Ölüm, suretten göründüğü gibi dehşetli değil

Hemen hemen her gün ölüm haberleri duyuyoruz, taziye sahibi isek taziyeye gelenleri karşılıyoruz, yakınlarımızın taziyeleri ise imkân dâhilinde taziye mahalline gider veya telefonla ya da mesajla taziyede bulunuyoruz. Birçok edipler ölüm hakkında yazı yazmışlar ve yazıyorlar. Nasıl ki her bir ölüm hadisesi ayrı ayrı ise, öyle de her bir yazarın da ölüm ile ilgili yazıların kapsamı ayrı ayrıdır. Ben de ölümle ilgili bir anekdotumu kaleme almak istedim.

Geçmişte Kovit19 hastalığı dünyaya yayıldığı gibi Türkiye’yi de etkisi altına almıştı, dolayısıyla 2020 yılı Temmuz ayı içinde eşimle birlikte Coronavirüs hastalığına yakalandık. Karantina altında olduğumuz için ne biz dışarıya çıkabiliyorduk, ne de en yakınlarımız bize gelebiliyordu. Yalnız günde bir kere Kurtalan’dan ambulansla sağlık ekibi tüm tedbirleri alarak evimize geliyorlardı. Serumlarımızı takıp, ilaçları verdikten sonra tekrar Kurtalan’a dönüyorlardı. İnsanlarla irtibatımız kesik bir halde ancak televizyonların anonsları altında ölüm vakaları izliyorduk.

Bediüzzaman hazretleri, ”Ölüm, nazar-ı gaflet ve zahiri cihetinde dehşetli olduğundan, ona vesile olabilen hastalıklar korkutuyor, telâş veriyor.….” 1, işte bizim de hastalıktan ve her gün onlarca insanların öldüğünü duyunca her’an ölüm sırası bende diye düşünüyordum.

Evet, “kat’i iman et ki, ecel mukadderdir, tegayyür etmez. Çok ağır hastaların başında ağlayanlar ve sıhhatleri yerinde olanlar ölmüşler, o ağır hastalar şifa bulup yaşamışlar.” Bizim de hastalık ağır, ölümün keşif kolları etrafımızda dolaşır halde iken her an öleceğiz diye düşünüyordum. Düşündükçe ölümü kendime yakın hissetmeye başladım, bu vaziyette olan insanın uykusu bile kaçar. Her nedense yorgun argın halde iken uyumuşum. Uykuda rüyamda, baktım ki köyümüzün mezarlığında bir topluluk var, ben de mezarlığa gittim.

Mezardakiler bana “Sen ölmüşsün bu mezar senindir” dediler. Zaten ölümü bekliyordum, mezarcılar mezarımı kazdılar, mezar kazma işi bittince mezara girdim, telaş yok, korku yok, mezarın ortasında sakin bir halde iken birdenbire def’i hiç görmediğim bir süratte mezar üzerime kapandı. Kendimi mezarın içinde uzamış bir vaziyette gördüm. Altı cihettim toprakla kaplı, kıpırdanacak imkânım olmadığı, amelimle baş başa kaldığın bir yer.…..Hadiste buyurduğu üzere ”Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur.” 2,

Velhâsıl-ı kelâm ölüm acı da olsa bir gerçektir, her hayat sahibi ölüm şerbetini tadacaktır, kurtuluş yok!… Yalnız, “Ölüm, sureten göründüğü gibi dehşetli değil…..ehl-i iman için ölüm, vazife-i hayat külfetinden bir terhistir. Hem dünya meydanındaki imtihanda, talim ve talimat olan ubudiyetten bir paydostur. Hem öteki âleme gitmiş yüzde doksan dokuz ahbap ve akrabasına kavuşmak için bir vesiledir.”3,Vesellam

14.01.2025

Rüstem Garzanlı

Dipnotlar:

Lem’alar, dokuzuncu deva s.479

el- Akidetu’t – Tahaviye 1/169

25. Lem’a 9. Deva

Sende yorum yazabilirsin