Etiket arşivi: SANDIK

OTUR KİTABINI OKU DİYEN ŞEYTAN İĞVALARI 

OTUR KİTABINI OKU DİYEN ŞEYTAN İĞVALARI 

“Din dünyaya âlet olamaz. Ve din, vasıta-i cer ve maddî menfaatı kat’iyyen kabul edemez.”[1] 

Reylerimizle ve bilhassa fikirlerimizle bir siyasi partiyi veya ittifaka destek vermemiz vatandaşlık hakkıdır ve vazifesidir. Bazı kesimlerin oy kullanmak şirktir gibi sözlerinin de bir mahiyet-i harbiyesi bulunmamaktadır. Çünkü bi taraf olan ber taraf olur ve şıkk-ı muhalifi iltizama sebeptir. Bu başka bir yazı mevzuu olduğu için bilahare bunu da izah ederiz inşallah. 

Risale-i Nur okuyan kimseler olarak Kur’an-ı Hakimin derslerini hiçbir şeye alet edemeyiz ve zaten de o elmas hakikatler alet olmazlar. Çünkü, “İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara âlet ve tâbi olamaz. Ve âlet yapmak İslâmiyetin kıymetini tenzil etmektir, büyük bir cinayettir.”[2]

 “İman hizmeti, iman hakaikı, bu kâinatta her şeyin fevkindedir; hiç bir şeye tâbi’ ve âlet olamaz. Fakat bu zamanda ehl-i gaflet ve dalalet ve dinini dünyaya satan ve bâki elmasları şişeye tebdil eden gafil insanlar nazarında o hizmet-i imaniyeyi hariçteki kuvvetli cereyanlara tâbi’ veya âlet telakki etmek ve yüksek kıymetlerini umumun nazarında tenzil etmek endişesiyle, Kur’an-ı Hakîm’in hizmeti bize kat’î bir surette siyaseti yasak etmiş.”[3] Yasak etmesi günlük siyaset cihetiyledir yoksa ülkenin ve milletin ve hatta ümmet-i Muhammed’in (asv) hukukunu alakadar edecek meseleler günlük ve bir cihette bizce men edilen siyaset değildir. Amme hukuku manasındadır. 

Yaklaşan süreçte tercihlerimiz de bu minval dairesindedir. Kur’an-ı Hakimin makbul bir hizbi olan Nur Talebelerinin seçim süreçlerinde ne açık ne gizli hiçbir partiyle pazarlıkları söz konusu değildir. Fakat nurları alet etmek isteyen mihraklar çeşitli algı oyunlarını her süreçte önümüze sermektedir. 

Nur Talebelerinin bir tercihte bulunması, yapılan her şeyi tasvip manasına gelmemektedir. Süreç içinde var olanlar içinde tercihtir. Müspet manada her türlü tenkid de yapılmaktadır, yıkıcı devrimci değil bilakis onarıcı ve yol gösterici olarak.  

Vazifedar olan veya etkisi yetkisi olanların boynuna bir vecibe de hiç şüphesiz ki,“Her dediğin doğru olmalı. Fakat her doğruyu demek doğru değildir.”[4] Buna ilm-i siyaset de denmektedir. Yani neyi nerede ne kadar diyeceğini bilme ilmi. 

Biz nur talebeleri bu süreçlerde daima Kur’an ve vatan ve İslâmiyet namına”[5] prensibini ihtiyar ve şiar ediniriz. Fakat nurları alet eden veya etmeye hevesli olan bazı dış mihrak kaynaklı ve menfatini ön planda tutan bazı aldanmış veya aldatılmış kimseler/gruplar menfaatleri nerede olursa orada saf tutacakları da aşikardır. 

Bizler “Risale-i Nur dünya işlerine âlet olamaz, dünya işlerinde siper edilmez. Çünki, ehemmiyetli bir ibadet-i tefekküriye olduğu cihetle, dünyevî maksadlar onunla kasden istenilmez. İstenilse ihlas kırılır, o ehemmiyetli ibadet şekli değişir.”[6] İkazını daima göz önünde ve kulaklarımızda yankılanan bir söz ve hakikat olarak görmekteyiz.

Biz Nur Talebelerine sürede siyasete hiç karışmayın, tarafsız olun, oturun kitabınızı okuyun karışmayın demeye kalkacak olanlara verilecek cevabımız belli. Okuduğumuz hakikatler maddi ve manevi sahada mesul ve mükellef olduğumuzu bize ders veriyor. Yani tatlı su Müslümanı olmayın diyor.

  Nur Talebelerinin, Diyanet, siyaset ve içtimai hayatta mükellef olduğu vazifelerinin olduğunu unutmamak gereklidir. Otur kitabını oku bir şeye karışma gibi lakırdılar, 15. Sözde de dediği gibi şeytanın iğvalarıdır, lafı güzafıdır. 

Selam ve dua ile 

Muhammed Numan ÖZEL 

[1]Kastamonu Lahikası ( 49 )

[2] Tarihçe-i Hayat ( 96 )

[3] Kastamonu Lahikası ( 137 )

[4] Mektubat ( 265 )

[5] Emirdağ Lahikası-2 ( 206 )

[6]Kastamonu Lahikası ( 262 )

 

Kaynak: Kastamonur

 

www.NurNet.org