Etiket arşivi: Sultan Reşad

İdeal Üniversite ve Bediüzzaman Konferansı

İdeal Üniversite ve Bediüzzaman Konferansına Davetlisiniz

10 Mayıs Perşembe günü saat: 20:45’de başlayacak program. Kırklareli Üniversitesi Rektörlük Binası konferans salonunda gerçekleştirilecektir. Bu program Ruba Vakfı’nın katkılarıyla düzenlenecektir.

Program:

Kur’an-ı Kerim

Sinevizyon

Abdülhamid Oruç (Radyo programcısı, yazar ve Kırklareli eski vaizi): Bediüzzaman’ın Üniversite (Medreset-üz Zehra) projesi.

Hamdi Sağlamer (Bediüzzaman’ın talebesi): Bediüzzaman’dan hatıralar.

Dua


Medresetüzzehra ve Eğitim-Öğretimin Niteliği

A- Ukulün yanında en ala bir mekteb kulub yanında en ekmel medrese vicdanlar nazarında en mukaddes zaviye olacaktır. Hem mekteb, hem medrese, hem tekke olacaktır.

B- “Fünun-u cedideyi, ulum-u medaris ile mezc ve derc” etmek ve bu sayede safsatanın zulmünden muhakeme-i zihniyeyi halas etmek

C- Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir. Aklın nuru fünun-u medeniyedir, ikisinin imtizacından hakikat tecelli eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit birincisin de taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.

D- Bir menzili mektep, bir hücresi medrese, bir köşesi zaviye, salonu dahi mecmaü’l-küll, biri diğerinin noksanını tekmil için bir meclis-i şura olacak.

E- Mekteb (Darulmuallimin)’deki “intizam ve tefeyyüz ondan buna (medreseye) geçsin ve fazilet ve diyanet, bundan (medrese) ona (mekteb) geçsin; tebeddül ile herbiri ötekine bir kanat verip zülcenaheyn olsun. (1996a, 125-134)

F- “Hem mekteb hem medrese olacak bir üniversite” (1997, 439)

Medresetüzzehra’nın Hedefleri

A- İslamiyete ve İnsaniyete hizmet

B- Maarifi “Kürdistana” medrese kapısıyla sokmak

C- Meşrutiyet ve hürriyetin mehasinini göstermek

D- Kürt ve Türk ulemasının istikbalini sağlamak

E- İslamiyeti, onu paslandıran hikayat ve İsrailiyat ve taassubat-ı barideden kurtarmak…

F- Maarif-i cedideyi medarise sokmak için bir tarik ve ehl-i medresenin nefret etmeyeceği saf bir menba-ı fünun açmak

G- Ehl-i medrese, ehl-i mekteb, ehl-i tekkenin musalahalarıdır. En azından maksatta ittihatı sağlamak.

H- Kürdistan’da adet-i müstemirre olan talim-i infiradiyi halka ve daireye tebdil etmek. (1996a, 125-134)

İ- “Arabistan, Hindistan, İran, Kafkasya, Türkistan, Kürdistan’daki milletleri menfi ırkçılık ifsat etmesin. Hakiki, müsbet ve kudsi ve umumi milliyet-i hakikiye olan İslamiyet milliyeti ile “inneme’l-müminune ihvatun” Kur’an’ın bir kanun-u esasisinin tam inkişafına mazhar olsun.”

J- “Felsefe fünunu ile ulum-ı diniye birbiriyle barışsın ve Avrupa medeniyeti İslamiyet hakaikiyle tam müsalaha etsin.”

K- “Anadolu’daki ehl-i mektep ve ehl-i medrese birbiriyle yardımcı olarak ittifak etsin” (1997, 439-440)

Medresetüzzehra’nın Açılışı İçin Çabalar

1907 Kasımında İstanbul’a gelen Bediüzzaman, II. Abdülhamid nezdinde teşebbüste bulunmuşsa da, karşılık olarak kendisini hapishane ve tımarhanede bulmuştu.

II. Meşrutiyet döneminde, Sultan Reşad’ın da takdir etmesi ve 20.000 altın vermesi üzerine Van-Edremit’te medresenin temeli atılmıştı. Ancak Medresetüzzehra’nın binası bitmeden ve açılışı gerçekleşmeden I.Dünya savaşı başlamış ve bölgenin savaş alanı haline gelmesiyle de gerçekleşmesi mümkün olmamıştı.

Milli Mücadele sırasında İstanbul’da faaliyet gösteren ve TBMM’nin takdirini kazanan Bediüzzaman, davet üzerine 1922 yılında Ankara’ya gitmişti. Medresetüz-zehra’nın açılışı için yine faaliyetlerine devam eden Bediüzzaman, 200 milletvekilinden içlerinde Mustafa Kemal Paşa’nın da bulunduğu, 163’ünün reyi ile Doğu’da bir üniversite kurulmasını kabul ettirmişti. (1997, 439) Ancak bir ikinci yapım kararında inşaatına bile başlanamamış, kağıt üzerinde bir karar olarak kalmıştı.

Avrupalılaşma döneminde de, Doğu’da Medresetüzzehra’nın açılmasının zarurî olduğuna inanan Bediüzzaman, buna delil olarak ekser Peygamberlerin Asya’da, filozofların ise Batı’da geldiğini ve Asya’yı hakiki terakki ettirecek olanın fen ve felsefe değil, din hissi olduğunu göstermektedir. Bediüzzaman, “bu fıtri kanunu nazara almayarak garplılaşmak namına an’ane-i İslamiyeyi bıraksanız ve ladini bir esas yapsanız dahi, vatan selameti için dine, İslamiyetin hakaikine katiyen taraftar olmak lazım ve elzemdir” demekte ve buna uyulmazsa “menfi ırkçılık”ın insanları ifsad edeceğini belirtmektedir. (1997, 46-61; Şahiner, 1998, 46-61)

Yukarıdaki yazı Ümit Alparslan’ın “Bir Model Olarak Medresetüzzehra Projesi” isimli makalesinden alınmıştır.

Van Valisi Tahsin Paşa’dan Sultan Reşad Han’a eğitimde Bediüzzaman formülü

Büyük İslam âlimi Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatı üzerinden 52 sene geçti. Ama onun ileriyi gören fikirlerine ihtiyaç her geçen gün artıyor.

Bediüzzaman’ın vefat yıldönümünde Osmanlı arşivlerinden çıkan belgeye göre; Said Nursî’nin, şarkın kurtuluş reçetesi olarak Van’da donanımlı okul açma projesi ile ilgili düşünceleri devlet tarafından da kabul görüyor. Van Valisi Tahsin Paşa, Sultan Reşad Han’a yazdığı mektupta, “Asırlardır uyuyan vatanın bu geniş kıtasını uyandırmak için tek çare eğitimdir. Bu da ancak dinî eğitim ile mümkün olur.” diyor. Tahsin Bey, vilayet merkezinde, dinî ilimlerle fen bilimlerinin birlikte okutulacağı dârü’l-fünûn şeklinde medrese-i ilmiye açılması gerektiğini belirterek gerekli paranın padişah tarafından ihsan edilmesini talep ediyor. Belgeyi Osmanlı arşivlerinde bulan tarihçi Dr. Ramazan Balcı, Said Nursî’nin Millî Mücadele döneminde üniversite açma talebini Meclis’e de ilettiğini hatırlatıyor. Balcı, Bediüzzaman’ın TBMM’de yaptığı şu konuşmayı aktarıyor: “Yoksa Türk olmayan Müslümanlar, Türk’e hakikî kardeşliğini hissedemeyecek. Şimdi, bu kadar düşmanlara karşı yardımlaşma ve dayanışmaya muhtacız.

Ramazan Balcı, Bediüzzaman Said Nursî’nin ‘Medresetüzzehra‘ adını verdiği üniversite için şu vasiyette bulunduğunu anlatıyor: “Ey üç yüz sene sonra gelenler! Şu kalenin başında bir medrese-i Nuriye çiçeğini yapınız. Cismen dirilmemiş, fakat ruhen bâki ve geniş bir heyette yaşayan Medresetüzzehra’yı cismanî bir surette bina ediniz.” Said Nursî’ye göre Medresetüzzehra’nın eğitim dili de Türkçe, Kürtçe ve Arapça olmalı. Böyle bir uygulamanın bölgeye nefes aldıracağı görüşünü belirten Balcı, Bediüzzaman’ın, “Kürtler için istikbalde müthiş bir darbeler hazırlanıyor, kalbim parçalanıyor.” diye feryat ettiğini söylüyor.

Samet Altıntaş / Zaman Gazetesi