Evet dönmeyeceğiz

Risale-i Nurun bizlere öğrettiği ve bizleri emniyet selȃmet ve celȃdetle yürüttüğü ve ilerlettiği bu cadde-i  Kübrȃyi  Kur’aniyeden, manevi cihad-ı diniyeden dönmeyeceğiz. Yolumuz Kur’an yolu, Rehberimiz Risale-i Nurdur. Söz verdik Allaha Dönmeyeceğiz. Söz verdik Kahraman Üstada dönmeyeceğiz.

Bu yol aşk, çile, cefa ve ızdırab yoludur. Bu yol tarihe şeref veren isimsiz kahramanların yoludur. En sarp kayalar en geçit vermeyen dağlar. En uçsuz bucaksız çöller ve en dipsiz deryalarla da karşılaşsak yinede dönmeyeceğiz Kudursa ehli dünya dönmeyeceğiz. Çünkü söz verdik Yüce Allah’a, vazgeçmeyeceğiz. Cihan işitsin bunu bu yolda yaşamın ne kadar ilerlerse de, yürüyüşümüz yavaşlasa da bu yolda ölümü hiç düşünmeden daima ilerleyeceğiz.

Küffarın önünde, dönmemek için, Fıratı geçtikten sonra yaptırdığı köprüyü yıkan Hz. Ebu Ubeyde (r.a.) gibi dönmeyeceğiz. İspanya önlerinde geri dönmemek için gemileri yaktıran islamın muzaffer komandanı Tarık Bin Ziyad  gibi dönmeyeceğiz. Sadece ve yalınız münhasıran İ’la-yı Kelimetullah için, yani hakkı cihana ilan için, asırlarca şimalde at koşturanlar gibi dönmeyeceğiz.

Atını deryaya sürerek: “Ya Rabbi bu derya ilerlememe mani olmasaydı Senin Ulu Adını yaymak düşmanlarını kahretmek için dönmemek üzere daha da uzaklara gidecektim.” Diyen Ukbe Bin Nafi gibi dönmeyeceğiz.

İslam Kahramanlarından ve Cengiz’in ordusunu müteaddit defa mağlȗb eden Celaleddin Harzemşah gibi, harbe giderken vüzerası ve etba-ı Ona, “Sen Muzaffer olacaksın Cenabı Hak Seni galib edecek.” Dedikleri zaman, Ben Allahın emriyle cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım, Cenabı Hakkın vazifesine karışmam; muzaffer etmek  veya mağlub etmek Onun vazifesidir diyen ve Muazzez Üstad Bediüzzaman Said Nursi (r.a.), aynen Bende Celaleddin Harzemşah gibi, Benim vazifem hizmet-i imaniyedir, muzaffer etmek veya etmemek Cenabı Hak’kın vazifesidir diyen İslam Kahramanı gibi, bizde ihlas ile bu yolda yürüyecek, sürünecek fakat asla dönmeyeceğiz İnşaallah.

Yirminci asrın ufuklarında artık hakkaniyeti tebellür eden Risale-i Nur’un dem ve damarlarımıza şiringa etti; İslama hizmet, İmana  hizmet ve Kur’ana hizmet davasından dönmeyeceğiz. “Anadan doğmak ölmek içindir” demişler. Hakikaten ölmek insanın en büyük bir meselesidir. Ama yatarken ve evinde ölmek var. düşmanın önünde kaçarken ölmek de var. Bir de İlahi Davası uğrunda, işini, evine terk etmiş dershanede ölmek var.

Ya Rabbi bizi hangisinden razı isen o yolda öldür, fakat döndürme! Ȃmin… Bu imana hizmet yolunun başında “Evinden ve işinden, evlad-ı ıyȃlından geçenler bu mukaddas davaya her şeyini feda edenler. Ey Mübarek Kardeşler buyurun geçebilirsiniz!” yazacağız. Kafir müşriklerin elinden Habbab (r.a.) “Senin yerinde Muhammed (A.s.m.) olsun sen rahatça yaşa! Dediklerinde, O büyük ruhlu Mücahid, “Ben yıllarca böyle kalmaya razıyım. Fakat Resülullahın ayağına bir diken batmasına tahammül edemem.” demiş, onun gibi diyerek şehid olmak ne büyük saadettir.

Ya Rabbi bizi İhlasla yaşat ve böyle bir imanla şehid et! Alemi İslama indirilen darbelerin en evvel kalbe indiğini hisseden, Muazzez Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin yolundan Dönmeyeceğiz! Bir asra yaklaşan ömrünü takip,tehdit zulum ve işkence ile esarette geçiren ve ruhunu saran vecd ve ilhamdan aldığı kuvvetle küfür ȃlemine meydan okuyan. “Milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım demiş. Üstadımız:  Vücudum yanarken gönlüm gül ve gülistan olur demiş.”  Üstadımın rızasından bizleri ayırma Allahım, Öldür fakat döndürme Allahım. Ȃmin sümme ve sümme Ȃmin…

Evet Üstadın yaşı 90 civarında iken ağırlık kilosu 36 imiş 21 defa zehirlemişler  28 sene işkence etmişler. Abisi Abdülmecid’e demiş 111 gün sonra seni de alacaklar, gayret vererek canını sıkma demiş, orada hanımın gibi sana bakarlar demiş. Evet tam 111 gün sonra Abdülmecid ağabeyi de hapsetmişler.

Allah cümlemizi zalimlerin şerrinden korusun Amin!…

Bu hakikatleri sizinle paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: