Bu Cuma Hutbesini Beğendim

Hutbe, Müslümanları dünyevi ve uhrevi meseleler hakkında aydınlatmak için bir vesiledir. Bazen milliyetçilik kokan hutbeler okununca cemaatten bazı kimselerin rahatsızlıkları yüzlerine yansıyor maalesef.

Bu Cuma öyle nitelikli bir hutbe okundu ki, nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum.

Hak hukuk ekseninde hazırlanan hutbede;

*Allah hakkı,

*Anne Baba hakkı,

*Yaşam hakkı,

*Evlat hakkı,

*Kamu hakkı,

*Hayvan hakkı.

Ah ah!.. bu konularda hassas davrana bilseydik onların dışında kayda değer bir rahatsızlık, bir dert kalır mıydı? bilemiyorum.

Yeryüzünde “ilahi öğreti” gölgesinde yaşayabilsek devamı kendiliğinde gelir diye düşünüyorum.

Allah hakkından sonra gelen Anne-Baba hakkı yine öyle değil mi? ailenin bereketi, huzuru onların mutluluklarına bağlı diyebilirim.

İslam’da hukukun kararı dışında bir kimsesin başkasının canına kıymaya hakkı yoktur. Haksız yere birini öldürmek dünyadaki insanları öldürmek gibidir, hayata bağlamak ise tüm insanları ihya etmek gibidir, diyor dinimiz. Buyur İnsan Hakları Aktivistleri, bundan daha manidar bir ifade elinizde var mı? Yok tabi, çünkü bu ifadenin kaynağı “İlahi öğretidir”

Hayırlı bir evlat istiyorsak, helal lokma ile besler, edep ve marifetle büyütmemiz lazım, dolayısıyla hem kendisi dünyada rahat eder, hem de biz mutlu,  mesut yaşar, duasını alırız.

Ya Kamu hukukuna ne demeli? Hani Hz. Ömer devletin işini yaparken hazinenin mumu, kendi işini yaparken kendi parasıyla aldığı mumu yakıyormuş ya. İşte kamu malına karşı bu derce hassas davranmak gerekir.

Bir defasında ganimetten kalan kumaştan Hz. Ömer elbise yapmıştı ve hutbe okurken bir sahabe dedi ki, “seni dinlemeyeceğim” nedeni sorunca dedi ki, “bana düşen kumaştan elbise çıkmadı, seninki niye oldu”, oğlu Abdullah’ı çağırdı ve Abdullah dedi ki, “ben payımı babama verdim”, bunu dedikten sonra hutbeyi okumaya devam etti.

*Devlet mekanizmasının içinde olup hazineye bu derece sahip çıkmayanları deşifre edip, vatandaşlıktan atmak lazım bence.

Şimdi en çok kan kaybettiğimiz konu bu galiba. Kamu malının kişi olarak takipçisi olmayabilir, ama Kamu malının sahibi yüce Allah’tır. unutmayalım!

Günümüzde örnek vermek gerekirse, mesai arkadaşlarının dediğine göre misafirlerine verdiği ikramı kendi parasından yapan Kayapınar kaymakamı Dr.Ozan Balcı örnek verilebilir. Bekli böyle hassas düşünen Mülki Amirlerimiz/Genel Müdürlerimiz/Bakanlarımız da vardır.

Kamu malı öyle bir maldır ki, 81 milyon vatandaşın hakkı var içinde, düşünün siz bin lira çalsanız,  bu kadar vatandaşa borçlu oluyorsunuz. Bundan daha büyük bir vabal olur mu?

Hayvan hakkına gelince,

Hayvanınıza(At, Eşek, Deve..) eşya yüklerken takatinden daha fazla yük yüklemeyin diyen bir dinin mensubuyuz.

Ebu Hureyre’nin kedilere gösterdiği ilgiden dolayı bu unvanı aldığını düşünmek dahi ne kadar manidardır değil mi?

Yavrularını emziren bir dişi köpeğin rahatsız olmaması için Peygamberimiz Hz.Muhammed(as) başına nöbetçi diktirmişti.

Bir kediyi hapsedip, açlıkla cezalandıran bir kadının cehennemlik olduğunu, Susamış bir köpeğe su veren bir kişinin de cennete gittiğini örnekleyerek anlatan bir peygamberin ümmetiyiz.

Ama ne çare bu değerleri unuttuk.

Bu gün Hümanistler, Feministler gelmiş bana ders veriyor. Sizi insanlık düşmanı herifler, sizin derdiniz ilahi öğretiyi Müslüman’a unutturmaktır. Ben bunu çoktan anladım da, vatandaşa nasıl izah edeceğim orası zor işte.

İslam mükemmel bir din de Müslüman şahsiyet açısından zayıf olunca ona uymakta zorlanıyor.

Mesele budur

Eyüphan Kaya

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: