İbrahim,(a.s) eşi Hacer’i, oğlu İsmail’i alır yanına
Düşer bu günkü Mekke vadisinin, ıssız yoluna
Hacıların say ettikleri, Safa – Merve mevkie geldiler
Bir miktar hurma, biraz su bıraktı, İbrahim peygamber
Tekrar Şam’a dönmek için yola düşer hemen
Yaşlar boşandı Hazreti Hacer’in gözlerinden
Oğlu İsmail kesilmemiş sütten bile
Daha iki yaşında çocuk çok körpe
Hz. Hacer der “Ey İbrahim nereye gidiyorsun”
“Burası çok ıssız sende görüp biliyorsun”
İbrahim(a.s) sessiz, cevap vermez yola devam eder
Peşinden biraz giderek Hz. Hacer validemiz der
Bağırarak “bunu sana Allah’mı? Emretti yoksa”
İbrahim peygamber(a.s) hemen döner arkasına
“Evet, Allah buraya bırakmamı emretti sizi”
Hz. Hacer, “öyle ise Allah zayi etmez korur bizi”
Büyük bir tevekkül ve teslimiyet içinde
Çocuğunun yanına geri döner ümitle
Şöyle dua etti İbrahim(a.s) çok safi ve ihlâslı
“Ya Rabbi benim soyumdan bir kısmını”
“Eşim Hacer’i ve oğlum İsmail’i”
“Ve ondan gelecek olan neslimi”
“Beyt-i Haram’ının(Kâbe’nin) yanında”
“Sana ibadet ve kulluk etsinler diye hakkıyla”
“Yerleştirdim ziraata elverişsiz ıssız bir vadiye”
“Artık sen meyil ver insanların gönül ve kalbine”
“Onları rızıklandır çeşitli nimetler ver”
“Umulur ki sana hadsiz şükrederler”
“Sen gizli açık her şeyi bilirsin, Ya Rabbi”
“Gökte, yerde hiçbir şey kalmaz senden gizli”
Hz. Hacer, taş, toprak, yapraktan yapar bir kulübe
Güneşli çöl sıcağından koruyacak çocuğu bu gölge
Teslimiyet tevekkül içinde hem de kanaatkâr
Böylece yeni bir hayata devam etmeye başlar
Zaten çok az olan su biter bir müddet sonra
Hacer validemiz başlar etrafta su aramaya
Gözünün gördüğü yere ta! Ufuklara bakar
Çöl serabına ümitle gözleri su diye dalar
Merve tepesine hızlı adımlarla tırmanır
Sağ, sola bütün etrafa dikkatlice bakınır
Çevreye baktı yoktu su geri döner anında
Yine gider Sefa tepesine telaş ve heyecanla
Gördüğü yerlere dikkatle bir daha bakar
Su belirtisi yok, koşar Merve tepesine tekrar
Göremez, zaten yoktur hiçbir su alameti
Döndü Sefa tepesine sanki tıkandı nefesi
Göz ucuyla bakarak oğlu İsmail’e
Yine tırmandı ümitle Merve tepesine
Heyecan, kaygı, korku ve tasa içinde
Baktığı yerlere tekrar bakıyordu iyice
Aniden bir ses duydu müthiş irkildi
Nefes dahi almaz pür dikkat kesildi
Tüm basiretini verip bu nidayı dinledi
Gaybi bu sedayı tekrar bir daha işitti
Hz. Hacer “Ey! Ses sahibi, duydum sesini”
Der “Kudretin varsa bu durumdan kurtar bizi”
Daha sözü dahi bitmemişken
Cebrail anında göründü hemen
Bu günkü Zemzem kuyusunun başında idi
Kazmaya başladı hızla kanatlarıyla yeri
Birden fışkırdı su, kaynayıp akmaya başlar
Hacer valide “dur dur diye” suyu avuçlar
Bir müddet sonra Cürhümlü bir kabile gelir
Hacer validemizin izniyle onlarda buraya yerleşir
Cenabı Hak İbrahim,(a.s) duasını kabul eder
Hz. Hacer’le oğlu burada yaşamaya devam eder
Beyt-i Ma’mur gökte, alt hizasında kurulur tekrar Kâbe
Gelişerek devam edip meydana gelir bu günkü Mekke
Mekke’de asırlarca medeniyetler kurulup yıkıldı
Savaşlarda defalarca tahrip edilip zalimce yakıldı
Cürhümlüler de Kâbe’de hüküm sürerken
Düşman istilasına uğradı bir gün aniden
Kâbe’yi boşaltıp can havliyle başladılar kaçmaya
Atılar bütün en kıymetli eşyaları zemzem kuyusuna
İlahi kuyunun ağzını toprakla kapatıp kaçtılar
Zemzem’in efsanesi kalır aradan geçer uzun yıllar
Bekir Özcan
www.NurNet.org