Çocukların İnanma İsteğinin Safhaları

Çocuk psikolojisiyle ilgilenen araştırmacılar; çocukların inanma isteğinin yaratılıştan var olduğunu açıklamışlardır. Hollenbach’a göre,  çocukta görünmeyen bitmez tükenmez merak duygusu vardır. Ayrıca onda kendine yardım edecek ve kendini koruyacak sonsuz bir kuvvet arayışı da mevcuttur. Çocuk bu merakla henüz isim takamadığı, fakat zamanla “Kutsal ve Mutlak” dendiğini öğreneceği ilahi kuvveti durmadan arar. Hollenbach çocuğun sonsuzluğa karşı duyduğu bu özleminden dolayı, onun yaratılışından dini duyguya sahip olduğunu söyler. Ancak o, bu özlemin teşvik edilmesi ve uyandırılması gerektiğini belirtir. Çünkü çocuk, dini duygularda genişleme ve derinleşme yeteneğine sahiptir.

Hollenbach’a göre küçük çocuk için Allah, melek, peygamber, Cennet, Cehennem, ölmek, dirilmek vb. konular henüz sırlarla örtülüdür. Yani dinin mahiyeti ve prensipleriyle ilgili esaslar çocuğun zihninde henüz yerleşmiş değildir. Fakat o bunlar üzerindeki sır perdesinin kesin olarak kalkmasını ister[1].

Başka bir araştırmacı Kroh da “Çocuk Allah’ı tek başına bulamaz. Fakat o, O’nun varlığına inanmak için hazırdır” der[2].

Remplein ise, çocukların, 2-6 yaş arasında Allah’a inanma hususunda özel ve canlı bir hazırlık içinde bulunduklarını söyler[3].

Bu hususta Künkel şöyle der:

Çocuk, inanmaya doğuştan hazırdır. Onun, doğal olan bu inanma ihtiyacının önünün açılması gerekir. Esasen çocuk düşünmeden şüphelenmeden ve itiraz etmeden inanmaya hazır olduğundan, söylenenlere içtenlikle inanır” [4].

Künkel, çocuğa inanma imkânının verilmesi ve dini konularda fırsat tanınmasına dikkat çekmiştir.

Bu hususta Risale-i Nurlar’da çocuklarda tohum halinde bulunan dini duyguların beslenmesinin ve kuvvetli bir şekilde geliştirilmesinin önemine dikkat çekilmiş; aksi takdirde telafisinin çok zor olacağına işaret edilmiş ve şu açıklamalarda bulunulmuştur:

Risale-i Nur’un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak, başta masum çocuklardır. Çünki bir çocuk küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkil bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Âdeta gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhassa peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir[5].

Bu ve benzeri ifadelerden anlaşılıyor ki, çocukların ruhu İslamiyet ve imanın esaslarını almaya hazırdır. Daha küçük yaşlarında kuvvetli bir şekilde iman hakikatlerinin ruhlarına yerleştirilmesi şarttır. Aksi halde taze iken eğilmeyen bir dalın eğilmesi ne kadar zorsa, çocuklukta verilmeyen dini duyguların büyüdüğü zaman verilmesi ve bunun çocuk tarafından kabul edilmesi çok zorlaşır.

Sonuç olarak, bütün bu ve benzeri araştırmalar açıkça gösteriyor ki, çocuk yaratılıştan dindardır. Fakat bu dindarlığın doğru bir şekilde şekillendirilmesine ihtiyaç vardır. Bu da, yetişkinler tarafından ona bu imkanın sağlanması ile olur. Onun için Peygamberimiz (s.a.v.) “Her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar sonradan anneleri ve babaları onu Yahudileştirir, Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirirler” buyurmuştur[6].

Dr. İdris Görmez
www.NurNet.org


[1] Hollenbach, S. J. M.Chrictliche Tieefenerziehung. Verlag J. Knetcht, Frankfurt a.M.1960.

[2] Kroh, O. Entwicklungspsychologie des Grundschulkindes. Verlag J. Beltz, Weinheim, 1964.

[3] Remplein, H. Die seelische  Entwicklung des Menschen im Kindes- und Jugendalter, 14. Aufl. 1966.

[4] Künkel, F. Ringen und Reife, F. Bahn Verlag, Konstanz, O Jahr. Langeveld, M.J. Kind and Religion. G. Westermann, Braunschweig, 1959.

[5] Nursi, B. S. Emirdağ Lahikası I. Envar Neşriyat, İstanbul, 1993, s.41.

[6] Buhari, Kader 3.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: