Testi Kırılmadan Dostlara Hatırlatmak İstediklerimiz

  1. Haziran 2015 seçimleri, Türkiye’deki istikrara zarar vermemeli; tam tersine istikrarı pekiştirmeli; aksi takdirde maddi ve manevi zararlar arka arkaya gelir.
  1. Amerika’daki karanlık güçler, avrupa’daki bazı devletler ve maalesef bunalara alet olan bazı ahmaklar, islamofobiyi, türkofobiye ve hatta erdoğanfobiye çevirme niyetindeler. Her türlü provakasyona hazır olmalıyız.
  1. İktidar partisi, çok ihtiyatlı olmalı; herkesi kucaklamalı; özellikle adayları tesbit ederken dürüst, ehliyetli ve dindar olanları esas almalı. Şöhretini milletvekilliğine çevirmek isteyenlere iltifat etmemeli.
  1. Doğu ve güneydoğuda, müslüman halkımızı temsil eden ve ırkçı olmayan insanlara meyledilmeli.
  1. Saf müslümanlar, bazı şahısların hatalarıyla kandırılmak ve chp gibi dindarların ezeli düşmanı olan partiye kaydırılmak istenmektedir. Hatta hdp’ye bile destek veren saf müslümanlar bulunmaktadır.
  1. İttihadçıların sultan Abdülhamid’e yaptığı hataya, biz Türkiye müslümanları düşmemeliyiz. Sonradan ağlamaları fayda vermemiştir. Cumhurbaşkanımızın, asrımızın en az sultan Abdülhamid’i olduğuna inanıyorum. O da Abdülhamdi’in, cüz’i de olsa, hatalarına düşmemelidir. Hem sıhhatine ve hem de siyasetine dikkat etmelidir.
  1. Cumhurbaşkanı yalnız kaldı diyenlere sözümüz şudur: cumhurbaşkanımızı, sisiler, esedler, merkeller, hefterler, coniler ve bunların oyunlarına gelenler sevmiyor. Bununla iftihar ediyoruz. Ancan müslüman milletimizin % 52’si, islam aleminde ve avrupa ile amerika’da yaşayan ümmet-i muhammed’in kahir ekseriyeti seviyor ve dua ediyor.

Son cümlem şu hadis-i şeriftir: “birşeyi sevdiğinde bir dereceye kadar sev; zira bir gün gelir ona öfke duyabilirsin. Bir şeye öfke duyduğunda ise, bir dereceye kadar öfke duy; zira bir gün onu sevmek mecburiyetinde kalırsın.”

“Ey ehl-i iman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız! İhtilafınızdan istifade eden zalimlere karşı اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ kal’a-i kudsiyesi içine giriniz; tahassun ediniz. Yoksa ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz. Malûmdur ki; iki kahraman birbiriyle boğuşurken; bir çocuk, ikisini de döğebilir. Bir mizanda iki dağ birbirine karşı müvazenede bulunsa; bir küçük taş, müvazenelerini bozup onlarla oynayabilir; birini yukarı, birini aşağı indirir. İşte ey ehl-i iman! İhtiraslarınızdan ve husumetkârane tarafgirliklerinizden kuvvetiniz hiçe iner, az bir kuvvetle ezilebilirsiniz. Hayat-ı içtimaiyenizle alâkanız varsa, اَلْمُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِ كَالْبُنْيَانِ الْمَرْصُوصِ يَشُدُّ بَعْضُهُ بَعْضًا düstur-u âliyeyi düstur-u hayat yapınız, sefalet-i dünyeviyeden ve şekavet-i uhreviyeden kurtulunuz!.”

Mektubat ( 270 )

YARAB MEMLEKETİMİZİ VE MİLLETİMİZİ MADDİ VE MANEVİ MUSİBETLERDE KORU!

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz

www.NurNet.org