Tiflis’te 100 Sene Sonra Gerçekleşen Hayal

tiflis.notlarıRisale-i Nur eserleriyle tanışan herkes “Tiflis” denildiğinde “Şeyh San’an Tepesi”ni hatırlar. Yüz yıl önce rus polisiyle o tepede karşılaşan Bediüzzaman, “medresemin planını yapıyorum” demişti. O gün için “hayal” olan bu müjde, şükürler olsun ki bugün “hakikat” olmuş ve “Tiflis’de bir medrese” açılmış durumdadır.

Gürcistan’ı tanıyalım

Başkent: Tiflis
Resmî dil: Gürcüce
Etnik gruplar: 83.8% Gürcüler, 6.5% Azeriler, 5.7% Ermeniler, 1.5% Ruslar, 2.5% diğer
Yönetim biçimi: Cumhuriyet
Cumhurbaşkanı: Mikhail Saakashvili
Başbakan: Bidzina İvanişvili
Gürcistan Krallığı: 1008
Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti:
26 Mayıs 1918
Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti:
25 Ocak 1921
Bağımsızlık Sovyetler Birliği’nden: 9 Nisan 1991
Tanınma: 25 Aralık 1991
Nüfus 2009 tahmini: 4,260,000 (122.)
Para birimi: Lari

Gürcistan, Karadeniz’in doğu kıyısında, Güney Kafkasya’da yer alan ülke. Tam adı Gürcistan Cumhuriyeti’dir. Eski Sovyet cumhuriyetlerinden biri olan Gürcistan’ın kuzeyinde Rusya, kuzeybatısında Abhazya, güneyinde Azerbaycan, Ermenistan ve güneybatısında Türkiye yer alır. Ülkenin batı sınırını Karadeniz belirler.

Geçen yıl yaz tatilinde Rize’ye gittiğimizde kara yolu ile Sarp Sınır Kapısından geçerek Gürcistan’ın Batum şehrini görmek nasip olmuştu. Ancak çok arzu etmemize rağmen başşehir Tiflis’e ve oradaki “Şeyh San’an Tepesi”ne gidememiştik. “Ya nasip, başka zaman gideriz inşallah” diyerek o gün Batum’dan Rize/Çayeli’ne geri dönmüştük.
Benimle beraber 4 kişiden oluşan bir grup ağabeyle birlikte 23 Şubat 2013’ün ilk dakikalarında İstanbul’dan hareket ederek Tiflis’e gitmek nasip oldu. 25 Şubat 2013 Pazartesi günü öğle saatlerine kadar kaldığımız Tiflis’te hem müjdeli haberler duyduk, hem de Üstad Bediüzzaman’ın bir asır önce müjdeler verdiği mekânları görme imkânı bulduk.

HAYALLER GERÇEK OLDU
Risale-i Nur eserleriyle tanışan herkes “Tiflis” denildiğinde “Şeyh San’an Tepesi”ni hatırlar. Gürcistan’ın başşehri olan Tiflis, 2 milyona yakın nüfusuyla stratejik bakımdan da önemli bir yer. Amerika ve Rusya’nın; Gürcistan ve dolayısıyla Tiflis üzerine ‘kavga’ya tutuşması, ülke yöneticilerinin kendilerine yakın kişiler olmasını istemesi boşuna değil.
Bilindiği gibi Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatını anlatan “Tarihçe-i Hayat” adlı eserde onun Tiflis’e gitmesi ve oradaki “Şeyh San’an Tepesi”nde karşılaştığı bir Rus polisiyle arasında geçen konuşma aktarılır. Çok bilinen ve hattâ “ezberlenen” bu bahsi yeri geldiği için hatırlatmakta fayda var. İşte yüz yıl önce Bediüzzaman ile Tiflis’deki Rus polisinin arasında geçen konuşmanın özeti:
“İstanbul’da fazla kalmaz, Van’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrılır. Batum yoluyla Van’a giderken Tiflis’e uğrar. Tiflis’te, Şeyh San’an Tepesine çıkar. Dikkatle etrafı temaşa ederken, yanına bir Rus polisi gelir ve sorar: ‘Niye böyle dikkat ediyorsun?’
Bediüzzaman cevap verir: Medresemin planını yapıyorum.
Rus polisi: Nerelisin?
Bediüzzaman: Bitlisliyim.
Rus polisi: Bu Tiflis’tir.
Bediüzzaman: Bitlis, Tiflis birbirinin kardeşidir.
Rus polisi: Ne demek?
Bediüzzaman: Asya’da, âlem-i İslâmda üç nur birbiri arkasında inkişafa başlıyor. Sizde birbiri üstünde üç zulmet inkişafa başlayacaktır. Şu perde-i müstebidane yırtılacak, takallüs edecek; ben de gelip burada medresemi yapacağım.”
Rus polisi: “Heyhat! Şaşarım senin ümidine.”
Bedüzzaman: “Ben de şaşarım senin aklına! Bu kışın devamına ihtimal verebilir misin? Her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı vardır.”
Rus polisi: “İslâm, parça parça olmuş?”
Bedüzzaman: “Tahsile gitmişler. İşte Hindistan, İslâm’ın müstaid bir veledidir; İngiliz mekteb-i idadîsinde çalışıyor. Mısır İslâm’ın zekî bir mahdumudur; İngiliz mekteb-i mülkiyesinden ders alıyor. Kafkas ve Türkistan İslâm’ın iki bahadır oğullarıdır; Rus mekteb-i harbiyesinde talim ediyorlar, ila ahir…” (Yeni tanzim Tarihçe-i Hayat, s. 125)
Risale-i Nur eserlerinde yer alan bu bahsi ilk defa 1980 öncesinde okumak nasip olmuştu. O gün için “hayal” olan bu müjdeler, şükürler olsun ki bugün “hakikat” olmuş ve “Tiflis’te bir medrese” açılmış durumdadır.

TİFLİS’TEKİ NUR MEDRESESİ
1980 öncesi bu bahsi okuduğumuz her defasında “Acaba bu müjde nasıl ve ne zaman tecelli edecek?” diye düşünürdük. O yıllarda Rize’de öğrenciydik ve Rusya’ya, Tiflis’e (SSCB döneminde) en yakın il Rize’ydi. Rize’deki ‘dershane’lerde Risale-i Nur okunabiliyordu, ama Tiflis’te Risale-i Nur eserlerinin okunduğu bir “dershanenin/medrese”nin açılmasını hayâl etmek bile zordu. Çünkü devir Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği devriydi ve Türkiye’den Batum’a, Tiflis’e, Gürcistan’a turistik maksatla bile gitmek kolay değildi. Hattâ, o yıllarda okullarda öğrencilere yönelik “Sarp Sınır Kapısı Turu” düzenlenir ve gidenler döndüklerinde “Sınırda bir köy var ve köy ikiye bölünmüş. Aynı aileden bir kardeş Rus tarafında, diğer bir kardeş Türkiye tarafında kalmış. ‘Bölünmüş aileler’in cenazelere bile katılması mümkün olmuyor” diye anlatılırdı. Bu şartların yaşandığı günlerde, “Tiflis’te Risale-i Nur Medresesi” açılacağını düşünmek haliyle akla uzak görünüyordu.
Ama Üstad Bediüzzaman’ın diğer müjdeleri gibi bu müjdenin de tahakkuk edeceğine o gün de emindik. Nitekim, başta (merhum) Murat Hutoğlu Ağabeyimiz olmak üzere bütün büyüklerimiz bu müjdenin tahakkuk edeceğini ifade eder ve onu tahakkuk ettirenin de kendileri olmasını arzu ederdi.

GERÇEKLEŞEN MÜJDE
Her kıştan sonra baharın gelmesi mukadder olduğu gibi, SSCB’nin yıkılıp dağılmasından sonra, yani ‘kış’dan sonra o bölgelere de nisbeten ‘bahar’ geldi. 1991 yılında ilk defa Tiflis’te Risale-i Nur eserlerinin okunduğu bir “dershane” açıldı. İşte, Tiflis ziyaretimizde oradaki “medrese/dershane”de kalma imkânı da bulduk.
Bekir Gönüllü, Selamet Arslan ve Şevket Dağ ile birlikte İstanbul’dan gittiğimiz Tiflis’de, Hopa ve Artvin’den gelen Nur Talebeleri de vardı. Hattâ, Hopa’dan gelen Sefer Hoca, Tiflis Havaalanı’nda bizi karşıladı. Sabaha karşı Şeyh San’an Tepesi’nin karşısındaki dershaneye gittiğimizde Tiflis’de daha sabah ezanı okunmamıştı. Kısa bir istirahattan sonra sabah namazı için kalktık ve namazdan sonra da mutad Risale-i Nur dersi yapıldı.

‘TİFLİS MEDRESESİ’NİN AÇILIŞI
Tiflis Dershanesi’nde kalan ağabeylerimizden, dershanenin açılış serencamını dinledik. Bu vesile ile Tiflis dönüşünde merhum Murat Hutoğlu Ağabeyin oğlu (Rize’de esnafa olan) Hasan Hutoğlu’nu aradım ve “Tiflis Medresesi”nin açılışını bir de ondan dinledim. SSCB dağılınca, Tiflis’de bir medrese açılması gündeme geliyor. Mustafa Sungur Ağabey bir vesile ile Rize’ye gittiğinde bu mesele konuşuluyor ve Sungur Ağabey, Murat Hutoğlu’na “Ben seni vekil tayin ediyorum, Tiflis’e git ve orada dershanemizi aç” diyor. Murat Ağabey de (Zaralı) Yunus Oral ve Hüseyin Varlı ile birlikte Tiflis’e gidiyor. O günlerde Ordulu bir öğrenci de Tiflis’de bulunuyormuş. Onun da yardımıyla bir daire tutuluyor. Rize’den götürülen malzemelerle dershane tefriş edilmiş ve 30 Ağustos 1991’de hizmete hazır hale getirilmiş. Bu arada Murat Ağabey, bakımsız olan Tiflis Camii’nin abdest alma yerlerini de tamir ettirmiş. Murat Ağabeyin oğlu Hasan Hutoğlu diyor ki, “Daha sonra o dershanenin anahtarını bizzat ben İstanbul’a, Sungur Ağabeye götürüp teslim ettim.”  Bu şekilde ilk defa Tiflis’de bir dershane açılmış oluyor. Daha sonra (1994’de) başka bir yere taşınıyorlar. Şu andaki dershanede, ilk açılan dershaneden kalan halılar hizmet vermeye devam ediyor. Bu vesile ile hem Sungur Ağabeyi, hem de Murat Hutoğlu Ağabeyi rahmetle yâd etmiş olalım. Allah hepsinden razı olsun.

DİĞER MÜJDELER DE TAHAKKUK EDECEK
100 yıl önce medresesinin planını yapan Bediüzzaman, eserlerini okuyanlar vasıtasıyla Tiflis’te “medresesi”ni açmış durumda. Bugün “dershane” müjdesinin tahakkukuna şahit oluyoruz, yarın bir gün Rus polisi vasıtasıyla verdiği diğer müjdelerin de gerçekleştiğine ömrü olanlar inşaallah şahit olacak. Hıristiyanlığın en katı şekilde yaşandığı Tiflis’te Risale-i Nurların okunması, bazı çocukların Risale-i Nur’dan parçalar ve vecizeler ezberlemesi her halde bütün Kafkasya’daki manevî havanın temizlenmesine ve Nurların daha da parlamasına vesile olur.
Faruk Çakır / Yeni Asya

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: