Etiket arşivi: Zekeriya EFİLOĞLU

Köle kadınların, efendilerini doğurmaları

Sahih-i Buhari’de geçen kıyamet alametlerinden birinin, *”Köle kadınların, efendilerini doğurmaları…”* olduğunu belki bir çoğumuz bilemeyebilir. 
Fakat bu hadisi incelediğimizde alimlerin büyük bir çoğunluğunun özellikle günümüzde aile ilişkilerinde ve çocukların anne babalarına karşı davranışlarını, anne babaların da çocuklarını terbiye ederken dikkat edecekleri konuları hatırlatmakla alakalı olduğu anlaşılmaktadır.
*Buradan yola çıkarak:*
• Anneye ve babaya yakışıksız, hakaret içeren, argo ifadeler kullanmanın,
• Anneye ve babaya hürmet ve hizmet edilmesi gerekirken çocuklara hizmet edilmenin,
• Ana-babaya itaatin azalmasının,
• Kadının doğurduğu çocuğunun, kendisine köle muamelesi yapmasının,
• Evladın, kendi annesine karşı efendilik taslayarak onu hor ve hakir görmesinin
• Evin içindeki kuralların gelenek görenek ve inançlarımıza göre değil, çocukların istek ve arzularına göre şekillenmesinin,
• Eve misafir kabul etmek istememenin, misafirden huzursuz olmanın ve odalarından çıkmayarak tepki göstermenin,
• Bayramlarda aile büyüklerini ziyaret etmek istememenin,
• Büyüklerin yanına gitmeden onları ayaklarına getirmenin,
• Depresyon, ergenlik, sınav bahaneleriyle iyice sosyalleşmekten uzaklaşmanın,
• Ekonomik olarak ailesinden hep fazlasını istemenin ve alamayınca hor görmenin,
• Dersler ve sınavlar bahane edilerek aile içinde hiçbir iş yapmak istememenin,
• Aile ile iletişimi çok kısa ve mümkünse hiç kurmadan fakat sosyal ağ içindeki kişilerle kontörler ve dakikalar bitirene kadar konuşmanın veya yazışmanın,
• İsteklerini dayatmaların, olmayınca aile içinde huzursuzluk çıkarmanın ayyuka çıktığı ve altın devrini yaşadığı bir zamanda yaşıyoruz. 
Toplum yapımız çocuklarına tapan, onlar ne isterse yapan, aman ben yaşamadım çocuklarım yaşasın anlayışına bürünen; *‘aman zamane gençleri böyle’* diye sorunları halının altına süpürülen, 
hiçbir şeyden hoşlanmayan, ailelerini beğenmeyen, 
ne yapılırsa yapılsın mutlu olmayan, özenti içinde hep yanlışlara imza atan bir nesil de çığ gibi gelmektedir.
Yanlış izlenilen metotlar, yanlış verilen örnekler, yanlış diziler ve filmler, iğrenç kitaplarla zehirlenen gençler için bir şeyler yapması gerekenlerin hep başka işlerle iştigal etmeleri ve bu olayı ötelemeleri kronik rahatsızlığın toplumun tüm bünyesine sirayet etmesine neden olmuş, antidepresan hapları %300’ler oranında artmış, zararlı madde kullanmaya başlama yaşı 11’lere, cinsel ilişki rezaleti 12 yaşlarına kadar düşmüştür.
*‘Aşkım.’* diye büyütülen ki bu kelimenin kesinlikle çocuklara kullanılmaması gerekir çünkü onlar sizin evladınız; sanki onun arkadaşa ihtiyacı varmış gibi *‘Çocuğumla arkadaş gibiyiz.’* yanlış önermesiyle anne ve baba olmayı öteleyen anlayışı da buna eklersek hep birlikte ayni hataya dusebiliriz. 
Problemi havaleci mantıkla, *‘Ne istediysen aldım, ne söylediysen yaptım, istediğin okullara gönderdim.’* anlayışına indirgeyen anne ve babalar meselenin ciddiyetinin farkında değillerdir ve kendi görevlerini hep başkalarından beklemektedirler.
*Sayın anne babalar*; ne olur yeniden aile olun. 
Kıymetli vakitlerinizi çocuklarınızla geçirin ve onlar öğrenmeleri gerekenleri sosyal medyadan veya üçüncü kişilerden; yaşamaları gereken duyguları da vicdansızlar tarafından öğrenmek zorunda kalmasın.
Zekeriya EFİLOĞLU
Eğitimci-Yazar