Bal Damlası

Mevlana’nın meşhur Mesnevi’sinde şöyle ibretli bir kıssa anlatılır.
Şöyle ki: Bir gün yere bir bal damlası düştü. Küçük bir karınca geldi, balın tadına baktı ve gitti. Bal çok hoşuna gitmişti. Bir zaman sonra tekrar geldi ve biraz daha yedi, gitmek istedi ama bal lezzetli gelmişti. Bir türlü bırakamadı, kendini balın lezzetine kaptırdı ve bal damlasının içine girdi.

Ancak çıkmak isteyince buna güç yetiremedi, debelendikçe daha da battı ve balın içinde can verdi. Karınca biraz bal ile yetinseydi elbette ölmeyecekti.

Hikmet ehli der ki: dünya büyük bir damlası gibidir. Kim ondan yetecek kadarıyla iktifa ederse kurtulur. Kim de ona dalarsa karınca misali battıkça batar ve helak olur.

Sâd-ı Şirazî, ne güzel demiş: “dünya öyle bir meta’ değil ki bir nizaa değsin” yani dünya, üzerine tartışılmaya değer bir mal değildir. Çünkü fani ve geçici olduğundan kıymetsizdir. Koca dünya böyle ise dünyanın cüz’i işleri ne kadar ehemmiyetsiz olduğunu zerre miktar aklı olan idrak eder.

Konumuza Bediüzzaman’ın dünya ile ilgili veciz sözleri ile devam edelim.

Dünyanın üç adet yüzü vardır. Bunlar:

a) Birinci yüzü: ahirete bakar ve ahiretin tarlasıdır.
b) İkinci yüzü: Allah’ın isim ve sıfatlarının tecelli ettiği ayna olmasıdır.
c) Üçüncü yüzü: ehl-i dünyaya bakar ve ehl-i gafletin oyuncak yeridir.

İlk iki yüzü ile dünya kıymetlidir ve muhabbete layıktır. Ancak üçüncü yüzü fena ve fanidir. Kur’an ve Hadisin tokat vurduğu dünya, dünyanın üçüncü yüzüdür.

_ Dünya, Cenab-ı Hakkın kader kalemiyle yazılmış bir kitabıdır.
_Dünya, seyyar bir ticaretgâhtır. İnsanın eline verilen en mühim sermaye ise ömürdür.
_ Dünya, dünya cihetiyle fanidir/fenadır ve ademe/yokluğa gider.
_ Dünya, hem bir mezraadır. Yani ahiretin tarlasıdır, ek ve mahsulâtını al.
_ Dünya ise bütün şa’şaasıyla/güzellikleriyle birlikte ahirete nispeten bir zindan hükmündedir. Ehl-i iman, ölüm denilen terhis tezkeresiyle dünya zindanından kurtulur.

Kabir kapısından geçip ahiret sarayına girer.

_ Dünya, bir misafirhanedir. O halde misafirhane sahibini emirlerine göre hareket etmeli ve böylece selametle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyyeye girmeli.
_ Dünya, muvakkat/geçici bir seyrangahtır. Öyle ise nazar-ı ibretle dünyaya bakmalı ve zahiri çirkin yüzüne değil, Cemil-i Bâki’ye bakan gizli ve güzel yüzüne dikkat etmeli.

Böylece hoş ve faideli bir tenezzüh yapıp vatan-ı aslî olan ahrete/cennete dönmeli.

_Masiva diye tabir edilen Allah’ın dışındaki her şey, ancak Allah hesabına ve O’nun (cc) muhabetine namına sevilir ve sevilmelidir.

Cenab-ı Hakk, bizleri hayatın sırrını anlayanlardan ve hayatını sui- istimal etmeyenlerden eylesin. Âmin…

İbrahim Yardım
DKAB Öğretmeni

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin