Etiket: "hutbe-i şamiye"

Arap Baharını Tetikleyen Alim

Arap Baharını Tetikleyen Alim

Konferansta sunduğum tebliğimin başlığı şu idi: “1911 Tarihli “Kürt Reçetesi”nin Günümüz “Kürt Meselesi”yle İlgisi”. Şimdi o tebliğden bir özet siz sevgili okurlarıma arz etmek istiyorum: Sadece Münâzarat’tan değil, Bediüzzaman’ın Hutbe-i Şâmiye’sinden ve Nur Külliyat’ından da yola çıkarak, derim ki: (Vehbi Karakaş’ın yazısı)

Devamını oku ›
Hutbe-i Şamiye (Şiir)

Hutbe-i Şamiye (Şiir)

En büyük düşmanımız, Ümitsizlik ve cehalet seline kapılmamız. Bu sebeple hak yolunda her an birleşmeliyiz,
Birbirimizi sevmeli ve kucaklaşmalıyız. Yoksa tarafgirlik edip düşmanlık yapmayalım, Menfaatimiz uğruna kalpleri kırmayalım. Dünyanın fani olduğu herkesçe bilinmeli, Ve imâni esaslara sımsıkı sarılmalı.

Devamını oku ›
Üçüncü Hastalık “Husumet-Düşmanlık;” Çaresi “Muhabbet”

Üçüncü Hastalık “Husumet-Düşmanlık;” Çaresi “Muhabbet”

Muhabbete en layık şey muhabbettir ve husumete en layık sıfat husumettir. Yani hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi temin eden ve saadete sevk eden muhabbet ve sevmek sıfatı, en ziyade sevilmeye ve muhabbete layıktır. Ve hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi zirüzeber eden düşmanlık ve adavet, her şeyden ziyade nefrete ve adavete ve ondan çekilmeye müstahak ve çirkin ve muzır bir sıfattır.

Devamını oku ›
İkinci Hastalık “Hilekarlık;” Tedavisi “Dürüstlük” (Hutbe-i Şamiye)

İkinci Hastalık “Hilekarlık;” Tedavisi “Dürüstlük” (Hutbe-i Şamiye)

Ey bu Cami-i Emevî’deki kardeşlerim! Ve 40-50 sene sonra âlem-i İslam mescid-i kebirindeki 400 milyon ehl-i iman olan ihvanımız! Necat yalnız sıdkla, doğrulukla olur. Urvetü’l-vuska sıdktır. Yani en muhkem ve onunla bağlanacak zincir, doğruluktur

Devamını oku ›
Birinci Hastalık “Ümitsizlik-Yeis;” Çaresi “Ümitvar Olmak” (Hutbe-i Şamiye)

Birinci Hastalık “Ümitsizlik-Yeis;” Çaresi “Ümitvar Olmak” (Hutbe-i Şamiye)

Müslüman toplumların karşı karşıya kaldıkları birinci hastalık “ümitsizliktir.” Said Nursî, İslam toplumlarını maddî terakkiye ulaştırmak için gerekli “ümit” için de temeller olduğunu görmektedir. İnançta hiçbir insanî idolojinin ikame edemeyeceği bir kuvvet mevcuttur. Değerler, “Allah’a iman”da kökleşmiştir.

Devamını oku ›