Dava Adamı Olmak

Bir çok insan çalıştığının hakkını alamamaktan şikayet eder. Bazen biz de şikayet ederiz. Ben çalışıyorum, yoruluyorum fakat çalışmamın karşılığını alamıyorum diye şikayet ederiz. Bu düşünce genelde maddiyatla çok fazla haşir neşir olan insanın fıtratında vardır.

Fakat; bazı insanlar da vardır ki; yaptıklarını dünyevi maksatlar için yapmazlar. Onlar mana aleminde beklentilerin en yüce beklentisi için çalışırlar. Hiç bir zaman yılmazlar, hiçbir zaman korkmazlar, hiçbir zaman verilen görevden kaçmazlar.

Hiç bir zaman şikayet etmezler. Her yaptıkları işte Allah rızasını gözetirler. Dünyevi beklentileri olmaz. Uhrevi beklentileri ön plandadır. Onlar kudsi bir davaya inanmışlardır. ’’Onlar dava  erleridirler.’’

Dava adamı olmak kolay değildir.

Dava adamı olmak yerine gelince işkenceyi, hakareti, açlığı, susuzluğu, uykusuzluğu yerine gelince hicreti yerine gelince uzleti ve her şeyi göze alabilmektir.

Dava adamı olmak ölüm meleği geldiği zaman bile ‘’ah davam ‘’ diyebilmektir.

Dava adamı olmak bütün zorluklar karşısında bile “Eğer, inanıyorsanız üstünsünüz… „ ( Al-i İmran 139 ) ayetini hatırlayarak yılmamaktır.

Dava adamı olmak Hz Ebubekir gibi “Ya Rabbi! Benim vücûdumu cehennemde o kadar büyüt ki, başka kullarına orada yer kalmasın! Diyebilmektir.

Dava adamı demek Üstad Bediüzzaman gibi ’ Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur’’ diyebilmektir.

Dava adamı olmak kuldan değil Allah’tan korkmaktır. Ve bu korku ile hayatına yön vermektir.

Dava adamı olmak tohum olmaktır. Kendisi çürürken yerine meyveleri yetiştirmektir.

Dava adamı olmak hayatta kendisine zulm edenlere bile beddua etmemektir. Onların ıslahı için Allah’a dua etmektir.

Dava adamı olmak firavunlar kucağında büyüyen çocuk musa’ları safına almaktır.

Dava adamı olmak on sene sonrayı değil yüz seneyi görüp ona göre yaşamaktır.

Dava adamı olmak makamlar ve servetler karşısında  nefsini unutmaktır.

Evet, dava adamı olmak  Üstadın deyişiyle: Benim dilim ölümle susturulsa, pek çok kuvvetli diller benim dilime bedel konuşacaklar, o hizmeti idame ederler. Hattâ diyebilirim: Nasıl ki bir tane tohum toprak altına girip ölmesiyle bir sümbül hayatını netice verir; bir taneye bedel yüz tane vazife başına geçer. Öyle de, mevtim, hayatımdan fazla o hizmete vasıta olur düşüncesi ile hem hal olmaktır.

Ne mutlu davasını hakkıyla yaşayan ve yaşatanlara. Selam ve dua ile…

Hamit Derman

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin