Ayakları yere basan Müslüman olabilmek…

Dünya fani, fakat ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz. Uzun ömürlü de olabiliriz, bir saat sonra ölebiliriz de… Mademki ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz, öyleyse ölünceye kadar kimseye muhtaç olmamak için çalışmak zorundayız.

Ayrıca helal kazanç ibadettir. Bu ibadetten gelen sevapları almak için çalışıyoruz. İnsanı cennete götürecek en önemli ibadetler, parada, malda, makamda Müslüman’ca yaşamaktır. Hadis-i şerifte buyruluyor ki: “Doğru tüccar şehitlerle haşrolacak.” Her Müslüman şehit olmak ister. Bunun da en kısa ve kansız olan yolu, doğru tüccar olmaktır. Zekât vermek farzdır. Zekât ibadetinin sevabına nail olmak için zekât verecek kadar malın olması lazım… Bunun için çalışacağız.

Eskiler ‘Bir lokma bir hırka’ demişler; adeta fakirliği yüceltmişler, sanki dünyayı terk etmişler.” deniyor. Peygamberimiz ve sahabenin hayatından anladığımıza göre Müslümanlar para kazanacak fakat bencillikten kurtulacak; akrabalarına, komşularına, milletine yardımcı olmaya çalışacak… Bilhassa gerçekten zengin olan dindarların bu meseledeki sorumluluğu daha büyük! “Devlet, ülkenin kalkınmasında gerekeni yapamıyor!” demek yerine, kolları sıvayıp İslamî hizmetlerin, adam yetiştirmenin peşini kovalayacak… Meyveli ağaçlar meyvesini yemiyor, başkasına ikram ediyor.

Yıllar önce alim, arif bir şahsa sormuştum; “Hocam, mü’minle kâfirin tarifini yapar mısınız?” İki dizinin üzerinde doğruldu, “Evladım, ben beni düşünür, sen de seni düşünürsen, olur gâvurluk… Ben seni düşünür, sen de beni düşünürsen, olur Müslümanlık.” dedi…

Bir lokma bir hırka” düşüncesi Osmanlı İmparatorluğu gibi bir cihan imparatorluğunun içinde olabilir. Binlerce insan milleti, devleti en üst noktaya taşırken bazı şahıslar da fakir bir hayatı tercih edebilir. Fakat Müslümanların geri kaldığı zamanda bu hayatı tercih etmek ve savunmak ihanet olur. Dünya herkese terakki dünyası, bize tedenni dünyası olamaz. Müslüman ülkelerin genel durumuna bakarsak, imanın sadece kalplerde kaldığını, zahire çıkmadığını görürüz. Çabalarımız ibadete dönüşmeli. Karganın ağzından düşen cevizi yeşerten Allah, elbette ki bizim çabalarımızı da boşa çıkarmayacaktır…

Başkası ne yapıyor?” demeden önce, “Ben ne yapacağım?” demelidir. İnsanın insana üstünlüğü yoktur; insanları başarıya götüren, meziyet ve prensiplerdir.

Ben ne yapacağım, sorusuna dört prensiple cevap buldum:

1) Maddi olarak kimseye muhtaç olmayacak duruma gelmek

2) İlmimi artırmak

3) Kimseyi tenkit etmemek

4) Borçlanmamak

Hayatımın kalitesini böylece artırdığımı söyleyebilirim…

Hekimoğlu İsmail / Zaman

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: