Hakka yönelin, Huzur bulun

Sevgili dostlar, bir millet değerleri ile büyür, fark oluşturur, toplumun fertleri arasında manevi bir bağ oluşturup, toplumsal muhabbetin oluşmasına katkıda bulunabilir.

Şu yüzyılın değeri olarak da dünyada bize bir fark kazandıran Said-i Nursi ve dolayısıyla Risaleyi Nur külliyatıdır.

Tabi ki ben, herkesin Nur talebeleri gibi Risale ile vakit geçirmesini bekleyemem, ben dahi bazen okur, bazen dinlerim, ama yılda/iki yılda bir katıldığım bir haftalık okuma programında bir yıllık motivasyon aldığımı söylesem inanın.

Bu sene yine bir programa katılma fırsatım oldu, anacak “Tarihçeyi Hayat” gibi kapsayıcı bir kitabı okumaya yeltendim, ama kitap kalın bir kitaptı ancak bir kısmını okuyabildim, inşallah devanın evde tamamlarım. Fakat o okuduğum kısmı dahi birkaç yazı yazmama ışık tutacak kadar bana ufuk verdi.

Mesela “Bu gün sulh-i umumi, affı umumi ve ref’i imtiyaz bize gerek” ifadesi fevkalade bir paragraftı ve nice işaretler içeriyor, ileride bir kompozisyon edası ile ele alırım inşallah.

Bu tür programlarda Risaleye hakim ehil kimseler tarafından günün şartlarına hitap edip, var olan sorunları çözmeye yönelik konular ele alınır, mütalaa edilir ve dinleyicilerle birlikte doyurucu neticelere ulaşılır.

Kadri Hoca adında bir Fizik mualliminin 25.sözden yaptığı mütalaalı dersini ve o dersin günümüze bakan yüzünü sizinle paylaşmak istiyorum.

Günümüz medeniyetinin, sosyal hayata felsefi bakışı; Kuvveti, Menfaati, Cidali ve Menfi milliyetçiliği yaşamın gereğini olarak meşru görürken,

Hikmeti Kur’anıye; Hakkı, Fazileti, Teavunu ve Rabıtayı diniyi önceler.

Gelin şu iki bakış açısının insanlığa getirisi ve götürüsünü beraber ele alalım.

Medeniyeti haziranın meşru gördüğü;

*Kuvvetin özelliği tecavüzdür,

*Menfaatin şeni daha çok kazanayım düşüncesiyle kavgadır,

*Cidalim şeni acı bir yarışma ve boğuşmadır,

*Menfi milliyetçilik ise hedefi başkasını yutmak olduğu için tecavüzdür.

Bir de Hikmeti Kur’aniyenin bize gösterdiği yola bakalım.

*Hakkın şeni ittifaktır, huzurdur.

*Faziletin şeni dayanışmadır, rizay-i ilahidir.

*Teavünün şeni birbirinin yardımına koşmaktır,

*Dinin şeni ise kardeşliktir, kaynaşmadır.

Maalesef günümüz insanı batı batı diyerek ilk dört kavramın içinde, boğulmakta ve insanlık kan kaybetmektedir.

Güçlü hakkı tanımıyor,

Menfaat, fazilete ve rızayı ilahiye yol vermiyor,

Cidal ise “hayat mücadeleden ibrettir” ifadesi ile “fırsat bulsam da arkadaşımın eline geçeni ben kapayım” düşüncesiyle yardımlaşma hissini toplumda öldürmüş,

Ünsuriyet ise menfi milliyetçilikte derc olmuş,” benim ırkım, benim ırkım” dedirterek insanlığın huzur kaynağı olan dine sırayı vermeyip, toplumda huzur yerine mutsuzluğa hizmet ediyor.

İşte günümüzün batı kaynaklı, insana bencillikten başka bir şey kazandırmayan, bize yabancı değerler, yine işte inanç ve kültürümüzün birer meyvesi olan ve insanlığın değerine değer katıp, hayatın kalitesini arttıran değerlerimiz.

Ey Hasan’ımızın bozulmuş hali Hans,

Ey Meryem’imizin bozulmuş hali olan Mery,

İstersen vakit varken özüne dön, hayat ile barışık yaşa, huzur bul, dünya ve ahretin mesut olsun,

İstersen yabancı kültürüne özenip, kompleksli bir hayat yaşa dünyada mutsuz, ahrette melül ol. Tercih senin.

Ben dersi keyifle dinlerken, hocamız bundan hazduyup bana bir soru sordu, maalesef o anda kısmen dikkatim dağılıştı ve cevap veremedim ama sonradan o sayfayı okudum bir de baktım ki şöyle diyor;

Kur’anı mucizül beyanın Zekatı emretmesi ve Rıbayı yasaklaması öyle bir değerdir ki aslında bir çok hayırlı meselelerin kapısı onunla açılıp, bir çok şerrin kapısı da onunla kapanıyor.

Faiz nizamında “sen çalış ben yiyeyim” zihniyeti hakimken, Zekat vermeyenlerin ise “karnım tok olduktan sonra başkası aç mıdır? tok mudur? beni ilgilendirmez” fikri yaşıyor.

Peki bu yaklaşım insana/insanlığa yakışıyor mu? Elbette ki hayır, yani aç insanı görüp de durumundan etkilemeyen zaten insanlıktan çıkmıştır. Onun içindir ki “komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyor yüce Peygamberimiz Muhammed aleyhisselatuvesselam. Üstelik burada komşunun dini/diyaneti, aidiyeti de sorulmaz.

İşte Kur’an medeniyeti böyle bir medeniyet. Öyle ki bir çok hayır kurumları/oluşumları bir araya gelse bu zekat müessesi kadar topluma bir değer katamaz. Bu münasebetle hakka yönelin, huzur bulum diyorum.

Selam ve selametle

Eyüphan Kaya

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: