Said Nursi’den Başbakana: Ayasofya’yı Aç Darbeden Kurtul

Bugün 27 Mayıs 1960 kanlı darbesinin 55. yıldönümü. Milletin temsilcileri Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idam edilmesiyle sonuçlanan ve etkisi yıllardır hissedilen 27 Mayıs darbesi Türkiye’nin önündeki birçok engelin de ana kaynağı.
23 Mart 1960’ta Hakkın rahmetine kavuşan Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, darbenin ayak seslerinin duyulduğu bir ortamda vefatından önce Adnan Menderes’i uyarmak istemiş, darbeye maruz kalmamak için Ayasofya’yı açmasını istemişti.
Merhum Abdülkadir Badıllı ağabey konu ile ilgili şunları söylemişti:

Üstadın farklı şehirleri ziyaret etmesindeki zahiri sebep, talebelerinin kendi bulundukları şehirlere Üstadı davet etmeleriyle gerçekleşmişti. İstanbul’dan, Ankara’dan, Konya’dan davet ediliyordu. O davetler üzerine dolaşmıştır. Ama Üstad Ankara’ya ayrı bir nedenle geliyor.

Üstadın yapmak istediği şey, Adnan Menderes’e bir tehlikenin yaklaşmakta olduğunu haber vermek bizzat kendisine anlatmaktı. Menderes’e olmasa bile en azından onun yakınlarına durumu anlatmaktı. Hatta Ankara valisine, Başsavcılığa, Müdde-i Umumiyesine (Başsavcılık Makamına) Isparta Milletvekili merhum Tahsin Tola ağabey vasıtasıyla bu haberleri ulaştırmaya çalıştı. Üstad onu Menderes’e, savcılığa gönderdi. Yani bu telaşını bildirmek istiyor.  Bir musibetin yaklaşmakta olduğunu haber vermekti niyeti.

O arada davetler de devam ediyor sürekli. İstanbul’dan, Konya’dan çağırıyorlar. Üstad bu davetler üzerine İstanbul’a gitmiş. Daha sonra tekrar Ankara Beyrut Palas’a gelmiş. Birkaç gün kadar kalmış. Yine İstanbul’a gitmiş, Ankara’ya üçüncü defa davet edilmiş. Tabi o sırada İnönü bağırıyor, “Menderes demokrat olan Said Nursi’ye seçim propagandası için bir araba kiralamış. Onunla Said Nursi’yi gezdiriyor” diye türlü iftiralarda bulunuyor. Bu sebeple Menderes hükümeti korktu, çekindi. Ve Üstadın Ankara’ya girmemesi için çabalamaya başladılar. Üstadın Emirdağ’a dönmesini istediler. Karar aldılar. Ve son gelişini Ankara’ya girmeden önce engellediler, o da geri döndü… Tabii çok yanlış bir karar oldu bu onlar için. Üstad gelecek musibetin defedilmesini istiyor.

Üstad Hazretleri ihtilalin gelmekte olduğunu fark ediyor ve onları da uyarmak istiyor. Üstad da 1954’te yazdığı bir mektubu ona da yazıyor. Ülkede birkaç tehlikenin var olduğunu, birkaç partinin olduğunu söylüyor. “İki şey istiyorum, birisi Ayasofya’yı tekrar cami olarak görmek, ikincisi de Risale-i Nurları hükümet eliyle yaymak” diyor. Fakat bunlar olmadı. Menderes Allah rahmet eylesin, kusurlarını affetsin, daha sonra Risale-i Nurlara müdahil oldu. Emniyetin karışmasını engelledi. Ve Risale-i Nurlar açıkça basılmaya başladı.

EY MENDERES!
Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Said Özdemir ağabey, Said Nursi’nin darbeyi önlemek için Menderes’e iki tavsiyede bulunduğunu söyledi.
“Ey Menderes senin başına bir felaket geliyor. Bu felaketi iki büyük sadaka ile def edebilirsin. Birisi Risale-i Nur imanları kurtardığı için büyük bir sadaka olarak kabul edilir, onları bolca neşret. İkincisi Ayasofya’yı yeniden ibadete aç. Bu iki şeyi yap, bunlar seni beladan kurtaracak.”
risale haber / ibrahim mert

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: