Üstadın ne demek istediğini anlayamamıştım. Anlayamadığımı ifade edince, Üstad bu defa: “Minarelerde söylenen o şarkıyı…” dedi. Yazının devamını okumak için tıklayın…

Ezan orijinal halinden başka bir dilde okunamaz mı? Okunursa ona ezan denmez mi? Biz Türkler Türkçe, Kürtler Kürtçe, Fransızlar Fransızca vs. okusa olmaz mı? Peki neden sadece orijinal olduğu gibi Arapça okunmakta gibi soruların cevabını net bir şekilde alacaksınız bu yazıda.

Hz. Bilâl (r.a.), vefatı yaklaşınca, ölümün ızdırabını, sevgililerine kavuşmasındaki zevk ile mezcetmiş; ömrünün son anlarında onun hastalığını gören zevcesi, teessüründen “ah ne acı” dedikçe, Bilâl: “Oh! Ne tatlı!” diyor ve ekliyordu: “Yarın sevgililerle, Muhammed ve arkadaşlarıyla buluşacağım.” diyordu. (Çetin Kılıç’ın yazısı..)

Yeryüzünde bir şahit semalara yükselen, Göklere baş kaldırmış olmuş birer gökdelen,
Şahadet parmağının sanki birer misali, İlahi şahlanışın görkemli bir timsali (Ahmet TANYERİ)

Ezan okunurken çınlıyor gökler,

Mü’minin kalbine hoş bir musiki,

Ondan zevk alamaz dinde nasipsizler,

Ancak imanıyla alır o zevki. (Abdulkadir Haktanır’ın şiiri..)