Her çocuk “yapabilme gücü”ne sahiptir (4)

Maalesef günümüz yetişkinlerinin kimi zaman evde kimi zaman markette kimi zaman da okulda el birliği etmişçesine çocuklarında bu tükenmişliği oluşturma gayreti içinde olduklarını görüyoruz.

Örneğin, sınıf içinde meraklı bir öğrencinin tutumunun öğretmeni mutlu etmesi gerekirken, belki de eğitim sistemindeki çarpıklıktan, bu tutum öğretmenin tepkisini çekebiliyor. Öğretmen çocuğun merak duygusunu söndürmeyi kendine verilen görevleri yapabilmek, sınıfta hâkimiyet sağlayabilmek için bir zorunluluk olarak görüyor.

Evet, çocuk bir sonraki sefer derste soru sormayarak öğretmenin sınıfa hâkimiyetini kolaylaştırır belki ama çocuğun bastırdığı merak duygusunun sonucunda kaybettiği şey “öğrenme hevesi”dir. Maalesef günümüz eğitiminin temel kaybı budur.

Çocuğun içsel gücünü kaybetmesi durumunda suni bir dış desteğe ihtiyaç duyulacaktır. İşte yetişkini yoran şey de budur.

Çocuğun içsel gücünü tüketen yetişkinin, çocuktaki bu gücün yerine kendi zorlayıcılığını yerleştirmeye çalışması, bir süre sonra hem çocuk hem de yetişkin için işkence gibi sıkıntı veren bir duruma dönüşür.

Bu durum kanatları kırılıp yapay kanat takılan güvercini uçurmaya çalışmak gibi trajik bir öyküdür aslında.

Bu açıdan bakıldığında görülecektir ki çocuk eğitiminin özü çocuğun dünyasını hissedebilmek ve onda zaten var olan potansiyelin kaybolmadan yaşama hazırlanabilmesine rehberlik etmektir.

Bir yetişkin kendini çocuk adına geliştirmedikçe kaba bir eğitimciden başka bir şey olamaz. Kaba eğitimci durumundaki yetişkinlerse kendileriyle çocukları arasına belli bir mesafe koyarak buyurucu konumuna geçer. Bunun sonucunda çocuklarından bitmek bilmez beklentileri olan buyurucu konumdaki yetişkin yerine getirilmeyen beklentileri nedeniyle de sinir krizlerine girer.

Çocuk eğitimine girişen bir yetişkinin ilk hedefi yaşama çocuk gözü ile bakabilecek yeteneğe erişmek olmalıdır. Bu da kişinin kendisinde var olan üstünlük tutkusunu bırakıp tevazu ile çocuğuna yaklaşması ile mümkündür. Çünkü büyüklük tutkunluğu olan kişilerle çocuk eğitimi olmaz.

İşte o zaman bir çocuğun çekmeceleri karıştırmasının şımarıklıktan değil merak duygusundan olduğu görülür. Başka bir çocuğun da yoldaki su birikintisine zıplayarak basmak istemesinin “anne baba sözünü dinlememek” için değil suyun çıkarttığı sese ve kenara doğru sıçrayışına tebessüm ederek bakmak istediği için olduğu görülür.

Uzman Pedagog Dr. Adem Güneş

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: