Üstadım Said Nursi’yi Takip Etmek..

Her cemal ve kemal sahibi, kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek istemesi sırrınca”[1] iki âlemin yaratıldığını Risale-i Nur Külliyatı’yla anladım.

Başıboşluk ve gayesizlikler içerisinde bocalarken “Lâyemut değilsin, başıboş değilsin, bir vazifen var. Gururu bırak, seni yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan.” [2], ikazıyla kendime geldim, gururu bırakıp, ölümlü olduğumu hatırlayarak Rabbimin emirleri istikametinde kabre hazırlanıyorum.

Hazırlıklarımın özünü derin tefekkürlerin doldurması gerektiğini âyet ve hadislerin engin tefsiri olan Risale-i Nur’unda okuyorum. Rabbimin eserlerine, nazar ederek onlardaki gaibâne muamelelerinde rububiyetinin güzelliklerini temaşa halindeyim.

Eşyada tecelli ile tezahür eden kutsî güzel isim ve sıfatlarını levh-i mahv ve ispat karelerinin dizilişini hayretle seyrederken Allahuekber nidalarıma, hazinelerinin depoladığı duygularımla Sübhanallah tesbihime, kudretinin kalemi, kaderî ölçülerle irade buyurduğu nimetlere Elhamdülillah demeye devam ediyorum.

Yaptığım marifetimin yetersizliğini “Ey Rabbimiz! Sen her türlü noksan sıfatlardan münezzehsin; Seni gereği gibi tanıyamadık.” [3], itirafımı yapayım derken, yaratılan bütün sanat eserlerini gözlem altında bulunduran şuur sahipleri ile diğer mevcudatın da tefekkürlü kulluklarıyla duama manen iştirak ettiklerini gördüm.

Kulluğumu sabırla devam ettirirken “Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz”[4] duamın şümûlüne, vücudumdaki zerrat ile beraber Rabbimi tevhit edenleri ve yaratılan her şeyi dâhil ediyorum. Onların namına kendi hesabıma,“Sana hamd ederek, Seni her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz.”[5], dedim.

Üstadım Said Nursi’yi takip ederken şuurla okuduğum eserlerinde “Kur’an-ı Hakîm’in nazarında imandan sonra en ziyade esas tutulan takva ve amel-i salih esaslarını”[6] hayatımın ilk esasına oturtup istikbalime baktım. Müspet hareket gereğihakkın şahs-ı manevisi olarak dik duruşumu; yerine göre tevazu ve izzetle tekmil ettiğim davranışlarımı takva olarak algıladım. Meşvereti tatbik ederek tabi olmayı birlik ve beraberliğimin istikbalî pusulası gördüm. Sürekli ama ihtiyaç hissedercesineRisale-i Nur’u okumayı ve okumaya teşvik etmeyi, okuduğumu yaşamayı kardeşlerimin de dualarının yardımıyla amel-i salih işleten Rabbime şükrettim.

İman hizmetini, hayatımın muharrik gücü bilerek devam ederken azami sadakat, azami tesanüt, azami fedakârlık, azami ihlâs ölçüleri, rehberim olmuştur.

Rahmetli Üstadım Said Nursi’nin vefatıyla gözlerimiz hâlâ nemli, yaşlarımız dinmedi ve dinmeyecek. O sevgili Üstadımızın aziz hatırasını [7] anarken; “Evet ümitvâr olunuz! Şu istikbal inkılâbı içerisinde en yüksek gür sadâ İslâmın sadâsı olacaktır.”[8], müjdesini hep hatırlayacağım.

İşte benim için Üstadım Said Nursi’yi takip etmek budur.

Mehmet Çetin

www.mehmetcetin.de

Kaynaklar;

[1] Sözler / 197

[2] Lem’alar/473

[3] Sözler / 205

[4] Fatiha 1/5

[5] Sözler / 205

[6] Kastamonu Lahikası / 205

[7] Hizmet Rehberi (Eski baskı 217)

[8] Sünuhat / 153