Yaşlılar Aileye Ne Verir, Evlatlarından Ne Bekler?

Yaşlılıkla birlikte insanlar gerek bedensel gerekse ruhsal birtakım değişikliklere uğrarlar. Bunlar arasında derinin buruşması, ciltte lekeler, saçların ağarması ve dökülmesi, boyun kısalması gibi dıştan fark edilen ve pek de önemli olmayan belirtilerin yanında bütün fonksiyonlarda yavaşlama ve düşüşler gözlenir. Görme ve işitme zayıflar. Vücudun tamir hızı ağırlaşır. Beden kapasitesi azalır, iş yapabilme zorlaşır. Hareket kabiliyeti ve enerjide azalma olur. Her türlü hastalık halleri, ızdırap veren her şey, ölüm endişesi, güçsüzlük hissi, sevilen eşya ve kişilerin kaybı, ciddi problemlere sebep teşkil edebilir.

Yaşlılıkta toplumdaki konum da değişir. İş hayatının bitişi yani emeklilik, sosyal ilişkileri ve arkadaşlık bağlarını zayıflatarak kişiyi yalnızlığa sürükleyebilir. Yıllar geçtikçe dost ve arkadaşlık yaptığı yaşıtları hayatını kaybeder, böylelikle kendini daha da yalnız hisseder. Hele eşini kaybetmişse yalnızlık problemi ve ölüm korkusu daha büyük olur. Her vefat, yaşlıya öleceğini hatırlatır ve içine hüzün çöktürür.

Bu yüzden yaşlılıkta depresyona sık rastlanır. Yaşlı kendini işe yaramaz, topluma ve çocuklarına yük, başkasına muhtaç görebilir. Böylelikle yalnızlık hissi daha da artar.

Yaşlılara bakım neden zorlaştı?

Günümüzde yaşlılara bakım da bir sorun haline gelmiştir. Önceleri yaşlılar genellikle evli oğullarıyla birlikte kalır, sıkıntı yaşanmazdı. Ancak şu faktörlerden dolayı bu durum giderek gerçekleşmez oldu:

·      Büyükleri de içine alan ve yaşlıya her türlü güvence sağlayan geniş (geleneksel) ailelerden anne-baba ve çocuktan oluşan ve yaşlılara yer olmayan çekirdek aileye geçiş sözkonusu oldu.

·      Bakım gerektiren yaşlılara ailenin kadın üyeleri yardımcı olurdu. Kadınlar iş hayatına girince bu imkân ortadan kalktı ve yaşlılara aile içinde bakılamaz oldu.

·      Yaşlıların eskiden ortalama 4 veya 5 çocukları olurdu, artık 1 veya 2. Az sayıdaki evladın durumu bakım için müsait olamayabiliyor.

·      Ortalama ömrün uzaması sonucu bakımı yapacak çocuklar da yaşlı ve bakıma muhtaç halde olabilir.

·      Büyük şehirlerdeki apartman daireleri de yaşlıların beraber oturmasına uygun değildir. Bir de ekonomik yetersizlik sözkonusu ise zorluk iyice artmaktadır.

·      Eskiden yaşlılara bakılmaması çevrede ayıp karşılanır, yakınlarca kınanırdı. Göçün ve uzak kesimlerle evlenmenin sonucunda bu toplumsal baskı da kalkmıştır. Var olan evlatlar da ülkenin hatta dünyanın çeşitli yörelerine yayılmış olabilmektedir.

Bu ve benzeri sebeplerle günümüzde yaşlılar yalnızlığa mahkûm edilmektedir. Halbuki ömürlerinin son yıllarını onlara mutlu ve huzurlu geçirmelerini sağlamak her evladın görevi olmalıdır.

Yaşlıların aileye katkıları

Özellikle geniş ailelerde yaşlılar şu fonksiyonları yürütmektedir:

·      Dıştan gelecek maddî ve manevî zararlara karşı aile üyelerini koruma görevi üstlenirler.

·      Ailenin sözcüsü ve toparlayıcısı durumundadırlar.

·      Aile üyeleri arasındaki sevgi ve bağlılığı güçlendirme rollerine sahiptirler.

·      Ailenin alışverişine ve bazı ödemelerine yardımcı olurlar.

·      Torunlara bakım ve sevgi verirler.

·      Küçük çocuklar, ailesinin köklerinin geçmişe dayandığını görür, kendilerine ve çevreye güvenleri artar. Özellikle annenin çalıştığı ailelerde büyükannelerin yeri doldurulamaz.

·      Dinî bilgilerin çocuklara öğretilmesi de yaşlıların görevlerindendir. Ayrıca yaşlılar, ailenin âdet, gelenek ve göreneklerini torunlarına benimsetmede önemli bir fonksiyon görürler.

Yaşlıların evlatlarından beklentileri

Başkalarının ihtiyaç duyduğu bir insan olmak ve kişinin kendi ailesine veya topluma katkıda bulunması, o şahsın kendini değerli hissetmesi için önemlidir. Bunda da öncelikli görev yaşlının çocuklarına düşmektedir:

·      Yaşlılar tecrübe ve birikimlerinden yararlanacağımız bir müracaat kitabı olmalıdır. Böylelikle kendilerinin işe yaradıklarını görecekleri gibi bize de rehber olacaklardır.

·      Torunlarıyla meşgul olan yaşlılarda fiziksel ve ruhsal açıdan geriye gidişin engellendiği gerçektir. Torunlar sevgi ve ilgiye doyarken tecrübe de kazanacaklardır.

·      Yaşlı ile görüşmek evlatlara da moral verir, karşılıksız sevgi onlara zorluklara karşı güç ve strese karşı dayanıklılık sağlar.

·      Aile içindeki problemler de yaşlıların hakemliğinde daha kolay çözülür.

·      Şu bir hakikat ki; yaşlısı ile ilgilenen evlatlar kendi çocuklarından da yaşlanınca ilgi, sevgi ve yakınlık göreceklerdir.

·      Çocukları tarafından sahiplenilen, aranılan ve sevilen yaşlılar daha sağlıklı ve mutlu olacaklardır.

 

Yaşlılığın afetlerinden korunmak için tavsiyeler

Yaşlılığın afetlerinden korunabilmek için de bazı tavsiyelerde bulunalım:

·      Bedensel aktivite, özellikle yürüyüş ihmal edilmemelidir.

·      Kitap okumak, entelektüel faaliyetlerde bulunmak, bulmaca çözmek zihni aktifleştirir.

·      Yaş ilerledikçe yeme miktarı mutlaka azaltılmalıdır. Doğal gıdalara ağırlık vermeli, beyaz un ve şekerden kaçınmalıdır.

·      Hayatta hedefi olmalı, ibadetleri cemaatle yapmaya gayret etmelidir. Böylelikle aynı zamanda sosyalleşir, toplumdan kopmaz.

·      Dostluklara önem vermelidir.

·      Apartman katı yerine toprağa yakın oturmak, bahçeyle vakit geçirmek de faydalıdır. Yazları köyünde olmak çok yarar sağlar.

·      Hayata olumlu bakmak, gülümsemek, sigara ve alkolden uzak durmak gerekir.

·      Yapılan araştırmalar ve gözlemler; yaşlının dinî inancının olması, ibadetlerine devam etmesi daha mutlu ve huzurlu olacağını göstermektedir.

Doç. Dr. Sefa Saygılı

Moraldunyasi.com

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: