İnsanların ekserisi beğenilmek ister. Bunun için herkesin hoşuna gidecek şeyler yaparlar. Mesela modaya uyup kendini halka beğendirmeye uğraşır. Halk, Hakk’a isyan etmişse, o da bu isyana katılır. Hem Allah der, hem de beğenilmek uğruna Allah’a isyan eder. O’nun emirlerini dinlemez, cemiyetin isteklerine ayak uydurmaya çalışır. Çoğu kere evler, halkın istediği gibi döşenir. Komşuda, akrabada olan eşyalara imrenilir. (Hekimoğlu İsmail’in yazısı..)

Dava adamı deyince, benim için akan sular durur. Elimi başıma koyar, uzun uzun düşünürüm; davalarında nasıl sebat ettiklerine hayran olurum.

Ben eşimle görücü usulü evlendim… Ailem ne kadar evlenmem için zorlamış olsa da ilim için, hizmet için, hatta tahsil için evlenmemem gerektiği inancındaydım.

Hicretin ahlak ve zühd ile ilgisine işaret eden alimler, hicret kavramını üç maddede ele almışlar:

Yıllar önce bir gazeteci arkadaş, “Sizinle röportaj yapmak istiyorum.” dedi. “Buyur, gel…” dedim. Şöyle bir soru yöneltti: “Hiç ‘Keşke…’ dediniz mi?”