Kabul olmuş dualar, kapıyı açan anahtarlar..

Hepimiz dua ederiz. Çeşitli isteklerimizi Rabbimize yöneltiriz. Bazen kabul olur, bazen olmaz. Duaların kabul olmasında farklı etkenler vardır. Çeşitli örneklerle bunu anlamaya çalışalım.

Kabul olmuş dualar ile lgili bir yazı yazmayı çoktan düşünüyordum. Yaşadığım son örnekler artık yazının vaktinin geldiğini gösterdi. Önce sözlerden ilgili paragrafları birlikte okuyalım.

Dua bir sırr-ı ubudiyettir. Ubudiyyet ise, hâlisen livechillah olmalı. Yalnız aczi izhar edip, dua ile ona iltica etmeli. Rububiyyetine karışmamalı. Tedbiri ona bırakmalı. Hikmetine itimad etmeli. Rahmetini ittiham etmemeli. Evet hakikat-ı halde âyât-ı beyyinâtın beyânıyla sâbit olan: Bütün mevcûdât, herbirisi birer mahsus tesbih ve birer husûsî ibâdet, birer has secde ettikleri gibi; bütün kâinattan dergâh-ı İlahiyeye giden, bir duadır. Ya istidad lisaniyledir. (Bütün nebâtatın duaları gibi ki; herbiri lisan-ı istidadıyla Feyyaz-ı Mutlak’tan bir Sûret taleb ediyorlar ve Esmâsına bir mazhariyyet-i münkeşife istiyorlar.) Veya ihtiyac-ı fıtrî lisanıyladır. (Bütün zîhayatın, iktidarları dâhilinde olmayan hâcât-ı zaruriyyeleri için dualarıdır ki; her birisi o ihtiyâc-ı fıtrî lisanıyla Cevvad-ı Mutlak’tan idame-i hayatları için bir nevi rızık hükmünde Bâzı metâlibi istiyorlar.) Veya lisan-ı ızdırarıyla bir duadır ki: Muztar kalan herbir zîruh; kat’î bir iltica ile dua eder, bir hâmi-i meçhulüne iltica eder, belki Rabb-ı Rahîm’ine teveccüh eder. Bu üç nevi dua, bir mâni olmazsa daima makbuldür.

Dördüncü nevi ki; en meşhurudur, bizim duamızdır. Bu da iki kısımdır; Biri, fiilî ve hâlî; diğeri, kalbî ve kâlîdir. Meselâ: Esbaba teşebbüs, bir dua-yı fiilîdir. Esbabın içtimaı; müsebbebi îcad etmek için değil, belki lisan-ı hal ile müsebbebi Cenâb-ı Hak’tan istemek için bir vaziyyet-i marziyye almaktır. Hattâ çift sürmek hazine-i rahmet kapısını çalmaktır. Bu nevi dua-yı fiilî, Cevvad-ı Mutlak’ın isim ve ünvanına müteveccih olduğundan, kabûle mazhariyyeti ekseriyyet-i mutlakadır. İkinci kısım; lisan ile kalb ile dua etmektir. Eli yetişmediği bir kısım metâlibi istemektir. Bunun en mühim ciheti, en güzel gayesi, en tatlı meyvesi şudur ki: «Dua eden adam anlar ki: Birisi var; onun hâtırât-ı kalbini işitir, herşeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına meded eder

İşte ey âciz insan ve ey fakir beşer! Dua gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medârı olan bir vesileyi elden bırakma, ona yapış, â’lâ-yı illiyyîn-i insâniyete çık. Bir sultan gibi bütün kâinatın dualarını, kendi duan içine al. Bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumî gibi iyyakenestain de. Kâinâtın güzel bir takvimi ol.(Sözler s.331-332)

Bu hafta sonu dört tane kabul olan duaya şahit oldum. İkisi insanda, diğeri hayvanda biri ise bitki de tecelli etti.

Vakıfta eski gazetelerin arasında yaklaşık altı ay önce bir tıp kitabına raslamıştım. Bu kitap tıp fakültesinde okuyan bir kardeşe lazım olur diye eski okunmuş gazetelerin yanıana koydum. O gün bu gündür kitabı verecek birini araıyordum. Cuma günü liseli kardeşlere ders yapmak için davet edilmiştik vakfa gittim, alt katta üniversitelilerin sohbeti olacaktı. O sohbete tıp fakültesinde okuyan bir kardeş geldi. Çağırdım yanıma geldi. Bak bu kitap senin işine yarar mı dedim. Bir karıştırdı.”Hocam Allah (cc.) razı olsun bende böyle bir kitap (kaynak) arıyordum.“dedi.

Diğer olay; evin terasında tam bir haftadır bir kedi durmadan bağırıyor. Biz yanına varınca bir yerlere kaçıyordu. Bu gün komşularla apartman kapılarını açtık. Arkasından da kovaladık. Açık olan kapının birinden çıktı gitti. Aşağıda arkadaşlarından birisi bekliyormuş birlikte çektiler gittiler. Demek ki onun bağırması bir fiili dua imiş yeni fark ettim. O kedi yukarıdan bağırdıkça aşağıdaki kediler Apartman kapısının önüne gelip bekliyorlardı. Aç kalmasın diye, süt ekmek ve ciğerde veriyorduk. Suda koymuştuk. Bunlara çok az rağbet ediyordu. Bağırmaya devam ediyordu. Tüm mahalle bu bağırtıdan rahatsız olmaya başlamıştı. Acıyorduk mahsur kaldı hayvancağız diye. Daha sonra kalan sütü indirdim aşağıya, demek ki onun rızkı imiş ki hemen geldi. Ona verdim artık.

Üçüncüsü ise Lale soğanlarının duası.Üstad hazretlerinin Mesnevi Nuriye’de şöyle güzel bir sözü var.”Her bir varlık için bir kemal noktası tayin etmiştir Rabbimiz. O noktaya varması için o canlıya her türlü yardımı yapıyor. Geçmişteki baş örtüsü yasağı sebebiyle Hollanda’ya okumak için giden kızım. Yaz tatiline gelirken Bursa’ya lale soğanları getirmişti. Biz onları bir kenara koymuştuk. Fakat unuttuk nereye koyduğumuzu. Ev sahibi su sayaçlarını ayırmak istediğini söyledi. Sayaç takılacak yerin önünde de kitaplık vardı. Mecburen o kitaplığın yerini değiştirdik. Bu sırada ortaya çıktı lale soğanları. Hilafsız hepside çillenmiş filiz çıkarmışlardı. Kendilerini isbat etmek istiyorlardı.Ve Rabbim bu gün lale soğanlarını toprakla buluşturdu. Elhamdülillah.

Bu yaşadıklarım bana Üstad hazretlerinin arabasını tamir eden Bursa’daki Ömer Ustanın (Ömer Ekler) bir hatırasını yad ettirdi.

Ömer ağabeye Tahiri Mutlu ağabey üstadın arabasını tamir için getirmiş. Kendi tamirhanesi yok. Tabiki başka birirnin tamirhanesinde tamir etmiş arabayı. Tahiri ağabey Yeşil Şible dershanesinde kalıyormuş. Şimdi Ömer Usta kendi kendine düşünüyor “Ben, şimdi üstadın arabasından nasıl tamir parası alırım.” diye. Bu halde dershaneye geliyor. Kapıdan girerken Tahiri Mutlu ağabey, Ömer Usta’nın sırtını sıvazlıyor. Ömer kardeş üstadın arabasından artık para almazsın değil mi?”diyor. Tamam almayacağım da yalnız bana dua et de benim de bir tamirci dükkanım olsun. ” diyor.

O gece Tahiri Mutlu ağabey güzel bir dua ediyor. Sabah kiralık dükkan ararken; Üstadın arabasının tamir edildiği dükkanın bitişiğindeki Sivaslı birine ait çok büyük bir cam dükkanı boşaltılmış. Normalde çok tembel olan dükkan sahiplerinden biri de o gece canla başla çalışıp dükkanı boşaltmışlar. Ömer Usta soruyor niye boşalttınız diye. Onlarda: Bizde bilmiyoruz niye boşattığımızı.” diyorlar.

Evet duayı yapan kim? Bediüzzaman sadakatle hizmet eden Tahiri Mutlu ağabey. Böyle sadık bir müminin ve talebenin duasını Rabbimiz redder mi?

Son bir örnek: Osman Zengin ağabeyin derse götürdüğü komşusunun Allah cc. razı olsun. Duasından sonra geçirdiği trafik kazasında arabanın işe yaramaz hale gelmesine rağmen kendisinin sağ-salim kurtulması olayı da kabul olmuş bir dua misalidir.

Kısaca dua, rahmet hazinesinin anahtarıdır. Yeter ki Rabbimizden istemesini bilelim. Yani ne isteyeceksek ihlasla, samimi bir şekilde isteyelim. Ve de O’na teslim olup, tevekkül edelim.

İşte ey aciz insan ey fakir beşer! Dua gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı olan bir vesileyi elden bırakma. Ona yapış alayı illiyin-i insaniyete çık.

Erdoğan AKDEMİR

erdoganakdemir@mynet.com

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: