Füze Kalkışı

Bazen hayatımızda yeni bir şeylere başlamak için bütün şartların yerine gelmesini, her şeyin en uygun halinde bulunmasını ya da başkalarının başlangıç kabul ettiği bir şeyden kuvvet almayı isteriz ve hatta bu şartlar olmazsa “başlangıcımıza” başlayamayacağımızı sanırız. Her şey tıpkı uzaya fırlatılan roketlerin kalkış anı gibi en uygun şartlarda olmalıdır; hava güneşli, nem optimum, katılan insanlar pür dikkat, işinin ehli veee kalkış için son 3 saniye.. 3.. 2..1.. ateş.. ve füzemiz ateşlenip semada süzülerek kendine çizilen rotada ilerler.. gibi hayallerle başlangıcımızı erteler dururuz çünkü o kalkış prosedürünün şartları bir türlü bir araya gelmez.. O şartlar yok mu, o şartlar.. Bi bir araya gelseler biz de füze gibi fırlayacağızdır ama işte.. Bir türlü nasip olmaz; hafta geçer, ay geçer, yıl geçer, bizim füze rampada; yani istekler ve yeni başlangıçlar kursağımızda kalakalır..

Oysa her yolculuk bir tek ufak adım ve hatta sadece bir niyetle “başlar”. Niyet varsa ve o niyeti vücuda çıkarmak için bir tek ufak adım atacak kuvveti –şimdiki tabirle, iç enerjiyi- Rabbimize istinad ile bulabiliyorsak yolculuğa başlamışız ya da başlayabiliriz demektir. İllaki füze kalkışına gerek yoktur..

Mesela bilgisayarla işlerimi bitirmeme 5 dakika kala yarın yapacağım çalışmanın başlığını atıp word ü kapatabilirim; ya da meşgalelerin sıkışık anından kopup 2 dakikada bir müslüman kardeşime 2-3 satırlık bir hal hatır mesajı atabilirim; otobüsten inmeden bir dahaki okumamı hangi konu üzerinde yapayım diye belirleyip, postiti o sayfaya aceleyle yapıştırıp kitabımı kapatabilirim.. Bir şeyi bitirirken yada şartlar en “olması gereken” durumda olmasa da yeni bir başlangıcın adımını atabilirim.. Bu ufak hareketler niyetlerimin varmak istediği gaye-i hayale göre yolculuğumun ilk adımları olabilirler.. Ufak adımlar olmakla birlikte niyetimin nihayetine giden yolculuğumun ilk habercileridirler. Bu mananın geldiği hakikat ise Fahr-i Kainat Efendimiz(ASM)’ın bir sünnetidir. Rasulullah(ASM) Kur’an’ı hatmedip bitirdiğinde Fatiha Suresini ve Bakara Suresinin başından ilk 5 ayetini de okuyor böylece yeni bir hatmin niyetini almış oluyor ve bize de bu manada büyük bir ders bırakıyordu.

“Nâs ve Fâtiha sureleri ile Bakara suresinin başından beş âyet okumak sünnettir. Bu konuda Übey b. Ka’b: “Resûlullah, Nas suresini okuduğu zaman, Fatiha suresine başlar, sonra Bakara suresinin başından “ve ülâike hümü’l-müflihûn”a kadar okur, hatim duasını yapar, daha sonra da kalkardı” (Suyûtî, ltkân, I, 313) demektedir.”

Öyleyse şu hayat güzeranında füze kalkışlarını beklemeden bir “La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyül aziym” çekerek her an yeni başlangıçlara Rabbimizin inayetiyle niyet ederek yolculuğa kaldığımız yerden devam edebiliriz.

“Herkese hayırlı yolculuklar” derken; “kaptanımız Muhammed(ASM) ve her ihtiyaç duyduğunuzda kalbimizin üstündeki dua tuşu ile bize inayet ve himayet edecek olan Rabb-i Rahimimimiz her yeni başlangıcımızda muinimiz olacaktır” hatırlatmasını da kalbin cebine koyalım.

Kim söylemiş bilmiyorum ama bir hakikate temas ettiği için kıymettar olan şu sözü inşallah idrak edelim:

“Her büyük yolculuk ufak bir adımla başlar”..

Nabi

www.NurNet.Org

Sende yorum yazabilirsin