İki hayatı cennet yapan hasletler

Unutmayalım ki iki kutup arasında yaşıyoruz.
1- Peygamberimiz a.s.m. Buyurmuş “Men temesseke bi Sünneti inde fesadi ümmeti felehu ecru miete şehid.” Yani: Kim ümmetimin bozguna uğradığı zaman, benim sünnetime sım sıkı sarılırsa, ahirette ona yüz şehid derecesi verilir. Bu hadis yaşadığımız devre işaret ediyor.

2- Üstad Bediüzzaman hazretleri buyuruyor; bir keşfelkuburun müşahedesi ile, kırk vefiyattan bir yerde birkaç, bir yerde iki, bir yerde yalınız bir kişi imanla ölebilmiş diyor. Üstada sormuşlar oranın insanları namaz kılmazlar mıydı? Üstad onlar namazlı insanlar idiler buyurmuş. Yani imanında en ufak bir şüphesi olanın namazları ve diğer ibadetleri, boşa gider.

Şimdi yüz şehid derecesini kazanmayı muvaffak olmak için başta imanımıza her taraftan gelen saldıranların şerlerinden kurtarmamız için dalgınlığı bırakıp uyanık olmak icap eder. Sonra Allahın emirlerine yerine getirmek için samimi bir gayret ile her zaman hazır durmak lazım. Bizi yoktan var eden Allah’ımıza karşı vazifemizi terk etmemek için, ihlasla Allahın her emrini yerine getirmeyi tavizsiz yerine getirmek; yasaklarından da çekinme gayretini kendimizde yerleştirmek için deruni kalp ile gayret sarf etmek icab eder.

Çok kötü bir devirde yaşadığımızı bilip, fazla eş dost edinmemek lazım. Laubalilikten kendimizi kurtarmak için her zaman ciddi çalışmak. Bunlara muvaffak olmak için kendimize güvenmekten kurtulmak icap eder. Yaptığımız kusur ve günahlı işlerimizi bir daha yapmamakla, onları küçük görmemeye çalışmalıyız.

Kötü devirdeyiz dedim. Düşünün en şerefli mahluk olan insanların çoğu, onu yoktan var eden Allah’ına karşı lazım olan ibadetleri terk ettiren nefis ve şeytanın emirlerine uyup, aklın Allahın emirlerini yerine getirme emrinin aleyhinde hareketlere devam ediyorlar. Lazım olan ibadetleri yapmayıp, çoğu terk ediyorlar. Bununla kırk vefiyattan tek biri imanlı gidenler sınıfına körü körüne katılıyorlar. Akıllı insan bu düşündürmez mi. Yüz şehid derecesine çıkabilme fırsatı elindeyken nefis ve şeytanın emirlerine uyarak kendilerini cehenneme birer odun yapma yolunda çoğu ilerliyor.

Kardeşler yapıp ne yapıp bir an önce yaptığımız günahlara pişman olup bir daha yapmayacağımıza Allahımıza söz verdikten sonra tahkiki imanı elde etmek için, imanımızı delillerle pekiştirip; kalbimizdeki imanımızı ispat etmek için delillerle pekiştirmek için Risale-i Nurları okuyup, okunan yerlere gidip ders alalım. Çünkü bugün taklidi imanı korumamız lazım ancak onunla, yalnız nakillere dayanan imanla karşımıza çıkanlara ve ateistlere lazım olan cevabı verebiliriz. Risale-i Nur eserlerini gayret edip okuduktan sonra. Onlardan aldığımız delillere dayanarak Allahın emirlerini harfiyyen yerine getirmeye gayret edelim ve o delillere dayanarak dini vecibeleri yaparız inşaallah. O eserlerden alınan tahkiki imanla, namazımızı aksatmadan kılarız, orucumuzu tutarız, zekâtımızı veririz ve haccımızı da eda ederiz inşaallah.

Bunlarla kalmaz, müslümana lazım olan tüm haramlardan kaçar, içki gibi haram olanı içmek şöyle dursun. sigarayı da içmeye tenezzül etmeyiz. Yani yalnız haramlardan değil, şüpheli şeyleri de yapmaktan kaçarız. Yani başta günahlı şeylerden kaçar. Sonra bütün sevaplı işleri yapmaya gayret ederiz.

Evet tahkiki iman sahibi olan kimse; anne babasını huzursuz huzur evine götürmez ki, iki ayaklı canavar seviyesine düşsün. O bilir ki anne babaya hürmet etmek müslümana farzdır. Rızkının bereketli olmasına mühim bir kaynak ve sebeptir. Aile de evlat ve torunları da dinini yaşamaları için ciddi gayret eder. Çok acıdır bugün çok babalar kendi namazını kılar ama zavallı; evlat ve torunlarını cehennemde birer odun parçası olmaları yolda onlar ilerlerken zavallı babanın gözleri asla yaşlanmıyor. Bu da tek parti devrinde müslümanların dine karşı cahil bırakılmalarından, başka değildir.

Bunu unutmayalım ki tahkiki iman sahibi olan biri eş dost ve akrabalara ve çevreye her iki hayat için örnek olma mesabesindedir. Müslüman dünya işleri de Allahın yardımıyla düzgün gider. Müslüman tek kanatlı değil iki kanatlı kuş olmaya benzemeye çalışır. Onun oğlu da namazlı doktor, namazlı mühendis olma yolundadır. Çünkü o bilir ki herkes ama herkes ölecektir ve öldükten sonra, hayatının hesabını vermeye gidecektir. Onun neticesi ya cennette sonsuz mutluluğu kazanma var veya Allah korusun imansızlara cehennemde sonsuz azap var. İmanında şüphe olmayıp, günaha girenler de günahları kadar cehennem ateşinde yandıktan sonra onlarda cennete giderler.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: