Etiket arşivi: tsunami

Filipinler Ve Okuma Programları

Esselamu  Aleyküm  Ve Rahmetullahi  Ve Berekatuhu

Tarihçe-i Hayatın sonunda Risale-i Nur ve hariç memleketlerden bahseden bir bölüm var. Burada, hariç memleketlerdeki Nur inkişaflarından, insanların Risale-i Nur hakikatlerini ve Üstadımızı tanımalarından bahsedilir. Risale-i Nur  vesilesi ile insanların İslama dönmesine, imana gelmesine, nasıl vesile olunduğundan  ve Risalelerin fevc fevc bütün dünyada yayıldığından söz edilir. İşte oralar hariç memleketlerdir. Anadolu insanımızın tabiri ile “GAVUR” diyarıdır.

Evet,  burası canımızın feda olduğu anadolu insanının tabiri ile bir “GAVUR” memleketi olan Filipinlerdir. Yani hariç memleketlerden biridir. Ama artık bir gerçek vardır ki Nur hizmetinde hariç memleket diye birşey kalmamıştır. Eğer ileride hariç bir memleket olacaksa korkuyorum ki bu Türkiye olacaktır. Türkiye Nur talebeleri bilsinler ki bütün dünya ülkelerinin hizmetteki en büyük rakibi ve geçmeyi hedeflediği  tek ülke Türkiye’dir. Ve yine Türkiye Nur talebeleri iftiharla bilsinler ki bütün dünya ülkelerinin takvada ve Sırat-i müstakimde örnek aldıkları tek ülke yine Türkiye’dir.

Evet, bir Gavur memleketi olan Filipinler’den ve buradaki hizmetlerden ve okuma programlarından bahsetmek istiyorum. 100 milyondan fazla nüfusu olan Filipinler’in % 65’i 20 yaş altı genç nüfusdur. İnanılmaz bir genç nüfus potansiyeli vardır. Ve müslümanlığın en hızlı yayıldığı ülkelerinden biridir Filipinler. % 90 nüfusun hristiyan olduğu ve 10 milyondan fazla müslümanın yaşadığı adalar ülkesidir burası.

Filipin üniversitelerinin geneli mart sonunda yarı tatile giriyor. Bizim okumalarımız da nisan ayının ilk haftası Filipinler genelinde başladı. Filipin genelinde 5 ayrı bölge aşağı yukarı 150 kişi okuma programı yaptı. Ve yeni okuma grupları en kısa zamanda okumalara başlayacak. Kişi ve yer sıkıntısından dolayı bazen okumaları bölmek zorunda kalıyoruz.

Zambuanga şehrinde  15 dar daire, 25 kişi ise dost dairesi olmak üzere toplamda 40 kişilik bir grupla okuma programları yapıldı. Programlardan sonra aktiviteler, geziler, okuma sertifikalari verildi. Elhamdulillah burada okuma programları bayram-şenlik havasında yapılmaya çalışılıyor. Rabbim hakiki lezzet almayı ve feyizli okumaları nasip etsin inşallah.

Buranın müslüman nüfusunun % 90’nının bulunduğu bir şehir olan Marawi İslam şehrinde, iki erkek bir de bayan dersanemiz var.  Erkek dersanemizde Filipinli sonradan müslüman olan Abdurrahman isminde bir abimiz kalıyor. Maşallah çok ihlaslı bir insan. Bayanlar dershanesinde ise Selvi  isminde bir ablamız kalıyor. Bu ablamız çok katı bir katolik ailede yetişmiş ve burada abilerin açtığı bir Risale-i Nur kitap standı vesilesi ile müslüman olmuş biridir. Nur talabeleri ile tanışınca etrafındaki insanlar uyarmış kendisini, aman fazla müslümanlara yaklaşma sonra sende müslüman olursun. Ablamizin verdiği cevap çok keskin  “Dünyada bir tek ben kalsam ve birtek dinde İslam olsa ben yine müslüman olmam” ama karşısında öyle keskin bir hakikat varmış ve bu ablamız öyle keskin bir zekaya sahipmiş ki; Hakaik-i İmaniye ve Kuraniye’nin keskinliğine karşı biat edip Kelime-i  Şehadet  getirmiş. Kendisi şimdi  bütün zaman ve himmetini Nura sarfediyor. Elhamdulillahi Rabbil Alemin.

İligan şehrinde biri bayan biri erkek olmak üzere iki dershanemiz var. Erkek  dershanemizde 13 Filipinli Nur talebesi ile bir vakıf abi kalıyor. Bunların hepsi ayrı bölgelerde ayrı kabilelerde yaşayan kardeşlerimiz. Ama Nur dairesinde ayrılık gayrılık yok elhamdülillah. Üstad Türkiye’yi birleştirdiği gibi dünyayıda birleştirecek inşallah. Bir zaman gelecek evrensel barışın babası Bediüzzaman Said Nursi diye insanlar pankartlar asıp lisan-ı halleri ve kalleri ile Üstadımıza dua edecekler. Dershanedeki kardeşlerimiz ve arkadaşları ile beraber  ve ehli hizmet abilerimiz ile yaklaşık 25 kişilik bir okuma grubumuz oldu. Bu okuma grubu ile buranın başka bir şehri olan ve Rıza abilerin de kaldığı yer olan C.D.O. şehrinde yeni açtığımız dershanede okuma yaptık.  Cuma dershane açıldı, cuma akşamı okumaya gittik. Dershanemizin açılışını okuma programı ile yaptık burada 10 günlük bir yarı tatil okuması oldu elhamdulillah.

Çok feyizli çok keyfiyetli bir okuma programı oldu. Türkiye standartlarını yakalamaya calıştık. Tesbihat ezberleme , Kur’an okuma ve öğrenme programı  ve en fazla kitap okuyan kardeşlerimizden birinci, ikinci ve üçüncülere hediyeler verildi.  Üstadımız, Risaleler, Edeb, Adab, Dava şuuru ve Bid`a gibi konulardan mütaalalar yapıldı. M.Rıza abi ve Halim abimizin ve diğer abilerin katılımı ile çok feyizli bir okuma yapıldı.

Okuma esnasında bizimde sonradan öğrendiğimiz çok komik hatıralar anlatıldı birkaçını paylaşmak isterim. Dershanede kalan 13 kardeşimiz  zaten okumaya katılmak gerektiğini biliyorlardı ve birkaçı hariç ful katılım oldu. Zaten aldığımız meşveret kararına göre dershanede kalmak isteyen için bir zorunluluktur okuma programları.  Bu kardeşlerimiz bazı arkadaşlarını davet etmişlerdi. Ama onları okuma kampı olarak diye değilde sadece kamp diye davet etmişler. Denize gidicez, yüzücez, mangal yapıcaz tabir-i caiz ise günü gün edicez gibi şeylerle davet etmişler. Okumanın ikinci veya üçüncü günü akşamı koyduğumuz reflection zamanında herkes duygularını, program hakkında hissettiklerini söylemeye başlayınca ismi Daud olan kardeşimiz “beni kandırdılar, bana deniz demişlerdi, sahil demişlerdi, ne deniz var ne sahil, sabahtan aksama okuyoruz” dedi. Ama durumundan hiç şikayetçi olmadığını ve iyiki geldiğini çok şeyler öğrendiğini ifade etti ve bu kardeşimiz okumanın sonunda 25 kişi arasında en fazla okuyan kardeşlerden biri oldu elhamdulillah. Yine Jalani isminde başka bir kardeşimiz ki bu da dershanede kalmıyor ama okuma programından sonra dershanede kalmaya başladı. Bu kardeşimizin okumadan önceki halleri ve fikirleri, okumadan sonra çok değişince diğer arkadasları ona “Baliğ islam”  diye takılmaya başlamıışlar. Sonradan müslüman olanlara denir “baliğ İslam”.

İligandaki erkek kardeşlerin C.D.O. ya okuma programına gitmesini ve dershanenin boş olmasını fırsat bulan bayanlar dershanesinde kalan kız kardeşler Sally abla ve Selvi abla önderliğinde  30 kişilik bir grup ile 5 günlük bir okuma yaptılar. Sally abla nurlar vesilesi ile müslüman olan çok gayretli ve aktif bir ablamız. Eskiden özel ingilizce ders veriyormuş. Bu vesile ile Rıza abiler ile tanışmıs ve sonrası Risale-i Nur hakikatleri ile tanışınca İslamla müşerref olmuş elhamdülillah. Kendisi müslüman olunca Rıza abi sen normal hayatına devam et öğretmenliğini  işini gücünü bırakma deyince Rıza abiye şöyle demiş “benim ebedi hayatımın kurtulmasına vesile olan bir hakikata bundan sonra hayatımın sonuna kadar hizmet edeceğim“. Maşallah, Barekallah. Nasıl böyle bir hissiyata bürünüyorlar gerçekten inanılmaz.

Bu okuma programına hristiyanlardan da katılan olmuş. Okumada tesettüre bürünüp okuma yapan kızlar olmuş. Okuma programı vesilesi ile ilk defa Üstadla ve Risaleler ile tanışan kardeşler olmuş. Üniversitelerde Risale derslerine giren abilerimizin okul yönetiminden izin alarak kendi sınıflarından seçtikleri çalışkan öğrencileri okuma programlarına göndermesi, Risale-i Nur’un Filipinler’de en dar daireden en geniş daireye kadar inkişafına çok güzel bir hüsn-ü misaldir.

Son günlerde bütün dünyanın gözü kulağı Japonya’daki tsunamide. Aslında  Risale-i Nur’un Filipinler’de ve dünyada  meydana getirdiği müsbet tsunami, Japonya’dakinden 10 belki 100 kat daha kuvvetlidir. Böyle bir tsunaminin önünde hangi kuvvet durabilir. Hangi cereyan böyle temelleri 1500 sene öncesine dayanan bir dalgaya karşı koyabilir. Alemlerin Rabbi Olan Allah’a Binlerce defa hamdolsun.

Evet kıymetli abilerimiz dilimizin döndüğü kadarı ile Filipinler’deki okuma programlarından, hissiyatlardan, güzelliklerden bahsetmeye çalıştık. Buradaki abi ve kardeşlerimize çok dua etmenizi şiddetle arzu ediyoruz. Türkiye’deki abilerimizden de Allah binlerce kere razı olsun. Bazı abilerimiz okuma programlarını desteklemek için maddi manevi himmette bulundular. Bizde bu destekler ile okumalarımızı en istifadeli şekile getirmeye çalıştık. Dershanede kalan talebelerin çoğu yetim, ya anneleri yada babaları yoktur. İkramlar ihsanlar çerçevesinde bir okuma dönemi  yaptık ve yapıyoruz. Allah okunan Risale-i Nur harfleri adedince abilerimizin derecelerini, makamlarını arttırsın. Amin.

Binler selam diler, Hürmetler ederiz.

Filipinler Nur talebeleri namına

H. İbrahim KARA

www.NurNet.org

Japonya Depremi

Esselamu Aleykum

Japonya’da yaklaşık olarak 150 yıldır deprem ölçümleri yapılıyor. Japonya, şimdiye kadar ölçülen en büyük depremi yaşadı ve artçı depremler de devam ediyor. Şu anda ölü ve kayıp sayısı 1400 civarında ve artmaya devam ediyor. Sular altında kalan insan sayısı ise 10 binin üzerinde.

Depremin merkez üssü, Tokyo’dan yaklaşık 350 km v e Nagoya’dan 700km uzaklıktaki Sendai şehri. Hamdolsun Tokyo ve Nagoya’da bulunan Nur Dershanelerimizde ve bu şehirlerde yaşayan arkadaşlarımızda herhangi bir olumsuz durum yok.

Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Bu âhirde beşerin bir derece umumiyet şeklini alan zulümlü, zulümatlı isyânından, kâinat ve anâsır-ı külliye kızdıklarından ve Hâlık-ı Arz ve Semâvat dahi, değil hususî bir rubûbiyet, belki bütün kâinatın, bütün âlemlerin Rabbi ve Hâkimi haysiyetiyle, küllî ve geniş bir tecelli ile kâinatın heyet-i mecmuasında ve rubûbiyetin daire-i külliyesinde nev’-i insanı uyandırmak ve dehşetli tuğyanından vazgeçirmek ve tanımak istemedikleri kâinat sultanını tanıttırmak için emsalsiz, kesilmeyen bir su, hava ve elektrikten; zelzeleyi, fırtınayı ve harb-i umumî gibi umumî ve dehşetli âfâtı nev’-i insanın yüzüne çarparak onunla hikmetini, kudretini, adâletini, kayyumiyetini, irâdesini ve hâkimiyetini” pek zahir bir surette Japonya’da gösterdi.

Bu deprem vesilesiyle, 125 milyon nüfuslu bu memleket insanlarının intibaha gelip iki cihan saadetini temin eden İslam nuruyla nurlanmalarını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz.

Gerek Türkiye gerekse dünyanın dört bir tarafından telefon ve e-maillerle bizlerle irtibat kurup hal ve hatırlarımızı soran, bizi arayıp da ulaşamayan tüm dostlarımıza minnet ve şükranlarımızı arz ediyor müstecap dualarınızı istirham ediyoruz.

M.Emre AYHAN

Nagoya/JAPONYA

Tsunaminin ardından..

Hakikati arayan Japonlara neden bu musibet geldi?

Hulusi Ağabey’in Barla Lahikasının başlarında ifade ettiği gibi:

Evet, kat’î kanaat hasıl oluyor. Hattâ dikkatle bakılsa görülüyor ki, bu saray-ı âlem inkıraza hatve be-hatve yaklaşmakta. Her saat çatısından bir tuğla, duvarından bir kerpiç, sıvasından bir parça kopmakta, hattâ lâmbasının ışığı azalmaktadır. Eksilmez, yıpranmaz, yıkılmaz, değişmez zannolunan bu kervansaray elbette eskiyecek, yıpranacak, yıkılacak ve değişecektir. (Barla Lahikası, 84 )

Resul-i Ekrem(ASM)’ın nuru küre-i arzımızdan çekildikçe emektar dünyamız hatve be-hatve kıyamete yaklaşmakta, bunun alametleri de semavi musibetler suretinde görülmektedir. Üstadımız bu musibetlerin hakiki sebebi için:

O musibet-i semaviyeden ve beşerin zalim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten.. (Kastamonu Lahikası, 111 )

Demek ki bu semavi musibet, deniz unsurunun gadaba gelmesi, zalimlerin cinayetlerine mukabil kaderin fetvası ile başlarına gelmiştir.

14.sözün zeylinde: “Bazı eşhasın hatasından gelen bu musibet bir derece memlekette umumî şekle girmesinin sebebi nedir?” sorusuna,

Elcevab: Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle; ekser nâsın o zalim eşhasın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla manen iştirak eder, musibet-i âmmeye sebebiyet verir. (Sözler, 172 )

Demekle bizi zalimlerin hatalarına manen iştirakten yani zalimler gibi fiil, fikir, his sahibi olmaktan sakındırmıştır.

Kimdir “zalimler”?

اِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولاً ayetinin ifade ettiği gibi insanda ciddi bir zulüm damarı ve Rabbini bilmemesinden kaynaklanan bir cehaleti vardır. Eğer insan , fıtratına sırr-ı imtihan olarak konan bu iki vasfı, Allah’a iman ve terbiye-i İslamiye ile had altına almazsa, bu kuvvelerin tesiriyle sırat-ı mustakıymden çıkar. Şahsî ve içtimaî hayatında zalim olur. Şu anda nev-i beşerin idaresinde zulmüyle öne çıkan insanlar böyle bir terbiyeden mahrum kalmış, talihsiz kimselerdir. İşte mahiyetimizde bulunan bu damarları istikamet altına almaya çalışmamak, başta nefsimize sonra da etrafımızda, içtimaî hayatı paylaştığımız insanlara zulümdür.

Hayatı yaşarken karşı karşıya geldiğimiz ve genelde herkesin hiç sorgulamadan yapageldiği fiillerin bazılarında insaniyetimize ve kulluğumuza münafi hallerin olabileceğini göz ardı etmemeliyiz. “Otokontrol” denen vicdanî mekanizmamızı işleterek önce yapacağımız fiili gözden geçirmeli, “acaba kulluğumda bunun nasıl bir yeri var, yeri var mı?” diye mihenge vurmalıyız. Altın çıkarsa saklamalı, bakır çıkarsa zararlı bir alışkanlıktı, deyip atmayı bilmeliyiz.

Bazen böyle zararlı fiilleri kendimiz yapmasak bile mihenge vurmadan, “olumlu” olarak etiketlediysek, başkalarının yapmasını normal karşılarız, hayatın akışı içinde bir yeri vardır zannederiz. Oysa mahiyet-i insaniyeyi boşa harcayan ve Allah’tan gafil olmaya iten: israf, tembellik, bencillik, tahakküm… vb. gibi fiiller ve bunların altında yatan hisler hepimiz için gayet tehlikelidir. Bunlardan kendimizi ve sevdiklerimizi muhafaza etmemiz, üzerimize bulaştıysa acilen kurtulma yoluna gitmemiz dünyevî ve uhrevî saadetimiz için elzemdir.

İşte Bediüzzaman Hz. bizi böyle zalimane fiilleri yapmak, fikren reddetmemekle zulmü iltizam etmek, hissen desteklemek ile zulme iltihak etmekten, zulme  manevi ortaklıktan sakındırmakla, “musibet-i semaviyenin nüzulune sebebiyet vermekten çekinin” demiştir.

Ya Rab! Kusurumuzu affet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Amîn.

Nabi

www.Nurnet.org