İnsanı zirveye ulaştıran haller

Aptal, sağır, kör tabiat yarattı safsatasından kurtulup gerçek yaradanı arama yolunda ilerleme gayreti içerisinde olmak bizim ana vazifemiz olmalıdır. Mademki insanı ve müslüman olan bizi Allah taş yaratmamış, ağaç yaratmamış, insanı korkutan yılan yaratmamış, inek de yaratabilirdi fakat yaratmamış. Hatta insanlığın en alt mertebesinde imansızlardan olan İsrail’de bir yahudinin oğlu veya Rusya’da bir rus gavurunun oğlu da yaratmamış. Toprağı şehit kanıyla yoğrulan Türkiye’de müslüman anne ve müslüman babadan yaratmış.

Hatta ve hatta bu kadarla da bırakmayıp inanıp ibadetleri yerine getirenlere, öteki âlemde sonsuz mutluluk yeri olan cenneti bize Allah vadetmiş ki O’nun sözünde durmaması imkânsızdır. Şimdi bu kadar nimetlerle bizi donatan Allah’ımıza şükretmeyelim mi? Bütün vaktimizin %4 ünü alan ana ibadetimiz olan namazımız için ayırıp namazımızı kılmayalım mı? Yoksa tabiatçıların safsata fikirlerine mi inanalım, ki sonumuz cehennem ateşi olsun.

Peki Tabiat nedir?

Evet tabiat yapıyor diyen inkarcıya ilmi cevap: “Tüm tohumlar, nutfeler (memelilerin yaratıldığı su) ve yumurtalar genelde şekil olarak da yapı itibariyle de birbirine benzer. Tüm bunlarda dört element bulunur; hidrojen, oksijen, karbon ve azot. Fakat, neticede bunlardan değişik canlılar çıkıyor. Mesela, bir kartal yumurtası ile kaplumbağa yumurtası yukarıda bahsettiğimiz gibi şekil ve renk yönüyle birbirine benzediği gibi, yapısı yönüyle de aynı elementlerden oluşur. Fakat, birinden kaplumbağa (tanka benzer bir şey), diğerinden kartal (uçağa benzeyen şey) çıkıyor. Tank ve uçak ne kadar farklı bir teknoloji? Demek ki, her şeye gücü yeten Allah (c.c.) bu tohum, nütfe ve yumurtalara ayrı ayrı programlar yüklemiş ki değişik canlılar bunlardan çıkıyor. Bir bilgisayarın hafızasına ne yüklersen ekranda onu gösterdiği gibi.” Bu kısım riselelerden derlenmiş.

Tabiatçıara cevabımızı devam edelim, her şeyden en büyük manasında olan Allahu ekber: kalbi uyanık olanlara her şeyde Allah’ı net gösteriyor. Mesela canlı canlı herhangi mahluku gözsüz yaratıldığını gördünüz mü? Hayır ve asla! Bir mm. küçüklüğünde bir böceğin önüne parmağımı koydum, öldürmeyeyim diye, zavallı böcek yön değiştirip, hemen diğer bir tarafa yöneldi. Demek ki onunda gözleri var görüyor ve yön değiştiriyor.

Mesela bir tavuk yumurtasına bakalım. Ata sözü: Pişirirsen aş olur, pişirmezsen kuş olur. Yumurta yemekten hiç kimse bıkmaz. Tavuğun yumurtasının kabuğu az daha kalın olsaydı ne olurdu? Tabii ki civciv çıkamazdı. Peki daha az daha ince olsa ne olur? Tavuk yumurtlarken yumurta hemen dağılırdı. Peki yumurtanın bir tarafında biraz boşluk var o nedir? O yumurta, kuluçka altına koyulduğu günden yirmi bir gün için civcive oksijen deposu. Peki onu orada kim ayarladı? Tavuk mu, hayır. Kardeşler: Onu Allah’tan başka hiç kimse yapamaz. Bu başka bir şey değil tabiatçıların yüzlerine müthiş bir tokat.

Şimdi bütün yiyeceklerimizin ana kaynağı olan toprakta ne var ki toprağa buğday tohumu atsan buğday olur. Şeftali çekirdeği eksen bal gibi şeftali olur. Kavuk eksen, kokusuna ve lezzetine doyamayacağın şekilde kavun olur. Karpuz eksen karpuz olur ve saire. Peki bu toprakta nasıl makineler var ki istediğimizi bize yapıyor buyurun diyerek veriyor. Bu da çok mühim, tohumları toprağa atıp mahsulü Allah’ımız bizim ihtiyacımızı bildiği için veriyor alıyoruz. O tohum-çekirdek yokken: onu kim yaptı? Onu bize Allah vermişti ki onsuz kalmayalım. Evet yazda suya çok ihtiyacımız olduğu için 10-20 kilo ağırlığında, içi bal gibi suyla dolu karpuz oluyor. Kuru toprakta o suyu karpuz nerede buldu da karpuz oldu? Kışta C vitaminine ihtiyacımız olduğunu bilen Allah’ımız kış meyvesi olarak nar, portakal, limon, greyfurt ve saire… Bütün bunları Allah’ın yaptığına inanıyoruz. Tabiatçılara da Allah hidayet verir ise kurtulurlar yoksa!

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: