Etiket arşivi: nurs

Bediüzzaman’ın Doğumu

bediuzzamanin.dogumuŞanlı Osmanlıyı dağıtacak gelecek yıllar

Yüz binlerce gazi şehit verecekti analar

 

Dünya devletleri yeniden şekillenecek

Doğacak güneş kâinata başka tesir edecek

 

Sabah olacaktı atmıştı şafak artık

Seher vaktinde parçalanacak karanlık

 

Osmanlı, hamile kalırken Avrupa’ya

Hamileydi Nuriye Hanım Bediüzzaman’a

 

Basmadı yere abdestsiz olunca hamile

Hiç bir iş yapmadı çekmeden besmele

 

Nurs köyünde kerpiçten yapılı bir evde

Heyecanlı herkes, tatlı bir telaş içinde

 

Bin sekiz yüz yetmiş altı yılının baharında

Emsalsiz bir çocuk dünyaya geldi Nurs’da

 

Doğdu erkek çocuk Nuriye hanımdan

Hayrette herkes, geldi bebek ağlamadan

 

Verildi müjde babası molla Mirza’ya

Geldi haber, göbek adı olsun Rıza

 

Ağlamadı çevresine merakla manalı baktı

Bebekken dahi kalbine hikmet ilhamı aktı

 

Konuşacak gibi bakıyordu etrafa bebek

Hikmete aykırı idi o anda söz söylemek

 

Sağ kulağına ezan, soluna kamet okundu

Bu sâbî çocuğa Said ismi kondu

 

Allah’ım! Bebek olmasına rağmen o ne heybet

Çocukta olur mu hiç bu vakar, nedir bu azamet

 

Mevlana Halid’in (KS) yüzüncü doğum yıl dönümü

Asrın sahibi Bediüzzaman’ın dünyaya geliş günü

 

Abdestsiz olarak annesi bir defa bile emzirmedi

Sofi Mirza zerre olsa da haram lokma yedirmedi

 

Peygamberin varisi gelmişti bu en son asra

Kur’an, iman, irfan nurunu saçacaktı kâinata

 

Güneşin doğduğu yerden tüm dünya nurlandı

Kâinattaki bütün karanlık âlemler aydınlan

 

Bekir Özcan

(Bediüzzaman Said Nursi Destanından)

www.NurNet.org

Said Nursi’nin Doğduğu İlçe ve Barla Kardeş Şehir Oldu

Isparta Valiliği ve Bitlis Valiliği öncülüğünde iki il arasındaki tarihten gelen köklü ilişkileri ve karşılıklı anlayışı en derin şekilde yoğunlaştırmak amacıyla, “Nurs’tan Barla’ya Gönül Kardeşliği” protokolü imzalandı.

İmzalanan protokol kapsamında her iki il kendi imkanları çerçevesinde, sakinleri arasında kalıcı bir dostluk ve işbirliğine katkıda bulunulacak ve ortaklık ilişkileri teşvik etmeye çaba gösterilecek.

Ayrıca iki ilin çeşitli etkinlikleri halka tanıtılarak, kültür ve sanat faaliyetleri, müzik ve tiyatro gösterileri, sanat eserleri, fotoğraf ve çizimlerin gösterilmesi ve bu alanlarda uzman ve sanatçı değişimi ile il sakinlerinin karşılıklı işbirliği geliştirilecek

Isparta Haberleri

Nurs Köyüne 4 Milyonluk Yatırım Yapılacak

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin gözlerini dünyaya açmış olduğu köy olan Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Nurs Köyü, yapılacak olan 4 milyon liralık yatırımla inanç turizmine kazandırılacak.
Said Nursi gibi müstesna bir şahsiyetinin Bitlisli olmasından büyük kıvanç duyduğunu ifade eden AK Parti Bitlis Milletvekili Vahit Kiler, Nurs köyüne 4 milyon liralık yatırımla Bediüzzaman’dan kalan değerlere sahip çıkacaklarını söyledi.
Bediüzzaman’ın müstesna bir kişiliğe sahip olduğunu dile getiren Kiler, “Bediüzzaman, ilmi, vicdani ve fıtri yönden, döneminin müstesna şahsiyetlerindendir. Öngörüsü yüksek, yüreği Allah ve insan sevgisiyle dolu bir önderdir. Bitlis’i savunmasını yapmış, yaralanmış ve Ruslar’a esir düşmüş ancak acılara göğüs germeyi de bilmiş bir savaşçıdır. Aynı zamanda gönlündeki vatan sevdası ile ömrünün son nefesine kadar vatanına hizmet etmiş büyük bir vatanseverdir. Üstad Bediüzzaman’ın yazdığı eserlerle yaydığı ışık bütün dünyayı aydınlatmaktadır. Bu mümtaz şahsiyetin bizim toprağımızda, Hizan’da doğmuş olması bizim için kıvanç ve gurur sebebidir. Üstad’ı daha iyi tanıyabilmemiz ve tanıtabilmemiz için gerek Valiliğimiz, gerek üniversitemiz gerekse sivil toplum kuruluşları tarafından sempozyumlar ve çeşitli organizasyonlar yapılmaktadır.” diye konuştu.
“NURS KÖYÜNE 4 MİLYON YATIRIM YAPILACAK”
Bediüzzaman Said Nursi’nin dünyaya geldiği Nurs köyüne yapılacak yatırımlar hakkında bilgi veren Kiler, “Bediüzzaman’dan kalan değerlere sahip çıkma adına, Üstad’ın doğduğu ve yaşadığı topraklara vefa duygusu ile hizmet etmekteyiz. Her yıl Nurs’a gelen binlerce ziyaretçinin daha iyi şartlarda ağırlanması için çalışmalara başlamış bulunmaktayız. Nurs köyü için proje çalışmaları yaparak yaklaşık olarak 4 milyon 100 bin TL’lik ödenek aktararak layık olan hizmetleri yapıyoruz. Nurs köyünü inanç turizmine kazandırmak için gerekli tüm yatırımlar yapılacak. Proje kapsamında, Nurs ve bağlı köylerin yollarını, Nurs’un içme suyunu ve kanalizasyonunu yeniden, sulama suyunu ise sıfırdan yaparak köyün alt yapı ihtiyacını tamamlıyoruz. Köyde peyzaj çalışmaları ve çevre düzenlemesi yaparak köyü yaşanılabilir hale getiriyoruz. Üstad’ın doğduğu evin restorasyonuyla birlikte, köye gelen misafirlerin ağırlanacağı ve çeşitli programların yapılacağı ‘Bediüzzaman Said-i Nursi Kültür Merkezi’ yapacağız. Bu yapacağımız çalışmaların bitmesi ile birlikte kendisine karşı sorumluluklarımızdan bir kısmını yerine getirmiş olacağız.” şeklinde konuştu.
GEÇEN YIL KÖYÜN İSMİ ‘NURS’ OLARAK DEĞİŞTİRİLMİŞTİ
Öte yandan 1960 darbesinden sonra ismi ‘Kepirli’ olarak değiştirilen Nurs köyünün isim hakları, Bitlis milletvekillerinin girişimleri sonucunda İçişleri Bakanlığı’nın 28 Haziran 2012 tarihli genelgesiyle geri iade edilmişti.
Cihan

Bediüzzaman’ın doğduğu köye ziyaretçi akını!

Büyük İslam âlimi Bediüzzaman Sait Nursi’nin hayata gözlerini açtığı Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Nurs köyü, ziyaretçilerin akınına uğruyor. Yurdun ve dünyanın birçok yerinden yüzlerce kilometre yol kat edip Nurs’a gelenler, Bediüzzaman’a duydukları özlemi dile getiriyor. ‘Nurs köyüne hoş gediniz‘ tabelasıyla karşılanan ziyaretçiler, ilk olarak Üstad’ın yaşadığı iki odalı kerpiç evi ziyaret ediyor. Burada köyün ileri gelenlerinden Üstad’ın hayatını ve yaşantısını dinleyen ziyaretçiler, büyük alimin evinde misafir kalmanın mutluluğunu yaşıyor.

Evin bir kısmı restore edilse de büyük bölümü Üstad’ın yaşadığı dönemden izleri taşıyor. Ziyaretçiler daha sonra evin arka kısmında bulunan külliyeye geçerek burada dua ve ibadetlerini gerçekleştiriyor. Ardından da Nurs Camii ziyaret ediliyor. Üstadın yıllarca ibadet edip namaz kıldığı tek gözlü, taş ve topraktan yapılan caminin dar kapısından içeri girenler dualarını ettikten sonra buradan ayrılıyor. Son olarak Üstad’ın ailesinin mezarlarının bulunduğu kabristana geçen ziyaretçiler, Fatihalar okuyor.

Üstadın yaşadığı yerleri görmek için İstanbul’dan geldiğini belirten Cevat Aktaş, Bediüzzaman’ın yaşadığı yerleri görme fırsatı bulduğu için çok mutlu olduğunu ifade etti. Üstadı anlayabilmek için çektiği acıları bilmek ve yaşadığı yerleri görmek gerektiğini dile getiren Aktaş, ‘Üstad dinimiz için yıllarca uğraşlar verdi. Büyük acılar çekti ama yine de doğru yoldan ayrılmadı. Bizler bugün ülkenin en batısından çıkıp en doğusuna yani üstadın yaşadığı bu köye geldik.’ dedi.

Ziyaretçilerden Edip Cansever ise “Üstad herkes tarafından biliniyor ve seviliyor. Öyle ki sadece Türkiye’den değil dünyanın hemen hemen her ülkesinden her gün yüzlerce ziyaretçi geliyor. Bizler de ziyaret etmeye geldik.’ şeklinde konuştu.

Cihan

Nurs’a giderken barışı gördüm!

Barış süreci adeta baharın yeşilliğinde kırlara yayılmış hayvanların peşinden koşturan çobanların dilinde bir ahenk olmuştu.

Nasılsınız  dememizle o güler yüzlerden en derin bir sıcak kanlılıkla: “Allah razı olsun”.. “Çok şükür”. Hemen ardından “Valla biz güneyden geliyoruz. Bahar geldi biz de geliyoruz.”

Bitlis’te bir sempozyum vesilesiyle bulunuyoruz: Bitlis Valiliği, Bitlis Belediyesi, Bitlis Eren Üniversitesi, Risale Akademi ve AKAV’ın 08-12 Mayıs 2013 tarihleri arasında Bitlis’te ortaklaşa düzenlediği “Said Nursi Bitlis Günleri”nde “İnsanlık İçin Medeniyetin Yeniden İnşası” ekseninde yapılan Arama Konferansı ve Said Nursi Sempozyumu…

Tarihi “El-Eman Hanı”nda ki bu sempozyum alanı ile mevcut şehrin dokusu o kadar zıt ki bir anda değişik dünyalara gitmek gibi bir duygu dalgalanması yaşıyorum. Oldukça geniş salonları tarihi dokuyu hiç bozmadan düzenlemişler.

Nemrut’un tepesinde buğu buğu duman yükselirken diğer tepelerin üstünde, şapkamsı kar kümeleri duruyor…

Programa bir de Nursi’nin doğduğu köye bir gezi ekleniyor. Nurs’a doğru yola çıktık.

Bitlis’in Hizan ilçesinden doğuya ovaya doğru göçler peş peşe yol alıyorken karşılaşıyoruz. Yemyeşil çimenlerin yanı sıra, yeni dikilmiş fidanlar gibi kalıntı bir orman parçası dikkatimizi çekiyor. Ve soruyoruz. Bunu kimler ekti? Cevap “ Valla kimse ekmedi. Allah koymuş. Terörden kesmiştiler. Allah’tan yeniden çıktı” diyor.

Böyle uzayıp giderken sohbetimiz, söz barış sürecine geliyor.

Büyük bir mutluluk beliriyor yüzlerinde.”Allah razı olsun. Kim sebep olmuşsa, Allah razı olsun! Yoksa biz bu kadar rahat gelemezdik. Çatışma oluyordu. Mayın patlıyordu. Çok korkuyorduk. Şimdi herkes hayvan alıyor. yani güzel oldu valla!..”

                                                “Evet! Yani güzel olmuş valla!”

Derin vadiler arasından geçiyoruz. Köyler bu derelerin derin vadilerin arasından geçerken -ki çağıldayışları arasında adeta bir cennet bahçesi görüntüsü veriyor- fındık ağaçları, sonra ceviz ağaçları buralarda boy boy belirmişler. Bizim için oldukça değişik bir duyguydu. Hem seyredilmesi güzel hem de buralara daha önce “ancak panzer eşliğinde” geliniyorken bugün elini kolunu sallayanın gelebildiği yerler olması bakımından…

Ne değişmişti bu kadar kısa sürede? El-aman Hanı’nda Nursi konuşuluyorsa çobanlar özgürce hayvanlarını otlatır ve ülke barış havasında yaşarmış… Bir zihniyet devrimi yaşandı bu ülkede sessiz ve derinden. Evet, en derinde yerleşip, en kuvvetli fırtınaları tipileri savuşturarak baharda yeşeren tohumlar gibi…

Silahlar susunca güzellikler her tarafta beliriyormuş. Ateşin yakmadığı yüreklerdeki duygular gibi, ateşin yakmadığı beldelerde de yeşillikler ve çeşit çeşit hayatlar beliriyormuş..

Biz İstanbul, Ankara vs. büyük kentlerde barış sürecine destek toplantıları yaparken, doğu kentlerinde gidilmeyen yaylaların özlemiyle tutuşan halk, nostalji gezilerine çıkıyormuş. Başlangıçta biraz ürkekçe ve inanamaz bir tarzda gidilmiş olsa da şimdi ilk gidişlerini keyifle anlatıyorlar. İçlerinden birisi “Valla, keçilerim keyiflerinden hep sıçrayıp durdular.” derken diğerleri kahkahayla gülmeye başlıyor ve “O senin keyfin! Keçi zaten hep zıplar” diyor.

Tatvan’da bir düğün. Bir başka yerde bir düğün derken Türkçe, Kürtçe peş peşe kulağımızda melodileşiyordu. Bir muazzam tablo vardı.

Batı illerinde gördüğüm tedirginliğin yerine burada daha bir canlılık ve berrak duyguyu görüyorum. İnsanlar barış ve kardeşliğe susamışçasına doya doya konuşmak istiyor…

Böyleydi doğu… Yağmurlu bir günden sonra güneş doğmuş her taraf ışıl ışıldı: güneş ışınları bitki örtüsünün üstünden yeniden gözlerimize yansıyordu…

Yeni bir medeniyet inşası diyordu katılımcılar… Bu güzel güne o kadar güzel uyuyordu ki, böyle bir cümle böyle bir havada canlanırdı ancak. Ve böyle bir hareket ancak barışın kardeşliğin gölgesinde başlar ve böyle bir ortamda büyürdü…

Bu hareket ve barış ortamının bir temenniden öteye geçtiğini yaşandığını görmek arzusundayız.

Evet, en basit hayat içinden en büyük medeniyet inşası konuşuluyordu. Bu bir tezat değildi. Çünkü çağın fikir ve medeniyet üstadı da buradan yola çıkmıştı. Her yer onun hatıralarıyla doluydu. Herkes dilince ondan duyduğunu anlatıyor ve onunla aynı coğrafyayı paylaşmış olmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyordu…

Memleketimin her tarafı akillerle dolu! Eğer “akiller” barışın gönüllü elçileri iseler ve hemen herkes akiller sınıfındaydı.

Çobanından çaycısına, çiftçisinden memuruna her sınıftan vatandaş aynı şeye parmak basıyordu. Değişen tek şey konuşma üsluplarıydı: kimi hızlı bir vurguyla konuşurken kimi daha ağır tondan ve bastıra bastıra dile geliyordu…

Dilerim bu dilekler doğudan doğan güneşin ışınları gibi ülkemin dört bir yanına yayılsın!

YOLLARINA DÜŞMÜŞÜM

Alnındaki izlerin

Tepeler de görmüşüm,

Secdedeki dizlerin,

Üzerine düşmüşüm.

*

Altın gümüş aramam.

Ben varlığa konamam.

Sayfa sayfa taramam:

İman nuru! Kanamam!

*

Okyanus ile deniz!

Kur’an’dandır hep o iz!

Sevdalanmış erleriz.

Nere olsa gideriz.

*

Hizmet bizim işimiz.

Yollarına düşmüşüz.

Sevdalanmış erleriz.

Nere olsa gideriz.

Dr. Sami Akın