İnsanların kalblerinin derinliğine ‘emanet’ konulmamış olduktan sonra, Kur’ân-ı Kerîm inse ne olacak, neye yarayacaktır ki? Emanet hissi dumura uğramış, vefasızlığı şiar edinmiş, hakikatin kökleşip yerleşmeye zemin bulamadığı bir kalb, sözlerin en güzel, en ulvî, en derin ve en hakikatlisini duysa bile ne yazar?
Devamını oku ›Etiket: "yaşamak"
Yaşamak (Şiir)
Rüya gibi geldi geçti, Yıldırım hızıyla zaman, Bir var idim bir de yoktum, Yaşamış mıyım? Ne zaman?
Daha dündü çocukluğum, Nerde varlığım yokluğum, Ne açlığım ne tokluğum, Yaşamış mıyım? Ne zaman?
Dindarsan, laftan çok işe önem ver!..
İnandığı gibi yaşamak, belagatin en tesirlisidir. Dikkat edin, İslam büyükleri, susabildikleri kadar susmuşlar, sadece İslamiyet’i yaşamışlar. İslamiyet’i zamanla öğrendikçe bizim vazifemizin sadece ve sadece İslamiyet’i öğrenmek, anlamak ve yaşamaktan ibaret olduğunu anladık, çok rahatladık. Şimdi sohbetlerde soruyorlar, “Hizmet nedir? Nasıl hizmet edebilirim?” Diyorum ki; İslamiyet’i öğren, anla ve yaşa! En güzel hizmet budur. (Hekimoğlu’nun harika yazısı.. Başlığa tıklayınız..)
Devamını oku ›