Üç Soru Üç Cevap

Kuranı Kerim’de müteşabihat ve müşkül ayetler var, manası kapalı ayetler var, halbuki Kuranı Kerim’in açık olması gerekir, acaba neden? Kuranı Kerim kainatla, fenlerle ilgili konuları üstü kapalı geçmiş ayrıntılara girmemiş, acaba neden? Bazı ayetlere bakıldığında gerçeğe aykırı gibi görülüyor, acaba neden?

Bu üç nokta senin tevehhüm ettiğin gibi değildir, bu tenkit ettiğin ayetler Kuran’ın mucize olduğunun birer delilleridirler. İnsanların ekserisi avamdandır. Bediüzzaman yüzde seksen olarak söylüyor, insanların yüzde sekseni ehli tahkik değildir. Dini gönderen Allah’ın nazarında azınlık çoğunluğa tabidir, çoğunluğun anlamadığını Kuran’da anlatmak büyük bir ekseriyeti tereddütte bırakırdı.

Öğretmen elli kişilik sınıfta on kişi iyi anlıyorsa onlara göre değil diğer kırk kişiye göre ders anlatır, on kişi zaten anlar. İnsanların çoğu soyut anlatıma muhatap olamaz tamamen akla hitap eden şeyleri anlayamazlar, ama hayallerini de devreye sokabilirlerse o zaman daha iyi anlaşılabilecektir. Malum, beyinde iki lop var, insanların bazıları sol bazıları sağ lopu çalıştırıyorlar.

Müteşabih ayetlere ”Allah’ın eli” gibi ayetlere şu manada bakmak lazım. Camın kendisine bakarsan camın lekesini görürsün camdan ilerisine bakarsan ilerisini görürsün. Allah’ın eli dendiğinde Allah’ın gücü kuvveti tasarrufu anlaşılmalı. Biz nasıl el ile icraatımızı yapıyoruz Allah’ta emir ve iradesiyle tasarruf ediyor.

Mesela Allah kainatı nasıl idare eder? Diye bir soru akla gelebilir. ”Rahman olan Allah arşa istibat etti ”, padişah ülkeyi nasıl tahtından idare ediyorsa aynen onun gibi Allah’ta kainatı öyle idare ediyor. Ama burada Allah’ın oturduğu bir taht varmış gibi cismani bir şey aramak abestir.

Allah tenezzülde bulunup insanlara akılları seviyesinden konuşuyor. Kuranı Kerim’deki bu ifadeler ikramı ilahidir, zihinlerimizin istifadesi içindir, teşbih ve temsiller kolaylık olması açısından iyidir. Normal akılla görülemeyenler bu gibi ifadelerle görülüyor, adeta birer dürbün mesabesinde oluyorlar. Bu gibi derin manaları insanlarda kullanıyor. Bir işin olmayacağını ifade etmek için “balık kavağa çıkınca” derler. Çok kızan biri için” küplere bindi” denilir. Oysa ortada ne küp nede küpe bine adam vardır. Sevinçten uçtu denilince kanatları aranmaz. Bunun gibi. Kuranı Kerim’de anlaşılması güç ayetler var bu doğru. ”Sidredül münteha”, “kabı kavseyn” gibi kelimelerinin geçtiği ayetler, bazı zamirler Allah’a raci olabilir bazıları Cebrail’e raci olabilir, evet bir kapalılık var ama anlatılan olay miraç, tabiki hemen bir anda anlaşılması beklenemez.

Bunlar mananın derinliğinden kaynaklanıyor. Ta ki insanlar kendilerini bu konulara verip araştırıp bu derin manalara ulaşsın. Ey itiraz eden insan! Böyle bir konuyu zihne yaklaştırmak elbette belağata uygundur ve fasih bir şekilde ifade edilmiştir, muktezayı hale mutabıktır. Ayrıca alemde kemale doğru bir meyil var, insanda da benzeri bir durum var, çünkü insan alemin bir meyvesidir. Fenler bir anda teşekkül etmez, fenler fikirlerin neticelerinin birbirine katılması ile teşekkül eder.

Sonradan gelenlerin bir şeyler yapabilmesi öncekilerin bulduğu şeylere bağlıdır. Daha önce meydana gelen fen günlük hayatta kullanılabilir hale gelir, ardından gelenler bunu daha ileriye götürürler. Bir katre suda bir milyon canlı var denilseydi avam bunları tekzip edip yalanlayacaktı, kendi içlerinde bir demagoji hali yaşayacaklardı. Kuranı Kerim, dünya mı güneşin etrafında dönüyor güneş mi dünyanın etrafında dönüyor bunları anlatmak için gelmemiştir.

Kuran’ı Kerim ilerideki olayları üstü kapalı anlatmış ama cenneti cehennemi ayrıntılı anlatmış, bu gibi meseleler müstakbele kıyas olunmaz, biz kıyameti görmedik, cenneti cehennemi de görmedik, dolayısıyla zihnimiz o noktada boş, ne verilirse onu kabul etmeye müsait onu açıktan söylemek lazım, Kuran’ı Kerim’de söylemiştir. Kuran’ı Kerimin, coğrafya, astronomi gibi konulardan günümüz seviyesine göre hitap etmemesi irşadın ta kendisidir, üstü kapalı ifade etmesiyle bütün devirlere hitap etmiştir.

Kuranı Kerim “araştırın yerde gökte ne var bakın” bu gibi ayetleriyle teşvikte bulunuyor. Kuran’ın bu özelliği belağatın ta kendisi irşadın ta kendisidir, ama sen itiraz ediyorsun, tenkit ediyorsun bu insaf mıdır? İnsanlara akılları seviyesinden konuşmak hikmetli bir düsturdur. Akıl ile nakil birbiriyle taarruz ettiklerinde akıl asıl itibar nakil tevil olunur, fakat o akıl akıl olsa gerektir. Yani ayet günümüz ilmiyle ters düşerse aklıselim incelemek gerekir, ulaşılan ilimle tevil etmek gerektir.

Allah, Kuran’da kendini, ahireti ve vazifelerimizi anlatıyor. İster güneş dünyanın etrafında dönsün, ister dünya güneşin etrafında dönsün, her iki halde de Allah’ın kudreti ispat edilmiş olur. Kuran bize bunu anlatıyor. Kuran’ın gönderiliş sebebi, dünya güneşten ne kadar uzakta? Güneşin enerjisi nereden? Bunları anlatmak değildir. ”Kim bu dünyada ama ise ahirette de amadır”. Buradaki körlük maddi körlük değil sinelerdeki kalplerin kör olmasıdır. Bazı ayetler bazı ayetlerin müfessiridir, bir kısmı bir kısmını tefsir eder. Kuran’ı bir bütün olarak bilmeyip sadece bir tek ayetle yola çıkan yanılabilir yanıltabilir.

Kuran bize elektriği, gezegenleri, çekim kanununu anlatsaydı, dünyanın günlük, senelik hareketlerini bildirseydi ve elementleri anlatsaydı o zaman insanlar bundan bir şey anlamazdı. Mevlana ”çok küçük zerreler gördüm, eğer onların yediklerini de söylesem söz uzar diyor” Belki de Mevlana mikropları keşfetti, insanlar bunu kaldıramayacağından üstü kapalı geçmiş.” Bazen de muhatap bulamadığımdan üstü kapalı geçiyorum” diyor.

Çok harika bir durum, Kuran’ın tenkit edilen yerleri mucizeliğini gösteriyor. Peygamber(sav) hayali hakikat gibi görmez, onun hak olan mesleği insanları aldatmaktan, yanlış şeyler göstermekten münezzehtir. Hayalin ne hakkı var ki nurlara karşı nur saçan Peygamber (sav)’in nazarına karşı kendini hakikat göstersin. Bazıları hayali hakikat zanneder, haşa Peygamber(sav) için bu söz konusu olamaz. Mesleği hakkın ta kendisi, doğruluğu gittiği yolun ta kendisidir, böyle olan birisinin başkalarını aldatması, yanıltması elbette söz konusu olamaz. İnsanların zihnindeki şüpheler kötü vehimlerin yuvası hükmündedir. Aman dikkat…

Çetin KILIÇ

Kaynak Muhakemat dersleri Şadi EREN.