Etiket arşivi: New Jersey

Amerika’dan mektubunuz var! (13.02.2012)

Aziz, sıddık ağabey ve kardeşlerimiz,

Evvela, Mevlid Kandilinizi tebrik eder, Âlem-i İslam’a saadet ve beşeriyete hidayete vesile olmasını rahmet-i İlahiyeden niyaz ederiz.

Saniyen, Amerika Birleşik Devletleri genelindeki cemaatimizin iştirakiyle bu senenin başında Connecticut eyaletinde çok feyizli ve istifadeli bir okuma programı yaptık. New York, New Jersey, Boston, Philedelphia, Washington D.C., Seattle ve Connecticut’tan gelen ağabeylerle bir araya geldik. Türkiye’den de Ali Ersun ağabey ve bir profesör abimizin bizzat iştirakiyle ve yine Türkiye’den skype vasıtasıyla basta Abdullah Yeğin ağabey olmak üzere Feyzi ağabey, İsmail ağabey, Nafiz ağabey gibi çok değerli bazı ağabeylerin katılımıyla son derece istifadeye medar dersler, müzakere ve mütalaalar oldu. Amerika’daki ehl-i hizmet olarak bir araya gelip kaynaşmak, akd-i uhuvvet etmek, birbirimizden kuvvet almak ve mabeynimizdeki samimi tesanüdü daha da pekiştirmek cihetlerinden bu okuma programı gayet verimli ve istifadeli oldu. Yaptığımız meşveretlerle de Amerika’da Risale-i Nurların neşir ve yayılması, yeni dershanelere olan ihtiyaç, Hıristiyanlarla görüşmeler, Connecticut’ta bir kilise binasının alınıp camiye dönüştürülmesi projesi gibi mevzuları uzun uzadıya görüştük, tartıştık.

(Bu ahirki cami meselesi ehemmiyetine binaen hikmet ve maslahatlarıyla birlikte ayrı bir mektupta bilahare tafsilen beyan edilecektir.)

Neticede bu mevzuları daha da derinlemesine müzakere etmek ve Nur talebeleri mabeynindeki şahs-ı maneviyi konuşturmak için mutad olarak bir şehrimizde buluşup düzenli bir şekilde meşveretler tertip etmeyi kararlaştırdık.

Salisen, Ankara ile beraber Adana ilimizin de son zamanlarda Amerika’daki hizmetlerle alakadar olması, vakıf göndermesi; hulasa, maddi-manevi destek vermesi buradaki ehl-i hizmet mabeyninde çok takdir edildi, hüsn-ü kabul gördü. Ankara elhak buradaki hizmetleri çok güzel idare ediyor, yakından takip edip ilgileniyor. Fakat Ali abinin de ifadesiyle ABD; 50 eyaleti, 300 milyondan ziyade nüfusu ve Türkiye’nin neredeyse 15 kati kadar yüzölçümüyle başlı başına bir kıta gibi. Ve maalesef şimdilik bu koca ülkenin sadece 4-5 şehrinde dershanemiz var. Onlar da kuzeydoğu Amerika’da bulunuyor. Bu da önümüzde kat etmemiz gereken daha ne kadar yol olduğunu, ulaşmamız gereken nice insanlar bulunduğunu gösteriyor. Buralara ne kadar himmet edilse, ehl-i hizmet gönderilse yine azdır. Şu anda bir iki talebe veya ehl-i hizmetin gelmesiyle dershanesinin açılmasını bekleyen sırada o kadar çok şehrimiz var ki…

Rabian, biz başkent Washington D.C’de kaldığımızdan dolayı size buradaki hizmetlerden kısaca bahsetmek istiyoruz. İnşaallah yakın bir zamanda diğer şehirlerimizdeki güzel hizmetlerden bahseden bir iki mektup daha göndereceğiz.

Birkaç hamiyetli kardeşimizin gayretiyle iki seneye yakındır Washington’da açılmış küçük bir dershanemiz var elhamdülillah. Bu sene Adana’dan bir vakıf abimizin gönderilmesiyle de dershane ve hizmet manası biraz daha oturmuş oldu. Dershanemizde su anda 5 kişi kalmaktayız. Kalanlardan birisi de Moses (Musa) isminde Amerikalı bir genç. Küçük yasta Müslüman olduktan sonra annesi ve kardeşi Samuel (İsmail) ile beraber İslamiyeti daha iyi öğrenmek için Mısır’a gidip 12 seneye yakın kalmış. Ana dili olan İngilizcenin yanı sıra Arapçayı da gayet iyi konuşuyor. Biraz da İspanyolca biliyor. Namaz derslerini biz genelde Türkçe yaptığımız için bu kardeşimiz de bazen İngilizce bazen Arapçasından takip ediyor. Türkçe öğrenmeye de çok hevesli.

Dershanemizde Pazar akşamları İngilizce derslerimiz oluyor. Derse master veya doktora yapan Türklerin yani sıra Amerikalı, Özbek, Moğol, Bangladeşli vs. gibi çeşitli milletlerden katılanlar oluyor. Amerikalı bir hapishane müdürü ve Moğol bir üniversite öğrencisi de Müslüman olmadıkları halde derse iştirak edenler arasında. İkisi de şu anda İslamiyeti araştırıyor ve ikisinin de Risale-i Nur’a çok muhabbetleri var. Cenab-ı Hak bir an önce hidayet nasip etsin. Âmin!

Şu anda Washington’da bir üniversitede eşiyle birlikte doktora yapan bir abimiz de her hafta beraberinde getirdiği birkaç kişiyle derse iştirak ediyor. Bu abimiz üniversitenin görevlendirmesiyle Müslüman öğrencilere ve İslamiyeti merak edenlere dini noktada rehberlik etmekle vazifelendirilmiş. Bu vesileyle üniversitede Allah’ın tevfikiyle çok güzel hizmetlerde istihdam olunuyor. Aynı zamanda üniversitenin kampüsünde Cuma namazları kıldırıyor. Risalelerden yaptığı alıntılar sayesinde hutbeleri cemaat tarafından pür-dikkat dinleniyor ve çok takdir ediliyor. Eşi de kız öğrenciler mabeyninde aynı hizmetleri daha büyük bir şevk ve gayretle ifa ediyor. Allah ikisinden de ebeden razı olsun.

Tyler isminde sonradan Müslüman olmuş Amerikalı bir kardeşimiz her Pazar 20 mil (yaklaşık 30 km) mesafeden gelip derse iştirak ediyor ve diyor: “Bu cemaatle namaz kılmak için bu yolu kat etmeye değer.

Babası papaz olup kendisi yeni Müslüman olmuş Curtis isminde bir kardeşimiz duymuş ki doğu Amerika’da Müslümanların sayısı daha çok ve faaliyetleri daha ziyade. İslamiyeti daha iyi anlamak için Batı Amerika’dan Washington D.C.’ye gelmeye karar vermiş. Cenab-ı Hakk’ın hikmetine bakın ki dershanede kalan bir kardeşimizin çalıştığı işyerinde o da işe başlamış. Bu tevafuk üzerine onu hemen Pazar derslerimize davet ettik.

Burada derse katılan herkesin ayrı bir hikâyesi var fakat kabiliyet-i makam kısa olduğundan şimdilik bunlarla iktifa ediyoruz.

Mevzubahis Washington D.C’deki hizmetler olunca biraz da bu bölge ve çevresinden bahsetmek istiyorum. Amerika’nın birçok eyaleti gibi bu başkent şehri ve civarı da oldukça kozmopolit bir yer; yani her milletten, her dinden, her kültürden değişik insanları bulabileceğiniz bir mekân. Azımsanmayacak derecede büyük bir Müslüman nüfusu da var. Buralarda değişik zamanlarda açılmış cami ve İslami kuruluşların cemaatleri ve üyeleri günden güne artıyor. Nurlardaki yüksek iman ve Kur’an hakikatlerini neşretmek hususunda en birinci hedefimizi bu camilere ve cemaatlere bu hakikatleri ulaştırmak olarak belirledik. Amerika’da doğup büyümüş veya uzun yıllardır burada kalmanın verdiği birikim ve tecrübeyle buranın insanını, kültürünü iyi bilen bu Müslümanlar inşallah Nurlardaki hakikatleri görüp onlara sımsıkı sarılırsa, Allah’ın izniyle hizmetlerin hızlı bir şekilde inkişafına vesile olur. Buralarda inkişaf edecek en ufak bir hizmet de, Amerika’nın çok kültürlü kozmopolit yapısından dolayı dünyanın en ücra köşelerine kadar hüsn-ü te’sir eder, azim netice ve semereler verir kanaatini taşıyoruz. Onun için burada yapılacak küçük bir hizmetin dahi çok büyük kıymeti var.

Cami hizmetleri mevzusu açılmışken, geçenlerde Connecticut’tan ziyaretimize gelen bir kardeşimiz bir vesileyle burada bir camide imamlık yapan Cemal Hoca ile tanışmış. Bu hocamız Diyarbakırlı, 12 yıldan fazladır buralarda ikamet ediyor. Ekseriyeti Pakistan ve Afganistanlı olan kalabalık bir cemaati var. Nurlardan da biraz haberdar. Onunla tanıştıktan sonra çok kısa bir süre içinde aramızda samimi bir muhabbet ortamı oluştu. Böyle az bir zamanda hocamızın bize olan ilgi ve alakasına çok şaşırdık doğrusu. Şimdi maddi manevi çok noktalarda ihtiyaçlarımızı gidermeye, elinden geldiği kadar bize muavenet etmeye çalışıyor. Hatta hocamla tanıştığımız aralar vakıf abimize hizmetlerde kullanması için bir araba bakıyorduk. Kendisi bu konuda da bize çok yardımcı oldu ve böylece bu meseleyi de suhuletle hallettik.

Cemal hocanın hapishanelere yönelik güzel de bir hizmeti var. Kısaca bahsedelim. Kendisine mektup gönderip talepte bulunan mahpuslara, içinde İngilizce Kur’an-ı Kerim, İslamiyet’i anlatan küçük kitapçıklar ve bir de takke ve seccadesiyle tam teşekküllü bir paket hazırlayıp fisebilillah gönderiyor. Bu şekilde hapislerde de İslamiyetin neşrine vesile oluyor. Şimdi o paketlerin içine bir de Risale-i Nur’dan küçük birer kitapçık koymaya başladık. Geçenlerde hocamıza verdiğimiz 20 civarında İngilizce Tabiat Risalesi ve 23. Söz hemen bitiverdi. Şimdi Connecticut’tan 50 tane daha 23. Söz postaya verildi. İnşaallah elimize geçer geçmez biz de hocamıza ulaştıracağız.

Mektubumuza hatime verirken cemaatimizden dua talep ediyoruz. Cenab-ı Hak bizlere bu Nurları an-karib’üz-zaman (en kısa sürede) layık ellere ulaştırmayı ve bu kudsi hizmet dairesinde sadakat, metanet, şevk ve ihlâsla istihdam olunmayı nasib etsin.

Umum Nur talebesi ağabey ve kardeşlerimize birer birer selam eder, makbul dualarını bekleriz.

  

13.02.2012

Washington D.C. Nur Talebeleri

www.NurNet.Org

Amerika’da İslamiyet Birden Parlayacak!

Bismihi Subhanehu

Esselamu Aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu ebeden daime

Aziz ve muhterem abilerimiz;

Mayıs ayında yaptığımız Amerika Birleşik Devletleri seyahatinde Connecticut (Bloomfield), Philedelphia, New York, Washington DC, New Jersey, Boston şehirlerindeki dershaneleri ve abilerimizi ziyaret etmeyi Cenab-ı Hak nasip etti. Oradaki abi ve kardeşlerimizin selam ve dualarıyla beraber oradaki müşahedelerimizi de paylaşmak arzu ettik.

Bir aylık bir süre içinde bir ülkeyi, insanlarını, oradaki hizmetleri ihata edebilmek pek kolay değildir. O sebepten paylaştıklarımızın tashihe muhtaç yerlerini tashih etmelerini oralara daha vâkıf abilerimizden bekliyor ve daha şimdiden kusurumuzun affı için Cenab-ı Erhamurrahim hazretlerinin rahmetini şefaatçi yapıp rahmetinden affımızı rica ediyoruz.

Yaklaşık üç yüz milyon nüfusa ve geniş bir yüzölçümüne sahip olan Amerika Birleşik Devletlerinin yukarıda da zikredilen şehirleri ülkenin kuzey doğusunda bulunan bazı şehirleridir. Bu şehirlerde İngilizce ve Türkçe olmak üzere belli günlerde dershane ve ev dersleri oluyor. Derslere katılanlar Amerika’da yaşayan Türkler, Amerikalılar ve aslen Asya ve Afrika’dan gelerek Amerika’ya yerleşen kimseler. Diğer şehirlerinin bazısında da hizmet ve dershanelerimiz olmakla beraber hizmetin yoğunlaştığı bölge de sabıkta ismi geçen şehirlerin olduğu kuzey doğu bölgesidir. Cenab-ı Hak en kısa zamanda bütün Amerika’da hizmetleri intişar ettirip insanların akıl, kalp ve duygularını Risale-i Nur’a musahhar yapsın. Âmin.

Dünyanın maddeten merkezinde olan ve kapitalizmin de merkezi olan bu ülkede bizim hizmetimiz de olmak üzere bütün İslami hizmetler yolun başında sayılır. Fakat buna rağmen özellikle iki bin yılından itibaren de artan bir ivme ile devam eden güzel faaliyetler olduğunu öğrendik. Amerikan halkı Avrupa’ya göre daha dindar. Fakat malum Hıristiyanlığın tahrif olması insanları tevhit inancından uzaklaştırmış. Zamanımızdaki fen ve müspet ilimlerin suallerine tahrif olmuş Hıristiyanlığın cevap verememesi sebebiyle insanlar dinden oldukça uzaklaşmışlar.

Dindar Hıristiyanlar ekseriyetle kalplerinin saffetiyle dinlerine bağlılar. Akli binlerce suale cevap veremeden teslim olmaya çalışan ekseriyeti yaşlı olan kimseler. Bildikleri tek din diyoruz çünkü maalesef islamiyeti neredeyse hiç bilmiyorlar. İslamiyet’le alakadar bildikleri de çok evlilik ve terör gibi yanlış manalar. Hıristiyanlıkta aradığını bulamayan insanların da merak edip baktıkları son din de ekseriyetle İslamiyet oluyor. Batıda maalesef İslamiyet aleyhine yapılan menfi propagandalar ve terörü, İslam’a isnat etmeleri halkın islamiyeti öğrenmelerine kalın bir perde olmuş.

Dinden gittikçe uzaklaşmak, Amerika halkında oldukça fazla ahlaki çöküntülere sebep olmuş ve bu ailevi ve içtimai problemleri beraberinde getirmiş. Kapitalist sistemin merkezi olması hasebiyle hayat, para harcamak ve harcayacağı parayı kazanmak için yoğun bir şekilde çalışmak üzere kurulmuş. Umum olmasa da ekser insanların hafta içi yoğun çalışma, hafta sonu da kazandığı parayı sefahatle harcama üzerine kurulmuş hayatları bize Risale-i Nur’da geçen deve kuşu misallerini hatırlattı. Ölümü hatırlamamak için çalışma veya sefahat kumundan başlarını çıkartıp ölüme bakamıyorlar. Ölümü düşünmemek üzerine kurulmuş bir hayat…

Amerika’da kiliseler ve diğer ibadethanelerin masarifi kendi etrafındaki ve o kiliseye müntesip olan insanlar tarafından deruhte ediliyor. Devletin bu konuda bir yardımı olmuyormuş. İnsanlar kayıtlı oldukları ve aidatlarını ödedikleri kiliselerden başka kiliselere pek gitmiyorlar. Bu sebepten dolayı ve insanların da diyanette zaafiyetleriyle çoğu ihtiyar olan cemaatlerinin de azalmasıyla beraber maddi sıkıntılar çeken özellikle kiliseler olmak üzere ibadethaneler satılığa çıkarılıyor.

Müslümanlar cami ihtiyaçlarını orada yeni bir cami yapmak yerine bu türlu kiliseleri almakla karşılıyorlar ve bu şekilde açılmış çok camiler var ve gittikçe artıyor elhamdülillah. Bu şekildeki camilerde namaz kıldık, hatta son kıldığımız cuma namazı Müslümanlar tarafından alt katı cuma günlerinde kiralanan bir kilisede idi. Özellikle Pakistanlıların camiler noktasında çok güzel hizmetleri var (Cezahumullahi hayran kesira). Türkiye diyanet işlerinin de camiye çevirmek üzere bir sinagog almak üzere olduğunu gelmeden önce duymuştuk. Allah emsallerini çoğaltsın. Âmin. Abilerimizin de şimdilik temenni hükmünde olan ve dua bekledikleri böyle bir niyetleri var. Cenab-ı Hak güzel ve ucuz bir kilise denk getirsin. Âmin.

Camilerde beş vakit namaz kılınmakla beraber Kuran kursu vesaire güzel faaliyetler için de kullanılıyor. Çok camilerde akşam namazından sonra halaka dedikleri sohbet halkası oluşturup ilmi sohbetler yapılıyor. Boston’daki kardeşlerin de böyle güzel bir faaliyetleri camide haftada bir defa oluyor. (Türkiye’deki camilerin de beş vakit namaza münhasır kalmayıp ilim ve irfan mekânları haline gelmesini rahmeti ilahiyeden niyaz ediyoruz.)

Orada hizmet eden abi ve kardeşlerle yaptığımız konuşmalar ve müşahedelerimizle de teyit edilen kanaatimizle, çöken ahlaki yapıya ve dinden uzaklaşan insanlara rağmen Amerikan halkının insanın ruhunu iten bir yapısı yok. Bunun nedenini de tahlil ederken şöyle bazı hallerin bunu netice verdiği kanaatine vardık ki; Üstad Bediüzzaman’ın dediği gibi “kâfirin her sıfatı kafir olmak ve küfründen neşet etmek lazım olmadığından” Amerikan halkındaki bazı sıfatlar bize Müslüman sıfatları olarak gözüktü. Ya bizden çalmışlar veya Hıristiyanlığın din-i hakikisinden kalma bazı sıfatlardır.

Bu sıfatların bir kısmı ise; mesela yalancılık insanlar arasında çok fazla revaç bulamamış ve insanlar arasında güven hakim. Söylenilen sözlere ve verilen beyanlara itimat ediyorlar, söylediğiniz şey onlar için doğrudur. Makam ve mevkii tahakküm aleti ve enaniyet vesilesi değil, hizmetkarlık olarak görüyorlar ve ona göre de çalışmalarını arttırıyorlar. Genel olarak vazifeşinas insanlar, küçükte olsa vazifelerine dikkat ediyorlar.

Ülkelerine güzel bakıyorlar, şehirleri, yolları bahçelerinin bakım ve temizliğine ihtimam gösteriyorlar. Birinden bir şey duydukları zaman hakkı içinde arıyorlar ve yanlış söz sahiplerini bile kırmamaya çalışıyorlar. Birbirilerini şevklendirmek için fiil, iş, eser ve sözlerinde güzel tarafı tutup onunla arkadaşlarını gayrete getiriyorlar. Mesela yaptığı eserin güzel ve çirkin tarafları varsa güzel tarafını nazara alıp bu şeyi güzel yapmışsın tebrik ederim vs gibi teşvikleri oluyor.

Diğer insanların inanç, libas ve yaşamlarına müdahale etmek değil hiç ilgilenmiyorlar bile. Bununla beraber kendileri için de müdahale edilmesine cevazları olmadığı gibi fikirlerinin değiştirilmek istendiğini düşünmek bile onların kapıları kapatmasına sebep oluyor. Oradaki hizmet ehli kardeşlerimizin de tavsiyesi şu ki, onlar talip olup sorana kadar bir Amerikalının yanına gidip hakikatleri anlatmanın çok isabetli olmayacağıdır.

Her yerde olduğu gibi Amerika’da da insaniyetten çıkmış ve dinsizliği din olarak görüp dine saldıran insanlar yok değil, fakat ülkemizde de olduğu gibi bunlar azınlıkta. Yine az bir kısmı da dindar Hıristiyanlar ve sair dinden olan dindar insanlar. Diğer ekseriyet ise sefahat bataklığına düşmüş ve çıkamayan insanlar.

Amerikan halkı ve Amerika’nın menfi ve müspet bu halleriyle beraber şöyle bir kanaat bizde hasıl oldu ki; Amerika’da İslamiyet birden parlayacak. Sanki bir ukde var ve o ukdenin açılmasını bekliyor gibi duruyor. Avrupa bir derece islamiyeti duyduğu ve gördüğü ve ona rağmen yıllarca inat etmesiyle beraber Amerikan halkı maalesef islamiyeti bugüne kadar neredeyse hiç duymadı, duydukları şeyler de çoğunluğu yalan olan ve islamiyeti kabullerini engelleyen şeyler. Böyle olunca araştırma ihtiyacı bile hissetmiyorlar. Bir Hıristiyan, Hıristiyanlık kendini tatmin etmez ve başka bir din arayacaksa en son bakacağı din İslamiyet oluyor maalesef.

Hatta 11 Eylül gibi İslamiyet’e vurulan bir darbenin akabinde sırf islamiyeti araştırma merakı vesilesiyle Müslüman olanların sayısında büyük artış olmuş. İslamiyeti duymadıkları ve bilmedikleri için İslama girmeyen üç yüz milyon insan. Hıristiyanlıkla bağları gittikçe kopan ve evrim gibi bir saçmalığın bilim olduğunu düşünen sözde medeni ve müterakki bir ülke.

Evet, Amerika ukdenin açılmasını bekliyor. O ukde de kanaatimizce, üstadımızın sürekli tahşidatını yaptığı “Eğer biz ahlak-i İslamiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalatını efalimizle izhar etsek, sair dinlerin tabileri elbette cemaatlerle İslamiyet’e girecekler; belki Küre-i arzın bazı kıtaları ve devletleri de İslamiyet’e dehalet edecekler.” hakikati ile beraber ittihad-ı islamdan geçiyor. Bu ukdenin iki umdesinin birincisi İslamiyet ve iman hakaikinin fikri galebesi, ikincisi de islamiyetin kemalatını fiilen göstermek. Birincisini Risale-i Nur halledebilir ve Amerika’da ciddi, planlı, programlı maddeten terakkiye mütevakkıf, külli Risale-i Nur neşri ve hizmetlerine ihtiyaç elzem derecede. İkincisi için bütün Müslüman ülke ve cemaatlerinin uhuvvetkarane ve ittihad-ı islamı gösteren faaliyetleri lazım. İki hizmet de başlamış ve yol alıyor elhamdülillah. Fakat maalesef ikisi de henüz yolun başında. İkinci hizmet için dualar etmekle beraber birincisi için de dua, temenni ve fikirlerimiz söyle ki;

Türkiye’de bazı şehirlerimizde yüzlerce dershanemiz olmakla beraber aynı şehirde on kat hizmetimiz artsa yine eksik kalacağı bir hakikat. Fakat Amerika gibi koca bir ülkede hizmetimizin olmadığı şehir değil eyaletler çok sayıda. Her bir eyalet de aslında bir ülkedir. Gerek ehli hizmet abi ve kardeşlerimiz gerekse yüksek lisans ve doktora yapmak için gelecek kardeşlere ihtiyaç şedit derecede. Küçük bir numune olarak Washington DC’de yüksek lisansa giden ve dershane açan kardeşlerimiz sair milletler ve Amerikalı olan onlarca kişiyle ders yapıyorlar.

Şu gün yüz ehli hizmet abi ve bin talebe kardeşimiz gitse yine de ihtiyaç bitmiş olmayacak. Oraya giden veya gitmek niyetinde olan kardeşlerimizin “ben buraya Risale-i Nur’la Kuran ve iman hizmetini için, islamiyetin ulviyetini göstermek için geldim” deyip sebatkarane metanet göstermesi gerekir. Yoksa Muazzez üstadımızın “gaye-i hayal olmazsa veyahut nisyan veya tenasi edilse; ezhan enelere dönüp etrafında gezerler…” dediği gibi gayesini unutsa veya unutturacak esbap ona unuttursa malayaniyat o insanı boğabilir. Zira Amerika, insanı manen boğacak vartalardan hali bir yer değil.

Konu ile ilgili yazı için tıklayın

www.NurNet.org

İslamı Araştıran Amerikalıların Soruları

Ruba vakfından telefon geldiğinde çalışıyordum. Telefon eden kardeş bana; sekiz Amerikalı’nın İstanbul’a ziyaret amaçlı olarak geldiklerini, şu an Eyüp Sultan’da bulunan İlim Yayma Cemiyeti’nde olduklarını ve onlarla ilgilenip ilgilenemeyeceğimi sorduğunda hiç düşünmeden evet dedim. O esnada uzakta olduğumdan dolayı uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra yanlarına ulaştım.

Gruba rehberlik eden kişi Dean isminde, Türkiye’de İngilizce öğretmenliği yapan bir Amerkan vatandaşıydı. Kendisi aynı zamanda Üsküdar’da İngilizce Risale-i Nur derslerine iştirak ettiğini söyledi. Grup sekiz kişiydi. Amerikanın farklı eyaletlerinden; Teksas, New Jersey gibi yerlerden gelmişlerdi. İlk olarak tanıştık. Çoğunluğu genç olan, son derece saygılı ve araştırıcı bir karakterde olduklarını sorularıyla belli eden insanlardı. Ne kadar tuhaf bir şey; dünyanın ta öteki ucundan, Amerika’dan gelen insanlar dini hususlarla ilgili o kadar araştırmacı nitelikte sorular soruyorlardı ki insan hayret etmekten kendini alamıyor doğrusu!

Sordukları ve elimden geldiği kadar cevaplamaya çalıştığım sorular şunlardı:

  •  Hz.İbrahim(a.s.) ve Hz.İsmail(a.s.)’dan Kur’an’da nasıl bahsedilmektedir?
  •  Hz.İsa(a.s.) ve Hz.Meryem hakkında Kur’an- Kerim’in ifadeleri nelerdir?
  •  Hz. Muhammed(s.a.v.) hayatında hiç yalan söylemiş midir?
  •  Günümüzde şiddet ve terör ile ilgili olarak sık sık müslümanların adları geçmektedir. Siz müslümanlar bu olaylara karışanlar hakkında neler düşünüyorsunuz?
  •  İncil’i hiç okudunuz mu?
  •  Kur’an-ı Kerim ilk yazıldığı haliyle muhafaza edilmiş midir?
  •  Risale-i Nur’a islam aleminde nasıl bakılmaktadır?

Yukarda sayılan bu sorular, onların hakikati arayan bir yapıda olduklarının en güçlü kanıtlarıydı. Yapılan sohbetin ardından Eyüp Sultan Hazretlerinin türbesini ve Eyüp Sultan Camiini birlikte gezdik. Camiin atmosferi onları da derinden etkilemiş olmalı ki; içerde hayret dolu bakışlarla etrafı süzerek bir köşeye oturdular ve uzun süre etrafı seyrettiler. Ardından, Camiin etrafındaki çarşıyı gezdik. Tesbih ve Zemzem suyu ilgilerini çekmiş olmalı ki bunlarla alakalı sorular da sordular. Ardından samimi ve içten dileklerle vedalaştık.

Birkaç gün sonra, grubun rehberliğini yapan Dean ile bir telefon görüşmemiz oldu. Gerçekleştirdiğimiz sohbetten Amerikalı grubun son derece memnun olduğunu ve düşüncelerinde olumlu değişikliklere neden olduğunu belirtti. Kendisinin halen Hristiyan olmasına rağmen, Risale-i Nur derslerine devam ettiğini ve İslamla ilgili araştırmalarına devam ettiğini söyleyerek bu hususlarla ilgili sohbet etmek istediğini belirtti.

İstanbul’a gelen birçok yabancı insan hakikatı arama peşinde ve bu hususta onlara yardımcı olabilmek bizlerin vazifesi. Umarım bunu elimizden geldiğince gerçekleştirebiliriz.

Nurnet Ekibi – İstanbul/Eyüp

www.NurNet.org