İspanya, Avrupa’nın güneybatısında, İber Yarımadası’nda yer alan, yaklaşık 40 milyon nüfuslu bir Akdeniz ülkesi. İspanya’da İspanyolca tek resmi dil olarak kabul edilirken; Katalanca, Galiçyaca, Baskça, Aranese gibi günlük hayatta kullanılan bazı diller de mevcut.
İspanya anayasasında resmi bir din belirtilmemiş olmasına karşılık, halkın büyük kesimi (%95) katolik. Nüfusun yaklaşık %3’ünü İslam, %1’den az kısmını ise Yahudi dinine mensup kişiler oluşturmaktadır. İspanya’da çoğunluğunu Faslı Müslümanların oluşturduğu 1,5 milyona yakın Müslüman yaşamakta.
Fuar öncesinde Madrid, Sevilla, Granada, Badajoz gibi bazı şehirlere gidip, oralardaki camileri ve İslami birlikleri ziyaret ettik. Ziyaret ettiğimiz camilerde ve kurumlarda tanıştığımız insanlara Risale-i Nurları, Üstadımızı ve gerek yurtiçi gerek yurtdışı nur hizmetlerini dilimiz döndüğünce anlatıyorduk. Özellikle Arap asıllı Müslümanlar Türkiye’den geldiğimizi öğrenince bizlere teveccühleri ziyade oluyordu. Ziyaret ettiğimiz mekânlara, görevlilerden izin alıp farklı dillerde Risale-i Nurlardan hediye ettik. Ayrıca İspanya’nın en büyük birkaç üniversitesine kütüphanelerine konmak üzere birçok farklı dilde külliyat hediye ettik.
Granada ziyaretimizde Risale-i Nur Külliyatından “33 Pencere”yi Arapçadan İspanyolcaya tercüme eden zat ile de görüştük. Bu Zat birçok Arapça eseri İspanyolcaya tercüme etmiş İspanyol asıllı bir müslüman. Kendisine tüm nur talebeleri adına teşekkürlerimizi sunduk. Kendisi şunları söyledi:
Evet, gerçekten Risale-i Nur farklı eserler ve son derece entelektüel bir içeriğe sahip. Gayet derecede derin, külli, ulvi manaları uhdesinde barındırıyor. Risale-i Nurdaki o derinliği başkaca dillere tercüme edebilmek çok zor bir iş. Fakat elimden gelenin en iyisini büyük bir hassasiyetle yaptım.”
Biz kendisini Türkiye’de yine misafir etmek istediğimizi belirterek ve tekrar kendilerine teşekkürlerimizi sunarak ayrıldık.
Bu fuara Sözler Yayınevinden temin ettiğimiz 7 dilde Kur’an, cevşen ve İspanyolca başta olmak üzere İngilizce, Arapça, farsça, Fransızca, Almanca, Felemenkçe, Yunanca, Lehçe, Rusça ve Türkçe lisanlarında toplam 11 dilde Risale-i Nur ile katıldık. Ayrıca İspanyolcaya tercümesi henüz tamamlanıp, fuarın yaklaşık bir hafta öncesinde basılan “33 Pencere” de stantta yerin almıştı. Öte yandan Türkiye’de hazırlanan İspanyolca afişlerle standımızı süslemiştik.
Fuara bu kadar çok farklı dilde tercüme kitaplarla katılan tek yayınevi de bizdik ve bu yüzden standımız, gelen ziyaretçilerin, özellikle de mütercimlerin dikkatini çekiyordu. Gelen tercümanlara Risale-i Nurlardan bazılarını hediye edip, okumalarını ve kitaplar hakkındaki yorumlarını e-mail yoluyla bizler iletmelerini söylüyorduk. Geri dönen mailler, Risale-i Nurlara -hangi dinden, ırktan, milletten olursa olsun- tüm insanların ihtiyacının olduğunu gösteriyordu. Mesela kendisine İspanyolca 33 Pencere hediye edilen Romen bir bayan yazdığı mailde, “Allah’ın varlığını ve birliğini sağlam delillerle ispat eden bu kitapların sadece Müslümanlara has olamayacağını, Allah’a inanan herkesin bu kitaplara ihtiyacını olduğunu ve yapılacak olan diğer tercümeleri beklediğini“ yazmıştı.
Fuara bazı Arap ülkelerinden gelen katılımcılar, Türkiye’den gelen katılımcıların sadece Kur’an ve Kur’an’ın tefsiri olan Risale-i Nurlarla katıldıklarını görünce çok şaşırıyor ve çok da seviniyorlardı. Hatta kendisine “üç elif ittihad etmezse…” bahsi anlatılan bir Arap Müslüman şaşkınlık içerisinde “Bu örneği kim vermiş? Bu ifadeler kimin olabilir” diye sordu. Biz de kemal-i iftiharla Üstadımızın adını söyledik. Evet, hakikaten Risale-i Nurun tarz-ı beyanını görenler lakayt kalamıyorlar.
Meseleyi Sevilla’da tanıştığımız Arap asıllı alim bir zatın söylediği şu manidar sözlerle sonlandırıyoruz: “Türkiye’deki kardeşlerimize selamlarımızı iletiniz. Sizin bu gibi faaliyetlerinizden bizler buralarda fevkalade memnun oluyoruz.”
Dualarınıza muhtaç kardeşleriniz…