Allah, insanın dış cazibesine değil iç oluşuna bakar!

Hanım okuyucum, insanın iç oluşuyla dış görünüşü konusuna ait sorusunda demiş ki: “Benim dış görünüşüm arkadaşım kadar cazip değildir.

Ben iç oluşun önemli olduğunu düşünüyorum. Arkadaşım ise önemli olanın dış görünüş olduğunu söylüyor, hep gösterişli giyim kuşam içinde çekici görünmeyi öne alıyor. Siz bu iç oluşla dış görünüşe nasıl bakıyorsunuz? Her şey dış cazibeden mi ibaret? İç güzelliğin hiç mi değeri yoktur? Mutlaka cazip bir görüntü ve gösterişe mi sahip olmak gerekir?

Cevap: Bu önemli soruya Efendimiz (sas) Hazretleri’nin hadisiyle cevap vermiş olayım. Aleyhissalatü Ves’Selam Efendimiz buyuruyor ki:

-Allah sizin dış görünüşünüze ve beden yapınıza bakmaz. Ancak kalbinizdeki iç oluşunuza ve dışa akseden ahlakî güzellik ve davranışlarınıza bakar. Hükmünü niyetinize ve amelinize göre verir. Öyle olunca önemli olan cazip bir dış görünüş değil ihlaslı bir iç oluştur, dışa akseden ahlakî güzellik ve davranışlardır. Nitekim Hz. Ali Efendimiz de fizikî görüntüsünden kendine pay çıkararak kibir ve gururla yürüyen bir kadına demiş ki:

-Hanımefendi, cazip görüntünle kendine pay çıkarmaya hakkın yoktur. Çünkü bu görüntünün hiçbir yanı senin eserin değildir. Sen kendi eserin olan ahlak güzelliğine, ilim irfanda yükselişine, sanatta ve maharette ilerlemiş olmana bak. Senin emeğin ve eserin onlardır. Var mı kendi emek ve iradenle kazandığın vasıfların, fazilet ve meziyetlerin onları göster bize?

Evet, insanın fizikî görüntülerinden kendine pay çıkarmaya hakkı yoktur. Çünkü ne güzellikleri kendi eserleridir, ne de çirkinlikleri. Her ikisini de hikmetler sahibi Rabb’imiz uygun görüp takdir etmiştir. Ama insanın ahlakî güzellikleri, bilgi, beceri kazanımları, insanî ve İslamî vasıfları kendi eseridir. Onlara bakmalı, onlarla kendini değerlendirmeye gayret etmeli, onlarla sevinip mutlu olmalıdır.

Şurası da hiç unutulmamalı ki, insana bir imtihan olarak verilen dış cazibe ve güzellikler kendi gayretiyle kazandığı ahlakî güzelliklerle korumaya alınmazsa, imtihanı kaybetmesine, başına bela musibet gelmesine de sebep olabilir. Hilyetül’evliya’da dıştaki fiziki görüntüsünü içteki ahlak güzelliğiyle korumaya alan insandan verilen bir misalde şöyle denir.

Görenlerin Hazreti Yusuf’a benzettikleri Tabiin’den Süleyman bin Yesâr’ın çöldeki çadırına gelen bir bedevi kadın: “Ben karşı çadırda yalnız başıma kalmaktayım, arkadaşa ihtiyacım var, seni bekliyorum.” der. Süleyman, bir imtihana tabi tutulduğunu düşünerek, “Seni şeytanın elçisi gibi görüyorum, ben şeytana arkadaşlık edemem!” cevabını verir. Yakındaki arkadaşı bu durumu öğrenince; “Kardeşim, der iyi ki senin kadar görüntü güzelliğine ben sahip olmadım. Yoksa imtihanı kaybedebilirdim böyle durumlarda. Demek ki Allah sana dış güzelliği vermiş, sen de onu kendi kazandığın ahlak güzelliğinle korumaya almışsın. Seni, kazandığın bu ahlak güzelliğinle Hazreti Yusuf bile tebrik eder!”

Süleyman der ki: O gece rüyamda Yusuf aleyhisselamı gördüm. Karşıdan kollarını açmış bana doğru gelirken sesleniyordu: “Gel seni kucaklayayım imtihanı kazanan kardeşim. Sen de benim gibi imtihana tabi tutuldun, sahip olduğun ahlak güzelliğiyle imtihanı kazandın. Bana tam bir kardeş olduğunu ispatlamış oldun!”

Konuya bir de Lokman Hekim’in cevabıyla bakalım isterseniz. Siyah yüzüne şaşkın şaşkın bakan birine demiş ki:

-Ne şaşkın bakıyorsun öyle? Boyacıyı mı beğenmedin yoksa sürdüğü boyasını mı? Görüntümün hiçbiri benim eserim değildir. İnsan ise kendi iradesiyle kazandığının sahibidir. Benim isabetli ilaçlar verdiğimi, hikmetli sözler söylediğimi duymuşsun. İşte ben onların adamıyım. Görüntümün hiçbir yanı benim yapım değildir. Yaratan’ın münasip gördüğüdür. Benden O’na sadece şükür vardır, şekva yoktur!

Evet, Bilal-i Habeşi’nin Efendimiz’in baş müezzini olmaya layık görüldüğünü unutmayın. İki gözü de âmâ olan Abdullah bin Ümmü Mektum’un da Peygamberimiz savaşa gidince yerine vekil bıraktığı âmâ olduğunu da unutmayın. Demek ne siyah yüzlü Habeşli bir köle olmak ne de iki gözü de görmeyen bir âmâ olmak eksiklik değildir. Önemli olan iç güzelliktir, dışa akseden iman ve ihlasta örnek davranışlara sahip olmaktır!.

Ahmed Şahin / Zaman Gazetesi

 

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: