Yemişlerin Sultanı: Üzüm

Kur’an-ı Kerîm’de çokça zikredilen meyvelerden birisi olan üzüm 11 ayette geçmektedir. Rabbimiz biz kullarına sunduğu ikram ve nimetlerle ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Gökten su indiren O’dur. Sonra Biz onunla her çeşit bitkiyi çıkarırız. O bitkiden bir filiz, ondan da büyüyüp birbirinin üstüne binmiş taneler, başaklar çıkarırız. Hurma tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm, zeytin ve nar bahçeleri yetiştiririz…” (En’âm, 99)

Kur’an-ı Kerîm’de pek çok bitki arasından üzümün çokça zikredilmiş olması tesadüfî değildir. Çağımızda çok daha iyi anlaşılmıştır ki, bu bitkinin insan sağlığında çok önemli bir yeri bulunmaktadır.

Üzümün insan sağlığı açısından önemi

Üzümün, ilk ortaya çıkan filizlerinden, son hâline kadar her halinden faydalanılır. İlk oluşan incecik yeşil filizlerinin ekşimtırak bir tadı vardır ki bazı hastalıklar için kullanılır. Üzüm olgunlaşmadan önceki hali olan koruk hoş bir yiyecektir. Bundan, safra hastalarına faydalı şuruplar yapılır. Olmamış üzüm suyu (koruk) ve asma filizlerinin suyunu içmek vitiligo ve sedef hastalıklarının ilerlemesini durdurur. Ayrıca, yemeklerde kullanılmak için ekşi elde edilir. Üzüm suyunda yoğun bir şekilde bulunan potasyum minerali vücut sıvılarında basınç oluşmasına yardımcı olur ve asit-baz dengesini sağlar.

Üzüm, tıbbî faydaları çok olan kuvvetli bir gıdadır. Araba için benzin ne ise insan hareketinde de enerji odur. Üzüm, kalorisi yüksek olan bir gıdadır ve bu nedenle büyük bir enerji kaynağıdır.

Üzümün yorgunluğa iyi gelmesi, kalorisinin yanı sıra, içindeki C vitamininden kaynaklanmaktadır. İçerdiği A, B1 ve B6 vitamininin yanı sıra kalsiyum ve fosfor sayesinde zindeliğe vesile olur.

Bedenî ve zihnî gücün artmasında faydalı olarak yaratılır. Kan yapımında yararlıdır. Kalbin kuvvetlenmesine sebeptir.

Üzümün idrar artırıcı özelliği de vardır, kanın temizlenmesinde rol oynar. Vücutta biriken zararlı maddelerin dışarı atılmasına vesile olur. Yüksek tansiyonu düşürmesi yanında yatıştırıcı etkiye sahiptir. Kabızlığa iyi gelir. Hâsılı üzüm “yemişlerin sultanı” denmeyi hak edecek bir meyvedir.

Hem gıda hem de yemiş

Risale-i Nur’da üzümün hem gıda hem de yemiş olması ile ilgili olarak şu ifadeler yer alır: “…Evet, bu iki meyve (hurma ve üzüm), hem gıda ve kut, hem fâkihe ve yemiş, hem çok lezzetli taamların menşeleri olmakla beraber, susuz bir kumda ve kuru bir toprakta duran bu ağaçlar, o derece bir mucize-i kudret ve bir harika-i hikmettir ve öyle bir helvalı şeker fabrikası ve ballı bir şurup makinesi ve o kadar hassas bir mizan ve mükemmel bir intizam ve hikmetli ve dikkatli bir sanattırlar ki, zerre kadar aklı bulunan bir adam, “Bunları böyle yapan, elbette bu kâinatı yaratan zât olabilir” der.”

Ceviz içli çekirdek

Özelliklede zihin açıcı özelliği nedeniyle sınavlardan önce çekirdekli kuru üzüm tavsiye edilir. Ama birçoğumuz üzümü yerken çekirdeğinden muzdarip oluruz ve atarız. Halbuki üzümün çekirdeği bugün ilaç olarak kullanılmaktadır.

Uzmanlar, üzüm çekirdeklerinin faydalarını saymakla bitiremiyorlar: Üzüm çekirdeği, zayıflamış kan damarlarını güçlendirip normal sağlıklarına dönmesine, dolaşım bozukluklarının düzelmesine ve önlenmesine vesile olacak bir yapıda yaratılır. Üzüm çekirdeği damarların yenilenmesinde rol aldığı için ayrıca anti-aging faydası vardır.

Ayrıca çekirdek, bağ dokularını güçlenmesine sebep olup, cilt sarkmasına engel oluyor. Cildin elastik, yumuşak ve düzgün olmasında faydalı olup sağlayarak yaşlılığı geciktirir. Üzüm çekirdeğinde tavsiye edilen miktar ise günde 150 ile 300 miligram.

Üzüm çekirdeğinin içerdiği proantosiyanidin, bilinen en güçlü faydası antioksidandır. Üzüm çekirdeğinin antioksidant yararı vitamin E’den 50, vitamin C’den de 20 kat daha fazladır.

Evet, üzüm tanelerinin içerisine çok hassas mizanla yerleştirilmiş olan bu vitaminler ve gıdalar çok maharetli sanat ve çok hikmetli bir intizamla yaratılmışlardır. Bunu Risale-i Nur’un şu ifadeleriyle anlatalım: “…Ve her tanenin yüzüne incecik ve güzel ve lâtif ve renkli bir mahfazayı giydirmek; ve nazik ve yumuşak kalbinde, kuvve-i hafızası ve programı ve tarihçe-i hayatı hükmünde olan sert kabuklu, ceviz içli çekirdekleri koymak; ve karnında cennet helvası gibi bir tatlıyı ve âb-ı kevser gibi bir balı yapmak; ve bütün zemin yüzünde, hadsiz emsalinde aynı dikkat, aynı hikmet, aynı harika-i sanatı, aynı zamanda, aynı tarzda yaratmak, elbette bedahetle gösterir ki; bu işi yapan, bütün kâinatın Hâlıkı’dır. Ve nihayetsiz bir kudreti ve hadsiz bir hikmeti iktiza eden şu fiil, ancak Onun fiilidir.”

Prof. Dr. Fatih Satıl – zaferdergisi.com

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: