler beni cidden çok duygulandırdı. Bilhassa genç ve dinamik eğitimci kardeşlerimin enerji dolu hâlleri, Güneydoğu insanına yakışır terbiye ve nezaketleri, dâvâlarına ve birbirlerine karşı saygı dolu vakarlı tavırları Risâle-i Nurların bu topraklara ne kadar değerli kabiliyetleri yetiştirip hediye ettiğinin en güzel örneklerini teşkil ediyordu.

Sabır kahramanı Hz. Eyyub (as) ile, Hz. İlyas (as) Peygamberlerin kabirlerinin burada olduğunu daha önce duymuştum. Onları ziyaret edip Fatihalar okuduk. Bu türbelerin etrafı çok mükemmel düzenlenmiş ve ağaçlandırılmış. İmanlı idarecilerin bu ülkeye ne kadar hizmet edebileceğinin en güzel örneğini bir defa daha görmüş olduk. Çünkü bu güzel mekânlar, şu anda Tekirdağ milletvekili ve TBMM İçişleri Komisyon Başkanı olan, yakın dostumuz Ziyaeddin Akbulut Beyefendi tarafından Şanlıurfa Valiliği esnasında yaptırılmıştı. Hem Şanlıurfa’nın simgesi olan Balıklı Göl projesine hem de Viranşehir’deki Eyyûb Nebi Projesi çevre düzenlemesine büyük önem vererek buraları imar etmiş, ülke hizmetine kazandırmış olan Ziyaeddin Akbulut beyefendi olmak üzere bu projelerde katkısı bulunan herkesi tebrik ediyor, böyle güzel hizmetlerin devamını diliyoruz. Tertemiz yeşillenmiş bu kudsî mekânlar inanç kültürümüzün yüz akıdırlar.

Yalnız Viranşehirlilerin, bağlı bulundukları Şanlıurfa iline bir serzenişleri var. “Hz. Eyyûb’un (as) makamı Şanlıurfa’da, kabri ise burada, bizim ilçemizdedir. Urfalılar Hz. Eyyûb’un (as) makamına daha çok sahip çıkıyorlar. Hâlbuki asıl mezarına sahip çıkılmalıdır. Gölgede kalmamalıdır. Bunu halkın bilmesi lâzım” diyorlar. Biz de yetkililere ve ilgililere duyuruyoruz.

Viranşehir’de dikkat çeken bir başka hizmet tatbikatı ise “Bediüzzaman Haftası” münasebetiyle yapılan hazırlık faaliyetiydi. Hummâlı bir gayret ve çalışmaya şahit olduk. Megalight (Megalayt) denilen büyük ışıklı reklâm levhaları başta olmak üzere hemen hemen önemli her mağazanın vitrini “Bediüzzaman Haftası Posterleri” ile donatılmıştı. 23 Mart günü yüzlerce Yeni Asya’nın, başta eğitimci kardeşlerimiz olmak üzere buradaki bütün cemaat tarafından halka tanıtım amaçlı dağıtıldığına bizzat şahit olduk.

Viranşehir’deki akşam sohbetin ve muhabbetinde ise Risâle-i Nurların derin, ince, müdakkik iman meseleleri kaynağından okunarak gülden bir demet olarak paylaşıldı.

Ertesi günü güzergâhımız Mardin’di. Burada bizi hiç yalnız bırakmayan çok değerli idareci ve eğitimci üç arkadaşımızla birlikte öğle namazından sonra Mardin’e doğru yola çıktık ve bir saat içinde Mardin’e vâsıl olduk. Yılların hizmetkârı, Yönetim Kurulu Eski Üyemiz, çok değerli ağabeyimiz Derviş Nurdağ’ın güzel, hoş ve nezih evinde ağırlandık. İkramdan sonra mânevî sofranın ince meselelerini kaynağından birlikte müzakere ettik. Daha sonra Mardin temsilcimiz, değerli dostum Selim Parlakoğlu ve üniversiteden bir diğer değerli arkadaşımızla dünyada örneği az bulunan Mardin ilinin çok farklı ve orijinal tarihî yerlerini ziyaret ettik. Burada Peygamberimizin (asm) postacısı Hz. Abdullah Bin Enes El Cüheyni (ra) ve düğmecisi Hz. Zırrar’ın (ra) mezarlarının olduğunu öğrendik. Birini ziyaret edip, diğerinin uzaktan ruhuna Fatiha okuduk.

Akşam da yine Derviş Ağabeyin evinde muhabbet edip, hizmete nasıl katkıda bulunup nasıl istikamet, sabır, ihlâs ve sadakatle dâvâmıza hizmet edebileceğimizin derdiyle dertlendik. Onları da mâşâallah 23 Mart münasebetiyle; mümkün olan her şahsa gazetemizi ulaştırmanın gayret ve faaliyeti içerisinde gördük. Gayretlerini ve hizmetlerini tebrik ediyoruz.

Daha fazla dikkat, daha fazla irtibat, daha fazla ihlâs, daha fazla gayret etmemizin, meşveretimize ve dâvâmıza gönülden sahip çıkıp yanlışlara düşmeden, incinmeden, incitmeden hata ve kusurların düzeltilmesi yoluna gidilmesinin gerekliliğini paylaşıp tezekkür ettik.

Çeşitli sebeplerle bu bölgeye gelmeyi epey zamandan beri istediğim halde nasip olmamıştı. Şam gezisi ve Şanlıurfa dâveti buna vesile oldu. Sebep olanlardan Allah razı olsun. Çok büyük keyif aldım. Çok memnun oldum. Dâvâm, cemaatim, Üstadım ve Risâle-i Nur’la bir defa daha iftihar ettim.

Yeni mekânlar ve hizmetlerde buluşmak dilek ve temennisiyle….

Nejat Eren

www.SaidNursi.de