Çağın gerisinde kalmamak

İlk Çağ.. Orta Çağ.. Yeni Çağ.. ve nihayet içinde bulunduğumuz “İletişim Çağı”..

İçinde bulunduğumuz bu çağın gerisinde kalmamalıyız!

İslâm dinin iman ve ibadet esasları, tabiat olayları vd bazıları gibi,  zamanın değişmesiyle değişmeyenler olmakla birlikte; Mecelle’deki 100 temel hukuk kaidesinden birinde temas edildiği gibi, “bazı şeylerin zamanın değişmesiyle değişebileceği” de inkâr edilemez.

Son Kurban Bayramında katıldığım büyük bir vakfın bayramlaşmasında konuşan eski bir milletvekili, bilhassa internetin ve geliştirilmiş cep telefonlarının, hayrı yaymakta kullanılması gerektiğinin lüzumuna ve önemine dikkat çekmişti.

İçinde bulunduğumuz asrın bu çok önemli iletişim vasıtalarının maalesef “hayrı yaymak”tan çok, “şerri yaymak” için çok yaygın olarak kullanılması karşısında bazı Müslümanların ”yüz yüze tebliğ esastır, asıl tebliğ yüz yüze yapılan tebliğdir. Peygamberimiz’in (s.a.v) sünneti de öyle yapılan tebliğdir” sözleri de doğru olmakla beraber -asrımızın çok gelişmiş iletişim teknolojilerini zararlı olarak kullanan bazılarına dikkati çekerek- onların aleyhinde tavırlar almaları yanlıştır!..

Yavuz Sultan Selim Mısır’ı Memluklar’dan aldığında, Memluklar; “Biz, ‘Peygamberimiz’in sünnetidir’ diyerek kılıçla, mızrakla, ok-yay ile savaştık; Yavuz’un ise, her yöne dönebilen topları vardı; onlarla bizi yendi” demişlerdir.   

”Peygamberimiz’in sünneti” konusunu maddî silahlarla savaş mevzuunda olduğundan başka, “manevî savaşlarda insanlarla iletişim ve hakkı tebliğ” ile ilgili olarak da iyi anlamak gerekmektedir.

“İletişim teknolojileri”, içinde bulunduğumuz asrın çok mühim ve vazgeçilemez  silahlarıdır; her silah gibi onlar da hem “şerli maksatlar” ve hem de “hayırlı maksatlar” için kullanılabilir. Onların hayırlı maksatlar için kullanılmaları ihmal edilmemelidir!

Peygamberimiz (s.a.v.) “Düşmanlarınızla kılıç, mızrak, ok-yay ile savaşın” dememiştir; o zamanın savaşlarında onlardan daha gelişmiş silahlar olmadığı için, onları kullanmışlardır. Şimdi ise, kıtalar arası ve dünyanın diğer ucuna kadar gidebilen nükleer başlıklı füzeler “maddî harp silahları” olabildiği gibi, ”çok gelişmiş iletişim teknolojileri” de çok mühim (manevî) “iletişim silahları” olmuştur; bunları “şer cephesi” şerri yaymak için çok yaygın şekilde kullanırlarken, “hayır cephesi” olarak Müslümanların o mevzuda pasif kalmamaları icap etmektedir!

Bu mevzuda enteresan olan bir cihet de şudur ki; 

”-Tebliğde Peygamberimizin uyguladığı; yüz yüze tebliğdir..” diyerek asrımızın çok gelişmiş iletişim teknolojilerine ilgisiz kalan ve başkalarını da aynı hale davet eder gibi davrananlar, “yüz yüze tebliğ” için dünyanın diğer bir ucuna giderlerken bu defa da;

”- Peygamberimiz uzak mesafeye deveyle giderdi..” demeden ve hattâ o seyahatlerinde deveyi kullanmayı hiç akıllarına bile getirmeden, en gelişmiş yolcu uçaklarına binmekte hiç tereddüt etmemektedirler!

“Peygamberimiz’in sünnetine uyacağız..” diye “sadece yüz yüze tebliğ” yapmaya çalışılırken, böyle tezatlı hallere girilmemelidir!

Peygamberimiz: “Düşmanlarınızın silahlarını siz de temin edin ve o silahları onlara karşı kullanın” demiştir. Bu sebeble, asrımızın “çok gelişmiş iletişim teknolojileri” de İslâm davası için “manevî silahlar” olarak kullanılmak maksadıyla Müslümanlar tarafından mutlaka temin edilmeli ve İslâm düşmanlarına karşı etkili bir şekilde kullanılmaya çalışılmaları ihmal edilmemelidir.

Aksi halde, her zaman ve bu “iletişim çağı”nda da her şey fikirle başladığından,  Müslümanların “hayır cephesi”nin, “şer cephesi” ile olan manevî savaşlarında Memluklar’ın Yavuz Sultan’a mağlubiyetine benzer bir durumla karşılaşılması tehlikesi vardır!..

İçinde bulunduğumuz bu “İletişim Çağı”nda,  iletişim teknolojilerini kullanmak konusunda Müslümanlar olarak çağımızın gerisinde kalmamalıyız!..

Prof.Dr.Mustafa NUTKU

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: