Etiket arşivi: süt anne

Süt Devresinde Verilen Süt, Tabiat ve Karakteri Değiştirir

Soru: Süt annenin çocuğun karakteri bir önemi var mı­dır?

Cevab: Bismillahirrahmanirrahim.

1) Süt devresi içerisinde verilen gıda, çocuğun karakterine tesir etmektedir. Bu devre içerisinde aynı anneden emme sonucu vukua gelen süt kardeşliğinin, evlenmeği haram kılmada doğum ve nesep yoluyla olan hakiki kan kardeşliğine eşit tutulması bu inancın bir sonucudur. Bu hususta Hz. Aişe (R.Anha)dan rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz:

“Doğum, nesebten dolayı evlenilmesi ne haram olmuş ise, sütten dolayı da evlenilmesi haram olur.”[1]Bu kardeşliği kılan emme miktarı, çocuğun midesine inecek kadar emme yeterlidir. Bundan da maksat alınan sütün çocuğun bünyesine dâhil olmasıdır.

Süt devresi içerisinde verilecek gıdanın çocukta meydana getireceği tesire inancın bir başka tezahürü, ihtiyaç anında aranacak sütannesi hususundaki tavsiyede kendini göstermektedir. Hz. Aişe (R.Anha)dan rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz:

“Ahmak kadınlara çocuk emzirtmeyiniz”[2]buyurdu.

Enes b. Malik (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz:

“Ahmak kadınlar, çocuklarınızı emzirmesin! Çünkü süt, etki eder.”[3]   

Ziyad es-Sehmi (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz:

“Ahmak kadından süt ana yapılmasını yasakladı. Çünkü sütle benzeme meydana gelir.”[4]buyurdu.

Hz.Ömer yanına gelen şaşımsı (R.A.) bir adama:

– Sen filan oğullarından mısın? Diye sordu. Adam da:

–  Hayır! Fakat onlar beni emzirdi, dedi. Hz. Ömer (R.A.):

– Sütle onlara benzeme meydana gelir, dedi.[5]

Bütün bu rivayetlerdeki yasağın hikmeti: Sütün çocuğun tabiatına tesir etmesidir. Yani ahmak kadının sütünü emen çocuğun da ahmak olması muhtemeldir. Onun için süt anayı seçerken ahmak olmamasına dikkat etmek gerekir. Maddi ve manevi, her yönden mükemmel süt anne seçmek gerekir. Nitekim Abdullah b. Amr b. Avf (R.A.)nun dedesinden rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz:

“Sütannesini Müzeyne kabilesinden yapın! Çünkü onlar ehl-i emanettirler.”[6]

Bütün bu rivayetlerden bu hususta: Süt devresinde verilen süt, tabiat ve karakteri değiştirir.”umumi kaidesi oluşmuşdur:

Bu bakımdan bu umumi prensibi kendisimize rehber edinip, hükmüyle amel etmede titizlik göstererek süt annede: Tertemiz bünyeli, asaletli, akıllı, dindar ve güzel ahlaklı olmak, helalden beslenmek gibi vasıflar aramak gerekir. Çünkü  haramdan olacak sütte bereket ve hayır olmaz. Bu çeşit sütle beslenen çocuk habis tinete sahip olur.

Şeyh Ebu Muhammed el-Cüveynî merhum, bir gün evine girince, geleceğin “İmamu Ebi’l-Meali”si olacak olan küçük çocuğunu, annesinden başka bir kadını emer bulur. Cüveynî hemen çocuğu kapar, baş aşağı ederek karnını sıkar ve parmağını ağzına sokarak emdiği sütü tamamen kusturur ve:

– Çocuğun ölümünü kolaylaştırsa bile, annesinden başkasının sütünü emdirmek suretiyle karakteri bozulmamalıdır, der. İmam büyüyünce, herhangi bir münazarada diline bir tutukluk gelse, bunu,  o sütten midesinde kalan bulaşığın tesirinden bilirdi.

Gayrımüslim, haramdan sakınmayan bir kadın sütannesi tutulmaz. Çünkü onlar şarap içerler, domuz eti yerler. Bu bakımdan, çocuğu bu yedikleri şeylerle besleyeceklerinden korkulur. Neticede etkilenme ve onlara benzeme olabilir. Dahası çocuk, ilgisi sebebiyle gayrımüslim süt annesini sevip onun dinine meyil de edebilir.

 Edeb ve terbiye kitaplarına da bu prensip aynen girmiştir. Mesela İznikî şöyle der: Ve dahi sütanaya çocuğu verirse, bir saliha ve akıllı ve aslı pak ve ırkı temiz ve huyu güzel ve itaatkâr kadına emzire. Zira çocuğa huyu tesir eder. Hadis-i şerifte: “Evlad süte göredir.”Buyrulmuştur. Harpûtî Ömer Nâimî ise: Ahmak kadının  sütü zarar verir.  Gafletle emzirdi isen kustur, der. İmam Gazâlî de: Haramla beslenen kadından meydana gelen sütle beslenen çocuğun, ilerde habis şeylere meyledeceğini söyler.[7]

Prof. Dr. Sefa Saygılı


[1]Müslim, 2/1070-1075, No: 1444-1452

[2]Taberani el-Mu’cemu’s-sağîr; No:131 1/79.

[3]İbni Adiyy, el-Kamil; 9/180, 6/262-263.

[4]Ebu Davud,  Merasil; No: 207; 1/181, Zehebi, Mizanü’l-İtidal, Zeyli Iraki; No: 177- 394; 7/51, San’ani, Sübülü’s-selam; 3/218, Beyhaki, Es-Sünenü’l-Kübra; No: 16105-16106-16107-16108; 11/470;Ukayli, Zuafa; No:545; 2/89;

[5]Said b. Mansur, Sünen; No: 997; 1/246, Beyhaki, Es-Sünenü’l-Kübra; No: 16105-16106-16107-16108; 11/470;

[6]Askalani, El-Metalibu’l-aliye, 1/80, No:1710

[7]İhya, 3/72

Beşer: Kötü olan emzirmek değil, hukuka riayet etmemektir

beser_kotu_olan_emzirmek_degil_hukuka_riayet_etmemektirSüt emmeye ilişkin pek çok hükmün bulunması bize bunun kötü bir şey olduğunu zannettirmesin. Kötü olan emzirmek değil, bunun oluşturacağı hukuka riayet etmemektir. Süt emzirmenin pek çok hikmet ve faydasından söz edilebilir. Olayın sosyal boyutu da vardır. Bunlar hesaba katılarak bir kadının bir başkasının çocuğunu emzirmesi haram değildir, hatta bazen teşvik bile edilebilir

Bir defa kadının emzirdiği çocukla aralarında mahremiyet oluşacağı için bu yolla evlat edinmenin olumsuzluklarının bir kısmı ortadan kaldırılmış olur. Mesela evlatlık olarak almayı düşündüğü çocuğu, mümkünse emzirir ve artık mahremiyet problemi kalmaz.

Çalışan kadın çocuğunu kreşlerin merhametsiz ortamına teslim etmektense bir sütanneye verir böylece emziren kadın da o çocuğun bir bakıma annesi olacağı için ona kendi evladı gibi bakar, sevgi ve merhamet hisleri duyar. Öz annesi de çocuğundan emin olur, çocuğunun anne sütüyle beslenmesini sağlar, aralarında bir akrabalık bağı oluşur.

Ayrıca emziren kadınlara kendi evlerinde yapabilecekleri bir iş sahası açılmış olur, onlar da bu yolla hem para kazanırlar hem de yeni akrabalar edinmiş olurlar. Hizmetçi durumundan çıkar, toplumun zengin olan kesimiyle akrabalık bağları kurarlar.

Farklı kabileler arası olacak süt emzirmeler, kavimleri ve etnik farklılıkları kestirmeden birbirine bağlar. Meselâ Ha­be­şis­tan’a hic­ret eden Müs­lü­man­la­rın baş­ka­nı Ca­fer’in ha­nı­mı Es­ma, ora­da dün­ya­ya ge­tir­di­ği Ab­dul­lah’la be­ra­ber Ha­beş kra­lı­nın oğ­lu­nu da em­zi­rmişti. Bilahare Müs­lü­man­la­rın, Ha­beş kral­lı­ğı ile iliş­ki­le­rin­in iyi­ye git­me­si­nde bu olayın katkısı olmuştur. Hatta belki bu yüzden Allah Rasulü Efendimiz (sa) ‘Habeşliler size sataşmadıkça siz de onlara dokunmayın‘ buyurmuştur. Yani sütkardeşliği aynı zamanda bir barış sebebidir.

Ayrıca sütkardeşliği bazen kadının çok ya­kı­nın­da bu­lu­nan­la­ra kar­şı te­set­tür­lü ol­ma­ problemine bir hal ça­re­si de olabilir. Hem süt ço­cu­ğu, hem de onun emmesiyle ken­di­si­ne ak­ra­ba olan ya­kın­la­rı için ka­pan­ma zo­run­lu­lu­ğu or­ta­dan kal­ka­r ve gün­lük ha­ya­tlarına yakın­lık ha­va­sı içe­ri­sin­de ko­lay­lık ge­lir.

İki fetva meselesinden de söz edelim

Birkaç yıl önce bir bey Avrupa’dan beni aramış ve hanımıyla sütkardeşi olduklarını yeni öğrendiklerini söylemişti. On beş yıllık evliyiz, üç çocuğumuz var ve biz sütkardeşi olduğumuzu şimdi öğrendik. Hem benim annem eşimi, hem de onun annesi beni emzirmiş, şimdi biz ne yapmalıyız diye sormuştu. Olayın nasıl olduğunu bilip bilmediklerini sordum, öğrendik dedi; ikimiz de yaklaşık aynı yaştayız, bir gün misafirlikte otururlarken eşimin annesi beni kucağına alıp emzirmiş, benim annem de ona nispet, eşimi alıp emzirmiş.

Evliliklerini sürdürmelerini söyledim.

Çünkü bu durumda fetva siyaseti şöyle olmalıdır: Yeni evlenecek olanlar ihtiyatlı davranıp, sadece Hanefilerin ölçüleriyle sütkardeşi olsalar bile asla evlenmemelidirler. Çünkü muhtemeldir ki, Hanefiler bu konuda isabetlidirler. Ama böyle bir süt akrabalığını bilmeden evlenmiş, çoluk çocuk sahibi olmuş insanlar için fetva Şafii mezhebine göre olabilir. Sadece bir iki kez emmişlerse süt haramlığı oluşmamıştır, evliliklerine devam edebilirler, denmelidir. Aksi halde bir yuvanın yıkılması söz konusudur. Böyle durumlarda mezhebi değil, İslam’ı kurtarmaya bakmalıyız.

Ama yine on beş yıllık evli ve iki çocukları olan bir çifte de, zor da olsa ayrılmalarını söyledim. Çünkü birisinin annesi diğerini haftalarca emzirmiş. Bu durumda hiçbir yoruma göre sütkardeşi olmayabileceklerini söyleme imkânımız yok. Nasıl kardeşler birbirleriyle bilmeden evlenmiş olsalar ayrılmalarına karar verilir ise bu da öyle olmalıdır.

Faruk Beşer / Yenişafak

Sütkardeşliği ve aileler arasında tespit ve tescili üzerine

Anne sütünün çocuk sağlığındaki önemini anlamış olan ilim adamları çareler arıyor, gerekirse anne sütlerini bir bankada toplayarak ihtiyaç içinde olan çocuklara anne sütü içirmeyi hedefliyorlar.

İşte burada, süt veren anne ile süt alan çocuk arasında çok önemli haklar da doğuyor.

Sütünü veren anne, çocuğun sütannesi, çocuk da o annenin süt çocuğu oluyor. Böylece süt çocuğu ile sütannenin diğer çocukları arasında sütkardeşliği akrabalıkları oluşuyor, birbirleriyle evlenme haramlığı da başlıyor.

Bu yüzden, bu kardeşlerin birbirlerini ömür boyu kesin olarak bilip tanımaları gerekiyor ki, büyüyünce kardeşler arasında haram olan bir evlilik yapma hatası söz konusu olmasın. Çünkü öz anneden doğan kardeşlerin kendi aralarında evlenmeleri nasıl haram oluyorsa, süt emen yabancı çocuğun da bu kardeşleriyle evlenmeleri aynı şekilde haram oluyor, geniş bir akraba çerçevesi söz konusu oluyor böylece. Bu sebeple, kardeşlerin birbirlerini tanıyıp süt kardeşi olduklarını bilmeleri, evlenmelerinin haram olduğunu hatırlamaları mecburiyeti geliyor!

Demek ki, anne sütü çocuk için ne kadar önemli ise bu sütü veren anne ve çocukları ile emen yabancı çocuk arasında meydana gelen evlenme haramlığının tespit ve tescili de öylesine önemlidir ki, ileride bunlar bacı kardeş evliliği yapma gibi bir faciayla karşılaşmasınlar. Böyle bir sütkardeşi evliliği yapıldığı ortaya çıkınca da, yapılan bu haram evliliği bozup kurulmuş yuvayı yıkma mecburiyetinde kalmasınlar!

Süt bankalarının bu konuda (tarafların birbirlerini tanımadan) yapacağı isim ve adres tespit ve tescilinin gereken tanışma ve korumayı tam olarak sağlayamayacağı yorumu da yaygın bulunuyor..

Zaten İslam tarihi boyunca uygulamalardan anladığımız kadarıyla sütkardeşliğinin tespit ve tescili, önce süt emziren anne ile emen çocukların aileleri arasında yapılmış, sütkardeşliğinin meydana getirdiği evlenme haramlığına ait bilgiler ilgili şahıslar ve aileler arasında ilan edilip fakında olunması sağlanmıştır.

Nitekim Nisa Suresi ayet 23’te açık şekilde anlatılan bu sütanne ile sütkardeş haramlığı, tarih boyunca büyük bir dikkat ve titizlikle hep anlatılmış, asırlar boyunca bu kuvvetli anlatım ve inanç sayesinde sütkardeşle evlenme haramlığının bilincinde olunarak gereken hassasiyet gösterilmiştir.

Bugün de aynı şekilde bu kesin hükmün ilgili sütanne ve kardeşler arasında tescil ve tespiti yapılarak ilan edilip bu konudaki hassasiyetin kuvvetlendirilmesine ihtiyaç vardır. Yani sütkardeşliğinin getirdiği haramlık hükmünü önce aileler bilip düşünmeli, bu konuda ön tespit ve tescilleri kendi aralarında yaparak aile bireyleri kendi aralarında uyarıda bulunmalılar.

Nitekim sütkardeşliği haramlığının oluşmasına sebep olan şu önemli bilgilerin de yine aile bireyleri tarafından bilinerek tescil ve tespitlerini de bu bilgilere göre yapmaları gerekmektedir: Önemli bilgiler:

1- Süt emen çocuk, iki yaşı içinde iken emmelidir ki, sütkardeşliği haramlığı gerçekleşmiş olsun. İki yaşını geçmişken emmeler sütkardeşliği haramlığı getirmez.

2- Hanefi’ye göre, sütü bir defa emmesi yeterlidir. Emdiği süt çocuğun midesine indiği anda sütkardeşliği gerçekleşmiş olur.

3- Şafii’de ise, beş defa emmiş olmalıdır ki, sütkardeşliği haramlığı oluşsun. Beşten az emmeler haramlık getirmez.

4- Haramlık getiren süt, emerek alınabileceği gibi, herhangi bir kaptan içerek de alınabilir.

5- Süt bir ilaca, suya karıştırılarak verilirse hangisinin çoklukta olduğuna bakılır. Süt çoğunlukta ise haramlık getirir, azınlıkta kalırsa haramlık getirmediği kabul edilir.

6- Ana sütü özelliğini yitirecek şekilde kaynatılır, peynir, yoğurt haline getirilirse bu süt de haramlık getirme vasfını kaybetmiş sayılır, yasak getirmez.

7- Sütkardeşliğiyle oluşan haramlığın geniş sınırını Peygamberimiz (sas), “Neseb bakımından haram olanlar, sütkardeşliğiyle de haram olur!.” hadisiyle haber verip uyarıda bulunmuştur. Bu geniş haramlık sınırından dolayı hanımlar mecbur kalmadıkça yabancı çocuk emzirmekten kaçınmalı, beylerinin izni olmadan yapacakları emzirmenin mekruh olduğunu da bilmeliler.

Ahmed Şahin / Zaman