Umumi dersler için tavsiyeler

59- Bazı yerlerde, ders okuma bile daha kararlaşmamıştır, haftanın bazı günlerinde ders yapılmıyor, onlardan çoğunun zamanı boş geçiyorsa. Yani mazaretsiz derse iştirak etmiyorsalar onların hali ne olur, biz onlardan müsait olanları derse getirmemiz için ne yapmalıyız. Bunun için kendimizi hesaba çekmeliyiz.

60- Kendini göstermemek için okumak isteyenlerin yanında, kullanılan kabiliyetliler kendini saklamak ve istinakârane vaziyet almak, en güzel bir davranıştır.

60- Haftada bir iki defa derse gelerek birbirimizi görüyorsak bir netice alamayız. Halbuki, dâima irtibatı ve baş gösteren işlerin meşveretini ders aralarında yapabiliriz. Haftanın yarısından fazlasını, yani dört derse ayırmak mecburiyetindeyiz. Birbirimizi ne kadar tanısak o kadar samimi oluruz. birinin her hâli telkin etmezse uçuyor da olsa  hikâyedir. Ancak Allah rızası için hizmet edilir. Muhabbet gitse cemaatin tadı kaçar. Bu sebepten zahire  bakarak yapılan iltifatlara hemen kanmayalım.

61- Maalesef zahirperestlikten çoğu kendini kurtaramıyor. İşi şekillendirdikçe sun’ileşir. İlim ile iş başka, cehaletle iş başkadır. Onun için her zaman, hemen umumi havaya kapılıp gitmemeli.

62- İnce âyâr vidası olan kardeşlerde âli hisler, fedakârlıklar olacak ki, feyiz ve fuyûzat menbaı olan Risale-i Nur neşvu nema bulsun.

63- Keyfiyet daima azlıktadır ve kemale doğru gider. Kemiyet ise çoğunluktadır onlar orda ilerlerler, gurupları adileşir. Evet herkes bir meşrepte gidemez. Yükselmek kolay değildir. bizler ise biri diğerimize tamamlayıcı olalım. Bilelim ki meziyetlerde-güzel huylarda fani olunur. Kendimizde bir meziyet de mi göremiyoruz? Öyle olunca ne kimseye muhatap oluruz, nede kimseyi kendimize muhatap buluruz. Hepimiz aynı yerde eğil ama, ma’nen omuz omuzayız.

64- Bazı yerlerde ve hallerde, az bir şey öğrenen kendini derya sanır. Halbuki kapasitesi dardır, fazlasını almaz. Zâten terakki zemini her yerde bulunmaz. O zaman Risale-i Nur hizmetinde anlayış tarzları farklıdır ve işi  cerbezeye döndürmemeliyiz.

65- Bazı yerlerde ise bazıları dinleyici mertebesinde kalıyor. Mevzuu takipten ziyade, okuyanı dinler ve etrafa bakıyor; hakikati anlayayım cehdini göstermiyor. Kafasına kendiliğinden giren şeylerin çoğu me’hazı olmayan veya Nurlar harici sözlerdir. Öyle bir hal ki bundan aşağısı olmaz! çok dikkatlı olalım.

66- Derste bir araya gelenler içinde maddeten birbirine bağlı olanları, akraba veya hemşehri olanları, yeme içmede dost olanları, âilece irtibatı olanları, karşılıklı göz doldurup iyi görünmek isteyenleri, frekansı birbirine tutanları, benzer huyları olanları görüyoruz ki, aralarında çok daha samimi oluyorlar. Bunlar sun’i bağlardır. Sanki, maalesef bizi bağlayan Risale-i Nur değil, uhuvveti hakikiye değil. Halbuki bizler birbirimizi sırf Allah (c.c)için sevmeli ve samimi olmalıyız. Fakat yukarıdaki bağlar bizi Nur dâiresine taşıyana kadar faydalıdır. Sonra da Nur dairesi dışındaki bağlar devam ederse, bizi perişan eder.

67- Cemaat ruhu, işte yukarıdaki sun’i bağlılık sebepleri dolayısıyla kemâl derecesinde tezâhür etmiyor. Böylece dershaneye gelen hakiki bir Nur Talebesinde ilgi çok az olabiliyor. Fakat küskünler, dargınlar, kırgınlar, imtizac edemeyenler, veya her hâle imtizac edenlerin imtizac edenlerin ayaklanması çok zor ve imkânsızdır. Onlarında mutlaka bir meziyetlerini bulup tefani yapmaya mecburuz.

68- Yüksek yurt tarzı binalarla, pahalı halılarla, lüks temayüllerle, kravatlı giyim kuşamla eksiğimizi telafi edemeyiz, bu fıtrî olmaz. Demek ki bize muhlis nesli-cedid lâzım.

69- İnsanların hepsinde bir kaç şahsiyet olduğundan, tam tamına çok güçtür. Hangi şahsiyeti esas alacağız? Adam sarrafı olmayınca tecrübelerimiz yetersiz kalıyor.

70- Bir kardeşi dost  sanıyoruz. fakat birden aramızdan gidiyor, gelmiyor. Fakat Cenab-ı Hak başka bir dost gönderiyor. Sâdık sebatkâr dostların sayısı pek azdır. Bir noktadan veya cemaatin birinden kırılıverecek, bizi de terk edecek diye hep endişedeyiz. Bizi kırması mühim değil, alıştık. Sabırla beklersek, sonunda düzenlenenlerdenden oluyor.

71 “Ben kimse ile küs olmadım şimdiye kadar.” Diyen birine sormalı: “Küs olmadın ama kaç kişiyi küstürdün Allah bilir?” Kusurları daime kendimizde arayacağız. Çünkü kimse bilmez gizli bir katlin var!” Üzüntülerinin sebebi yine sensin. vesselam. (İçimizi dışımızdan daha iyi bilen bir Allahımız var; Onu sakın unutmayalım!!!)  

Kardeşlerle Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: