Ey Allah’ın Verdiği Nimetlere Şükretmeyen İnsan

Merak ediyorum sen insan olmayı nasıl hak ettin. İnsan olmak için dilekçeni nereye verdin. İki göz iki kulak bir burun istemeyi unutmamışsın. Hele lokmayı çiğnemek için alt ve üstten birer kemik değil, dişleri temizlemeye dikkatsiz olduğunu bildiğin için 33 diş istemişsin bravo sana. Ya parmaklarına menteşeler de koydurmuşsun. Hatta çapayı, küreği ve diğer eşyaları eline alabilmek için baş parmağını ötekilerden ayırttırmışsın. Hele iki sıvı maddeyi biri diğerinden ayırmak için böbreklerine bir milyon süzgeç koydurmuşsun. Hayır Hayır bunları sen isteyememişsin fakat Allaha bunlara senin ihtiyacın olduğunu bildiği için ona bütün bunları sana hibbe etmiş.

Böbrek dedik. İnsanların yaptığı diyaliz makinesi 77 kilo ağır olduğu halde kanın ancak % 44 temizleyebildiği halde Allahın insana beline koyduğu böbrekler 250 gram ağır oldukları halde kanını idrardan %100 temizleyebiliyor. İnsanın kuvve-i hafızası buğday tanesi kadar olduğu halde kütüphaneler dolusu kadar bilgi o buğday büyüklüğünde kuve-i hafızana sığabilecek kapasitede yapılmasını Allah c.c yapmıştır. Hatta tariften ȃciz olduğumuz minimum duygularla vücudumuzu teçhiz eden Allahımıza ne kadar şükretsek azdır. Minimum dedim evet, senin vücudun inşa edildiği tuğlalarına hücre deniliyor. O hücrenin büyüklüğü bir m.m kare içerisine 8.000.000 hücre sığıyor.   O hücre içerisinde 1.000.000 protein, 8.000 amino asit, 5 element ve 40.000 tane atom mevcut. Halbu ki: Ünlü İswiçrelı Matematik Bilgini Prof. Dr. J. Monsma adlı eserin 18 sahifesinde şöyle diyor: Bir milyon proteinin tek bir proteini tesadüfen orada yer alması için on numara önünde 243 sıfır konulması lazım. Maalesef ansiklopedilerde öyle bir rakam yoktur. Yine bir hücrede 25.000 aded DNA molekül bir o kadarda RNA molekül mevcut. İnsanın vücudunda bu moleküllerin yaptıkları faaliyetleri kaleme alabilsek 1.000 cilt kitap 1.000 er sahife büyüklüğünde bilgi dolu kitaplar oluşturur. İnsanın vücudunu ayakta tutan kanın yarım damlasında 5.000.000 al yuvarlar, 250.000 adet trombosit ve 10.000 adet ak yuvarlar mevcut. Bütün bunların oluşumunda insanın becerisi yoktur kardeşler. Bunları yapan Allahtan başka kim yapabilir ki?

Evet madem ki insan kendi vücuduna tek bir kıl yapma gücünde değildir. Peki böyle mu’cizevari bir varlık olan bu insan  nasıl meydana geldi soran herhangi kafası çalışmaz olursa? Evet, kardeşler bizi hiçten yoktan Allah inşa edip yaptı. Anne ile babamız yalnız birer sebeptirler. Onların her ikisine Allah birleşme isteği vermiş biri diğeri ile birleşmek için canlarını verirler. Onlarda öyle bir aşk ve şevk olmasa idi bu dünya insansız boş bir sahra gibi olurdu.

Bu birleşmenin neticesinde akıl almaz bir netice meydana gelebiliyor. Bunu izaha başlayalım birleşme esnasında Allah babaya 225.000.000 hücre attırıp annemizde ki, tek bir hücreyle tam ona denk olan ile birleşmeleri için annenin karnında 7-8 saat çarpışma vuku bulur. O hücreler biri diğeri ile birleştikten sonra iki hücreden bir hücre olup annenin karnında yavaş yavaş büyümeye başlar 1 mm olur. 1 cm olur, cenin yavaş yavaş bir miktar büyüyünce annesinin vitaminlerini emmek için annesine göbeğinden bağlanır ve ona lazım olan vitaminler annesinde yok ise, o vitamini annesi bulması için zavallı annesini sağa sola gönderir. Hatta toprak bile annesine yedirir ve doğduğu zaman, sert yiyecekleri yemesi için dişleri olmadığını bilen Allah yavruya mükemmel bir gıda olan sütle dolu iki çeşme annesinin göğsünde o yavru için Allah hazırlar. Onu annesi mi dedi yavrumun dişleri yok yavruma dur ben biraz süt yapayım. Yok kardeşim, yalınız bu kadar değil, o doğan çocuk büyüyüp adam olacak, hayatı boyunca ona ne lazım ise her şeyi onun için Allah hazırlamış. Onun için ışık olarak güneşi oraya O çakmış, suları yer altına depolamış, oksijeni ağzına kadar getirmiş. Hatta gezegenlerden başımıza hangi meteor düşmemesi için, üstümüze gaz tabakasından meydana gelen bir atmosfer koymuş. Ve kara ve basit topraktan çok çeşit yiyecekleri halk etmiş. O kara ve basit topraktan bal gibi kavunu yaratmış. Kokusuna doyulmaz karanfil, gül ve türlü türlü yiyecekleri bizim içn yapmış. Bunları yapan gözsüz şuursuz akılsız tabiat değil. Basit  topraktan onları Allah yapıyor. Evet böyle bilin benim kız ve erkek kardeşlerim.

Kardeşlerim ile bu malumatımı paylaşan kardeşiniz:

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: