Herkes İçin Önemli!

Benim nazarımda ebedi hayata yardım edecek en küçük bir mesele bile küçük değil büyüktür, bu sebepten dolayı, biri ile aramızda geçen bir konuşmayı sizinle paylaşmak ihtiyacını hissediyorum ve siz kardeşlerimle paylaştığım için mutluluk duyuyorum. 

Saygı değer Kardeşlerim! Dinini, canını , vatanını, ırz ve namusunu korumak için şehit düşen ecdadın torunları olan bizleri dinimizden etmek için, hiç tahmin etmediğin kimselerden, onların içinde,  kardeşimiz, komşumuz veya arkadaşımız tarafında akıl almaz safsatalar önümüze serilmektedir.  Aslında dış kaynaklı olan bu entrikalı fikirlerden doğan kelimeler memleketimizin insanına  da haddinden fazla tesirini göstermektedir. Bunlar elbette yabancı fikirlere aldanıp nefsin desiselerine uyan birilerinden başka değil. Onların önlerindeki ölüm kendilerini ejderha gibi beklediği için, bunlarda hazırlıksız oldukları için, ümitsiz kalıp kendilerine ümit vermek için, düştükleri sapık fikirlerin çukurdan çıkma  çaresini ararken, kendilerine ümit vermek maksadıyla, tahmin edilmeyen fikirleri başkasına da empoze etmeye çalışıyorlar. Bunlardan biri bana karşı  kendini haklı çıkarmaya çalışırken, şöyle bir ifade kullandı:

Her yerde her zaman alın yazısı diye bir kelime kullanıyorsunuz. O zaman mademki benim alnımdaki  yazım böyle biri olmam varmış, ben yaptığım işlerden, hal ve harekatımdan ne için mesul olayım? Dedi. Bende ona şu sözlerle karşılık verdim:

1-Sen çok sevinmelisin ki senin alnındaki yazın  hiçlikte kalman yokmuş, Allah yokluk aleminden varlık alemine seni atarken  en zararlı halden kurtarmış, çünkü bir taş olmak bile yok olup hiçlik aleminde kalmaktan daha iyidir.

2-Senin sevinçlerin vücudunun her tarafına aksetmeli ki, senin alnının yazısında dağda bir taş olmak da yokmuş noksansız bir insan olmak varmış.

3- Sen çok memnun olmalısın ki senin alnındaki yazın bir dağda bir tiken olmak değilmiş de vücudunun bütün azaları yerli yerinde bir insan olmuşsun.

4- Sen niye sevinmiyorsun ki senin alnındaki yazını Allah öküz veya inek olmanı yazmamış de mahlukatın en şereflisi olan insan olmanı daha ezelden yazmış.

5-Sen ne kadar çok sevinsen azdır ki, senin anlının yazında yerlerde sürünen bir yılan olmak yokmuş da insan olmak varmış. Acaba buna karşı teşekkür etmen lazım olduğunu kabul etmemen için mi bu safsataları öne sürüyorsun.

6-Sen kendini çok bahtiyar hissetmelisin ki senin anlında bir at veya bir merkep- eşek olman yazılı değilmiş ve O Allah sana  öyle bir akıl vermiş ki başkalarına karşı aldanman şöyle dursun, haksız olduğun halde, kendini haklı çıkarmak için beni bile aldatmaya çalışan noksansız bir insan olman varmış. İnsanların en dinsizi bile eşek olmaya razı olmaz, O hayvana ne namaz ne oruç tutmak olmamakla beraber hiç kimse eşek olmaya razı olmaz.   

7-Sen çok şanslı biri imişsin ki senin anlının yazısında Rusya’da bir Rus gavurunun oğlu, veya İsrail de bir Yahudi’nin evladı olmak yokmuş de cehennem ateşinden kurtulabilmeye sebep ve cennette ebedi bir mutluluğu kazanabilmene vesile olan Müslümanlık şerefi ile şereflenmiş Müslüman anne ve babadan doğmuşsun, bu kadar iyilikleri senin üzerine toplayan Allah’tan  niye ağlaşıp, ne akılla şikayete cesaret ediyorsun.

8- Sen çok şanslı biriymişsin ki senin anlında ayaksız biri olman yokmuş, çok rahat yürüdüğüne niye şükretmiyorsun da anlının yazısından şikâyet ediyorsun. Allah korusun ayaksız biri olsa idin yürümek için her an ve zaman başkasına muhtaç olacaktın.

9- Senin alnındaki yazın elsiz biri doğmaman varmış, ondan  ötürü ne kadar şükretsen azdır. Çünkü elsizler ne çalışabilir, ne de herhangi bir iş yapabilir, hatta başkasının yardımı olmadan, kendileri ne yiyebilir, ne içebilirler, her işini başkasına gördürmek zorundadırlar. Peki anlat bana senin ellerini annen mi yoksa baban mı yaptı, yoksa kendi kendine mi oldular, yoksa akılsız gözsüz sağır olan tabiat mı yaptı? Hayır asla! Onları ve her şeyi Allah yaptı fakat çok zavallısın ki şükretmiyorsun.

10-Sen çok şanslı bir insanmışsın ki senin alnında gözsüz veya kulaksız biri olman yokmuş. Öyle olsa idi senin halin ne olacaktı? Her zaman senin elinden biri tutup gezdirmek mecburiyeti ile hayat sürdürmeye mecbur kalacaktın. Görmediğin için renk diye bir şey bilmezdin. İşitemediğin için karşındakiler ne kadar bağırsalar fayda vermeyecekti. 

11-En şanslı tarafın şu ki, senin anlının yazısında akılsız bir aptal olmamandır. Evet akıllı insan aklın ne kadar kıymetli olduğunu bilemeyebilir. Şimdi sana sorayım, olduğu gibi bütün dünyayı sana versem, aklını bana verir misin? Mademki vermezsin sen o kadar  kıymetli olan aklını nerede ve kaç paraya aldın? Yoksa kıymetini bilmeyen kimse mi sokağa attı de sen aldın. Bunu da unutma ki, sağlam insanlar azalarının kıymetini bilmeleri için, Allah bazılarını sakat yaratmış, Allah ahirette onlara ötekilerden daha mükemmel azalar ve üstün makamlar vererek adaletini gösterecektir.

12- Acaba senin anlının yazısıyla Allah senin iradeni elinden almadığından mı şikâyet ediyorsun, seni kumarhaneye ve  meyhaneye zorla iten mi var? Camiye gitmemen için senin önünde hangi engel duruyor? Şeref ve haysiyetli olabilirdin, seni kim tuttu niye Allaha makbul bir kul olmak için aklını ve iradeni kullanmadın, hatta ne cesaretle inceden inceye hesap verilecek o mahkemeye gitmek için dar çukur olan o mezardan geçeceğini düşünmüyorsun da alın yazından şikayet ediyorsun?

Bu izahtan sonra şikayetin nedir bana anlatırmısın? Seni 1.300.000 çeşit varlıkların üstüne çıkarıp, sonsuz nimetleri senin önüne seren Allaha teşekkür etmemek için mi alın yazısından şikayet ediyorsun. Sen serbest ve hürsün, şikayette edebilirsin, ama hayatının hesabını vermek için o dar mezara girip orada hayatının hesabını inceden inceye vereceğini sakın unutma ha!  Kelimeleri ile ona cevap verdim.

Şimdi size soruyorum acaba ona saydığım bu kelimeleri siz nasıl buluyorsunuz?                    

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: