Kendi Dilinden Rus Esareti Sonrası (Şiir)
Camideki o gecede kararımı vermiştim
Kararımı verirken de şunları söylemiştim:
Ömrümü mağaralarda yalnız geçireceğim
İnsanların hayatına hiç ilişmeyeceğim
Madem en sonunda kabre ben yalnız gideceğim
Şimdiden bu yalnızlığı ihtiyar edeceğim
Fakat düşündüklerimi hayata geçirmedim
Muvakkaten bile olsa bunu unutuverdim
İki yıl galebe etti yine gaflet uykusu
Şeytanın kurmuş olduğu acımasız bir pusu
Birden Kuran’ın nuruyla fikirlerim değişti
Gavs-i Azam Şeyh Geylâni imdadıma yetişti
Esaretten kurtulunca İstanbul’a gelmiştim
Bir iki sene yine de o gaflete dalmıştım
Bir zamanlar İstanbul’da Eyüp Sultan Kabrinde
Kabirden dereye bakan yüksekçe bir yerinde
Tek başıma ve de mahzun afaka bakıyorum
Sanki ruhum çekiliyor ve vefat ediyorum
Dedim, acep kabristanın mezar yazıları mı?
Ki bana hayal veriyor çektim ben nazarımı
Pek çok uzaklara değil baktım o kabristana
Kalbime bir ilham geldi ihtar edildi bana
“Bu senin etrafındaki kabristanın içinde
Yüz kez İstanbul boşalmış hepsi yerin dibinde
Sen müstesna kalamazsın bir gün sen de gidersin
Hükümden kurtulamazsın bir mezara girersin”
Ben de kabristandan çıkıp gittim Eyüp Sultan’a
Bu çok dehşetli hayalim üzüntü verdi bana
Düşündüm ki üç cihetle dünyada misafirim
Yolumu düşünmeliyim burada yoktur yerim
Bu odada misafirim aynen İstanbul’da da
Burada olduğu gibi bu fani dünyada da
Nasıl ki bu odacıktan bir gün ayrılacağım
İstanbul ve dünyadan da mutlaka çıkacağım
İşte bu halette hüzün ve gam başıma çöktü
Gayet elemli bir durum benim belimi büktü
Çünkü sevdiğim dostlardan bir gün ayrılacağım
Şu İstanbul’dan ayrılıp menzile varacağım
Bunları düşünür iken gittim o kabristana
Kabristanları ziyaret ibret verir insana
Birden Kur’an-ı Hâkim’in gönül açan nuruyla
Gavs-i Azam Şeyh Geylâni Hazret’in irşadıyla
O hazin haleti ruhi bedenimi terk etti
Sürurlu bir vaziyete hemen inkılâp etti
Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR
www.NurNet.org