Etiket arşivi: Şeytan Neden Var

Kur’an’ın Anlatımında “Şeytan” ve “Kötü Kişiler”

Her anlatı metninde kötü adamlar vardır, her varlık da kötülerle iç içedir. Kötülük ile iyiliğin insan zihninin anlamakta zorluk çekeceği bir kaynaşması vardır. Şeytan’ın varlığı gereklidir, insanın terakkisinin bir zembereğidir, herkes şeytanı kötüler ama onsuz da olmaz. Bütün büyük insanların karşısında kötüler, kötü kişiler vardır. Bütün bilim adamlarının ilerlemesini sağlayan tezatlar vardır. Tezat ve kötülük, kötü kişiler, insanların hem terakkisini hem de tedennisini sağlar.

Şeytan muhalif olmak, zıddına gitmek, gibi anlamlara geliyor. İblis yerine de kullanılır. Kur’an da şeytan yetmiş defa, şeyatin çoğul olarak 18 defa kullanılmış. İblis ise 11 yerde geçmektedir. Kuran meallerinde her şeyin indekste yeri var şeytanın yok benim gördüklerimde. Şeytan kovulmuş ama en büyük öğreti metni olan Kur’an da yüz yerde geçmektedir.

Şeytan konusunda herkes ona paye vermez, herkes onu lanetler, bu konuda sözün en idealini Bediüzzaman söyler ”Şeytan’ın vücudunda cüzi şerler olmakla beraber pek çok makasıd-ı Hayriye-i külliye vardır. “ Bu şeytanı tanımlayan en ideal sözdür, bunu bir portre yaparsak, cüzi şer, pek çok makasıd-ı Hayriye-i külliye ve  kemalat-ı insaniye vardır. Cüzi şer nerede, külli hayır maksatları nerede. Kemalat-ı insaniye nerede. Şeytan Bediüzzaman’a müteşekkirdir, çünkü onu fonksiyonel   olarak tarif etmiş, kendi kötü olabilir ama büyük hayırlara neden oluyor. Tıpkı gübre gibi, kötü ama çiçek onunla ağaç onunla gelişiyor.

Kuran’ın iki büyük aktörü var Adem ve Havva.. Bunlar öyle cennette salınsaydılar orada kalırlardı, ne biz onlardan haberdar olurduk, ne onlar bizden, onlar cennette hala yaşamaktaydılar. Kötülükten habersiz iki melek gibi insan. Bir kötü adam lazım değil mi ? Eğer anlatı metinlerinde iyiler mutlu olarak yaşarken öyle devam etse anlatı, yediler, içtiler, eğlendiler, al baştan yediler içtiler eğlendiler. Tekrar tekrar aynı şey.

Adem ile Havva, mücahade içinde değildiler. “o mücahade ile şeytanların ve muzır şeylerin vücuduyla olur.“ (lemalar 72) Demek Adem ile Havva dolaşırken bir mücahade bir de şeytan eksik, o sırada nereden gelmişse şeytan ortaya çıkmış mı ortaya atılmış mı yoksa gönderilmiş mi? Bediüzzaman “ hikmet-i tavzif “ diyor. Yani hikmeti görevlendirme. Ademi yaratan şeytanı da yaratmış. Ebu Cehil, Hazreti Peygamber ve Hz Ebubekir, ne ise Adem ile Havva ve Şeytan odur. “terakki zenbereğinin hareketi“ şeytan ile olur. Şeytan bu insanların içindeki terakki zenbereğini nasıl kurguluyor, zor bir iş, insanı başarı ile başarısızlık arasında bir yerde yönlendirmek için kötülüğü ona sunmak ve sonucu seyretmek, Şeytan Kur’an ve hayatın büyük, bir aktörü.   

Batı edebiyatında şeytan edebiyat metinlerine girmiş, ama biz de işlenmemiş. Bediüzzaman şeytanı bir realite olarak görür ve ondan sakınmayı on üç işarette anlatır. Allah şeytan ile insan arasında ehli hidayet ile ehli dalalet arasında hakemlik vazifesi yapar, şeytandan sakınmanın kurallarını öğretir. Kur’an da şeytanın bütün silahları tanıtılır, şüpheye düşürmek, kötüyü güzel göstermek, içki kumar ve fuhuşu organize etmek. Şeytan hiç uyumaz, her an uyanıktır, karıştırılacak bir ahvalde hemen görünür, aktif fonksiyonel bir varlıktır.

Bediüzzaman şeytanın bütün silahlarına karşı bir silah kuşandırma eğitimi verir. Bütün eserleri onun şer mücadelesine karşı bir hidayet mücadelesidir. Onun eserlerinde şeytan çeşitli şekillerde görünür, onuncu sözde şeytan inanmakta zorlanan  adamın içinde gizlidir, Bediüzzaman onu aşağılamaz; tedricen ikna etmeye çabalar. Bediüzzaman şeytanın silahlarından en çok şüphe ile uğraşır, şüphe 18 yüzyıldan sonra hiçbir devirde olmadığı kadar karıştıran bir ruhsal ve zihinsel durumdur.

Goethe’nin Faust isimli eserindeki şeytan karakteri Mephisto’dur. Önceleri de kullanılmakla beraber Rönesansta yaygın olarak kullanılmış ve geliştirilmiştir. Bir Hıristiyan miti olmasına rağmen İncil’de adına rastlanmamaktadır.

Kelimenin menşei Goethe’nin “Faust” adlı oyunu ile özdeşleşmiştir. Klaus Mann’ın 1936 yılında yayınlanan Mephisto isimli bir romanı vardır. Ayrıca Diablo II adlı oyuna da uyarlanarak Şeytan’ın kıdemli askeri olarak geçmektedir.

Ayrıca Ao No Exorcist adlı animede bulunan bir karakterdir. Geçmişi ve esas amacı hakkında pek bir bilgi yoktur.

Orhan Pamuk post modern romanı olan Benim Adım Kırmızı ‘da Benim Adım Şeytan diye bir bölümü romanın sonuna kadar götürür, şeytan orada kendini savunur, kötülükleri isteyen ve yapan insanın kendini masum göstermesi için ona saldırdığını söyler.

Geralt Messadie Şeytanın Kısa Tarihi diye bir kitap yazmış 550 sahife. Tarihi sosyal, dini bütün şeytanla ilgili münakaşalar ve fikirler alınmış müthiş bir kitap.” Kötülük tanımlandığı andan itibaren yani adlandırıp onu temsil edecek yetkili biri bulunduğunda sonunda belli bir yere yerleştirilir, bu iş de tamamlandığında artık tek hedef bu kötülüğün imhasıdır. Örneğin Reegan SSCB imhası için çağrı yaparken Humeyni de Büyük Şeytan Amerika’nın imhasını istiyordu, ama her ikisinin söylevleri de iki yüzlüydü. Biri SSCB ile işbirliğine devam ediyor, diğeri de Büyük Şeytan ile silah ve rehineler sorunu ile ilgili gizlice pazarlık yapıyordu” (Gerald Messadie, Şeytanın Genel Tarihi, s 13)öyle bir şeytan tarihi yine var, literatürde. Bediüzzaman ‘in eserlerinde şeytan dünya edebiyatı ve dinler tarihindeki yansımaları ile koca bir kitap olacak kadardır. Ol mahiler ki derya içredürler deryayı bilmezler. 

Prof. Dr. Himmet Uç

www.NurNet.Org